Erzurumspor’u Altınok’a benzettim!
Ne yalan söyleyeyim, biraz absürt olacak ama nedense ben bu sezon bu BB Erzurumspor’u Selami Altınok’a benzetmekten kendimi alamıyorum!
Erzurum’da Özel İdare Genel Sekreteri iken birden Aksaray Valisi olarak karşımıza çıkan ve sürpriz yapan Selami Altınok, sonrasında hiç de beklenmedik bir şey oldu ve önce İstanbul gibi metropol bir kente Emniyet Müdürü, ardından Müsteşar oldu ve sonrasında da kabineye dahil edilip İçişleri Bakanlığı’na kadar yükseldi. En son Emniyet Genel Müdürü iken istifa edip AK Partiden Erzurum Milletvekili aday adayı olan ve listenin ilk sırasında adaylığı muhtemel olan i Altınok’un bu inanılmaz yükselişi, bu sezon BB Erzurumspor’un play-off’a çıkışını andırıyor. Doğrusu kulübün doğal başkanı Mehmet Sekmen de dahil hiç kimse sezon başında BB Erzurumspor’un play-off’a çıkacağını, süper ligin eşiğine geleceğine inanmıyordu. Yakından biliyorum, kimse ama hiç kimse bu takımın bu sezon play-of’a çıkacağına düne kadar inanmamıştı. Ama kader ağlarını örmüştü bir kere.. Selami Altınok onca makama kimsenin tahmin etmediği bir dönemde ulaşırken, Erzurum takımı da buralara kadar geldi.
Yeni umutların yaşatılmaya çalışıldığı bu yeni dönemde hem sevgili Selami Altıok beye hem de BB Erzurumspor’a başarılar diliyorum..
--
ERZURUMSPOR’A ASKER MORALİ!
Süper lig kapısına dayanan BB Erzurumspor’un play-off’a yükselmesi, kentte coşkuyla karşılandı. Bu coşkuyu yaşayan birileri de askerdi! Ben şahsen ilk defa görüyorum. Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı Dadaşköy yolu üzerindeki 55. Ağır Bakım Fabrikası’nın girişine BB Erzurumspor’un bayrağı asıldı. BB Erzurumspor’a süper lig yolunda başarı dileyen Fabrika Müdürü sevgili İlkay Albayıma bu jestlerinden ötürü Erzurumlular adına ben teşekkür ediyorum..
Boraniyi nasıl bilirsiniz?
Nasıl ki su böreğine hayır diyecek bir Erzurumlu çıkmazsa sanmam ki bir Erzurumlu da boraniyi sevmiyor olsun. Geçenlerde bir arkadaş ortamında konu gündeme geldi. Erzurum mutfağının yemek türlerinden biri olan ve benim de zevk alarak yediğim yemeklerden olan boraninin nereden ve ne zaman geldiği konusunda kimse bilgi sahibi değil. Bu yemek konusunda herkesin farklı görüşü var. Ana ürünü patates olan ve yoğurdun yanısıra kavrulmuş tereyağından oluşan boraninin Ruslardan kalma bir yemek olduğu görüşü ağırlık kazanınca merak ettim bunu tanıdığım bir gastronomi uzmanına sordum.
Hoş hayranı olduğum, hele de yazı dillerine bayıldığım Vedat Milor, Atilla Dorsay ya da Mehmet Yaşin ele geçse de sorsam! Atatürk Üniversitesi Turizm Fakültesi öğretim görevlilerinden Erkan Denk’ti sorduğum uzman. Denk, aslında Edirneli. Ama boraniyi tanıyor. Erzurum mutfağına ait bir yemek olduğunu biliyor ve birkaç defa da Erzurum’da tattığını söylüyor. Boraninin Rusya’dan gelmiş olabileceğine ihtimal veren Denk hoca, ama hem ege hem de Trakya tarafında da borani yapıldığını ama genelde biber borani olarak bilinen yemeğin ‘meze’ olarak tüketildiğini anlattı. Onca ciddi mesele dururken boraniyi yazmış olmama sanırım kızanlarınız vardır ama hiç kızmayın. Erzurum mutfağı geleneksel Türk mutfağı içerisinde önemli bir yere sahip. Erzurum’un mutfak zenginliği de işte bu tür farklılıkları sayesinde olan bir şey!
--
Bu PALEN’in yetkilileri ne yiyor içiyorsa ben de ondan istiyorum!
