Örnek akademisyen, örnek bürokrat...
Müthiş, çok farklı, çok değerli bir insan...
Hem de zaman üstü, bir çağa hapsolup kalmamış. Dün ve bugün ideal insan tasvirlerinde var olan, hatta aramızda değilken bile, yarınlarda hep var olacak, daha doğrusu varlığı daima özlenecek, aranacak biri...
İşte o çok değerli, çok nadide şahsiyet diyor ki: “Önemli adam olmayın, değerli adam olun. Öneminiz makamınızdan gelmesin, değeriniz adamlığınızdan gelsin...”
Adalet ve liyakat diyor başka bir deyişle...
Bilgelik ve tevazu...
Zenginlik ve cömertlik...
Muhteşem terkipler...
Al sana Maarif Modeli için gerçek bir rol model; öğret öğretebiliyorsan onu! Gerisi zaten çocuk oyuncağı:
Türk Tarih Profesörü Ahmet Halûk Dursun…
Çok üzülerek ‘rahmetli’ diye yad ediyorum kendilerini…
★★
‘Lise öğrenimini Galatasaray Lisesi'nde gördü. Ardından İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin Son Çağ ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kürsüsünden mezun oldu. Lisans mezuniyetinden sonra Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi'nde asistan olarak işe başlayıp yine aynı üniversitede yakın çağ tarihi üzerine yüksek lisans ve doktora yaptı. Fen-Edebiyat Fakültesi Yakın Çağ Tarihi Ana Bilim Dalı'nda profesör oldu...’
Akademi dünyasının doruklarına hakkını vere vere, alın teriyle her bir basamağı ıslata ıslata tırmandı kısaca…
Ve devamında…
‘İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Genel Müdür Danışmanı olarak Miniatürk Projesi'nin hazırlanmasında görev aldı, İçişleri Bakanlığı tarafından Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu'nun Yönetim Kurulu Üyeliğine atandı, 2005-2006 ile 2011 tarihlerinde aynı kurumda Başkan Vekilliği görevini yaptı.
2007 yılında İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü vekili olarak görev yaptı, 2006-2012 yılları arasında Ayasofya Müzesi re-organizasyonunu yürüttü, 2009-2011 yıllarında Ayasofya Müzesi Müdürlüğü görevini de üstlendi. 2012 Temmuz ayında Prof. Dr. İlber Ortaylı ile oldukça dostane bir halef-selef ilişkisi içinde getirildiği Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğü görevini 2014 ortalarına kadar sürdürdü.
2014 Temmuz ayında Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarlığı görevine atandı, 2016 yılı Nisan ayında da kendi isteğiyle emekliye ayrıldı…’ [*:1)
İşte tam burada duralım:
‘Benim bu konumda verimliliğim bu kadardı, benden genç olanlar bu bayrağı daha ileriye taşımalı’ diyerek ‘kendi isteğiyle emekliye ayrılmak’…
Bu, bizim ülkemizde ne kadar sıradışı bir davranış, değil mi?
Evet öyle, alışık olmadığımız bir şey ve bunu yapan istisna isimlerden biriydi rahmetli Profesör Ahmet Halûk Dursun...
★★
Ama o sıradışı Profesörün hayatındaki tek sıradışılık bu değildi:
‘2013’te, Topkapı Sarayı Müdürlüğü yaptığı dönemde bir gün makamında otururken açık pencereden bir kumrunun içeriye girip avizeye konduğunu gördü. Hiç kıpırdamadı ve öylece bekledi. Kuş biraz etrafa bakındıktan sonra uçtu ve birkaç dakika sonra yanında başka bir kuş ile birlikte gelip yine aynı avizeye kondu.
Belli ki orayı güvenli bulup yuva yeri olarak seçmişlerdi.
O yine oturduğu yerde hiç kıpırdamadı. Penceresini kapatmadı. Odasını temizleyen çalışanlara da söyledi durumu, kimse pencereye de avizeye de dokunmadı.
İki üç gün içinde kuşlar ağızlarında getirdikleri dal parçaları ile yuvalarını yapmıştı bile...
Kumrular onu görüyor, ürkmüyor, fakat odaya dışarıdan biri girince hemen pencereden uçup gidiyorlardı. Bu durumu fark etti ve hemen makam odasının karşısındaki daha küçük bir odaya yerleşti.
Günler sonra ziyaretine gelen gazeteci Savaş Ay bu durumu haber yapınca, Ankara'dan telefonlar yağdı. Her gelen telefonda ‘Kuşları kovun, pencereyi kapatın, odayı da temizletin’ emirleri geliyordu. ‘En azından yumurtalar çatlasın, sonra alıp bir yere koyarız’ dediyse de dinletemedi. En sonunda ‘Ben yuvayı almam, siz beni görevden alın’ dedi. Bu lafından 1 gün sonra kuşlar, kendilerini sahiplenen o büyük yüreğin sıkıntıya düştüğünü hissettiler ve kendiliğinden odayı terk ettiler.
O ise bu hareketiyle halktan alkış aldı.’
Sıradışı profesör, aykırı bürokrat Ahmet Halûk Dursun, anılarını kaleme aldığında o olayı şöyle özetledi: ‘Bana yuvayı yık, odana geç!" diyenlerin hiçbiri makamında kalamadı ama ben Ankara'ya Bakan Yardımcısı ve Müsteşar olarak gittim.
Biz bu makamlarda kalıcı değiliz, kuşlar ise hep uçmaya ve yuvalar kurmaya devam edecekler...’ [*:2]
★★
Türk Tarih profesörü ve bürokrat Ahmet Halûk Dursun, Malazgirt zaferini anma programına katılmak için kendi aracıyla gittiği Van’ın Erciş ilçesinde 19 Ağustos 2019 günü trafik kazası geçirdi ve olay yerinde vefat etti. 62 yaşındaydı. Cenazesi memleketi Hereke’de toprağa verildi…
Rahmetle, saygıyla, özlemle anıyoruz.
Kabri pür-nûr, nihai mekânı cennet olsun.
★★
Ve sözün kısası:
Rol-model arayışı sadece ortaokullu, liseli ergenlere; sadece Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline mahsus değil. Söz gelimi eğer otuzunu aşmış, siyasette veya bürokraside üst basamaklara tırmanmaya henüz başlamış birileri kendine rol-model arıyorsa çok uzaklara bakmasın.
Yakında, hem de en yakında muhteşem bir hayat hikâyesi var. İçinden tevazuun, vicdanın, liyakatin, merhametin ve kanaatkârlığın, kısaca saf insanın geçtiği muhteşem bir hayat hikâyesi…
Tabii -çok nadir de olsa- başkaları da var.
Örnek almaya değer!
Yaşayan, içimizde...
…
Referanslar:
*1: Wikipedia
*2: ‘Tırnak makasındaki küçük zincir’ (internetten)