Bildiğiniz gibi geçen ay yoğunluklu olarak oda seçimleri vardı. Toplam 39 odadan 35’inin seçimi yapıldı. Odaların seçimleri tamamen bittiğinde gözler artık Ensaf Odaları Birliği’nin seçimine çevrilecek. O da muhtemelen Mayıs ayı içerisinde gerçekleşecek. Erzurum Esnaf Odaları Birliği’nin başkanı Rasim Fırat, 30 yıla yakındır tanıdığım bir ağabeyimdir. Ali Rıza Dikel’den koltuğu ilk devraldığı 18 yıl önceki o günü hatırlarım, dostluğumuz bayağı bir eskidir. Allah’ı var, ‘koltuğa yapışmış’lığıyla ilgili bugüne kadar yaptığımız bazen ağır kaçan eleştirisel esprilerimize rağmen hep hoşgörülü olmuş, anlayış göstermiş, kırmamış, kırılmamıştır. Herşeyden önce nezaketlidir, o nezaketinden bir an bile olsun ayrılmamıştır, en çok hoşuma giden tarafı da odur. İşte hem uzun zamandır görmediğim Rasim ağabeyimi ziyaret edip bir çayını içeyim, hasbihal edeyim, hem de oda seçimlerinin ne durumda olduğunu öğreneyim diye önceki gün Esnaf Sarayı’ndaydım. Rasim Fırat’ı o koltukta tutmayı da sağlayan bir eserdir o Esnaf Sarayı! Kendi döneminin eseridir, emeği çoktur, övünmekte de yerden göğe kadar hakkıdır. Kaldı ki Türkiye’de sayılı esnaf saraylarından birisi olmasına rağmen genel merkezin de değil, bizzat mülkiyet, Erzurum Esnaf Odaları Birliği’ne aittir. Bunu da o Rasim ağabey ve yönetimi sağlamıştır. Sohbetimiz sırasında anladım ki o Rasim ağabey bir 3 yıl daha istiyor ve Mayıs’da ki genel kurulda yine aday.. ‘’Çok durdun, yerini artık gençlere bırak’’ diyenlere rağmen o bir dönem daha görevde olmayı istiyor ve bekliyor..
***
Aynı zamanda Erzurum Kuyumcular Odası Başkanı da olan Rasim başkandan esnaf odalarının seçimi ile ilgili bilgi alıyorum. 39 odadan 35’inin seçimini tamamladığını belirtiyor. Ona, ‘’giden oda başkanları var mı?’’ diye soruyorum. Başkanlarının çoğu eski olan 4 odada başkan ve yönetimin değiştirildi cevabını veriyor. Başkanları değişen odaların Bakkallar ve Manavlar, Fırıncılar, Elektrikçiler ve Elektronikçiler Odası olduğu bilgisini alıyorum. Fırıncılar Odası Başkanı Remzi Keteci’yi öteden beri tanırım, 20 yılı aşkın süredir başkanlık yapıyordu ve bu defa sert kayaya çarpmış, girdiği seçimi bu defa kaybetmiş. Üzüldüm mü, üzüldüm elbet. Remzi ağabey naif bir adamdı, fırıncı esnafına büyük hizmetleri olmuştu. Aynı duruma Fuat Tizgili gibi ‘efsane’ bir başkanın koltuğunda oturan Ağa Güzelsoylar da 4 adayın yarıştığı seçimde koltuğu genç bir adaya kaptırmış, başkanlıktan olmuş. Elektrikçiler Odası Başkanı Muhsin Çağlar ve Elektronikçiler Odası Başkanı Vahit Karadayı da koltuktan olan diğer başkanlar. Oltu Şoförler, Erzurum Seyyar Satıcılar, Erzurum Hancı ve Besiciler, Horasan ve Aşkale Şoförler Odası da bu ay içerisinde seçimlerini tamamlayıp büyük kurultayı beklemeye koyulacaklar. Esnaf Odaları Birliği Başkanı Rasim Fırat, ‘’koltuğa bir oturanın genelde oturmaya devam ettiğinin’’ görüldüğü her oda seçimi ile yakından ilgilenmiş. Çoğu kongrede de divan başkanlığı görevi yapmış. Oda seçimleriyle yakından ilgilenmiş, zira yeniden Esnaf Odaları Birliği koltuğuna oturmak bu oda başkanı ve yönetimlerinden geçiyor.