İlk kurulduğu, teşkilatlandığı günü hatırlıyorum. Aşkale Çimento Fabrikası’nın ERÇİMSAN’a verilmesi örneğinde olduğu gibi PALEN’e de bir şehir olarak o kadar sahip çıkmıştık. Çünkü o PALEN, çok istediğimiz ve nimet olarak gördüğümüz Doğalgaz işini yapacaktı. Büyükşehir Belediyesi de, işi gücü bırakmış, enerjisini o işe harcıyordu. Zafer Bülent Engin vardı önceleri müdür. Şimdi Palandöken Belediyesi’nde Başkan yardımcısı. Onca hengameye, gürültüye, bağırtıya, çağırtıya rağmen işini dört dörtlük yapıyor, PALEN’in vatandaşla dialoğda olmasına azami gayret gösteriyordu. Sonrasında Hakan Oluroğulları geldi PALEN’in Müdürlüğüne. O da fevkalede güzel işler yaptı. Sıkıntıların sıklıkla gerçekleştiği bir kurum olmasına rağmen PALEN hep başüstünde tutuldu. Basın da hep destekledi. Sahibi kimdir, kimse işin orasında değildi. Halen de değil ya. Ama ne olduysa bu son yıllarda oldu, PALEN, para kazanıyor olmasına rağmen halktan bayağı bir koptu. Doğrusu ben bizim gazetede çalışan arkadaşlara da sordum, PALEN’in müdürü kim, yöneticileri kimler diye, kimse bir şey bilmiyor. O kadar bizden uzaklaşmış yani. Bunu şunun için anlatıyorum. Geçen gün bir kere daha gittim, bizim evin doğalgaz ücretini yatırayım diye. Bizim PUSULA’nın hemen yanındaki merkezlerinde yine karttan ödemeyi yapamadım. Birkaç ay önce de kartlı ödemeye gitmiştim ama geri dönmüştüm. Belki kartlı ödemeye başlandı diye yeniden gitmiştim. Yine aynı mantıksız bulduğum kararları devam ediyormuş. Niye PALEN doğalgaz ödemelerini kendisi karttan almıyor, başka yerlere yönlendiriyor, halen daha anlamış değilim. Lütfetseler bir PALEN’in yetkilisi varsa çıkıp bu konuda bir şey söylese çok sevineceğim. Ve bu vurdumduymazlıkların sebebini illa ki öğreneceğim! Eğer ki bu talebime bir karşılık bulmazsam en üst tepe yönetimi kim, onlara kadar gideceğim, bilmiş olsunlar!
--
Bu Erol Yarar adamı gerçekten ikiye yarar!
Hasbelkadar kayağın başına geçtiğinde hepimizde meraklı bir bekleyiş oldu. Ne yapacak diye. Öyle ya, MÜSİAD’a kurucu başkanlık yapmış, isimli bir adam. Ama geçen süre zarfında gördük ki aslında kayak adına yaptığı çok da bir şey yok! Kayakta beklenen o atak yapılmadı, yapılacak gibi de durmuyor. Buz pateni ile daha yakından ilgileniyor olmama rağmen kayağı da, bu kış sporu ile ilgili gelişmeleri de takip ediyorum. Neyin, ne durumda olduğunu gözlemliyebiliyorum. Ne var ki Erol Yarar konusunda benim cephemde açık söylemek gerekirse, ‘dağ fare doğurmuş’ durumda! Yardımcısı Fatih Kıyıcı’nın kendisine rakip olmasına, aday olmasına çok sevindim, doğru zaman diye düşünüyorum. Belki Erol Yarar’ın seçildiği o gün olsaydı olmazdı. Gel gör ki durumun farkında değil. Bu açıkça görülüyor. Bu Erol Yarar gitmeyi, gidebilmeyi hiç aklından bile geçirmiyor. Bizim Onur Sağsöz’ün sahasına girdim ama öyle. 10 Mayıs’ta yapılması planlanan Genel Kurulun iptal edilmesi, bana göre Erol Yarar’ın döneminin sona erdiği anlamını taşıyor. İşin delege listesinde, hele tahkiminde filan değilim. En azından duyduklarımız çok nahoş! Bakın biz buz pateninde sadece son iki genel kurulda beğenmedik, iki tane federasyon başkanını değiştirdik. Hoş o başkanlar babamızı öldürmediler. Yönetim dillerini beğenmedik diye değiştirdik. Aynı şey görünen o ki kayakta yaşanacak. Ama sende var, bende var, Erol Yarar’da yok! İpe un seriliyor olması, git denildiğinin anlaşılmaması hoş şeyler değil. O açıdan daha önce de dedim, yine diyorum. Bu Erol Yarar adamı ikiye yarar!
