İtilaf devletlerinin kontrolündeki İstanbul’da Ermenileri göç ettirmeye zorlama suçu bahane edilerek vatanseverler her yerde aranır, sıkıştırılır. Yargılamalar bir “Ermeni intikam hareketine” dönüşür. Daha sonra Atatürk ve silah arkadaşları hakkında da idam kararı verecek olan Nemrut Mustafa Divan-ı Harbi, Ermeni yalancı şahitlerin delaletiyle Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey, Urfa Mutasarrıfı Mehmet Nusret Bey, Diyarbakır Valisi Mehmet Reşit Bey hakkında idam kararı verir.
Bilmem size tanıdık geldi mi bu ifadeler?
Yıl 1919. İşgal İstanbul'u, 2000'li yıllar, yer yine İstanbul. Devleti gizli işgalle ele geçirmiş FETÖ/PYD çetesi tarafından TSK ve milli güçlere karşı bir dizi kumpas davası başladı. Alfabede harf kalmadı. Birkaç örnek verelim, Ayışığı, Sarıkız, Ergenekon, Balyoz, İzmir Casusluk davası, Mit Tırları, 17/25 Aralık kumpasları, Şike, kontrol edilemeyecek konumdaki Tarikatlara yönelik sözde suçlamalarla oluşturulan davalar.
Bu davaların kumpas olduğu, sahte deliller üretildiği, sahte tanıklar (gizli tanık) lar birer bir er ifşa oldu. Nemrut Mustafa Paşa Divan-ı Harbi'ndan farkı ise uydurma yargılamaları ortaya çıkaracak bir iradenin Osmanlı hükümetinde bulunmamasıdır.
Dr. Mehmet Reşit Bey soruşturma devam ederken Bekir Ağa Bölüğü’nden kaçar, yakalanacağını anladığı anda da 6 Şubat 1919 günü intihar eder. İlk idam edilen Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey olur. Oysa görevini yapmakla yöre halkını katliamdan kurtarmıştır.
Verilen hüküm 10 Nisan 1919 günü Beyazıt Meydanı’nda yerine getirilir. Urfa Mutasarrıfı Mehmet Nusret Bey de 5 Ağustos 1920 günü idam edilir. Mehmet Kemal Bey idam sehpasında son sözlerini söyler, etkileyici bir konuşma yapar, yazılı vasiyetini de teslim eder. Milletine hesap verir. “Çocuklarımı asil Türk milletine emanet ediyorum. Eminim bu kahraman millet gereğini yapacaktır” der.
Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyeti kurduktan sonra hemen gereğini yapar.Mehmet Kemal Bey gibi mağdur duruma düşen bütün şehit aileleri için Atatürk ve TBMM, Türk milletinin kadirşinastlık ve vefa duygularının ifadesi olur.
TBMM, 27 Haziran 1926 tarih 405 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren kanunla “Ermeni suikast komiteleri tarafından şehit edilen veya bu uğurda duçar-ı gard olan ricalin ailelerine verilecek emlak ve arazi hakkında kanun” çıkartılır. Talat Paşa, Cemal Paşa, Cemal Azmi Bey, Bahaeddin Şakir, Cemal Paşa’nın yaverleri Süreyya ve Nusret Bey, Sait Halim Paşa’nın ailelesi olan 21 kişiye maaş bağlanır. Aynı şekilde “Tehcir meselesinden dolayı Kürt Mustafa’nın riyaset ettiği Divan-ı Harb kararıyla idam edilen rical ve efradı ailesi hakkında kanun” çıkartılır.
Bilmem size tanıdık geldi mi bu ifadeler?
Yıl 1919. İşgal İstanbul'u, 2000'li yıllar, yer yine İstanbul. Devleti gizli işgalle ele geçirmiş FETÖ/PYD çetesi tarafından TSK ve milli güçlere karşı bir dizi kumpas davası başladı. Alfabede harf kalmadı. Birkaç örnek verelim, Ayışığı, Sarıkız, Ergenekon, Balyoz, İzmir Casusluk davası, Mit Tırları, 17/25 Aralık kumpasları, Şike, kontrol edilemeyecek konumdaki Tarikatlara yönelik sözde suçlamalarla oluşturulan davalar.
Bu davaların kumpas olduğu, sahte deliller üretildiği, sahte tanıklar (gizli tanık) lar birer bir er ifşa oldu. Nemrut Mustafa Paşa Divan-ı Harbi'ndan farkı ise uydurma yargılamaları ortaya çıkaracak bir iradenin Osmanlı hükümetinde bulunmamasıdır.
Dr. Mehmet Reşit Bey soruşturma devam ederken Bekir Ağa Bölüğü’nden kaçar, yakalanacağını anladığı anda da 6 Şubat 1919 günü intihar eder. İlk idam edilen Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey olur. Oysa görevini yapmakla yöre halkını katliamdan kurtarmıştır.
Verilen hüküm 10 Nisan 1919 günü Beyazıt Meydanı’nda yerine getirilir. Urfa Mutasarrıfı Mehmet Nusret Bey de 5 Ağustos 1920 günü idam edilir. Mehmet Kemal Bey idam sehpasında son sözlerini söyler, etkileyici bir konuşma yapar, yazılı vasiyetini de teslim eder. Milletine hesap verir. “Çocuklarımı asil Türk milletine emanet ediyorum. Eminim bu kahraman millet gereğini yapacaktır” der.
Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyeti kurduktan sonra hemen gereğini yapar.Mehmet Kemal Bey gibi mağdur duruma düşen bütün şehit aileleri için Atatürk ve TBMM, Türk milletinin kadirşinastlık ve vefa duygularının ifadesi olur.
TBMM, 27 Haziran 1926 tarih 405 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren kanunla “Ermeni suikast komiteleri tarafından şehit edilen veya bu uğurda duçar-ı gard olan ricalin ailelerine verilecek emlak ve arazi hakkında kanun” çıkartılır. Talat Paşa, Cemal Paşa, Cemal Azmi Bey, Bahaeddin Şakir, Cemal Paşa’nın yaverleri Süreyya ve Nusret Bey, Sait Halim Paşa’nın ailelesi olan 21 kişiye maaş bağlanır. Aynı şekilde “Tehcir meselesinden dolayı Kürt Mustafa’nın riyaset ettiği Divan-ı Harb kararıyla idam edilen rical ve efradı ailesi hakkında kanun” çıkartılır.