--
Böyle proje yap, canımı ye!
Hamasi nutuklar ve hamaset kokan cümlelerden oluşan plan, proğram ve projelerden oldum olası hazzetmem. Çoğu da gerçekleşmemiş, ya da ‘dağ fare doğurmuş’tur, ondan sevmem. Özellikle siyasiler tarafından sıklıkla kurulan hayali proje vaadlerine genelde temkinli yaklaşmışım, fazla önemsememişimdir. Ama bugünlerde bir proje var ki daha hayatiyete geçmemiş olmasına rağmen çok heyecanlandırıyor beni. O proje Erzurum Dadaşkent yolu üzerinde yapımı planlanan Bilim, Kültür, Doğa Parkı! Muhteşem, maliyeti de kendisi gibi kalite kallavi devasa bir proje bu. Bir an önce yapımını ve de hizmete girmesini dört gözle beklediğim bir proje. Ziyaretimde DSİ’nin İdari İşler Müdürü Kemalettin Yentimur ağabey gösterdi bana projenin görselini, büyülendim adeta. Ne yalan söyleyeyim, ilk defa da haberim onun yanında oldu. Bir defa bir çoğu gibi dandik değil. Rekreasyon alanı böyle olur işte! 670 dönüm alan üzerinde kurulması planlanan projenin görselini görünce İzmit’te ki SEKA PARK’ı hatırlattı bana. Ona bile beş basacak bir proje bizimkisi. Sadece 1 kilometre uzunluğundaki gölü on numara beş yıldız. Atatürk Üniversitesi ve Büyükşehir Belediyesi projeyi yürütüyor ama göl gibi bazı bölümlerden DSİ 8.Bölge ve diğer kurumlar da sorumlu. Yaşam alanı ve gerekli sosyal donatıları da fiiliyata geçerse Erzurum’da daha artık kimse ‘’boş zamanlarımızda değerlendireceğimiz bir yer yok’’ diyemeyecek. Bir giriş yapan 3 saate çıkacak. O kadar kapsamlı bir park burası. Erzurum Bilim, Kültür ve Doğa Parkı insan kaynamakla kalmayacak, Erzurum’un modern ve ‘marka kent’ olma yolunda önemli bir göstergesini de ortaya koyacak. Anlayacağınız bu harika ötesi proje öterse iyi düdük!
--
Allah o acıyı düşmanımın başına göstermesin!
Sanırım 20 yıl önceydi. Sarıkamış’tan hasta olan babayı 3 oğluyla birlikte Erzurum’da ki hastaneye yetiştirmek için yola çıkan bir araç, Paşapınarı mevkiinde kaza yapmıştı. Yolun buzlanma sebebiyle kaygan olmasından dolayı uçuruma yuvarlanan aracın içinde bulunan o hasta baba ve yetişkin 3 oğlu, feci şekilde ölmüştü. Polis telsizinden gelen haber üzerine ulaştığım olay yerinden resim almış, hastane önüne de gittiğimde ambülanstan indirilen bu dört kişiden oluşan ailenin cenazelerinin görüntülerini çekmiştim. Korkunç bir şeydi. Baba ve oğulları ard arda Numune Hastanesi’nin morguna alınıyordu. Cenazeler tanınmaz halde ve parça parçaydı. İHA muhabiri olarak o gece yarısına doğru gördüklerimi, yaşadıklarımı uzun süre unutamamıştım. Hep o ailenin yaşadığı durumu gözümün önüne getirdikçe büyük ızdırap çekiyordum. Empati yapıyor, o ailenin yerinde olmadığıma şükrediyordum. Çünkü yaşanan büyük bir felaketti ve atlatması kolay bir şey değildi. Geçtiğimiz günlerde Horasan’da Yılmaz ailesinin başına gelenler de beni o 20 yıl önceki olay gibi çok üzdü. Sebebi ne olursa olsun, Allah o acıyı bir daha kimseye yaşatmasın, ölenlere rahmet diliyorum. Her iki taraf için de korkunç bir olay bu. Düşünsenize, bir aileden baba ve 3 oğlu bir anda yok! Bir evden 3 cenaze çıkıyor, düşünmesi bile büyük acı veriyor insana. İşin ilginci, olayın faili de bir amca. Neresinden bakarsanız bakın her iki aile için de büyük bir felaket. Allahım hiçbir aileye böylesi bir olay yaşatmasın. Siz siz olun kimseye de böyle bir olay için beddua etmeyin. Ben şahsen böyle bir bela düşmanımın başına bile gelsin istemem.