--
Planlı, programlı büyüyen böyle adamlara bayılıyorum!
Sebahattin Özbağ’ı ilk tanıdığımda orta halli giyim üzerine iş yapan bir esnaftı. Sonraları bir çokları gibi inşaat işine girdi ve bu sektörü kendine yeni işkolu etti, ‘’artık buradayım’’ dedi.. Kısa sürede özellikle Hilalkent ve Şükrüpaşa’da kendi çapında konut yapımına başladı, yoğunluğu arttı. Belli bir zaman sonra giyim işini terkeden ve tamamen inşaat işine odaklanan Sebahattin Özbağ, Yeşil Yakutiye’de karar kıldı, o iş ile de zirve yaptı. Tüm enerjisini son yıllarda tamamen Yeşil Yakutiye siteleri için harcayan Özbağ, Erzurum’da planlı ve proğramlı büyüyen bir işadamı olarak karşımızda duruyor. Hayırseverliği ile de tanınan, vergisini de yatıran dürüst bir işadamı olarak dikkat çeken Özbağ, bunun da meyvesini Vergi Dairesi’nce taktir ve taktim edilen plaket ile almış oldu. Yakından biliyorum. O plaket sadece kuru bir plaket değil onun için. Aynı zamanda her daim saklayacağı büyük bir servettir o plaket onun için. Artık kurumun vergi rekortmenleri listesine adını yazdırmayı başaran bir işadamı da olan Sebahattin Özbağ’ı, ben en çok da ‘tamahkar’ olmadığından çok seviyorum. Geçenlerde bir konuşmamızda, ‘’Yeşil Yakutiye’yi gün yüzüne çıkarmadan daha bir şey yapmak istemiyorum. Hatta Yeşil Yakutiye’yi bitirdikten sonra da bir yıl boş oturmayı, ailemle beraber olmayı, dinlenmeyi düşünüyorum’’ demişti. Ne diyeyim. Allah böyle akıllı, hormonlu büyümeden ziyade planlı büyümeyi isteyen, yapan işadamlarının sayısını artırsın.
--
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: - Fareye arslan nedir diye sormuşlar, kediyi göstermiş! (Dağıstan atasözü)
Ne yalan söyleyeyim, biraz absürt olacak ama nedense ben bu sezon bu BB Erzurumspor’u Selami Altınok’a benzetmekten kendimi alamıyorum!
Erzurum’da Özel İdare Genel Sekreteri iken birden Aksaray Valisi olarak karşımıza çıkan ve sürpriz yapan Selami Altınok, sonrasında hiç de beklenmedik bir şey oldu ve önce İstanbul gibi metropol bir kente Emniyet Müdürü, ardından Müsteşar oldu ve sonrasında da kabineye dahil edilip İçişleri Bakanlığı’na kadar yükseldi. En son Emniyet Genel Müdürü iken istifa edip AK Partiden Erzurum Milletvekili aday adayı olan ve listenin ilk sırasında adaylığı muhtemel olan i Altınok’un bu inanılmaz yükselişi, bu sezon BB Erzurumspor’un play-off’a çıkışını andırıyor. Doğrusu kulübün doğal başkanı Mehmet Sekmen de dahil hiç kimse sezon başında BB Erzurumspor’un play-off’a çıkacağını, süper ligin eşiğine geleceğine inanmıyordu. Yakından biliyorum, kimse ama hiç kimse bu takımın bu sezon play-of’a çıkacağına düne kadar inanmamıştı. Ama kader ağlarını örmüştü bir kere.. Selami Altınok onca makama kimsenin tahmin etmediği bir dönemde ulaşırken, Erzurum takımı da buralara kadar geldi.
Yeni umutların yaşatılmaya çalışıldığı bu yeni dönemde hem sevgili Selami Altıok beye hem de BB Erzurumspor’a başarılar diliyorum..
--
ERZURUMSPOR’A ASKER MORALİ!
Süper lig kapısına dayanan BB Erzurumspor’un play-off’a yükselmesi, kentte coşkuyla karşılandı. Bu coşkuyu yaşayan birileri de askerdi! Ben şahsen ilk defa görüyorum. Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı Dadaşköy yolu üzerindeki 55. Ağır Bakım Fabrikası’nın girişine BB Erzurumspor’un bayrağı asıldı. BB Erzurumspor’a süper lig yolunda başarı dileyen Fabrika Müdürü sevgili İlkay Albayıma bu jestlerinden ötürü Erzurumlular adına ben teşekkür ediyorum..
