“Gökte olanın, sizi yere batırıvermeyeceğinden emin misiniz? O zaman yer sarsıldıkça sarsılır.” (Mülk 16)
Kur’an-ı Kerim’in Mülk Suresi 16. ayetinde, "Gökte olanın, sizi yere batırıvermeyeceğinden emin misiniz? O zaman yer sarsıldıkça sarsılır" ifadesiyle, insanın hayatını doğrudan etkileyen ilahi kudret ve hikmete vurgu yapılmaktadır. Bu ayet, yalnızca bir uyarı değil; aynı zamanda kâinatın mutlak bir düzen içerisinde yönetildiğini ve bu düzenin İlahi iradenin bir tezahürü olduğunu beyan etmektedir. Ayetin derinliklerine indikçe, evrensel bir ilahi hükümetin varlığı ve bu hükümetin hayatın sürekliliğini nasıl mümkün kıldığı daha net bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Ayetin ilk kısmında geçen "Gökte olan" ifadesi, Allah’ın zatını belirli bir mekâna indirgeme anlamı taşımaz. Zira Kur’an’ın birçok yerinde, Allah’ın mekândan münezzeh olduğu ve her yerde hazır ve nazır bulunduğu ifade edilmiştir: "Nereye dönerseniz dönün, Allah oradadır" (Bakara,115). Bu bağlamda, ayette geçen "Gökte olan" ifadesi, insanın fıtri olarak ilahi kudreti ve merhameti göğe yönelerek araması gerçeğine işaret etmektedir. Dua ederken ellerin göğe kaldırılması, musibetlerin "gökten geldiği" söylemi ve ilahi kitaplara "Semavi" denmesi de bu fıtri yönelişi teyit etmektedir.
Ayet, İlahi iradenin evrensel boyutuna işaret ederken, Allah’ın cezalandırıcı ve düzenleyici kudretini de vurgulamaktadır. "Yeri batırıvermeyeceğinden emin misiniz?" ifadesi, İlahi hükümetin sadece rahmetten ibaret olmadığını, aynı zamanda adalet ve hesap soruculuğu da içerdiğini göstermektedir. Bu, ilahi düzenin hem fert hem de toplum düzeyinde sorumluluk şuuru gerektirdiğini ortaya koymaktadır.
İslam inancında, evrenin düzenini sürdüren melekler, İlahi hükümetin bir parçasıdır. Ancak, asıl fiil yaratıcının kendisine aittir; melekler yalnızca Allah’ın izni ve emriyle hareket ederler. Mülk Suresi’nde de bu hususa dolaylı bir atıf bulunmaktadır. Burada İlahi hükümetin, evrenin her zerresini kapsadığı ve hiçbir şeyin Allah’ın izni dışında gerçekleşmediği belirtilmektedir. Bu, İlahi yönetimin merkeziyetçi ama bir o kadar da kapsayıcı bir yapıda olduğunu göstermektedir.
İnsanın Allah’ı düşünürken göğe yönelmesi, Kur’an’ın çeşitli ayetleri ve hadislerle de desteklenmiş bir hakikattir. Hz. Peygamber’in, zenci bir cariyeye imanını sorduğunda onun gökyüzünü işaret etmesi, Allah’a olan bağlılığın fıtri bir yönü olarak karşımıza çıkar. İnsanın psikolojik ve manevi durumları, İlahi bir düzenin varlığını hissettiği anda "göğe bakma" refleksini tetiklemektedir. Bu yöneliş, İlahi hükümetin hayatımıza ne denli yakın olduğunu gösterir.
Mülk Suresi 16. ayeti, İlahi hükümetin evrenselliğini ve bu düzenin insan hayatındaki merkezi rolünü vurgular. Yer sarsıntısının bir tehdit olarak belirtilmesi, İlahi otoritenin evrendeki her hareketin üzerinde olduğunu hatırlatır. İlahi hükümet, sadece insanın hayatını düzenlemekle kalmaz; aynı zamanda tabii afetler, kozmik olaylar gibi pek çok unsuru da kontrol eder. Bu, insanın İlahi düzene teslimiyetinin ne kadar hayati olduğunu gözler önüne serer.
Sonuç: Mülk Suresi 16. ayeti, İlahi hükümetin evrensel bir düzen inşa ettiğini ve bu düzenin insan hayatını doğrudan etkilediğini de anlatır. Bu ayet, insanın kendisini hem şahsi hem de toplum düzeyinde İlahi bir sorumluluğun içinde görmesi gerektiğini öğütler. Ayette vurgulanan İlahi otorite, adalet ve hikmet temelli bir yönetim biçimini işaret eder. Bu yönetim, yalnızca dünyevi düzeni değil; aynı zamanda insanın ahlaki ve manevi yükselişini de mümkün kılar. Böyle bir hükümet, insan hayatının her alanını kuşatan bir rehberlik sunar ve bu düzen içinde insan, İlahi iradeye teslimiyetle huzur bulur.