--
Patencilerden asker selamı..
Futbolcularımızdan her gol sonrası asker selamlarını çok gördük. Bu defa selam sırası Erzurum’da ki sürat patencilerindeydi. 2 gün süren Buz Pateni Federasyonu Kısa Kulvar Sürat Pateni (Short Track) Yarışları’nda dereceye giren minik sürat patenciler, madalyalarını aldıktan sonra asker selamı verince seyircilerden büyük alkış aldılar. Aynı sporcularımız, yarışlar başlarken de toplu halde ‘’Kalbimizle, duamızla Mehmetçik’in yanındayız’’ pankartı taşıyarak gönüllerde taht kurdular. Afrin’de mücadele eden asker ve polislerimize selam çakarak ‘yanınızdayız’ mesajı veren miniklerin bu hareketi, yarışları izleyen seyirciler gibi şahsen beni de duygulandırdı. Tamamen spontane, kendi başlarına böyle bir karar alan ve madalya kürsüsünde asker selamı vererek bizlere büyük bir onur ve gurur yaşatan bu miniklerle ne kadar övünsek az. Teşekkürler sürat patenciler. Yüreğinize sağlık.. NOT: 23 Mart’da Dünya Buz Hokeyi Şampiyonası Erzurum’da yapılacak, bilginize arz..
--
Profesör böreği!
Bir tek profesörün bile bulunmadığı BESYO olarak bilinen Spor Bilimleri Fakültesi’nin de artık bir profesörü var. Kurulduğu günden beri görev yaptığı Fakülte’de doçentlik de yaşayan İlhan Şen, profesör ünvanını da alarak ‘an itibariyle’ BESYO’nun tarihine geçti. 1994 yılında Araştırma Görevlisi olarak akademik hayata başlayan Doç.Dr.İlhan Şen’in profesörlük rüyası nihayet gerçekleşti. Böylelikle bugüne kadar profesör olmadığı için hep başka branşlardaki profesörlerin dekanlık yaptığı fakültenin artık dekanlığa yaklaşan bir ismi çıkmış oldu. Halen Spor Bilimleri Fakültesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretimi Anabilim Dalı Başkanı olan çiçeği burnundaki profesör İlhan Şen’i ilk kutlayan fakültedeki öğretim görevlisi arkadaşları oldu. Şen, profesörlük ünvanı sebebiyle fakültedeki arkadaşlarına Erzurum’un meşhur su böreğinden ikram etti, mutluluğunu akademisyen arkadaşlarıyla paylaştı.. Yancı olarak şahsen ben, Şen hocam ile birlikte böreği yapan ablamızı, başarılı çalışmalarından ötürü tebrik ediyorum!
--
TUTTUĞUM BABA LAFLAR: Mülakatın olduğu yerde liyakat yoktur! (Prof.Dr.Hüseyin Şenocak)
***
Aynı zamanda Erzurum Kuyumcular Odası Başkanı da olan Rasim başkandan esnaf odalarının seçimi ile ilgili bilgi alıyorum. 39 odadan 35’inin seçimini tamamladığını belirtiyor. Ona, ‘’giden oda başkanları var mı?’’ diye soruyorum. Başkanlarının çoğu eski olan 4 odada başkan ve yönetimin değiştirildi cevabını veriyor. Başkanları değişen odaların Bakkallar ve Manavlar, Fırıncılar, Elektrikçiler ve Elektronikçiler Odası olduğu bilgisini alıyorum. Fırıncılar Odası Başkanı Remzi Keteci’yi öteden beri tanırım, 20 yılı aşkın süredir başkanlık yapıyordu ve bu defa sert kayaya çarpmış, girdiği seçimi bu defa kaybetmiş. Üzüldüm mü, üzüldüm elbet. Remzi ağabey naif bir adamdı, fırıncı esnafına büyük hizmetleri olmuştu. Aynı duruma Fuat Tizgili gibi ‘efsane’ bir başkanın koltuğunda oturan Ağa Güzelsoylar da 4 adayın yarıştığı seçimde koltuğu genç bir adaya kaptırmış, başkanlıktan olmuş. Elektrikçiler Odası Başkanı Muhsin Çağlar ve Elektronikçiler Odası Başkanı Vahit Karadayı da koltuktan olan diğer başkanlar. Oltu Şoförler, Erzurum Seyyar Satıcılar, Erzurum Hancı ve Besiciler, Horasan ve Aşkale Şoförler Odası da bu ay içerisinde seçimlerini tamamlayıp büyük kurultayı beklemeye koyulacaklar. Esnaf Odaları Birliği Başkanı Rasim Fırat, ‘’koltuğa bir oturanın genelde oturmaya devam ettiğinin’’ görüldüğü her oda seçimi ile yakından ilgilenmiş. Çoğu kongrede de divan başkanlığı görevi yapmış. Oda seçimleriyle yakından ilgilenmiş, zira yeniden Esnaf Odaları Birliği koltuğuna oturmak bu oda başkanı ve yönetimlerinden geçiyor.
