Milletvekili İbrahim Aydemir sarı basın kartı bulunan eski bir gazetecidir. Erzurum Gazetesi’nin sahibidir. 30 yılı aşkın bir süredir kendisini tanırım. Sevdiğim, saydığım bir ağabeydir. Yeni dönemde de meclise girdi ve milletvekili seçildi. Uzun süredir görüşemiyorduk. Geçtiğimiz hafta sonu bir mekanda arkadaşım Zafer Taş ile Fırfırik’i hazırlarken buluştuk, biraraya geldik. Uzun süre sohbet ettik. Sohbetimiz esnasında sayın vekil bize Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’in çalışmalarını nasıl bulduğumuza dair sorular sordu. Biz de bu konuda düşüncelerimizi dile getirdik. Hoş, samimi bir sohbet oldu. Kendi aramızda yaptığımız bu söyleşiden anlıyorum ki vekiller yerel seçim için start vermiş bile. Sanırım yerel seçimlere daha çok var, erkene alınması da şu an için mümkün görünmüyor ama vekiller kulis çalışmalarına başlamışlar anlaşılan. Haydi hayırlısı diyelim.
--
Bence bunu siz bir düşünün!
Büyükşehir Belediyesi’nin Erzurum’a yaptığı en iyi hizmetlerden birisi kuşkusuz sahip çıktığı Büyükşehir Belediyespor’u süper lige çıkartmasıdır. Bugün çoğu şehir kulübünün trilyonlara rağmen çıkmak isteyip de çıkamadığı bir yerdir süper lig. Kısıtlı imkanlara rağmen son 3 yılda üç lig terfisi gerçekleştiren ve sonunda devler ligine yükselmeyi başaran Büyükşehir Belediyespor için her şehir insanının yöneticilere bir teşekkür borcu vardır. En azından hepimize milyonlarca taraftarı bulunan dört büyüklerin maçlarını izleme şansı sağladılar. Bugün 4’ncü haftasına girilen süper ligde kuşkusuz pasolig alan seyirciler, maçları izleyebiliyorlar. Ama Erzurum’da ki maçların dışında deplasmanda oynanan maçlar kolay kolay gidilip izlenilmiyor. İster istemez yayıncı kuruluşun yayınının gerçekleştiği yerlerde maçlar takip ediliyor. Ben de mesela Konya deplasmanını arkadaşlarımla birlikte bir kahvehanede izlemiştim. Geçen Cuma günü Rize’de oynanan maçı da yine bir kahvehanede izledim. Daha doğrusu izlemek zorunda bırakılmışım, sonra farkettim! Maçın oynandığı saat olan 19.15’den yarım saat önce Büyükşehir Belediyesi’nin işlettiği Palandöken’de ki Kafe 25’deydim. Bir arkadaşla oturmuş, maç saatini bekliyorduk. Bulunduğumuz kafenin bayağı bir müşterisi var. Sevgili kardeşim Emre Yaylalı’nın yönetimindeki ERTANSA’ya ait dağdaki kafede pekala o maçı seyredebilirdik, yayın olmadığı için şehire inmek durumunda kaldık. Doğrusu bu durum çok şaşırtıcı bir şey ve bunu sizinle paylaşayım istedim. Bu kafe başta olmak üzere buna benzer bir çok işletmesi olan Büyükşehir Belediyesi, hiç olmazsa kendisinin uhdesindeki o takımın maçlarının yayınını buralarda veremez mi? Verse çok iyi olur diye düşünüyorum. Tamam, bir çok esnaf belediyenin o tür işlere girmesinden fevkalede rahatsız ama bunda çok da rahatsız olunacak bir şey yok. Kendi takımının hiç olmazsa deplasmandaki maçlarını kendi işletmelerinde niye vermesin ki? Bugün İstanbul’da çoğu kafede o maç yayınları var. Kaldı ki o takım da zaten belediyenin takımı. Bilmiyorum, kafam karışık bu konuda, belki de haksızlık ediyorum. Ancak, yetkililer bence Erzurum’un maç yayınlarını bu kafelerde verse fena olmaz gibime geliyor.
[caption id="attachment_127819" align="alignnone" width="820"] Saat 18.45. Yarım saat sonra Erzurum’un Rize’de maçı var ve Büyükşehir Belediyesi’nin Palandöken’de ki bu kafe işletmesinde bir Allahın kulu yok. Oysa hiç değilse deplasmandaki o Rize maçı bu kafede verilemez miydi? Bu sayede zaten para kazanmayı da hedefleyen Büyükişehir Belediyesi’ne artı bir gelir sağlanmaz mı? Dülünsenize daha nezih bir ortamda maç seyredilecek. Kaldı ki seyredilecek takım da bizatihi belediyenin takımı![/caption]
---
Son keşfim Refik Durbaş oldu!
