Aslında gerçeği yazmak gerekirse benim hayli bir umudum vardı. Özellikle EYT’den sonra emeklilerin SGK’ya yük olduğu ve 2025’de emekli olanların 2024’e göre yüzde 30-35 düşük emekli maaşı alacağından dolayı tekrar yığılmayı önlemek için katsayı hesabında değişiklik yapılır diye düşünüyordum. Ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan çıktığı televizyon programlarında düzenleme yapılmayacağına dair sinyal verdi ve çalışmaya devam edilmesi gerektiğini, maaşlarda oluşacak zararın tekrar telafi edilebileceğini söyledi.
Gelin bir hesap yapalım. Öncelikle asgari ücretle çalışanın 2024-2025 arasındaki yüzde 30-35 oranında oluşacak kaybı yerine getirme gibi bir imkanı yoktur. Çünkü asgari ücretlinin primi yattıkça emekli aylıklarından ayda 2-3 lira gibi bir ücret zaten düşüyor.
Asgari ücretin 2 katı maaş alanları hesaplayacak olursak; 35.000 liranın emekli maaşlarına aylık getirisi ortalama 70-80 lira. Hadi artışın 100 lira olduğunu hesap edelim. 2024’te emekli olacakların sistem üzerinde görünen aylıkları 18.000 lira ise 2025’te emekli olması durumunda bu rakam ortalama 12.000 liraya düşecek. Her ay emekli maaşlarına 100 lira eklense yılda 1.000 lira, 5 yılda 5.000 lira ekleniyor. Ancak burada farklı bir kayıpta 2025’ten sonra devletin vereceği zam oranı 18.000 liradan değil 12.000 lira üzerinden yansıyacak. Örnek olarak emekli maaşlarına yüzde 30 zam geldiğini varsayarsak 18.000 liranın yüzde 30 farkı 5.400 lira, 12.000 liranın yüzde 30 zammı 3.600 lira ediyor. Yani sadece 6 aylık bir zam dönemi için 1.800 lira gibi bir kayıpta burada yaşanacak.
Tabi 50.000 lira aylık alanın kaybı kapatması yıllara yayılsa da 30 bin liranın altında maaş alanlara göre daha avantajlıdır. Yukarıda ki hesap bu şekilde. Vatandaşların emekli olup olmaması noktasında bundan sonra ki geçimlerini de hesaplayarak ona göre bir yol haritası çizmeleri gerekir.
Tüketicilerin Gıda Alışverişlerinde Dikkat Etmesi Gerekenler
Tarım ve Orman bakanlığının açıkladığı taklit ve tağşiş ürünlerinden sonra tüketicilerin izleyeceği yol özellikle gıda güvenliği noktasında oldukça önem arz etti. Satın aldığımız gıdaların içerisinde neler olduğunu bilmesek de tüketicilerin alışveriş yaparken dikkat edeceği bazı hususlar var.
Bunlardan ilki, tüketici aldığı ürünün ambalajlı olduğuna dikkat etmelidir. Ambalajsız her ürün sağlığı tehdit eden mikroplarla kaplı olduğundan taze meyve ve sebze istisna olmak şartı ile ambalajsız ürün alınmasını kesinlikle tavsiye etmiyoruz. – İkinci olarak bir markette yada başka bir işletmede kangal sucuğun 250 gramı 50 liraya satılıyor ise şunu sorgulamamız gerekir. Etin kilosu 400-500 lira iken sucuk bu fiyata nasıl satılabiliyor?! O sucukta indirim olsa bile yine sorgulamak gerekir. – Son kullanma tarihine mutlaka bakılmalıdır. Gözden kaçan son kullanma tarihi insan hayatına mal olabileceğinden kasaya gitmeden önce son kullanma tarihine bakılmalı, tarihi geçmiş ürünlerin fotoğrafı çekilerek şikayet edilmelidir. – Her gıda ürününün üzerinde özel saklama koşulları, izin tarihi ve Türk gıda mevzuatına uygun etiket bulunmalıdır. - Şişmiş, delinmiş, sızıntı yapmış ambalajlı gıdalar satın alınmamalıdır. Dikkat ettiyseniz özellikle beyaz et, kırmızı et, peynir, zeytin gibi ürünlerde paket aşırı şekilde şişkin oluyor. İşte bu tür ürünleri tüketmek sağlıklı değildir. Aynı şekilde konserve gıda alırken, kapağı şişkin, gevşemiş kutularda kesinlikle tüketilmemelidir. – Küflenmiş, çürümüş, bozulmuş gıdaların hiçbir bölümü tüketilmemelidir. Çünkü küflenme, çürüme ve bozulma gıdanın bütününü etkileyeceğinden bir kısmını kesip atsanız bile sağlıklı olmaz. – Her ürünün kendine özgü muhafaza koşulları vardır. Paketlerin üzerinde saklama koşulları yazar. Mesela buzlukta olması gereken bir ürün normal dolaba konulamaz. Bu konuda dondurulmuş besinlerin en az -18 °C’de depolandığını kontrol etmek gerekir. – Kasada, dondurulmuş ürünlerin ayrı, bakliyatın ayrı, meyve sebzenin ayrı, sıvı sabun gibi kimyasal ürünlerin ayrı poşetlenmesi gerekir. – Tüketiciler alışveriş sonrası fiş yada faturayı kontrol etsinler. Çünkü her alışveriş sonrasında bir yada bir kaç ürünün etiket ile kasa fiyatı arasında farklılık olabiliyor. Yüklü alışveriş yapıldığından dolayı da gözden kaçabiliyor. Faturanın farklı bir önemi de aldığınız ürün bozuk çıkabilir. Fatura olmadan iade edilmek ya da şikayet etmek istendiğinde sorun çıkabiliyor.
