Erzurum, tarih boyunca yalnızca bir şehir değil; aynı zamanda bir duruş, bir inanç ve bir iradenin sembolü olmuştur. Kongreler şehri, dadaşlar diyarı, ayazıyla bile insanını diri tutan bu topraklarda siyaset yapmak da, toplumun her kesimine dokunmak da kolay iş değildir. İşte bu noktada, son dönemlerde adından sıkça söz ettiren isimlerin başında MHP Erzurum İl Başkanı Adem Yurdagül geliyor.
Kendisini şahsen tanıma fırsatım olmadı. Ama öyle bir tempo içerisinde ki, doğrusu yaptığı işleri takip etmekte zorlanıyorum. Erzurumspor maçının ardından yaptığı sağduyulu açıklamayı duyan herkes, bir siyasetçinin yalnızca kendi tabanına değil, şehrin bütününe hitap etmesi gerektiğini bir kez daha gördü. Gerginliği körükleyen değil, aksine şehrin huzurunu öne çıkaran bir tavır… Bu, siyasette özlenen bir yaklaşım.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin önderliğinde yürütülen “Terörsüz Türkiye” vizyonunun ilk toplantısının Erzurum’da yapılması da aslında bir tesadüf değildi. Çünkü bu şehir, geçmişte olduğu gibi bugün de milli meselelerde öncü olma özelliğini koruyor. Ve süreci başından sonuna kadar eksiksiz, sorunsuz yürüten, organizasyonun yükünü omuzlayan kişi yine Adem Yurdagül ve ekibiydi. Erzurum’un bu kritik süreçte merkez şehirlerden biri haline gelmesi, aslında hem tarihle bağımızı hatırlatıyor hem de geleceğe dair umut veriyor.
Adem Yurdagül’ün farkı yalnızca siyasetle sınırlı değil. Şehrin sosyal hayatına dokunan adımları da dikkat çekiyor. SMA hastası çocuklar için yapılan yardım kampanyaları, Erzurumspor için atılan adımlar, dadaşın gözbebeği olan kulübün yalnız bırakılmaması… Tüm bunlar, siyaseti sadece kürsüde yapılan bir iş olmaktan çıkarıp, hayatın tam ortasına taşıyor.
Bir başka örnek de Bekir Ağa Konağı… Şehrin hafızasında önemli bir yeri olan bu tarihi yapının aslına uygun şekilde restore edilip MHP İl Başkanlığı binası olarak kazandırılması, Erzurum’un geçmişine saygının, geleceğine sahip çıkmanın simgesidir. Çünkü Erzurum gibi şehirlerde taşlar bile konuşur; tarihi binalar bir şehrin hafızasıdır. O hafızaya sahip çıkmak, aslında geleceğe sahip çıkmaktır.
Erzurum insanı, sözü kadar özünü de ölçer. Bu şehirde sadece konuşmak yetmez; dadaş, icraata bakar. “Dadaş duruşu” dedikleri de işte budur: Ayağı yere basan, sözü ile özü bir olan tavır. Adem Yurdagül de bugüne kadar ortaya koyduğu çalışmalarla, bu duruşu siyasete yansıtmaya çalışan isimlerden biri oldu.
Belki de asıl üzerinde durulması gereken nokta şudur: Erzurum, bugün ekonomik olarak da, sosyal olarak da birçok sorunla boğuşuyor. Göç veren, gençlerini tutmakta zorlanan bir şehir burası. Böyle bir ortamda siyasetin en önemli görevi, umut olmak, yol göstermek ve şehri sahipsiz bırakmamaktır. İşte bu noktada Adem Yurdagül’ün ortaya koyduğu çaba, şehrin geleceği adına kıymetlidir.
Kısacası Erzurum’un ihtiyacı olan şey; sadece koltukta oturan değil, sokakta, sahada, tribünde, meydanda var olan liderlerdir. Şehrin derdini dert edinen, sevincini paylaşan, sadece siyasetin dar çerçevesiyle değil; kültür, spor ve sosyal alanlarla da ilgilenen isimlerdir. Görünen o ki Adem Yurdagül, bu şehirde “siyasetçi” olmanın ötesine geçerek, “şehir insanı” olmayı başarmış bir isim olarak öne çıkıyor.
Henüz yüz yüze tanışma fırsatım olmadı ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Yaptığı işlerin şehirde bıraktığı etkiyi görmek, onu yakından tanımak kadar değerli.