Refik Durbaş adını duyardım ama doğrusu son kitabını okuduğumda onun da Erzurumlu bir hemşehrimiz olduğunu daha yeni öğrendim. Onun, Doğan Yayın’dan çıkan Edebiyat Anılarda Yaşar kitabını okudum, yakın tarihte ne kadar ünlü, ünsüz şair ve yazar var, anılarına yer vermiş. Can Yücel’den, Yahya Kemal’e, Reşat Nuri’den Cemil Meriç’e kadar, çok yazarın ilginç anılarını paylaşmış, büyük bir zevkle soluk almadan okudum. Yazı dili mükemmel bir yazı adamı Refik Durbaş. Uzun yıllar çeşitli gazetelerde düzeltmen, köşe yazarı olarak çalışmış bir isim. Biyografisinde farkettim Erzurumlu olduğunu, onu keşfettim , onur duydum. Refik ağabey bu kitabında bir de Erzurum ile ilginç bir anekdotu aktarmış. Yaşar Kemal meşhur olan İnce Memet kitabını yazarken İstanbul’da etkili bir kış varmış. 3 ayda tamamladığı bu romanını yazarken Erzurum’dan aldığı yünlü eldivenleri takarak yazmış.
--
O Erzurum’da ciritin Sergen Yalçın’ıydı!
‘’O Erzurum’un gelmiş geçmiş çok iyi bir ciritçisiydi. O bir efsaneydi’’. Bunu kim diyor, Erzurum Atlıspor Kulübü Başkanı İrfan Dedeoğlu diyor. Kimin için diyor, geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Gani Gündoğdu için. Gani Gündoğdu ağabeyi ben de tanırdım, ama doğrusu öyle İrfan Dedeoğlu’nun dediği gibi iyi bir ciritçi olduğunu bilmiyordum. Hiç de onca özel sohbetlerimiz olmuş, bahsetmezdi ondan. Gürcükapı semtinde bir aracın çarpması sonucu yaralanan ve kaldırıldığı hastanede iki hafta sonra vefat eden Gani Gündoğdu’ya Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum. Bu arada, ata sporlarımızdan ciritte öylesine marka bir isim olan Gani ağabeyi için yine İrfan Dedeoğlu, onların dışında şöyle de dedi:
‘’Futbolda nasıl Sergen Yalçın efsanesi var, o da ciritin Sergen Yalçın’ıydı! Bir cirit müsabakasında 2 bin kişi olsaydı en az bin kişisi onu izlemeye gelenlerdi. Hepimiz hep onun gibi bir ciritçi olmak istemişizdir. Attığını vuran bir sporcuydu. Doğrusu bu dediklerim eskidendi. Son yıllarda cirit yapmıyordu. Onunla aynı sahada cirit oynama şerefine de eremediğim için kendi adıma üzülüyorum’’.
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: İnsanlar, insanların içinde, insana hasret yaşarlar! (Özdemir Asaf)
DUVARIN DİLİ: Uçmuyosak Newton’a olan saygımızdan!
--
--
Bence bunu siz bir düşünün!
Büyükşehir Belediyesi’nin Erzurum’a yaptığı en iyi hizmetlerden birisi kuşkusuz sahip çıktığı Büyükşehir Belediyespor’u süper lige çıkartmasıdır. Bugün çoğu şehir kulübünün trilyonlara rağmen çıkmak isteyip de çıkamadığı bir yerdir süper lig. Kısıtlı imkanlara rağmen son 3 yılda üç lig terfisi gerçekleştiren ve sonunda devler ligine yükselmeyi başaran Büyükşehir Belediyespor için her şehir insanının yöneticilere bir teşekkür borcu vardır. En azından hepimize milyonlarca taraftarı bulunan dört büyüklerin maçlarını izleme şansı sağladılar. Bugün 4’ncü haftasına girilen süper ligde kuşkusuz pasolig alan seyirciler, maçları izleyebiliyorlar. Ama Erzurum’da ki maçların dışında deplasmanda oynanan maçlar kolay kolay gidilip izlenilmiyor. İster istemez yayıncı kuruluşun yayınının gerçekleştiği yerlerde maçlar takip ediliyor. Ben de mesela Konya deplasmanını arkadaşlarımla birlikte bir kahvehanede izlemiştim. Geçen Cuma günü Rize’de oynanan maçı da yine bir kahvehanede izledim. Daha doğrusu izlemek zorunda bırakılmışım, sonra farkettim! Maçın oynandığı saat olan 19.15’den yarım saat önce Büyükşehir Belediyesi’nin işlettiği Palandöken’de ki Kafe 25’deydim. Bir arkadaşla oturmuş, maç saatini bekliyorduk. Bulunduğumuz kafenin bayağı bir müşterisi var. Sevgili kardeşim Emre Yaylalı’nın yönetimindeki ERTANSA’ya ait dağdaki kafede pekala o maçı seyredebilirdik, yayın olmadığı için şehire inmek durumunda kaldık. Doğrusu bu durum çok şaşırtıcı bir şey ve bunu sizinle paylaşayım istedim. Bu kafe başta olmak üzere buna benzer bir çok işletmesi olan Büyükşehir Belediyesi, hiç olmazsa kendisinin uhdesindeki o takımın maçlarının yayınını buralarda veremez mi? Verse çok iyi olur diye düşünüyorum. Tamam, bir çok esnaf belediyenin o tür işlere girmesinden fevkalede rahatsız ama bunda çok da rahatsız olunacak bir şey yok. Kendi takımının hiç olmazsa deplasmandaki maçlarını kendi işletmelerinde niye vermesin ki? Bugün İstanbul’da çoğu kafede o maç yayınları var. Kaldı ki o takım da zaten belediyenin takımı. Bilmiyorum, kafam karışık bu konuda, belki de haksızlık ediyorum. Ancak, yetkililer bence Erzurum’un maç yayınlarını bu kafelerde verse fena olmaz gibime geliyor.
