Bazen bir fotoğraf konuşur…
Yalnızca taşları, yolları ya da binaları değil; bir şehrin kalp atışını, bir dönemin ruhunu fısıldar.
İşte öyle bir kare çıktı karşıma Devlet Arşivleri’nin sessiz raflarında.
Üzerinde Osmanlıca birkaç kelimeyle şöyle yazıyordu:
“Erzurum’da İstanbulkapı Caddesi’nde tanzim ve tevsi edilen cadde ile yeniden ihdas edilen bahçe.”
Yani, Erzurum’un İstanbulkapı Caddesi’nde düzenlenip genişletilen yol ve yeni açılan bir bahçe…
Basit bir ifade gibi görünüyor ama o cümlede bir çağın değişimi gizli.
Bu belge, Yıldız Sarayı Fotoğraf Koleksiyonu’nda YEE.d414 numaralı albümde yer alıyor.
Fotoğrafın sol üst köşesinde kırmızı bir “45” numarası var — ve o sayı, 19. yüzyılın sonlarına doğru Erzurum’un nasıl bir şehir haline geldiğini anlatan bir belgeye dönüşüyor.
II. Abdülhamid döneminde Osmanlı şehirlerinde başlayan modernleşme hamlesinin Erzurum’daki izdüşümünü gösteriyor bu kare.
Artık yalnızca bir kale şehri değil, yolları düzenlenen, bahçeleri ihdas edilen, kamusal alanları şekillenen bir Erzurum var orada.
Kısacası taşın, toprağın, yolun diliyle konuşan bir medeniyet…
O dönemin belgelerinde “tanzim” kelimesi, şehri düzene koymak anlamına gelir.
“Tevsi” ise genişletmektir; yani yollar açılır, meydanlar nefes alır.
Ve “ihdas edilen bahçe”… Osmanlı’nın şehir estetiğine kattığı o incelikli dokunuş: bir köşeye dikilen birkaç ağaç, bir çiçek tarhı, bir soluklanma alanı…
Bugünün şehir parklarının atasıdır aslında o bahçeler.
Bu kare, bize bir kez daha hatırlatıyor ki Erzurum’un tarihi sadece kalelerde, tabyalarda ya da cephelerde yazılmadı.
Şehrin kalbinde, taş kaldırımlarında, bir sokağın genişletilişinde de yazıldı.
Belki de İstanbulkapı Caddesi’nin o günkü hali, bugün hâlâ ayak bastığımız taşların altında sessizce duruyordur.
Bu fotoğrafın gün yüzüne çıkması, sadece bir belge bulmak değil; Erzurum’un hafızasında unutulmuş bir sayfayı açmak anlamına geliyor.
Çünkü şehirler de insanlar gibidir: Hatırlanmak isterler.
Bir cadde, bir bahçe, bir taş bile unutulursa; geçmişin sesi de kısılır.
Bugün o sesi arşivlerden duyuyoruz.
Erzurum, kendi hikâyesini yeniden anlatıyor:
Taşla, ışıkla, kelimelerle…
Ve ben o fotoğrafa bakarken şunu düşündüm:
Bazen bir şehrin tarihini kalem değil, objektif yazar.
Ama o kareye anlam kazandıran, onu bulan gözlerin heyecanıdır.
Not:
Bu fotoğraf, Devlet Arşivleri Başkanlığı Yıldız Albümleri Koleksiyonu’nda yer alan YEE.d414 numaralı belge üzerinden tespit edilmiştir.
Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Erzurum Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Taner Özdemir tarafından ortaya çıkarılmıştır.