--
Böyle proje yap, canımı ye!
Hamasi nutuklar ve hamaset kokan cümlelerden oluşan plan, proğram ve projelerden oldum olası hazzetmem. Çoğu da gerçekleşmemiş, ya da ‘dağ fare doğurmuş’tur, ondan sevmem. Özellikle siyasiler tarafından sıklıkla kurulan hayali proje vaadlerine genelde temkinli yaklaşmışım, fazla önemsememişimdir. Ama bugünlerde bir proje var ki daha hayatiyete geçmemiş olmasına rağmen çok heyecanlandırıyor beni. O proje Erzurum Dadaşkent yolu üzerinde yapımı planlanan Bilim, Kültür, Doğa Parkı! Muhteşem, maliyeti de kendisi gibi kalite kallavi devasa bir proje bu. Bir an önce yapımını ve de hizmete girmesini dört gözle beklediğim bir proje. Ziyaretimde DSİ’nin İdari İşler Müdürü Kemalettin Yentimur ağabey gösterdi bana projenin görselini, büyülendim adeta. Ne yalan söyleyeyim, ilk defa da haberim onun yanında oldu. Bir defa bir çoğu gibi dandik değil. Rekreasyon alanı böyle olur işte! 670 dönüm alan üzerinde kurulması planlanan projenin görselini görünce İzmit’te ki SEKA PARK’ı hatırlattı bana. Ona bile beş basacak bir proje bizimkisi. Sadece 1 kilometre uzunluğundaki gölü on numara beş yıldız. Atatürk Üniversitesi ve Büyükşehir Belediyesi projeyi yürütüyor ama göl gibi bazı bölümlerden DSİ 8.Bölge ve diğer kurumlar da sorumlu. Yaşam alanı ve gerekli sosyal donatıları da fiiliyata geçerse Erzurum’da daha artık kimse ‘’boş zamanlarımızda değerlendireceğimiz bir yer yok’’ diyemeyecek. Bir giriş yapan 3 saate çıkacak. O kadar kapsamlı bir park burası. Erzurum Bilim, Kültür ve Doğa Parkı insan kaynamakla kalmayacak, Erzurum’un modern ve ‘marka kent’ olma yolunda önemli bir göstergesini de ortaya koyacak. Anlayacağınız bu harika ötesi proje öterse iyi düdük!
--
Allah o acıyı düşmanımın başına göstermesin!
