Hatıra defterleri... Seksenli ve doksanlı yılların çocuklarının hayatında unutulmaz bir yer edinen o küçük hazineler... Her dönem sonunda ortaya çıkan, mezuniyet yıllarını taçlandıran, bazen kilitli bir sır kutusu, bazen de en saf duyguların aynası olan o defterler... Bugün hâlâ bir köşede saklı olan varsa, onların kıymeti paha biçilemez.
O defterler, yalnızca birkaç cümleden ibaret değildi. Yazılan her satır, bir dostluğun, bir gülüşün, bir anının ölümsüzleşmiş haliydi. Sayfalar arasında gezinirken kim bilir ne kahkahalar, ne gözyaşları saklıydı... Bazı sayfalarda içten bir teşekkür, bazılarında belki de bir veda... Yazan kişi için birkaç dakikalık bir uğraş gibi görünse de, defter sahibinin yıllarca elinin altında tutacağı, dönüp dönüp okuyacağı, kalbinin en derin köşesinde saklayacağı bir mirastı.
O hatıra defterleri arasında en kıymetlisi, hiç şüphesiz öğretmenlerimizin yazdığı sayfaydı. Bizim hayatımıza dokunan, yolumuzu aydınlatan o kıymetli insanlar, deftere birkaç cümle yazarken bile bir ömürlük iz bırakırdı. Benim de hayatıma yön veren kıymetli öğretmenim Ömer Ferda Malkoç’un yazdığı bir hatıra defterim vardı. Bugün elimde değil, kaybettim. Ama o sayfada ne yazıldığını hayal meyal hatırlıyorum: “Hayatta başarılı olacağına inanıyorum, her zaman çalışmaya devam et.” Belki başka şeyler de yazmıştı ama asıl unutmadığım şey, o sözlerin bana verdiği cesaret ve umut.
Ne yazık ki zamanla bu güzellikler hayatımızdan çekildi. Teknoloji, belki çok şeyi kolaylaştırdı ama yazının ve kalemin o büyülü dünyasını da elimizden aldı. Bugün, çocuklar hâlâ hatıra defterleri tutuyorlar mı, bilmiyorum. Ancak bu gelenek hâlâ devam ediyorsa, bunu yaşatanlara selam olsun. Çünkü hatıra defterleri, bir neslin anılarını, hayallerini ve dostluklarını geleceğe taşıyan sessiz arşivlerdi.
Benim hatıra defterim bugün elimde yok. Ama o defterin sayfalarına yazılanları, o anki heyecanı ve arkadaşlarımla paylaştığımız o saf duyguları hatırladıkça, içim hala ısınır. Bir hatıra defteri, çocukluğumuzun bir aynasıydı aslında. O aynada gördüğümüz şey, kim olduğumuzdu; masumiyetimiz, dostluklarımız ve en önemlisi hayallerimizdi.
Gelin, hep birlikte bir yolculuğa çıkalım. Eğer hâlâ bir köşede sakladığınız hatıra defterleriniz varsa, açın ve zamana doğru bir pencere aralayın. Kimin ne yazdığını, hangi kelimelerin sizi gülümsettiğini hatırlayın. Çocukluğunuzun izini sürün. Belki de o sayfalar size unuttuğunuz bir yanınızı, içinizde hala yaşamaya devam eden o çocuğu gösterecektir.
Ve eğer bu gelenek yeniden canlanırsa, hatıra defterleri yalnızca geçmişi değil, geleceği de yazmaya devam eder. Çünkü her satır, bir ömür boyu bizimle yaşayacak duyguların sessiz bir çığlığıdır. Hatıralar, bir gün defterlerin sayfalarında yeniden canlanmak için sabırla bekler.