Peygamberimiz (sav), “Her kim güzel bir davranışa vesile olursa, hem kendisi sevap kazanır, hem de onu yapanların sevaplarından nasibini alır. Her kim de kötü bir davranışa çığır açarsa, hem kendi günahını hem de kendisinden sonra onu yapanların günahlarını yüklenmiş olur.” buyuruyor.
Hayra vesile olmak denildiğinde yalnızca maddiyat akla gelmemelidir. Bu, herkesin gönlüne ve gücüne göredir. Hayra vesile olmak, bazen yolunu kaybetmiş birine yol göstermek, bazen de boynu bükük bir mazlumun ümidi olabilmektir. Kimi zaman da darda olan kardeşlerimize duada gizlidir.
“İyilik ve Allah’a karşı gelmekten sakınma hususunda yardımlaşın. Günah ve düşmanlık hususunda yardımlaşmayın.”( Mâide, 5/2. ) ayetinde belirtildiği gibi, kendimizi ve kardeşimizi Rabbimizin rızasına ulaştıracak her türlü düşünceye, söze ve işe yönlendirmek müminin görevidir.
Hayırlı işlerin yanında olalım ki, hayırla hatırlanalım. İyilik ve güzellikleri çoğaltalım ki güzel olana kavuşalım.
***
Abdullah bin Mübarek anlatıyor:
Bir sene hacdan sonra rüyasında gökten inen iki melekten birinin diğerine;
"Bu sene kaç kişi hacca geldi?" dediğini duydu.
Öbür melek; "Altı yüz bin kişi." dedi.
"Peki kaç kişinin haccı kabul edildi?"
O da; "Bunlardan hiç birinin haccı kabul edilmedi." diye cevap verdi.
Abdullah bin Mübarek buyurdu ki: Bunu işitince üzerime büyük bir sıkıntı çöktü.
Dedim ki:"Bunca insan, bunca zahmet ve meşakkate katlanıp dünyanın her tarafından hacca geldiler. Çöller aşarak zor şartlarda büyük sıkıntılara katlandılar. Bütün bu emekler boşa mı gidecek?"
Bunun üzerine o melek; "Şam'da ayakkabı tamir eden Ali bin Muvaffak adında biri vardır. O, hacca gitmeye niyet etmişti, fakat gidemedi. Lâkin haccı kabul edildi. Altı yüz bin hacıyı ona bağışladılar da hepsinin haccı kabul edildi." dedi.
Abdullah bin Mübârek şöyle anlatıyor:
Bunu işitince uykudan uyandım ve "Gidip o zatı ziyaret etmeliyim!" dedim. Arkadaşlarımdan ayrılıp, Şam kâfilerine katıldım. Şam'a gidince, o zatın evini araştırıp buldum. Kapıyı çaldım. Bir kimse kapıya çıktı. Adını sordum. "Ali bin Muvaffak." dedi. İsmimi sordu. "Abdullah bin Mübarek." deyince, feryat edip kendinden geçti. Ayılınca, gördüğüm rüyayı kendisine anlattım. Haccının kabul edildiğini ve kendi haccı ile beraber altı yüz bin kişinin ibadetinin kabul edildiğini de haber vererek; "Bana nasıl hayırlı bir amel işlediğini anlat." dedim.
O da anlattı: Ben ayakkabı tamircisiyim. Otuz seneden beri hacca gitmeyi arzu ederdim. Bu işimden, otuz senede üç yüz dirhem gümüş biriktirdim. Bu sene hacca gidecektim. Hanımım hâmileydi. Komşu evden burnuna yemek kokusu gelince; komşudan yemek istememi söyledi. Gidip, onun arzusunu bildirdim.
Komşum ağlayarak şöyle dedi: "Ey Ali bin Muvaffak, bizim bu yemeğimiz size helâl değildir. Çünkü üç gündür, çocuklarım bir şey yememişlerdir. Bütün Şam şehrinde hiç bir iş bulamadım. Kimse bana iş vermedi. Ölü bir hayvan gördüm. Zaruret miktarınca ondan bir parça kesip getirdim. Çocuklara yemek pişiriyorum. Size helâl olmaz."
Bunu duyunca içime bir acı düştü. Hac için biriktirdiğim gümüşleri getirip verdim ve "Bunu çocuklarına nafaka yap, haccımız bu olsun!" dedim. Abdullah bin Mübarek bunun üzerine; "Allahü teâlâ, doğru rüya gösterdi." buyurdu.
İBRAHİM PEYGAMBER KABE Yİ İNŞA EDERKEN İBLİS ŞEYTANDA YARDIM ETMİŞ..İBRAHİM PEYGAMBER İBLİSİ KOVALAMIŞ..CEBRAİL ALLAHDAN VAHİY GETİRMİŞ DEMİŞKİ İBRAHİM KARDEŞİM ALLLAH DERKİ İBLİSE KARIŞMA ODA YARDIM ETSİN...GÜN GELECEK BURAYA ONUN İÇİNDE GELECEKLER OLACAK DEMİŞ...ONUN İÇİN ŞEYTAN TAŞLAMA OLAYI VAR...