Boraniyi nasıl bilirsiniz?
Nasıl ki su böreğine hayır diyecek bir Erzurumlu çıkmazsa sanmam ki bir Erzurumlu da boraniyi sevmiyor olsun. Geçenlerde bir arkadaş ortamında konu gündeme geldi. Erzurum mutfağının yemek türlerinden biri olan ve benim de zevk alarak yediğim yemeklerden olan boraninin nereden ve ne zaman geldiği konusunda kimse bilgi sahibi değil. Bu yemek konusunda herkesin farklı görüşü var. Ana ürünü patates olan ve yoğurdun yanısıra kavrulmuş tereyağından oluşan boraninin Ruslardan kalma bir yemek olduğu görüşü ağırlık kazanınca merak ettim bunu tanıdığım bir gastronomi uzmanına sordum.
Hoş hayranı olduğum, hele de yazı dillerine bayıldığım Vedat Milor, Atilla Dorsay ya da Mehmet Yaşin ele geçse de sorsam! Atatürk Üniversitesi Turizm Fakültesi öğretim görevlilerinden Erkan Denk’ti sorduğum uzman. Denk, aslında Edirneli. Ama boraniyi tanıyor. Erzurum mutfağına ait bir yemek olduğunu biliyor ve birkaç defa da Erzurum’da tattığını söylüyor. Boraninin Rusya’dan gelmiş olabileceğine ihtimal veren Denk hoca, ama hem ege hem de Trakya tarafında da borani yapıldığını ama genelde biber borani olarak bilinen yemeğin ‘meze’ olarak tüketildiğini anlattı. Onca ciddi mesele dururken boraniyi yazmış olmama sanırım kızanlarınız vardır ama hiç kızmayın. Erzurum mutfağı geleneksel Türk mutfağı içerisinde önemli bir yere sahip. Erzurum’un mutfak zenginliği de işte bu tür farklılıkları sayesinde olan bir şey!
--
Bu PALEN’in yetkilileri ne yiyor içiyorsa ben de ondan istiyorum!
İlk kurulduğu, teşkilatlandığı günü hatırlıyorum. Aşkale Çimento Fabrikası’nın ERÇİMSAN’a verilmesi örneğinde olduğu gibi PALEN’e de bir şehir olarak o kadar sahip çıkmıştık. Çünkü o PALEN, çok istediğimiz ve nimet olarak gördüğümüz Doğalgaz işini yapacaktı. Büyükşehir Belediyesi de, işi gücü bırakmış, enerjisini o işe harcıyordu. Zafer Bülent Engin vardı önceleri müdür. Şimdi Palandöken Belediyesi’nde Başkan yardımcısı. Onca hengameye, gürültüye, bağırtıya, çağırtıya rağmen işini dört dörtlük yapıyor, PALEN’in vatandaşla dialoğda olmasına azami gayret gösteriyordu. Sonrasında Hakan Oluroğulları geldi PALEN’in Müdürlüğüne. O da fevkalede güzel işler yaptı. Sıkıntıların sıklıkla gerçekleştiği bir kurum olmasına rağmen PALEN hep başüstünde tutuldu. Basın da hep destekledi. Sahibi kimdir, kimse işin orasında değildi. Halen de değil ya. Ama ne olduysa bu son yıllarda oldu, PALEN, para kazanıyor olmasına rağmen halktan bayağı bir koptu. Doğrusu ben bizim gazetede çalışan arkadaşlara da sordum, PALEN’in müdürü kim, yöneticileri kimler diye, kimse bir şey bilmiyor. O kadar bizden uzaklaşmış yani. Bunu şunun için anlatıyorum. Geçen gün bir kere daha gittim, bizim evin doğalgaz ücretini yatırayım diye. Bizim PUSULA’nın hemen yanındaki merkezlerinde yine karttan ödemeyi yapamadım. Birkaç ay önce de kartlı ödemeye gitmiştim ama geri dönmüştüm. Belki kartlı ödemeye başlandı diye yeniden gitmiştim. Yine aynı mantıksız bulduğum kararları devam ediyormuş. Niye PALEN doğalgaz ödemelerini kendisi karttan almıyor, başka yerlere yönlendiriyor, halen daha anlamış değilim. Lütfetseler bir PALEN’in yetkilisi varsa çıkıp bu konuda bir şey söylese çok sevineceğim. Ve bu vurdumduymazlıkların sebebini illa ki öğreneceğim! Eğer ki bu talebime bir karşılık bulmazsam en üst tepe yönetimi kim, onlara kadar gideceğim, bilmiş olsunlar!
