Babil Kralı Nebukadnezzar, ülkesinde ne kadar rüya tabircisi, kâhin varsa onları sarayında toplayarak gördüğü rüyayı tabir etmelerini ister. Kâhinler, “Kralımız siz rüyayı anlatmadınız, biz nasıl yorumlayalım” dediklerinde Kral “Siz nasıl kâhinsiniz? Siz eğer iyi bir kâhinseniz önce benim ne rüya gördüğümü bilmeniz, sonra da onu güzel bir şekilde yorumlamanız gerekir” diyerek kâhinleri sarayından kovar.
Yorum bilgi üzerine yapılır. Hz. Yusuf bile olsanız ancak rüya (veri ) üzerine yorum yapabilirsiniz. Elde veri olmadan yorum yapılmaz.
Eski dönemlerde bazı uyanık tarikat şeyhleri müritlerinden gördükleri rüyalarını anlatmalarını ister, daha sonra çaktırmadan müritlerin beklentileri, hayalleri istekleri hakkında yorumlar yaparak onların gönlünü kazanmaya çalışırmış.
Şeyhin, rüyadan hareketle yapmış olduğu yorumların bazılarının çıkmasıyla şeyh büyük bir ün salar, onların gözünde ermiş seviyesine ulaşırmış.
Böylece “ Şeyh uçmaz mürit uçurur” sözü gerçekleşir, müritler şeyhlerinin gelecekten haber verdiği bilgisini etrafa yayarak halkın gözünde onun ermişliğini sağlar, halk da şeyin kalp gözünün açık olduğuna, onun ermiş olduğuna inanırmış…
Geçmişte olduğu gibi günümüzde de gelecek hakkında yapılacak bütün yorumlar veri üzerinden şekillenmektedir.
İnsanın bilgisi arttıkça kişilerin veya olayların geleceği hakkında yaptıkları yorumların tutarlı olması günümüzde normalleşmiştir. Bugün ekonomistler var olan düzenin işleyişine bakarak bu ülkenin gelecekte hangi seviyelere geleceğini çok rahatlıkla görebilmektedirler.
Doktorlar kişilerin beslenme alışkanlığına ve vücudunun durumuna bakarak o kişinin gelecekte hangi hastalığa yakalanma riskini taşıdığını rahatlıkla söyleyebilirler.
Tarih, sadece geçmişi bilme değil, geçmişe ait bilgilerin göstermiş olduğu ışık ve hâldeki durumdan hareketle geleceği tahmin etme bilimidir. Bunu iyi yorumlayanların geleceği görme şansları bulunmaktadır.
20. yüzyılda sanat alanında çıkan Fütürizm akımı yavaş yavaş tüm alanlara yayılmış, hatta geleceğin bilimi olma seviyesine gelmiştir. Gelecekte neler olabileceğini tahmin etmeye çalışan “Think Tank” denilen “düşünce kuruluşlarının” sayısı artmaya başlamıştır. Ülkemizde de bu kuruluşların sayısı istenilen seviyede değilse de giderek artmaktadır.
Geleceği doğru, erken okuma amaçlı bu yapılar önce doğru bilgiye daha sonra bu doğru bilgilerden hareketle analizlerini doğru bir şekilde yapma ve yorumlama gayreti içerisinde olmaktadırlar.
Geleceğin bilgisini oluşturmaya çalışan bu gruplar geçmişin bilgisine muhtaçtırlar. Bu tarz kuruluşlar, ülkenin gelişimine, ülkenin gidişatına ve ülkenin gelecekte hangi sorunlarla karşılaşacağına dair önemli veriler sunmaktadırlar.
Bu kuruluşlar, eylemlerini ticari bir yapıya büründürmüşlerdir. “Think Tank” merkezlerinin sayısı dünyada on binlere yaklaşmaktadır. Bunlar sağlık, siyaset, iç ve dış politika, iş hayatı, ticaret gibi birçok alanda para karşılığı rehberlik, danışmanlık yapmaktadırlar.
Ülkelerin iç ve dış politikalarının belirlemesinde bunlar çok büyük etkiye sahiptirler. Bunlar dünyanın geleceğini şekillendirmeyi amaçlamaktadırlar. Bugün Ortadoğu’da, Afrika’da ve dünyanın birçok yerinde meydana gelen savaşların ana kaynağını gelecek adına yapılan yorumlar oluşturmaktadır.
Bugün ülke olarak başımıza gelen sıkıntıların ana sebebi bu “thinkt tank” kuruluşlarının ülkemiz hakkında yapmış oldukları olumlu (onlar için olumsuz) yorumların çok büyük etkisi bulunmaktadır.
Günümüzde rüya görme dönemi bitmiştir. Ülkelerin rüyalarını geçmişte ve hâlde yaşamış oldukları olaylar belirlemekte, dünya bu verilerden hareketle gayba hükmetme çabası içinde olmaktadırlar.
Hamamizade İhsan Bey bir şiirinde, İlim, hikmet, fen birer efsânedir, gûş etmeyiz/ Râviyândan, nâkilandan hoş hikâyet bekleriz (İlim, hikmet, fen bizim için bir efsanedir, onları duymayız, ravilerden, menkıbe anlatanlardan hikâye bekleriz) demektedir. Eski dönemler kapanmış, dünya başka bir seviyeye gelmiştir. Bu seviyeye ayak uydurma mecburiyetimiz bulunmaktadır.
Gelecek adına hayaller kuranların eldeki verilere çok iyi bakmaları gerekmektedir. Geleceğin bilinecek olması yavaş yavaş gerçekleşmektedir. Kâhinlik ölmüştür, onların yerini modern düşünce merkezleri almaktadır.