Başlığı güncelliyorum ve biraz daha uzatıyorum izninizle: Choluteca Köprüsü ya da başımıza gelebileceklerin korkunç belirsizliği...
Evet bu daha açıklayıcı oldu.
Tabii neyi açıkladığını ancak bu yazıyı sonuna kadar okuma sabrı gösteren okurlarım anlayabilecekler.
Buyrunuz!
Daha önce Choluteca Köprüsü’nün adını duydunuz mu?
Ya da köprünün başına gelenlerden haberdar mısınız?
Choluteca Köprüsü, neredeyse çeyrek yüzyıldır hiçbir yere ulaşmayan bir köprü.
Ve aslında son derece ilginç bir metafor.
Düşünsenize; dünya üzerinde son çeyrek yüzyılda yolundan sapmış, bir yere varamamış, oluşum amacının dışında kalmış, var olduğu halde varlığa dönüşememiş daha neler neler var...
★★
Nat Goe Life’ta Zeynep Arslan yazmış, 2024 yılı Eylül ayı biterken yine sayın Arslan de kendi Facebook sayfasında takipçilerine aktarmıştı:
Aktarılan o çarpıcı yazının orijinalini ise Kimberly-Clark Lever’ın eski CEO’su, yazar, konuşmacı ve liderlik koçu Prakash Lyer, 500 bini aşan tirajıyla güney Asya’nın en çok okunan ekonomi-magazin dergilerinden BW Businessworld’ün okurları için yazmıştı.
Dünyanın belki de en ilginç köprüsü ve onun evrensel mesajı...
Orijinali Hindistan’da ama Hintçe değil, İngilizce olarak yayımlanan yazı, üzerinden henüz birkaç hafta geçmişken Ayşen Tekşen’in çevirisiyle Türk medyasında da paylaşılmıştı:
“Orta Amerika’da, Honduras’ta Choluteca nehri üzerinde 484 metre uzunluğunda bir köprü...
Honduras fırtına ve kasırgalarıyla meşhur bir bölge. Dolayısıyla, 1996 yılında Choluteca nehri üzerinde yeni bir köprü inşa etmeye karar verdiklerinde şiddetli hava şartlarına dayanmasını amaçladılar.
Bir Japon firmasıyla anlaşma yapıldı ve onlar da çok sertleşebilen doğal güçlere dayanacak şekilde tasarlanmış sağlam bir köprü inşa ettiler. Günümüzün tasarım ve mühendislik harikası olan yeni Choluteca köprüsü 1998’de halkın hizmetine açıldı.
İnsanlar nehrin bir kıyısından diğerine geçerken yeni köprüye hayran kalmadan edemediler. Choluteca’nın gurur ve mutluluğuydu. Ne var ki o yılın ekim ayında Mitch Kasırgası Honduras’ı vurdu. Irmağın ve köprünün bulunduğu bölgeye sadece dört günde, normalde altı aylık yağışa eşit sayılacak kadar, metrekareye 2 metreküpe yakın yağış düştü.
Her yerde yıkım vardı.
Choluteca nehri yükseldi ve tüm bölgeyi su bastı. 7 bin kişi hayatını kaybetti. Mitch, Honduras’taki bütün köprüleri yıktı.
Biri hariç!
Yeni Choluteca köprüsü ayakta kalmıştı.
Ama bir sorun vardı. Köprü olduğu gibi dururken, ona varan ve ondan çıkan bütün yollar yok olmuştu. Önceden burada yol olduğuna dair en ufak bir işaret bile kalmamıştı.
Ve hepsi bu kadar da değildi. Yaşanan taşkın Choluteca nehrini yatağını değiştirmiş, yeni bir kanal yaratmıştı.
Nehir artık köprünün uzağından akıyordu, altından değil !..
Sonuçta, köprü kasırgaya dayanacak kadar sağlamdı ama kasırga sonrası tümüyle hiçlik üzerindeki bir köprü haline gelmişti. Hiçbir yere ulaşmayan bir köprü...”
★★
Bu olay çeyrek yüzyıl kadar önce yaşandı.
Ama Choluteca köprüsünden alınacak ders bugün bizim için hiç olmadığı kadar önemli: Düşünsenize, dünya daha önce hayal bile edemediğimiz biçimlerde, akıl almaz bir hızla ve yine akla hayale sığmaz felaketler eşliğinde değişiyor. Choluteca Köprüsü ise bu güvensizlik ortamında etrafımızdaki dünya değiştikçe bize -bin bir çabayla oluşturup övünçle seyrettiğimiz kariyerlerimize, işlerimize, ilişkilerimize, gelecek planlarımıza, özetle hayatlarımıza- hiç umulmadık biçimde neler olabileceğinin müthiş bir metaforu.
Umutsuzluğa ya da hiçlik duygusuna kapılıp kepenkleri indirmesek de en azından tevazu şart! Bana öyle geliyor. Sizce?!
Bende iki değerlendirme fikri oluşturdu yazı.Birincisi yıllardır gitmeye çalıştığımız muassır medeniyetler yolu, diğeri din zannedilen Arap kültürü yolu ve arasında kalan Türk insanı.İkincisi yıllardır öngörüsüz karar vericilerin şahsi ve taraf çıkarları için heba edilen ülke kaynakları.