Bir yerel seçimi daha geride bıraktık ve seçmen, eski Başkan Mehmet Sekmen’e ikinci defa görev için yetki verdi. Belki Yakutiye’de Mahmut Uçar, Palandöken’de de Muhammet Sunar bir süre tebrikleri kabul için zaman harcayabilir, bu konuda tölere edilecek tarafları var ama bugün bu saat itibariyle Sekmen başkanın öyle bir lüksü yok. Çok da belediyede oturup kendisini kutlamaya gelenleri kabul edeceğini de sanmıyorum ama atom karınca kimliğini devam ettirmesi en güzeli. Pekala telefonlarla falan bu tebrik işlerini de aradan çıkartabilir. Zira Erzurum, beklemeye tahammülü olmayan bir şehirdir artık. Bu şehrin yüzde 65 oranında kazanmasına rağmen bir sürü sorunu var ve bu konuda hiç de geçirilecek bir dakikası bile olmamalı. Mesela şu trafik sorunu. Yeni alternatif yol yapımları ile çözümü sağlanabilecek olan bu mesele sanırım ona oy veren seçmenin de önceliğidir. İmar, park sorunu gibi elzem konular da Sekmen’in artık bir an önce çözüme kavuşturması gereken konular. Bir diğer konu da artan işsiz sayısının önüne geçmeyi engelleyecek sanayi yatırımlarına hız vermesi. İstihdam konusu onun üzerinde en çok duracağı bir başka konu başlığı olmalı. Başarı dileklerimizi sunduğum Sekmen başkan eğer iz bırakan başkan olmak istiyor ise kesinlikle yeni yol yapmak suretiyle ancak bunu sağlayabilir, onu da bilsin istiyorum.
Seçim süresince onca lafın yanında adayların yayınladığı fotoğraflar da kamuoyunda çok yer buldu. İşte bana göre Sekmen’in seçim döneminde akılda kalan fotoğraflarından biri bu oldu. Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürü Emre Koç tarafından çekilen bu fotoğraf, yeniden seçilen başkanın sempatikliğine de vurgu yapan bir fotoğraf oldu..
--
Zafer Demir’in gitmesinin kime ne faydası var?
En son Trabzonspor mağlubiyetinden sonra özellikle sosyal medyada gördüğümde şok olmuştum. Bir kısım kesim sportif direktör Zafer Demir’i hedef tahtasına oymuş, ‘’ gitsin de gitsin’’ diyordu. Gerçi o ‘gitsin’ furyası bir-iki gün sonra sona erdi ama sanırım bir kötü sonuç karşısında muhtemelen o ifade bir kere daha dillendirilecektir. Açıkçası Zafer Demir giderse mevcut sorunlar çözülecek mi bilmiyorum ama gitmesinin kime ne faydası olacak bayağı bir merak ediyorum. Bu Zafer Demir denilen kişi aynı zamanda bizim öz evladımız değil mi? 20 yıl önce bu şehire ilk defa 1.lig yaşatan o takımın oyuncularından biri değil miydi? O efsaneleri sayarken Allah aşkına onu es mi geçiyoruz? Kimin ne derdi var onunla anlamıyorum. Böyle bir zamanda bulmuşun öyle bir adam bir de şükret. Bugün için o kulüpte fuzuli bir adam mıdır ki birileri onu diline doladı, yük gördü. Bana göre Zafer Demir, tıpkı yöneticiler gibi eksiklerine rağmen o kulüpte bulunan doğru isimlerden biridir ve kalmasının en doğrusu olacağına inandığım bir isimdir. Bozuk para değildir Zafer, harcanacak biri olmamalı..
-
Öyle bir golcün olsun, 10 trilyon da borcun olsun!
