Futbol kulüpleri, transfer döneminde milyarlarca lira harcayacak Türk futbol tarihinin en pahalı transferlerini gerçekleştirdi. Üstelik harcanan milyarlar, fair playın olmadığı, gerginlik, kaos, kavga ve entrikaların döndüğü lig için! Ülkemizde en uygun ev kirası 15 bin, asgari ücret 22 bin, en düşük emekli maaşı 16 bin 800 lira iken futbol kulüplerinin petrol bulmuş gibi Suudi Arabistan'la yarışmasını, bu değirmenin suyunun nereden geldiğini sadece ben mi merak ediyorum?! Küçük bir kafeye akşamları baskın yapıp gelirini denetleyen bakanlık, sadece lig şampiyonluğu için harcanan milyarların nereden, nasıl geldiğini umarım denetliyordur.
Aslında spor, çocukların gelişimi, saygı ve centilmenliğin aşılandığı bir dal olması gerekirken gerek ülkemizde, gerekse dünyada kulüp yöneticilerinden taraftarlara kadar şiddet olayları ile çocuklara faydadan ziyade zarar veriliyor. Milli maç öncesi son yaşanan tartışmalarda tuttuğu takımı, milli unsurlardan daha üstün gören gözü dönmüş milyonların olduğunu gözlemledik.
Birileri taraftarları galeyana getirerek kaos üzerinden milyon dolarlar kazanıyorken yoksulların geçim mücadelesi gündemdeki yerini bir türlü alamıyor. Şu an sosyal medyayı açın bakın, asıl gündem Filistin'de çocukların açlıktan ölmesi, okul servis ücretlerine yüzde 100 zam yapılması, TUİK'in enflasyon verileri olması gerekirken varsa yoksa Kerem'in transferi ve söylediği sözler üzerinden kamuoyu meşgul ediliyor. Sonuç olarak diğer spor dalları ve milli maçlar haricinde çocuklarımızı futboldan uzak tutmamız gerekiyor. Yoksa ağzından küfür eksik olmayan, en yakın arkadaşı ile bu nedenle kavga eden ve hele ki bu zamanda kaos kültürü ile büyüyen nesil görmek zorunda kalırız.
Sizde de Ne Nefis Varmış!
Bu ülkede o kadar büyük konuşan kitle var ki! Ve o insanlar kınadığı ile imtihan olacak. Kız 16 yaşlarında daha çocuk, daha cahil, daha önünü göremiyor. Bu nedenle açık saçık giyiniyor. Kimisi aileden görmüş, kimisi çevresine özenmiş, kimisi ise televizyon ve sosyal medyada izleyerek doğru yolun bu olduğunu kabul etmiş.
Onları eleştiren, ağıza alınmayacak laflar söyleyen ve teşhir edenlerin çevresine bir bakın; ya torunları, ya yeğenleri, ya kuzenleri ya da akrabaları arasında aynı şekilde giyinen mutlaka vardır. Onlara gücü yetmeyenler sosyal medyada ahlak bekçiliğine soyunuyorlar.
Herkesin nefsi varmış ve bir odada tek başına o vaziyette kalmak doğru değilmiş. O'nu muayene etmemekle kapanacağını sanan doktor ve doktora destek verenler; keşke bu duyarlılığınızı muhafazakar diye bildiğimiz bir kanalda yayınlanan ortaokul çağında ki öğrencilerin elbise değişir gibi sevgili değiştikleri Selena dizisi için de, gençlerin aynı evde nikahsız yaşadığı Kırgın Çiçekler dizisi için de, büyünün normal bir şeymiş gibi yansıtıldığı Bez Bebek dizisi için de gösterseydiniz. O zaman biraz olsun samimi olduğunuzu belki anlayabilirdik.
Şu hususu açıkça belirtmek isterim ki bu tarz giyinmeleri hoş karşılayan biri değilim. O tarz giyinip dışarı çıkmada rahatsız olmayanlar; sokaktaki kendini bilmezler, bizde de bir nefis var diyenlerin bakışları karşısında her saat başı davacı olmaları gerekir.
Son olarak her kim nasıl giyinir ise giyinsin, karışmak ne haddimize ne de yetkimizdedir. Günahı, vebali, ahlakı ve yakıştırdığı kombini kendini bağlar. Bize düşen aile fertlerimizi korumak ve onları günlük yaşamın her alanında ahlaklı, düzenli, seviyeli bir birey olarak vatana millete faydalı olmasını sağlamaktır.