Gıda ile ilgili sorun yaşayan tüketiciler Alo 174 Gıda Hattı’nı arayarak ihbarda bulunmalılar ki o firma aynı hatayı bir daha yapmasın. Eğer bu sorunlar kulak ardı edilirse işletmeler zararlı ve hileli ürünleri satmaya devam ederler.
Bebek Katillerine İstemeden Değnek Olmayın!
Düşünsenize yeni doğan bir bebek, anne ve baba için yeni bir hayatın, umudun ve aşkın başlangıcı olması gerekirken acı, gözyaşı ve ölüm getirmiş. Ailelerin çoğu da Allah’tan gelmiş diyerek kaderlerine razı olmuşlar. Şüphe ile İtiraz edenlerin sesi ise ya duyulmamış, duyulduğunda ise geç kalınmış.
Hayatımız boyunca pek çok dolandırıcılık, ölüm, fırıldak haberleri gördük. Ama böylesini ne gördük, ne duyduk, ne de işittik. Şeytanla işbirliği yapan bir çete, devletin hesaplarından para çalmak için yeni doğan bebeklerin ölümüne neden olmuşlar. Çetenin içerisinde PKK’lısından, FETÖ’cüsüne, devlet memurundan, sağlık çalışanına, ambulans şoföründen özel hastane sahibine kadar kim yok ki! Hadi birini, ikisini, üçünü anlarım. Bu yapılanma içerisinde hiç bir tane mi vicdan sahibi çıkıp da “biz ne yapıyoruz,” dememiş!
Şimdilik bilinen 10 tane melek hayattan koparılmış. Bakalım ucu daha nerelere ve kimlere kadar uzanacak. Altını dikkatle çizmek gereken bir önemli konu da çete üyelerine operasyonları derinleştirmek için çaba göstermek yerine, “senin adamın, onun adamı” denilerek kamuoyunu meşgul etme gayreti içinde olanlar var. Yapmayın! Siyasilerle fotoğrafı olan, içerden çıkmasına neden olan geçmişte kaldı. Bırakın bu pisliğin ucunun gittiği yere kadar mücadele edilsin. Sadece bebeklerde değil, yetişkinler içinde özel hastanelerde çete olduğuna dair söylentiler var... Suyu bulandırmadan bu rezaletin sonuna kadar kararlılıkla gidilsin ki meleklerini kaybeden aileler küçücükte olsa rahat nefes alsın.
Bunu çok iyi okumak lazım. Ki bu eli kanlı taşeron örgütü kuranlar, ona her türlü lojistik, siyasi, mali desteği sağlıyorlar. Onlar, bu kanlı örgütün elinde silah olmasını istiyorlar. Birinci çözüm, fiyaskoyla çözümlenmedi mi. Daha bu nasıl istenir. Terör müzakere ile değil mücadele ile biter. Bunun yapılması şart. Yoksa havanda su döğmekle sorun hallolmaz. 2002' den önce, kendisine yeten yedi ülkeden biri iken bugün, 125 ürünü hemen hemen bütün gıdaları, hayvan ürünlerini, 152 ülkeden ithal ediyoruz. Enflasyon halkı sömürüyor, tedbir alınmıyor. Palyatif söz ve tedbirlerle geliştiriliyor. Ha TUSAŞ sehitlerinin cenazelerine neden katılmadılar ?. Ne olacak bu gidişat. Nereye gidiyoruz böyle. Herhalde ülkenin güvenliği çok önemlidir. Selamlar. Hoşça kalınız.
Sayın Yazar, çok güzel yazıp ülkenin resmini, fotoğrafını ortaya koymuşsunuz.Teşekkür ederim. İşte ülkenin durumu. Ülke, çete, mafya, suç örgütleri, siyaset üçgeninin elinde. Kimi kime şikayet edeceksin. Halkın yüzde seksenüçü açlık ve yoksulluk sınırının altinda inim inim inliyor, bunların hiç umurlarında değil. Bebek katilleri olayı 2023 martında tespit edildi. Seçim var diye neden gizlendi. Gazzede, bebekleri öldüren katil israil ne ise, bunlar da aynı. Ülkeyi ve halkı düşündükleri yok, bütün bu planlar bir dönem daha bu koltukta nasıl kalırız hesabı. Ülke batmış, gitmiş hiç umurlarında değil. Bu ülkenin çivisi çıkmış. Bu millet asırlarca, İslamın bayraktarlığını yapmış. Allah bu millete acısın da bu ülkeyi kurtarsın. Yoksa yavaş yavaş kötüye doğru gidiyoruz. Çağrı yapanlara ülkenin kalbi vurularak mesaj verildi. İsteselerdi en az 200 kişiyi şehit ederlerdi. Silah bizim elimizde, bizle barış yapamazsınız. Biz barış değil toprak alarak eyalet kurmak istiyoruz dediler.