Bu kalabalık bile sefer sayılarının artması gerektiğini anlatıyor aslında..
Uçak var da binmedik mi?
Geçtiğimiz günlerde bir yolcumu karşılamak üzere gittiğim Erzurum Havameydanında ki devasa kalabalık, bana uçak sefer sayılarının artması konusundaki taleplerin ne kadar haklı olduğunu hatırlattı. Belki de ilk defa rastladığım o kalabalık, o yoğunluk, sadece ücretlerde iyileştirme değil, sefer sayılarının da artması yönündeki haklı talep ve serzenişlerimizi ortaya koyan canlı tanıklardı. Aynı anda apronda 3 uçağı ve de çok sayıda gelen, giden yolcuyu görünce bir yandan Erzurum Havaalanının da artık Antalya kadar olmasa da canlı olduğunu anlamakla beraber, sınırlı sayıda ısrarlı olan yetkililerin de aslında yanılgı içinde olduklarını gözlemleme fırsatı buldum. Kaldı ki daha önce sadece 1 otobüsün yolcuların şehire ulaşımını sağlamak için gelen belediye otobüs sayısının da 2 olduğunu, buna rağmen sıkıntı yaşandığını da gözlemledik ki, artık konu resmen bağırıyor, söylemiş olayım.
--
O davulcular Ramazan geleneğini yaşatıyorlar, o serzeniş niye?
Davul bahane, gelenek şahane!
Her Ramazan ayında olduğu gibi bu Ramazan ayında da sahur davulcuları gündemde.. Gelişen teknolojik gelişmelere rağmen vatandaşları sahura kaldırma geleneğini yaşatan davulcular, şehrin muhtelif semtlerinde gece mesaisi yaparken, kimileri gene davulcuları görmediğini duymadığını söyler oldu. Artık evlere de para toplamak için gelen, gelmeye başlayan davulcuların da boy gösterdiği Erzurum’da, çoğu vatandaş ile davulcular görülüyor ki, karşı karşıya geliyor yine. Vatandaşların çoğu, yine gelen davulculara ‘’Ben sizi ne gördüm ne duydum. Ne parası istemeye geliyorsunuz?’’ diye serzenişte bulunurken, bakıyorum da yakın çevremde de 10 gün geçmesine rağmen ne bir davulcuyu gördüğünü ne de bir davul sesi duyduğunu söylüyor, ciddi ciddi dert yanıyor. Sanki davul ile sahura kalkanmış gibi!
***
Bana göre artık bu konu kapanmalıdır. Bir şekilde o davulcular, seslerini duyalım, duymayalım, görelim, görmüş olmayalım, en azından atadan, dededen gelen o geleneği yaşatıyorlar diye saygı duyalım, sahip çıkalım. Herşeyden önemlisi önemseyelim, hoş benzin yakmıyoruz! Bir şekilde geleneğin yaşatılması adına gece vakitlerde sokaklardalar, kıymetli bir iş yapıyorlar. Çalınan davula, çalan davulcuya değil, o geleneğin devam ettiren o eyleme bakmak gerekir. Davul bahane, gelenek şahane diyorum, daha başka da bir şey demiyorum, bu benim son kararımdır.
---
Kadıköy Vakfı’ndan günü anlatan alkışa değer, anlamlı bir proğram..
Unutmadık, unutturmayacağız!
Murat Şahsuvaroğlu’nun başkanlığını yaptığı İstanbul Erzurumlular Kültür ve Dayanışma Vakfı, son yıllarda farkındalık oluşturan, özgün etkinlikler ile üyelerine hizmet verirken, Erzurum’u temsil noktasında her kesimin de takdirini kazanıyor. Bugün Erzurum’da yaşayıp da aklına bile gelmeyen 12 Mart kurtuluş proğramlarının birine imza atarak yine kendisini farkettiren Vakıf, kurutuluşun 107’nci yılını mevlid-i şerif ile anıyor, hatırlıyor. Kuşkusuz vakıf yönetiminin, İstanbul’da yaşayanları da birarada toplayacak olan mevlid-i şerif münasebetiyle, şehrin düşman işgalinde canlarını veren aziz şehirlerimizi anıyor olması çok önemli. Bugün Kadıköy’de ki Osmanağa Camii’nde ikindi namazı öncesi gerçekleşecek olan mevlid-i şerif ile milli mücadelenin mihenk taşı Erzurum hatırlanacak, şehit ve ecdadlarımız da yadedilmiş olacak. Ecdadımızı ve aziz şehitlerimizi bu vesile ile rahmet ve minnetle anarken, alkışlarımı bu anlamlı proğram için Vakıf başkanı ve yönetimine yolluyorum..
