Anadolu’nun yüksek yaylalarında, tarih suskun kaldığında gençlerin sesiyle yankılansın istiyoruz. Çünkü tarih yerinde duruyor; anlatan, aktaran, hissettiren bir sese ihtiyaç var.
Erzurum… Bir zamanlar Osmanlı’nın doğu kapısı, Selçuklu’nun ilim ve medrese merkezi. Bugün hâlâ Aziziye Tabyaları’ndan Yakutiye Medresesi’ne, Erzurum Kalesi’nden Ulu Camii’ye kadar nice abidevi yapıların göğe yükseldiği bu kadim şehir, her yıl binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlıyor. Lakin bir sorun var: Gelen görüyor ama anlayamadan dönüyor.
Tarihî yapılar sessizdir. Onlara can veren, hikâyesini taşıyan bir insandır. O anlatmazsa, taş susar, duvar konuşmaz.
İşte tam bu noktada bir gençlik teklifinden söz etmek istiyorum. Erzurum’daki Turizm ve Otelcilik Liseleri ile Sosyal Bilimler Liseleri iş birliğiyle geliştirilen gönüllü rehberlik modeli… Bu teklif yalnızca turizme katkı sağlamayı hedeflemiyor; aynı zamanda gençlerimize tarih bilinci kazandırmayı, onları sahada sorumluluk alabilen bireyler olarak yetiştirmeyi de amaçlıyor.
Gelin düşünün: Yaz aylarında, Aziziye’de bir genç, Nene Hatun’un cesaretini anlatıyor. Ulu Camii’nin avlusunda bir lise öğrencisi, Selçuklu taş işçiliğinden söz ediyor. Erzurum Kalesi’ne çıkan bir ziyaretçiye, genç bir anlatıcı tarihî panoramayı çiziyor. Türkçe de anlatıyor, İngilizce de, belki Arapça ya da Rusça da... Ne güzel bir tablo olurdu değil mi?
Yakın geçmişte Ulu Camii içinde yaşanan münferit bir olay da bu ihtiyacı bir kez daha gözler önüne serdi. Tarihî eserlerimizi korumanın sadece fiziki önlemlerle değil, sürekli bir göz ve bilinçle mümkün olduğu ortaya çıktı. Böylesi mekânlarda daimi rehberlerin varlığı hem koruyucu hem eğitici bir rol üstlenebilir.
Bu teklif, Erzurum Valiliği’nin öncülüğünde sürdürülen restorasyon çalışmalarına, Büyükşehir Belediyesi’nin çevre düzenlemelerine ve İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün tanıtım faaliyetlerine tamamlayıcı bir katkı sunabilir. Çünkü her tanıtım broşürü, her tabela ancak insan sesiyle anlam kazanır.
Rehberlik yalnızca profesyonel meslek sahiplerine bırakılmamalı. Kamu-özel-eğitim iş birliğiyle oluşturulacak gönüllü genç rehberler, şehrin ruhunu ziyaretçiye ulaştırabilir. Böylece hem gençler kazanır, hem şehir kazanır. Genç, tarihe kavuşur; şehir, gençliğe...
Bu bir eleştiri değil, tamamlayıcı bir çağrıdır. Erzurum’un tarihi, gençlerin diliyle yeniden yükselsin. Çünkü inanıyoruz ki:
Tarih yerinde duruyor. Gelin birlikte anlatalım.