Tarihler 2011’i gösterdiğinde Ortadoğu'da yeni bir dönemin başlangıcıydı. Suriye’deki iç savaş ve bölgede başlayan kaos, terör dalgası Türkiye’yi de yakından etkiledi. Bölgemizde, DAEŞ, IŞİD, YPG ve PYD gibi terör örgütlerinin etkinlik kazanma çabaları, ülkemizi doğrudan hedef aldı. Kobani olayları, 6-7 Ekim provokasyonları, Hatay Reyhanlı’da kanlı saldırı ve Ankara’da Rusya’nın büyükelçisinin öldürülmesi gibi gelişmeler, bu sürecin yalnızca birkaç örneği.
Türkiye bu dönemde sadece terörle mücadele etmedi, aynı zamanda içeriden ve dışarıdan birçok saldırıya göğüs gerdi. Gezi olayları, MİT tırlarının durdurulması, 15 Temmuz hain darbe girişimi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik suikast girişimleri, ülkemizin iç huzurunu ve geleceğini hedef alan en büyük saldırılardı. Ancak, bu kuşatma girişimlerine karşı güçlü bir liderlik ve halkın desteğiyle Türkiye, tarihine altın harflerle yazılacak bir mücadele sergiledi.
Doğal Afetler ve Küresel Krizler
Son 13 yıl sadece terörle ve siyasi saldırılarla değil, doğal afetler ve küresel krizlerle de şekillendi. Covid-19 salgını, ülkemizi olduğu kadar tüm dünyayı sarstı. Ancak sağlık sistemimizin direnci ve başarılı aşı uygulamalarıyla süreci görece az hasarla atlattık.
2023 yılında yaşanan 6 Şubat depremleri, Cumhuriyet tarihimizin en büyük felaketlerinden biriydi. On binlerce insanımızı kaybettiğimiz bu felaketin ardından devlet ve millet el ele yaraları sarmak için seferber oldu. Bunun yanında sel, yangın ve çığ facialarıyla da mücadele eden Türkiye, afet yönetiminde her geçen gün daha güçlü bir yapıya kavuşuyor.
Türkiye’nin Küresel Arenadaki Rolü
Bölgesel ve küresel krizlerde Türkiye’nin rolü büyümeye devam etti. Ukrayna-Rusya Savaşı sırasında Türkiye’nin tahıl koridoru anlaşmasında üstlendiği arabuluculuk görevi, küresel gıda krizini hafifletti. Libya, Karabağ, Suriye ve diğer bölgelerde Türkiye’nin etkin politikaları, uluslararası arenada söz sahibi bir ülke olduğumuzu bir kez daha kanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Dünya 5’ten büyüktür” sözü, Türkiye’nin uluslararası sistemdeki reform taleplerini açıkça ortaya koydu. Bu söylem, adaletsiz dünya düzenine karşı güçlü bir mesaj haline geldi.
Nereden Nereye?
Son 13 yılın her bir yılı, başka bir sınav ve başka bir meydan okumayla geçti. Türkiye, içeriden ve dışarıdan kuşatılmaya çalışılan, her türlü provokasyonun hedefi haline gelen bir ülke olmasına rağmen, tüm bu zorlukları aşmayı başardı. Yerli ve milli savunma sanayinde yapılan devrimler, ekonomideki dayanıklılık ve halkın kararlılığı, bu başarıların temel taşları oldu.
Tüm bu süreçte, Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki siyasi irade, tarih yazdı. Güçlü bir liderlik olmadan, bu denli karmaşık ve zorlu bir dönemin üstesinden gelmek mümkün olmazdı. "Uzun Adam" olarak anılan Erdoğan’ın kararlılığı, ülkemizi her cephede başarıya taşıdı.
Son Söz
Bugün geriye dönüp baktığımızda, nereden nereye geldiğimizi daha iyi anlayabiliyoruz. Türkiye’nin, iç ve dış kuşatmaları yıkıp, bölgesel ve küresel bir aktör haline geldiği bu dönemi tarih, altın harflerle yazacak. Bu süreçte, milletimizin birlik ve beraberliği, güçlü liderliğimizle birleşerek, geleceğe umutla bakmamızı sağladı.