--
Yazar Metin Diler ağabey, unutulmuş bir mahalle kültürünü daha getirmiş gözümüzün önüne..
Kuruduk kaldık, koş arazöz, koş!
Kendisiyle yıllar öce tanışma imkanı da bulduğu yazar Metin Diler ağabey, son günlerde sıklıkla Erzurum’un mahalle kültürünü, yapay zeka ürünü görseller ile anlatıyor, yazı dizisi şeklindeki bu paylaşımlarını da arkadaşım olduğu için facebook’da ki sayfasındanzevkle takip ediyorum. Yaşı 50’yi aşkın biz gibilerin de anılarını tazeleyen, eskilere götüren, ‘Eskiye kalkan otobüs olsa ilk ben binerim’ diyen bizleri duygulandıran yazılarından birinde de özellikle yazın kavurucu sıcakta Belediyeye İtfaiye arazözünün cadde sokakları suladığına dikkat çekmiş. Özellikle yaşı genç olan ve bugünün çocukları bilmez. Bir zamanların Erzurum’unda itfaiye arazözü sadece yangınlar için değil, böylesine faydalı bir iş için de sefere çıkardı, onu anlatmış, hatırlatmış işte. Belki sadece Türkiye’de Erzurum’da gerçekleşen bu eski, artık unutulmaya yüz tutan uygulama ile gerçekten de yollar serinler, çoluk, çocuk, hepimiz de o , arazöz sonrası serinliği sağlayan, hepimize iyi gelen manzara karşısında pek mutlu olurduk. Sadece günün belirli saatlerinde cadde ve sokakları sulama maksadıyla çalışan o itfaiye aracının arkasında koşuşturan çocukları, mutluluğunu dile getiren Metin Diler ağabeye bu vesile ile selamlarımı ve hürmetlerimi gönderirken, bir mahalle kültürünü de kayıtlara aldığı için teşekkür ediyorum.
--
Kayak federasyonumuz, dev organizasyonu, cep telefonuna indirgemiş, adeta dalga geçmiş..
Ağam bizimle eğleniy!
Başta TRT olmak üzere bir çok yerli, yabancı televizyon kanalının da canlı olarak yayınladığı Dünya Snowboard şampiyonasını, görünen o ki, Kayak federasyonumuz fazla ‘tın’mamış! Bunu da, böylesine önemli bir organizasyonu kendi federasyon sitesinden sadece cep telefonu ile çekilen fotoğraflar ile üyelerine duyurmuş olmasından anlayabiliyoruz. Hem de Kış Sporları Merkezi olan, Avrupa başkenti ilan edilen Erzurum’da Palandöken gibi marka bir dağda ki bu uluslararası organizasyonu cep telefonlu fotoğraflar ile sunuyor olmalarını ben hem yadırgadım, hem de devasa bütçesi olan, kayak branşına yıllardır emeği olan Ali Oto başkanıma ve yönetimine hiç ama hiç yakıştıramadım. Marka şehrin, marka dağın, marka organizasyonun sunumu böyle olmamalıydı. Atla deve değildi bir yerde. Sadece, artık spor fotoğrafçılığı alanında dağımız gibi marka olmuş Onur Sağsöz’un çektiği, her biri ödüllük fotoğraflar ile karşılaştırdığımda, vurduymduymazlığın, laf olsun torba dolsunu andıran olayın boyutlarını daha iyi anladığımızı görüyorum ve o Şener Şen’li meşhur repliği hatırlıyorum sadece. Ağam bizimle eğleniy!
--
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Kalmışım ara yerde, tozdayım, dumandayım. Kirli bir mekandayım, iğrenç bir zamandayım! (Abdurrahim Karakoç)
DUVARIN DİLİ: Sonra tren demiş ki, bu raya kadar!