Kim nasıl düşünür, bu olaya nasıl bakar bilmiyorum ama benim Malazgirt Zaferi kutlamalarına bakış açım biraz farklı. Sadece geçmiş zaferi değil aynı zamanda o zafer ışığında bugünü de değerlendiriyorum.
1071 Malazgirt Zaferi’ni kitaplardan okumuş bir nesiliz. Kitaplarda yazılan destan o kadar sınırlı ki sadece zihnimde kalan Sultan Alparslan’ın 26 Ağustos 1071 tarihinde Cuma Namazını kıldıktan sonra giydiği beyaz elbisesi ile ordusuna seslenişi: “Eğer şehit olursam bu beyaz elbise kefenim olsun, zaferi kazanırsak önümüzde çok hayırlı günler olacaktır.”
Cumhuriyet tarihinde dönem dönem bu tarihi zafer devlet töreni olarak kutlamış ama o yerinde değil Ankara’da birkaç devlet erkânının günün anlam ve önemine dair yaptığı açıklamalarda sınırlı kalmış.
Son iki yıldır Cumhurbaşkanlığı ve Okçuluk Vakfı ile ortaklaşa yapılan törenlere halkın yoğun katılımı sağlandı. Bu sene geçen seneki törenlerden daha coşkulu kutlandı. Türkiye’nin dört bir tarafından gelen insanlar, ellerinde Tür Bayrakları ile Malazgirt’i kırmızı beyaza boyadı, insan seli oluştu.
947 yıl evvel dönemin süper gücü Bizans’a rağmen Türklerin Anadolu’ya girişini sağlayan bu önemli zaferin kutlanmasının bugün bir önemi daha var.
Terör örgütü PKK, Malazgirt’i uzun yıllar hain emellerine alet etti. Yöre halkına baskı yaparak çocuklarını dağa götüren örgüt yöneticileri, Malazgirt’i adeta sözde askerlik şubesi gibi kullanıyordu.
Kobani olaylarında terör örgütü ilçenin tüm dünya ile bağlantısını kesti. Haftalarca ilçe halkı evinden çıkamadı, işyerlerini açamadı. Dün Sultan Alparslan’ın söküp attığı Bizans, bugün başka bir siluet ile o topraklarda var olmaya çalışıyordu.
Bu nedende zaferin kazanıldığı yerde törenlerin yapılmasının anlamı büyüktü. Terörün kol gezdiği bu kutlu toprakların Türk Bayrakları ile donatılması, mehteran ile adeta inlemesi ve dağlarda birlik nağralarının yankılanması çok ama çok önem arz ediyordu. Yurdum dört bir tarafında akın akın Malazgirt’e gelen vatandaşlar, tüm dünyaya açık bir mesaj veriyordu.
Törenler sadece ecdadı yad etmek değil aynı zamanda yöre halkına güç vermek demekti. Dün ecdadımın kanla aldığı topraklara kan dökerek hâkim olmak isteyenlere, “bu topraklar hala geçilemez” mesajının verilmesiydi.
Bizans’ın uzantısı, Ermeni maşası hain terör örgütü, bu topraklarda artık at koşturamıyor. Bu organizasyon onların kaybettiğinin bizim kazandığımızın delili, tıpkı 947 yıl önce olduğu gibi…
Bahçeli ve Erdoğan’dan birlik çağrısı
Törenlerin en sürpriz ismi şüphesiz Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Devlet Bahçeli oldu. Bahçeli yoğun alkış eşliğinde platforma çıktı. Geçmişin ve bugünün sentezini yapan MHP Lideri, “Bizans varsa, Malazgirt ruhu da vardır, hamdolsun ayaktadır. Vatanı ne pahasına olursa olsun koruyacağız. Terör örgütlerini kullanan namertlerin taktiği Bizans taktiğidir, siyasi ve ekonomik operasyonları vahşice kurgulayanların ilham kaynağı Bizans tahrikidir, döviz ve kur oyunları Bizans yöntemidir” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise hem Ahlat’ta hem de Malazgirt’te birlik olmanın önemine vurgu yaptı. Başkan Erdoğan,“ Malazgirt ruhunu yaşatmayı başaramazsak, geçmişimiz ile geleceğimizi de kaybederiz” dedi.
Erzurum törenlere aktı
Cumhurbaşkanlığının çağrısı ile Türkiye’nin dört bir tarafından araçlarla insanlar akın akın Malazgirt’e geldi. Bu arada Erzurum adeta Muş’a taşındı dersek hiç de abartmamış oluruz. Protokol çadırında Erzurum rüzgârı esti. Milletvekilleri, belediye başkanları, üniversite rektörleri ve basın mensupları Malazgirt’te buluştu. Şehir dışında görev yapan Erzurum kökenli bürokrat, siyasetçi ve bilim adamları hemşehrileri ile hasret giderdi. Bir masa etrafında toplanan Erzurumluların gündemi Malazgirt Zaferi ve Erzurum oldu. AK Parti Erzurum il Başkanı Mehmet Emin Öz’ün çantasından çıkardığı ayakkabı temizleme süngerini siyasilere de vermesi günün konusu oldu.
İnsanların araçlarla akın ettiği alanda alınan önlemler sayesinde trafik kargaşası hiç yaşanmadı. Davetlilere peynirli kavurmalı sandviç, meyve suyu ve su ikram edildi. Dün terör operasyonları ile anılan Malazgirt’e huzur, birlik ve güven götürüldü.
