Suriye’de YPG/PKK sorunu giderek büyüyor. İsrail’in bölgeyi karıştırmak amacıyla bazı Dürzi gruplar ile birlikte PYD/YPG/PKK’ya desteği bilinmeyen durum değil. Süveyda’da Hikmen el Hicri ile bir deneme yapan İsrail, hedefine ulaşamadı. PYD/YPG/PKK ise Süveyda’ya ilintilenme niyetini ortaya koyduğunda Ankara’dan sert tepki geldi.
İsrail’in bütün bir Suriye’yi son ana kadar engellemek için çabaladığı biliniyor. Türkiye ise (Şam Güvenlik kaynakları) Şam iktidarı ile imzaladığı bir dizi anlaşmalar ile Ağustos ayı sonuna doğru Suriye’de 3 ayrı askeri üs kuracağı medyada yer aldı.
İsrail’in bu gelişmeleri engellemek için elini çabuk tuttuğunu gösteren gelişme SDG adıyla PKK kolu olduğunu gizlemeye çalışan PYD/YPG’nin Kamışlı’da düzenlediği sözde toplantıyla ortaya çıktı. Sürekli ipe un seren PYD, silah bırakmamaya kararlı görünüyor. Şam ve Türk dışişlerinden gelen haberler, sorunun biran önce çözümü için askeri müdahalenin yakın olduğunu gösteriyor.
İşte bu sıcak Ağustos ayında muhafazakar isim olan Mehmet Metiner X hesabında şu paylaşımı yaptı;
“Suriye’de iktidarı ele geçiren bir grubun diğer Suriyeli toplulukların taleplerine kulağını tıkaması, Suriye’yi sadece kendinden ibaret bilmesi, dahası başkaca toplulukların taleplerini iç tehdit olarak değerlendirmesi Baasçı bir yönetim anlayışıdır. Bu sorun üreten yönetim anlayışı yeni bir iç savaşa sebebiyet verirse kazanan yalnızca İsrail olur. Zoraki birlik olmaz. Zahiren olmuş gibi görünse de günün birinde patlar ve çatlar. Tıpkı Esed döneminde olduğu gibi. Kalıcı birlik, gönüllülük temelinde sağlanabilir ancak. O da herkesin meşru taleplerinin kabulüyle mümkün olabilir. (Mehmet Metiner)
Bu paylaşıma çok sayıda tepki geldi ve Metiner’in PYD’nin söylemini tekrarladığı öne sürüldü. Bir tepkide Metiner etiketlenerek “Kimse kimsenin taleplerine kulak tıkamıyor. Yazdıklarınızın Suriye’deki durumla alakası yok. Yazdıklarınız birebir YPG’nin söylemi. Elma ile armutu karıştırmayın.” Cevabıyla Suriye konusunda uzman isimlerden biri olanLevent Kemal’den geldi.
Metiner Levent Kemal’e “Suriye’nin Kamışlo şehrinde bir araya gelip taleplerini iletenler SDG’liler YPG’liler, Kürtler değil sadece, bölgenin Sünni Arap, Türkmen vs aşiretleri grupları… Bildiriyi de okuyan Sünni Arap aşireti lideri. Bunu hemen YPG ile ilişkilendirip beni TPG savunucusu göstermeniz yakışıyor mu? İdari temelde adem-i merkeziyetçilik niçin bölücülüktür? Onu açıklar mısınız?” diye bir soru yöneltince Levent Kemal;
“Evet İsrail destekli Dürziler, birkaç aşiret, 10-15 Türkmen. Bunlarla kapsayıcılık algısı kotaramazsınız. Yerel yönetimde doğal demografik alanlarında silahsız şekilde özerkliği reddeden YPG. Dert ademi merkeziyet olsaydı kabul ederdi. Neymiş, dert o değilmiş.” cevabını verdi.
Suriye’de sıcak Ağustos’un daha ısınma ihtimali yüksek görünüyor.
Türkler ikinci unsur
Mehmet Metiner’in meşru Suriye yönetimini bir grup olarak tarif etmesi ilginç. Oysa Şara, nüfusun yüzde 71’inin Araplardan oluşan ülkenin Batı tarafından da kabul gören lideri. Suriye’de Araplar, Türkmenler, Kürtler, Süryaniler, Çerkesler, Aramiler bulunuyor. Yine Suriye Kürtlerinin tamamının PYD tarafından temsil edilmediği gerçeği de ortadayken Metiner’in cümleleri ilginç geliyor.
Suriye’nin Arapların ardından yoğunluğu Türkler (Türkmen) oluşturuyor.
Türkler, coğrafyanın asli unsuru. Özellikle Abbasi ve Emevi Halifelikleri döneminde bölgeye yerleşen Türkler, İslamiyet'in Arap Yarımadası'nın da dışına yayılmaya başladığı zamanlarda Suriye'nin birçok şehrinde bulunuyorlardı. Bölgedeki Türkmen varlığı Selçuklu, Memlüklü ve Osmanlı dönemlerinde de artarak süregelmeye devam etti.
Suriye’de Arap nüfus yüzde 71.4, Türkmen (Türk) yüzde 16.3, Kürtler 10.7. Türkler (Türkmen) unsurlar
bugün Halep, Bayır-Bucak, Lazkiye, İdlib, Rakka, Hama, Humus, Dera, Şam, Tartus, Golan bölgelerinde yaygın bir Türkmen nüfusu mevcuttur. Bugün Suriye'de toplam 3,5 milyon Türkmen nüfusu vardır. Bunların 2 milyonu Türkçe konuşmaktadır. 1,5 milyon da Arapça konuşan Türkmen vardır. (Kaynak: Suriye Türkmenleri/Stratejik Düşünce Enstitüsü, Mithat Işık)