[caption id="attachment_127819" align="alignnone" width="820"] Saat 18.45. Yarım saat sonra Erzurum’un Rize’de maçı var ve Büyükşehir Belediyesi’nin Palandöken’de ki bu kafe işletmesinde bir Allahın kulu yok. Oysa hiç değilse deplasmandaki o Rize maçı bu kafede verilemez miydi? Bu sayede zaten para kazanmayı da hedefleyen Büyükişehir Belediyesi’ne artı bir gelir sağlanmaz mı? Dülünsenize daha nezih bir ortamda maç seyredilecek. Kaldı ki seyredilecek takım da bizatihi belediyenin takımı![/caption]
---
Son keşfim Refik Durbaş oldu!
Refik Durbaş adını duyardım ama doğrusu son kitabını okuduğumda onun da Erzurumlu bir hemşehrimiz olduğunu daha yeni öğrendim. Onun, Doğan Yayın’dan çıkan Edebiyat Anılarda Yaşar kitabını okudum, yakın tarihte ne kadar ünlü, ünsüz şair ve yazar var, anılarına yer vermiş. Can Yücel’den, Yahya Kemal’e, Reşat Nuri’den Cemil Meriç’e kadar, çok yazarın ilginç anılarını paylaşmış, büyük bir zevkle soluk almadan okudum. Yazı dili mükemmel bir yazı adamı Refik Durbaş. Uzun yıllar çeşitli gazetelerde düzeltmen, köşe yazarı olarak çalışmış bir isim. Biyografisinde farkettim Erzurumlu olduğunu, onu keşfettim , onur duydum. Refik ağabey bu kitabında bir de Erzurum ile ilginç bir anekdotu aktarmış. Yaşar Kemal meşhur olan İnce Memet kitabını yazarken İstanbul’da etkili bir kış varmış. 3 ayda tamamladığı bu romanını yazarken Erzurum’dan aldığı yünlü eldivenleri takarak yazmış.
--
O Erzurum’da ciritin Sergen Yalçın’ıydı!
‘’O Erzurum’un gelmiş geçmiş çok iyi bir ciritçisiydi. O bir efsaneydi’’. Bunu kim diyor, Erzurum Atlıspor Kulübü Başkanı İrfan Dedeoğlu diyor. Kimin için diyor, geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Gani Gündoğdu için. Gani Gündoğdu ağabeyi ben de tanırdım, ama doğrusu öyle İrfan Dedeoğlu’nun dediği gibi iyi bir ciritçi olduğunu bilmiyordum. Hiç de onca özel sohbetlerimiz olmuş, bahsetmezdi ondan. Gürcükapı semtinde bir aracın çarpması sonucu yaralanan ve kaldırıldığı hastanede iki hafta sonra vefat eden Gani Gündoğdu’ya Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum. Bu arada, ata sporlarımızdan ciritte öylesine marka bir isim olan Gani ağabeyi için yine İrfan Dedeoğlu, onların dışında şöyle de dedi:
‘’Futbolda nasıl Sergen Yalçın efsanesi var, o da ciritin Sergen Yalçın’ıydı! Bir cirit müsabakasında 2 bin kişi olsaydı en az bin kişisi onu izlemeye gelenlerdi. Hepimiz hep onun gibi bir ciritçi olmak istemişizdir. Attığını vuran bir sporcuydu. Doğrusu bu dediklerim eskidendi. Son yıllarda cirit yapmıyordu. Onunla aynı sahada cirit oynama şerefine de eremediğim için kendi adıma üzülüyorum’’.
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: İnsanlar, insanların içinde, insana hasret yaşarlar! (Özdemir Asaf)
DUVARIN DİLİ: Uçmuyosak Newton’a olan saygımızdan!
--