--
Bu Erol Yarar adamı gerçekten ikiye yarar!
Hasbelkadar kayağın başına geçtiğinde hepimizde meraklı bir bekleyiş oldu. Ne yapacak diye. Öyle ya, MÜSİAD’a kurucu başkanlık yapmış, isimli bir adam. Ama geçen süre zarfında gördük ki aslında kayak adına yaptığı çok da bir şey yok! Kayakta beklenen o atak yapılmadı, yapılacak gibi de durmuyor. Buz pateni ile daha yakından ilgileniyor olmama rağmen kayağı da, bu kış sporu ile ilgili gelişmeleri de takip ediyorum. Neyin, ne durumda olduğunu gözlemliyebiliyorum. Ne var ki Erol Yarar konusunda benim cephemde açık söylemek gerekirse, ‘dağ fare doğurmuş’ durumda! Yardımcısı Fatih Kıyıcı’nın kendisine rakip olmasına, aday olmasına çok sevindim, doğru zaman diye düşünüyorum. Belki Erol Yarar’ın seçildiği o gün olsaydı olmazdı. Gel gör ki durumun farkında değil. Bu açıkça görülüyor. Bu Erol Yarar gitmeyi, gidebilmeyi hiç aklından bile geçirmiyor. Bizim Onur Sağsöz’ün sahasına girdim ama öyle. 10 Mayıs’ta yapılması planlanan Genel Kurulun iptal edilmesi, bana göre Erol Yarar’ın döneminin sona erdiği anlamını taşıyor. İşin delege listesinde, hele tahkiminde filan değilim. En azından duyduklarımız çok nahoş! Bakın biz buz pateninde sadece son iki genel kurulda beğenmedik, iki tane federasyon başkanını değiştirdik. Hoş o başkanlar babamızı öldürmediler. Yönetim dillerini beğenmedik diye değiştirdik. Aynı şey görünen o ki kayakta yaşanacak. Ama sende var, bende var, Erol Yarar’da yok! İpe un seriliyor olması, git denildiğinin anlaşılmaması hoş şeyler değil. O açıdan daha önce de dedim, yine diyorum. Bu Erol Yarar adamı ikiye yarar!
--
Planlı, programlı büyüyen böyle adamlara bayılıyorum!
Sebahattin Özbağ’ı ilk tanıdığımda orta halli giyim üzerine iş yapan bir esnaftı. Sonraları bir çokları gibi inşaat işine girdi ve bu sektörü kendine yeni işkolu etti, ‘’artık buradayım’’ dedi.. Kısa sürede özellikle Hilalkent ve Şükrüpaşa’da kendi çapında konut yapımına başladı, yoğunluğu arttı. Belli bir zaman sonra giyim işini terkeden ve tamamen inşaat işine odaklanan Sebahattin Özbağ, Yeşil Yakutiye’de karar kıldı, o iş ile de zirve yaptı. Tüm enerjisini son yıllarda tamamen Yeşil Yakutiye siteleri için harcayan Özbağ, Erzurum’da planlı ve proğramlı büyüyen bir işadamı olarak karşımızda duruyor. Hayırseverliği ile de tanınan, vergisini de yatıran dürüst bir işadamı olarak dikkat çeken Özbağ, bunun da meyvesini Vergi Dairesi’nce taktir ve taktim edilen plaket ile almış oldu. Yakından biliyorum. O plaket sadece kuru bir plaket değil onun için. Aynı zamanda her daim saklayacağı büyük bir servettir o plaket onun için. Artık kurumun vergi rekortmenleri listesine adını yazdırmayı başaran bir işadamı da olan Sebahattin Özbağ’ı, ben en çok da ‘tamahkar’ olmadığından çok seviyorum. Geçenlerde bir konuşmamızda, ‘’Yeşil Yakutiye’yi gün yüzüne çıkarmadan daha bir şey yapmak istemiyorum. Hatta Yeşil Yakutiye’yi bitirdikten sonra da bir yıl boş oturmayı, ailemle beraber olmayı, dinlenmeyi düşünüyorum’’ demişti. Ne diyeyim. Allah böyle akıllı, hormonlu büyümeden ziyade planlı büyümeyi isteyen, yapan işadamlarının sayısını artırsın.
--
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: - Fareye arslan nedir diye sormuşlar, kediyi göstermiş! (Dağıstan atasözü)