Bir yıldır Türkiye terörle aktif olarak mücadele ediyor. Ülkenin Güneydoğusunda yoğun şekilde çatışmalar devam ederken, birkaç gün içinde hem Karadeniz hem de İstanbul’da patlayan bombalar sadece canlarımızın gitmesine değil, ülke ekonomisinin zayıflamasına da neden oluyor.
Terör uzmanları saldırıların güvenlik güçlerine yönelik olması nedeniyle bir misilleme olduğu yönünde birleşse de aslında bu sadece görünürde böyle...
Türkiye için yurt dışında adeta tehlike çanları çalıyor. Uluslararası kanallarda ülkemiz kan gölü gibi gösteriliyor. En fazla turistin geldiği İstanbul dünyaya ‘güvenliği olmayan şehir’ olarak lanse ediliyor.
Terörün neredeyse hiç olmadığı Karadeniz de terör saldırısının yaşanmasının sebebi de turizmin hedef alınmasıdır. Bugün Türkiye’de en fazla turisti ağırlayan Antalya’da in cin top oynuyor. Her halde bunun sebebi sadece Rusların ülkeye gelmemesi olamaz. Bırakın Rusları hiçbir ülkeden adam akıllı rezervasyon yok. Kemer’de, Belek’te, Alanya’da birçok 5 yıldızlı otel bu sezon açılış yapmadı ve otellerini kapadı.
İngilizlerin en fazla rağbet ettiği Marmaris ve Bodrum’da aynı durumda. İstanbul’da Araplar dışında turist görmek zor. Tarihi mekânların önünde elleri tetikte ağır silahlarla bekleyen polisler ise durumun vahametini açıkça ortaya koyuyor. Gidenler bilir, tarihi Kapalı Çarşı’da sayısız esnaf kapısına kilit vurdu. Ayakta kalanlarda günü siftahsız geçiriyor.
Sanki bir el, ülkenin kaosa sürüklenmesi için elinden gelini yapıyor. Terör için artık hiçbir şeyin önemi yok. Ne Kürt halkının tepkisi, ne dini değerler ne de uluslararası dengeler umurunda. Çünkü destek aldığı güçler nedeniyle bunların artık bir önemi yok. Terör örgütleri kimin parasını alıyor ise onun düdüğünü çalıyor.
Fotoğrafa bu açıdan bakınca saldırıları asla tipik bir terör refleksi ve misilleme olarak göremiyorum. Hatta bir terör uzmanının birkaç terör örgütünün ittifak yaptığı iddiasını son derece önemsiyorum.
Dış güçler denen mekanizma Türkiye’nin içerisinde bulunan tüm hainleri birleştirip güçlü bir şekilde ülkeye saldırmalarını istiyor.
Peki, ne oldu da tüm dünya ‘Türkiye bitsin’ diye harekete geçti. Dünya’da büyük güç olma yolunda mı ilerliyoruz? Hayır. Ekonomimiz dudak uçuklatacak kadar mı iyi oldu? Hayır.
Kitle imha silahlarımı geliştirdik? Hayır. Peki, ne olduk da düğmeye aynı anda basıldı.
İşte bunun yanıtını vermek gerçekten çok güç. Kaldı ki bu işlerin elbette bir cevabı vardır. Ama bu cevap asla gelişen, güç haline gelen bir Türkiye değildir. En azından şuanda böyle bir durum yok.
Bizim yapmamız gereken kim ne yaparsa yapsın onlara fırsat vermeden bu hainlerle mücadele etmektir.
Sonuç itibari ile ‘sen eşeğini sağlam kazığa bağla komşunu hırsız tutma.’
Terör uzmanları saldırıların güvenlik güçlerine yönelik olması nedeniyle bir misilleme olduğu yönünde birleşse de aslında bu sadece görünürde böyle...
Türkiye için yurt dışında adeta tehlike çanları çalıyor. Uluslararası kanallarda ülkemiz kan gölü gibi gösteriliyor. En fazla turistin geldiği İstanbul dünyaya ‘güvenliği olmayan şehir’ olarak lanse ediliyor.
Terörün neredeyse hiç olmadığı Karadeniz de terör saldırısının yaşanmasının sebebi de turizmin hedef alınmasıdır. Bugün Türkiye’de en fazla turisti ağırlayan Antalya’da in cin top oynuyor. Her halde bunun sebebi sadece Rusların ülkeye gelmemesi olamaz. Bırakın Rusları hiçbir ülkeden adam akıllı rezervasyon yok. Kemer’de, Belek’te, Alanya’da birçok 5 yıldızlı otel bu sezon açılış yapmadı ve otellerini kapadı.
İngilizlerin en fazla rağbet ettiği Marmaris ve Bodrum’da aynı durumda. İstanbul’da Araplar dışında turist görmek zor. Tarihi mekânların önünde elleri tetikte ağır silahlarla bekleyen polisler ise durumun vahametini açıkça ortaya koyuyor. Gidenler bilir, tarihi Kapalı Çarşı’da sayısız esnaf kapısına kilit vurdu. Ayakta kalanlarda günü siftahsız geçiriyor.
Sanki bir el, ülkenin kaosa sürüklenmesi için elinden gelini yapıyor. Terör için artık hiçbir şeyin önemi yok. Ne Kürt halkının tepkisi, ne dini değerler ne de uluslararası dengeler umurunda. Çünkü destek aldığı güçler nedeniyle bunların artık bir önemi yok. Terör örgütleri kimin parasını alıyor ise onun düdüğünü çalıyor.
Fotoğrafa bu açıdan bakınca saldırıları asla tipik bir terör refleksi ve misilleme olarak göremiyorum. Hatta bir terör uzmanının birkaç terör örgütünün ittifak yaptığı iddiasını son derece önemsiyorum.
Dış güçler denen mekanizma Türkiye’nin içerisinde bulunan tüm hainleri birleştirip güçlü bir şekilde ülkeye saldırmalarını istiyor.
Peki, ne oldu da tüm dünya ‘Türkiye bitsin’ diye harekete geçti. Dünya’da büyük güç olma yolunda mı ilerliyoruz? Hayır. Ekonomimiz dudak uçuklatacak kadar mı iyi oldu? Hayır.
Kitle imha silahlarımı geliştirdik? Hayır. Peki, ne olduk da düğmeye aynı anda basıldı.
İşte bunun yanıtını vermek gerçekten çok güç. Kaldı ki bu işlerin elbette bir cevabı vardır. Ama bu cevap asla gelişen, güç haline gelen bir Türkiye değildir. En azından şuanda böyle bir durum yok.
Bizim yapmamız gereken kim ne yaparsa yapsın onlara fırsat vermeden bu hainlerle mücadele etmektir.
Sonuç itibari ile ‘sen eşeğini sağlam kazığa bağla komşunu hırsız tutma.’