Tarihi okumak ve onu doğru anlamak, her yerde ama özellikle de bizim coğrafyamızda yaşayan insanlar için bir hobi ya da lüks değil; tam anlamıyla zorunluluk!
Hem de insanların eğitim düzeyleri ve meslek alanları fark etmeksizin böyle... Turist rehberi, taksi şoförü, diplomat fark eder mi? Kırk yıllık semaver ustası, otuz yıllık cağ dönerci için de üç yıllık öğretmen ya da on yıllık doktor için de bu aynen geçerli...
★★
Uzun zaman önce, ‘Tarihçi Toynbee’nin yalnızlığını doğru anlamak’ üzerine konuştuğum bir konferansta dinleyicilerden birisi ‘Yani şimdi bildiğimiz her şeyi silip yeni baştan mı yazalım?’ diye sormuştu bana.
Evet, tarih bazen belleğimizdeki bazı şeyleri sildirip yerine yeni şeyler yazdırabiliyor.
‘İyi ki!’ mi dersiniz buna, yoksa ‘Ne yazık ki!’ mi dersiniz, onu tabii bilemiyorum. Ama şurası kesin ki Tarih okumak son derece önemli; çünkü insanların hayret edip inanamadıkları veya bilip de görmezden geldikleri şeyleri siz ‘bilirsiniz’!
İşte tam da bu bağlamda spor, medya ve eğitim uzmanı sevgili dostum Tolga Çakılcıoğlu’ndan alıntıladığım çok ilginç bir anekdotu sizlerle paylaşacağım. Bu çarpıcı metin ve mesaj, Tolga’da veya bende mahpus kalmasın:
Metin, esasen Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, müthiş bilim insanı Sayın Prof. Dr. Bülent İplikçioğlu’nun kaleminden dökülmüş.
Ve bilirsiniz işte, sosyal medyaya damlayan her bilgi gibi, İplikçioğlu’nun saptaması veya bulgusu da kısa zamanda onlarca versiyonuyla yüzlerce farklı metne dönüşmüş, onlara renk vermiş. Birazdan yatık yazıyla ayırt edilmiş olarak okuyacağınız ise metnin orijinal hâlidir.
1952, Afyonkarahisar doğumlu Profesör, ‘Tarih okumak neden önemlidir, biliyor musunuz?’ diye soruyor ve bu başlığın altında bakın bizi bugünün en modern teknolojisinden alıp nerelere götürüyor?
“Uzay mekiği yakıt tankının genişliğinin neden 1,5 metre” olduğunu anlatan bir elektronik posta bir zamanlar çok modaydı.
Bu e-posta bir konuya çok güzel ışık tutuyor: Uzay mekiğinin yakıt tankının genişliği neden daima 1,5 metredir?
ABD’nin uzaya gönderdiği uzay mekiğinin yakıt tanklarının genişliği 4 feet, 8.5 inçtir (bizim metrajımızla yaklaşık 1,5 metre)...
Uzay mühendisleri bu tankları genişletmek istemişler, ancak başarılı olamamışlar; çünkü, bu tanklar fırlatma rampasına trenle ulaştırılmak zorunda ve söz konusu tren yolu tünellerden geçer.
Tünellerin genişliği ise tren raylarının arasındaki genişlik olan 4 feet 8,5 inçten (1453 mm) biraz fazladır.
Neden 4 feet, 8,5 inç (1453 mm)?
Çünkü vaktiyle tren rayları İngiltere’de böyle yapılmıştır ve ABD demiryolları İngiliz göçmenler tarafından inşa edilmiştir.
Peki, neden İngilizler bu genişliği kullanmışlar?
Çünkü ilk tren raylarını yapanlar eski tramvay yolu yapımcılarıdır ve tramvay yolunun genişliği tam olarak budur.
Tramvay rayları neden daha geniş değildir?
Çünkü bu ölçü vaktiyle at arabalarını yaparken kullanılan genişliktir.
At arabalarındaki tekerlekler arasında neden bu ölçü dikkate alınmış?
Çünkü çok eskiden beri İngiliz topraklarından gelip geçen araçlar bu ölçüyü ortaya çıkarmıştır. Arabalar için başka bir ölçü kullanıldığında tekerlekler engebeli arazi üzerinde kalmakta ve kısa sürede bozulmaktadır.
Bu eski yol izleri nasıl ortaya çıkmış?
İngiltere’deki ilk uzun mesafeli yollar Roma İmparatorluğu tarafından kendi savaşçıları için açılmıştır.
Peki, Romalıların yol izleri neden bu ölçüdeymiş?
Çünkü Roma İmparatorluğu’nun ilk savaşçılarının arabaları yan yana getirilmiş iki atın çektiği araçlardır ve iki atın kalçalarının genişliği 4 feet, 8,5 inçtir (yaklaşık 1,5 metre)...”
Sonuç olarak; size çok mantıksız gelse de dünyadaki en gelişmiş ulaşım sistemine ait tasarımın en kritik ayrıntılarından biri, iki bin yıl önce yan yana getirilen iki atın kalça genişliğinin toplamına bakılarak belirleniyor!
Evet, hâlâ öyle yapılıyor...
Fakat bence esas trajik olan şey ya da ‘çağları aşan ana fikir’ şu:
Bir sürü hesabı etkileyen bazı tuhaf kuralları ya da alışkanlıkları değiştirmek, yarım yüzyıl önce Ay’a gitmiş olan, bugünse Mars’a gitme ve bütün uzaya açılma planları yapan Amerikalı uzay aracı mühendislerinin bile harcı değil!..
Dünyada her şey değişiyor gelişiyor gibi görünüyor, aslında dünyada pek çok şey sanıldığı kadar değişmiyor. Dünyada olan her şey, geçmişte olmuş olayların neden ve sonuçları üzerine oluşuyor. Bu günü gerçeğe uygun ve doğru içeriklendirerek anlamak için, pek tabii beraberinde geleceği doğru tahmin edebilmek için de Tarihi analitik bakışla okumak çok büyük önem kazanıyor!
Yoksa Tarih öğreniminde asıl mesele hiçbir zaman İstanbul’un fethinin, Cumhuriyet’in ilanının tarihini ezberlemek değildir!
★★
Şimdi anladınız değil mi, o şey niye bir buçuk metre?
Ve bunun saçma nedenini bilmek bizim için niye önemli?..
Bilmek, bilgiye sahip olan insanı saçmalamaktan ve hurafelerden kurtarıyor. Komik ya da trajik de olsa, ‘doğru bilgi’ insanı bazen en basit, bazen de en karmaşık gerçeğe ama her halükârda ‘gerçeğe’ ulaştırıyor.
★★
Unutur muyum hiç?!
Dün 10 Kasım’dı…
Dünyanın gördüğü, göreceği en büyük dehalardan, askeri ve siyasi liderlerden birinin, Cumhuriyet’imizin kurucusu Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 87’nci yıldönümüydü…
Unutursak büyük vefasızlık olur!
Büyük Önderimizi dün, bugün, yarın, daima şükranla, minnetle, rahmet dualarımızla anıyoruz.
Mekânı cennet olsun.
Bitmedi, bitmeyecek, bitemez. Yaşadıkça yolculuğumuz devam edecek. “Her gün ve her zaman”