1071 Malazgirt Zaferi’ni kitaplardan okumuş bir nesiliz. Kitaplarda yazılan destan o kadar sınırlı ki sadece zihnimde kalan Sultan Alparslan’ın 26 Ağustos 1071 tarihinde Cuma Namazını kıldıktan sonra giydiği beyaz elbisesi ile ordusuna seslenişi: “Eğer şehit olursam bu beyaz elbise kefenim olsun, zaferi kazanırsak önümüzde çok hayırlı günler olacaktır.”
Cumhuriyet tarihinde dönem dönem bu tarihi zafer devlet töreni olarak kutlamış ama o yerinde değil Ankara’da birkaç devlet erkânının günün anlam ve önemine dair yaptığı açıklamalarda sınırlı kalmış.
Son iki yıldır Cumhurbaşkanlığı ve Okçuluk Vakfı ile ortaklaşa yapılan törenlere halkın yoğun katılımı sağlandı. Bu sene geçen seneki törenlerden daha coşkulu kutlandı. Türkiye’nin dört bir tarafından gelen insanlar, ellerinde Tür Bayrakları ile Malazgirt’i kırmızı beyaza boyadı, insan seli oluştu.
947 yıl evvel dönemin süper gücü Bizans’a rağmen Türklerin Anadolu’ya girişini sağlayan bu önemli zaferin kutlanmasının bugün bir önemi daha var.
Terör örgütü PKK, Malazgirt’i uzun yıllar hain emellerine alet etti. Yöre halkına baskı yaparak çocuklarını dağa götüren örgüt yöneticileri, Malazgirt’i adeta sözde askerlik şubesi gibi kullanıyordu.
Kobani olaylarında terör örgütü ilçenin tüm dünya ile bağlantısını kesti. Haftalarca ilçe halkı evinden çıkamadı, işyerlerini açamadı. Dün Sultan Alparslan’ın söküp attığı Bizans, bugün başka bir siluet ile o topraklarda var olmaya çalışıyordu.
Bu nedende zaferin kazanıldığı yerde törenlerin yapılmasının anlamı büyüktü. Terörün kol gezdiği bu kutlu toprakların Türk Bayrakları ile donatılması, mehteran ile adeta inlemesi ve dağlarda birlik nağralarının yankılanması çok ama çok önem arz ediyordu. Yurdum dört bir tarafında akın akın Malazgirt’e gelen vatandaşlar, tüm dünyaya açık bir mesaj veriyordu.
Törenler sadece ecdadı yad etmek değil aynı zamanda yöre halkına güç vermek demekti. Dün ecdadımın kanla aldığı topraklara kan dökerek hâkim olmak isteyenlere, “bu topraklar hala geçilemez” mesajının verilmesiydi.
Bizans’ın uzantısı, Ermeni maşası hain terör örgütü, bu topraklarda artık at koşturamıyor. Bu organizasyon onların kaybettiğinin bizim kazandığımızın delili, tıpkı 947 yıl önce olduğu gibi…
Bahçeli ve Erdoğan’dan birlik çağrısı
Törenlerin en sürpriz ismi şüphesiz Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Devlet Bahçeli oldu. Bahçeli yoğun alkış eşliğinde platforma çıktı. Geçmişin ve bugünün sentezini yapan MHP Lideri, “Bizans varsa, Malazgirt ruhu da vardır, hamdolsun ayaktadır. Vatanı ne pahasına olursa olsun koruyacağız. Terör örgütlerini kullanan namertlerin taktiği Bizans taktiğidir, siyasi ve ekonomik operasyonları vahşice kurgulayanların ilham kaynağı Bizans tahrikidir, döviz ve kur oyunları Bizans yöntemidir” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise hem Ahlat’ta hem de Malazgirt’te birlik olmanın önemine vurgu yaptı. Başkan Erdoğan,“ Malazgirt ruhunu yaşatmayı başaramazsak, geçmişimiz ile geleceğimizi de kaybederiz” dedi.
Erzurum törenlere aktı
Cumhurbaşkanlığının çağrısı ile Türkiye’nin dört bir tarafından araçlarla insanlar akın akın Malazgirt’e geldi. Bu arada Erzurum adeta Muş’a taşındı dersek hiç de abartmamış oluruz. Protokol çadırında Erzurum rüzgârı esti. Milletvekilleri, belediye başkanları, üniversite rektörleri ve basın mensupları Malazgirt’te buluştu. Şehir dışında görev yapan Erzurum kökenli bürokrat, siyasetçi ve bilim adamları hemşehrileri ile hasret giderdi. Bir masa etrafında toplanan Erzurumluların gündemi Malazgirt Zaferi ve Erzurum oldu. AK Parti Erzurum il Başkanı Mehmet Emin Öz’ün çantasından çıkardığı ayakkabı temizleme süngerini siyasilere de vermesi günün konusu oldu.
İnsanların araçlarla akın ettiği alanda alınan önlemler sayesinde trafik kargaşası hiç yaşanmadı. Davetlilere peynirli kavurmalı sandviç, meyve suyu ve su ikram edildi. Dün terör operasyonları ile anılan Malazgirt’e huzur, birlik ve güven götürüldü.