Hafta sonu Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, basın mensupları ile bir araya geldi. Rektör Çomaklı, üniversite yönetimi olarak göreve geldikleri günden itibaren yaptıkları çalışmaları tek tek anlattı.
Sayın Çomaklı’nın açıklamaları esnasında çok uzun zamandır özlediğimiz bir tablonun şaşkınlığını yaşadık. Atatürk Üniversitesi adına ciddi bir öz eleştiri yapan Rektör Çomaklı, şimdiye kadar üzeri örtülen veya geçiştirilen gerçekleri masaya koyarak, altını net olarak çizdi.
Prof. Dr. Çomaklı, “Kabul edelim dünya sıralamasında olmamız gereken yerde değiliz. Üniversitemizi Dünya’da ilk 500’e nasıl sokarız diye çabalıyoruz. Bakın şu an binlerin üzerindeyiz, bu bize yakışıyor mu? Biz bunu kabul etmiyoruz. Zaten üniversite duvara çarpmıştı, şimdi bunları düzeltmeye çalışıyoruz” dedi. Hoca, üniversitede ki tüm öğretim elemanı ve bilim adamlarının çok değerli olduğunu ama artık kampüs dışında da varlık göstermeleri gerektiğini aktardı.
Elbette son derece önem arz eden çalışmaları da sıraladı. Bu gidişatı değiştirecek çalışmaları haber merkezimiz sizlere detayları ile aktardı. Benim için Rektör Beyin öz eleştiri yapmış olması, bu gidişatın öyle ya da böyle değişeceğinin en önemli göstergesiydi. Ağlamadan, sızlanmadan, enkaz devraldık gibi bahanelere sarılmadan sorunu teşhis edip, çözüm için adım atmaktı yapılan şeyin adı.
Bugüne kadar olaylara bu açıdan bakamadığımız için kaybediyoruz, şehir olarak. Kişisel öz eleştirinin yanı sıra kurumsal ve toplumsal öz eleştirinin başarıyı getireceği gerçeği, en güçlü hali ile karşımıza çıktı.
Olmayan bir şeye inanmak belki bir süre sizi oyalayabilir ama gerçek öyle ya da böyle bir gün ortaya çıkacaktır. Bu nedenle gelin yapılan bu öz eleştiri bir yol, bir iz olsun. Şehri yönetenler de bu kervana uyarak öz eleştiri yapsınlar. Tüm çabalara rağmen bu şehir neden istenilen sıçramayı yapamıyor? Hatta sadece siyasiler değil, halkta kendince öz eleştiri yapsın, bizler basın bile...
Öyle ya mademki geri kalmışlık bir bütündür, o halde bir kentte iş dünyası önde eğitim geride olamaz. Sosyal hayat ileride, siyaset geri olamaz. Hatta tüm bunlar ileride basın geride kalamaz. Her biri birbirine bağlıdır. Bir kent geride ise her şeyi ile geridedir, topyekûn bir özeleştiri yapmak lazım.
Rektör Çomaklı’nın elinde sihirli bir değnek yok. Bugünden yarına üniversiteyi dünya sıralamasına sokması beklenemez. Ancak sorunun teşhisi bile bu sürenin hızlanacağının göstergesidir. Gözbebeğimiz olan bilim yuvası bu anlayış ile kısa sürede ayağa kalkacak, olması gereken sıralamada yerini alacaktır. İnsana, bilime yapılan yatırım ile liyakat sisteminin işlediği bir kurumda başarısızlık mümkün değildir.
Sayın Çomaklı’nın açıklamaları esnasında çok uzun zamandır özlediğimiz bir tablonun şaşkınlığını yaşadık. Atatürk Üniversitesi adına ciddi bir öz eleştiri yapan Rektör Çomaklı, şimdiye kadar üzeri örtülen veya geçiştirilen gerçekleri masaya koyarak, altını net olarak çizdi.
Prof. Dr. Çomaklı, “Kabul edelim dünya sıralamasında olmamız gereken yerde değiliz. Üniversitemizi Dünya’da ilk 500’e nasıl sokarız diye çabalıyoruz. Bakın şu an binlerin üzerindeyiz, bu bize yakışıyor mu? Biz bunu kabul etmiyoruz. Zaten üniversite duvara çarpmıştı, şimdi bunları düzeltmeye çalışıyoruz” dedi. Hoca, üniversitede ki tüm öğretim elemanı ve bilim adamlarının çok değerli olduğunu ama artık kampüs dışında da varlık göstermeleri gerektiğini aktardı.
Elbette son derece önem arz eden çalışmaları da sıraladı. Bu gidişatı değiştirecek çalışmaları haber merkezimiz sizlere detayları ile aktardı. Benim için Rektör Beyin öz eleştiri yapmış olması, bu gidişatın öyle ya da böyle değişeceğinin en önemli göstergesiydi. Ağlamadan, sızlanmadan, enkaz devraldık gibi bahanelere sarılmadan sorunu teşhis edip, çözüm için adım atmaktı yapılan şeyin adı.
Bugüne kadar olaylara bu açıdan bakamadığımız için kaybediyoruz, şehir olarak. Kişisel öz eleştirinin yanı sıra kurumsal ve toplumsal öz eleştirinin başarıyı getireceği gerçeği, en güçlü hali ile karşımıza çıktı.
Olmayan bir şeye inanmak belki bir süre sizi oyalayabilir ama gerçek öyle ya da böyle bir gün ortaya çıkacaktır. Bu nedenle gelin yapılan bu öz eleştiri bir yol, bir iz olsun. Şehri yönetenler de bu kervana uyarak öz eleştiri yapsınlar. Tüm çabalara rağmen bu şehir neden istenilen sıçramayı yapamıyor? Hatta sadece siyasiler değil, halkta kendince öz eleştiri yapsın, bizler basın bile...
Öyle ya mademki geri kalmışlık bir bütündür, o halde bir kentte iş dünyası önde eğitim geride olamaz. Sosyal hayat ileride, siyaset geri olamaz. Hatta tüm bunlar ileride basın geride kalamaz. Her biri birbirine bağlıdır. Bir kent geride ise her şeyi ile geridedir, topyekûn bir özeleştiri yapmak lazım.
Rektör Çomaklı’nın elinde sihirli bir değnek yok. Bugünden yarına üniversiteyi dünya sıralamasına sokması beklenemez. Ancak sorunun teşhisi bile bu sürenin hızlanacağının göstergesidir. Gözbebeğimiz olan bilim yuvası bu anlayış ile kısa sürede ayağa kalkacak, olması gereken sıralamada yerini alacaktır. İnsana, bilime yapılan yatırım ile liyakat sisteminin işlediği bir kurumda başarısızlık mümkün değildir.