Sanırım 20 yıl önceydi. Sarıkamış’tan hasta olan babayı 3 oğluyla birlikte Erzurum’da ki hastaneye yetiştirmek için yola çıkan bir araç, Paşapınarı mevkiinde kaza yapmıştı. Yolun buzlanma sebebiyle kaygan olmasından dolayı uçuruma yuvarlanan aracın içinde bulunan o hasta baba ve yetişkin 3 oğlu, feci şekilde ölmüştü. Polis telsizinden gelen haber üzerine ulaştığım olay yerinden resim almış, hastane önüne de gittiğimde ambülanstan indirilen bu dört kişiden oluşan ailenin cenazelerinin görüntülerini çekmiştim. Korkunç bir şeydi. Baba ve oğulları ard arda Numune Hastanesi’nin morguna alınıyordu. Cenazeler tanınmaz halde ve parça parçaydı. İHA muhabiri olarak o gece yarısına doğru gördüklerimi, yaşadıklarımı uzun süre unutamamıştım. Hep o ailenin yaşadığı durumu gözümün önüne getirdikçe büyük ızdırap çekiyordum. Empati yapıyor, o ailenin yerinde olmadığıma şükrediyordum. Çünkü yaşanan büyük bir felaketti ve atlatması kolay bir şey değildi. Geçtiğimiz günlerde Horasan’da Yılmaz ailesinin başına gelenler de beni o 20 yıl önceki olay gibi çok üzdü. Sebebi ne olursa olsun, Allah o acıyı bir daha kimseye yaşatmasın, ölenlere rahmet diliyorum. Her iki taraf için de korkunç bir olay bu. Düşünsenize, bir aileden baba ve 3 oğlu bir anda yok! Bir evden 3 cenaze çıkıyor, düşünmesi bile büyük acı veriyor insana. İşin ilginci, olayın faili de bir amca. Neresinden bakarsanız bakın her iki aile için de büyük bir felaket. Allahım hiçbir aileye böylesi bir olay yaşatmasın. Siz siz olun kimseye de böyle bir olay için beddua etmeyin. Ben şahsen böyle bir bela düşmanımın başına bile gelsin istemem.
--
Patencilerden asker selamı..
Futbolcularımızdan her gol sonrası asker selamlarını çok gördük. Bu defa selam sırası Erzurum’da ki sürat patencilerindeydi. 2 gün süren Buz Pateni Federasyonu Kısa Kulvar Sürat Pateni (Short Track) Yarışları’nda dereceye giren minik sürat patenciler, madalyalarını aldıktan sonra asker selamı verince seyircilerden büyük alkış aldılar. Aynı sporcularımız, yarışlar başlarken de toplu halde ‘’Kalbimizle, duamızla Mehmetçik’in yanındayız’’ pankartı taşıyarak gönüllerde taht kurdular. Afrin’de mücadele eden asker ve polislerimize selam çakarak ‘yanınızdayız’ mesajı veren miniklerin bu hareketi, yarışları izleyen seyirciler gibi şahsen beni de duygulandırdı. Tamamen spontane, kendi başlarına böyle bir karar alan ve madalya kürsüsünde asker selamı vererek bizlere büyük bir onur ve gurur yaşatan bu miniklerle ne kadar övünsek az. Teşekkürler sürat patenciler. Yüreğinize sağlık.. NOT: 23 Mart’da Dünya Buz Hokeyi Şampiyonası Erzurum’da yapılacak, bilginize arz..
--
Profesör böreği!
Bir tek profesörün bile bulunmadığı BESYO olarak bilinen Spor Bilimleri Fakültesi’nin de artık bir profesörü var. Kurulduğu günden beri görev yaptığı Fakülte’de doçentlik de yaşayan İlhan Şen, profesör ünvanını da alarak ‘an itibariyle’ BESYO’nun tarihine geçti. 1994 yılında Araştırma Görevlisi olarak akademik hayata başlayan Doç.Dr.İlhan Şen’in profesörlük rüyası nihayet gerçekleşti. Böylelikle bugüne kadar profesör olmadığı için hep başka branşlardaki profesörlerin dekanlık yaptığı fakültenin artık dekanlığa yaklaşan bir ismi çıkmış oldu. Halen Spor Bilimleri Fakültesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretimi Anabilim Dalı Başkanı olan çiçeği burnundaki profesör İlhan Şen’i ilk kutlayan fakültedeki öğretim görevlisi arkadaşları oldu. Şen, profesörlük ünvanı sebebiyle fakültedeki arkadaşlarına Erzurum’un meşhur su böreğinden ikram etti, mutluluğunu akademisyen arkadaşlarıyla paylaştı.. Yancı olarak şahsen ben, Şen hocam ile birlikte böreği yapan ablamızı, başarılı çalışmalarından ötürü tebrik ediyorum!
--
TUTTUĞUM BABA LAFLAR: Mülakatın olduğu yerde liyakat yoktur! (Prof.Dr.Hüseyin Şenocak)