Yaşı özellikle 50’yi aşanlar tanır onu. O, bir zamanlar Erzurumspor’da top koşturmuş, bir santraforda olması gereken tüm özelliklere sahip bir oyuncuydu. Onun her sahaya çıktığında hem takımının gol diye bir derdi olmazdı ve hem de kazanmaya hep yakın olurdu. Neredeyse 30 yıl olmuş, ben daha onun gibi klas bir santrafor görmedim. Zaten en son Erzurum’da oynarken de gittiği takım Fenerbahçe olmuştu. Elbette ki Hayrettin Aksoy’dan, Hayro’dan bahsediyorum. G.Saray’ın Tanju’su neyse Erzurum’un Tanju’su da oydu o zamanlar. Özellikle kafa golleri, plase vuruşları, izleyenleri kendine hayran bırakırdı. Özellikle birebirlerde çok etkili bir oyuncuydu ve adam eksilten o zamanlar özelliğiyle her antrenörün takımında görmek istediği bir oyuncuydu. Disiplinsiz hareketleri olmamış olsaydı bugün belki de Tanju gibi anılan bir golcü olacaktı ama olmadı. Oktay’ından Namık’ına, Coşkun’undan Mehmet Albayrak’ına kadar onca golcü geldi geçti, açıkçası ben onun gibi kaliteli bir golcü görmedim. Halen Ankara’da ikamet eden ve zaman zaman antrenörlük yapan bu Trabzon doğumlu oyuncu gibi bir oyuncu eğer bugün BB Erzurumspor’da olsaydı takım puan cetvelinin altında mı olurdu? Kendisi de eski bir futbolcu olan İbrahim Topcu, tesadüfen Hayrettin’e Ankara’da rastlamış ve beraber çekildiği bu fotoğrafı facebook’dan paylaşmış da, orada görüm. Yıllar sonra il defa fotoğrafı ile de olsa karşılaştığım Hayrettin’e buradan selam yolluyor, ‘’Seni unutmuş değiliz kral’’ diyorum..
---
Sürpriz Böyle Olur!
Esasına bakıldığında yerel seçimde Erzurum’da sürpriz yok. Olsa olsa Olur’un Bağımsız kazanan belediye başkanı Sıddık Demircan olur. Hiç kimsenin tahmin edemeyeceği bir başarı elde etti Sıddık Demircan ve Olur’un belediye başkanı oldu. Hele AK Parti’nin oy depolarından olan Olur’da yüzde 49’a varan oyu tam sürpriz oldu. İşin ilginci de AK Partili rakibi Tahsin Oktay’a yüzde 9 oranında fark atması oldu. Muhtemelen yarın mazbatasını alarak işe koyulacak olan Bağımsız Belediye Başkanı Demircan’ın ne var ki meclisinin çoğunluğu AK Partililerden oluşacak. Bu ilçede AK Parti meclis üyeliklerinin yüzde 65’ini kazanmış durumda.
---
Uykusuz doğru isim miydi?
Yerel seçim sonrasında büyük şok yaşayan İYİ Parti’de Mahmut Uykusuz ismi tartışmaya açılmış durumda. Çoğu kişi, seçimin açık oy farkıyla kaybedilmesinde Mahmut Uykusuz isminin olumsuz etkisi olduğunu belirtirken, ‘Yıpranmamış, umut vadeden bir adayımız olsaydı kazanabilirdik. Mahmut bey yıpranmış bir isimdi ve hiçbir surette Erzurum kamuoyuna umut telkin edemedi’’ diyorlar. Bana göre Mahmut Uykusuz, daha il başkanını bile tanımadığımız İYİ Parti’nin en iyi adaylarından biriydi. Geçmişte büyükşehir belediye başkanlığı yapmış olması onu yıpratmamış, aksine isim olarak bir çok isimden daha avantajlı duruma sokmuştur aslında. Her ne kadar sonucu benim için de sürpriz olmasa da İYİ Parti’nin yaşadığı başarısızlığın sebebi olarak Uykusuz’u göstermek, olsa olsa ona büyük haksızlık olur. Ne derlerse desinler, Uykusuz eksilerinden çok artıları olan bir isimdi. Açıkçası biri bana Mahmut Uykusuz dışında şu aday ile seçime girseydi İYİ Parti kazanırdı diyecekse bayağı bir ikna etmesi gerekecek. Sözün özü Uykusuz’un rüzgarı bir türlü olmadı. Her ne kadar kendisi kazanacağına dair inanmış olsa ve bu inancını zaman zaman da bizlere dile getirmiş olsa da sonuç beklenmeyen bir sonuç değildi. Ve Uykusuz değil de başka ki olaydı en azından o yüzdeler ters yüz edilmiş olmazdı, olamazdı. Bu benim son kararımdır.
--
Kaza geliyorum dedi!
AK Parti’de ilk başlardan itibaren Tortum’da adayın tutmadığı, seçimin kaybedileceği endişesi vardı. O açıdan gerek millletvekilleri ve gerekse Büyükşehir Belediye Başkanı, aksi bir sonuç çıkmasın diye bayağı bir Tortum’a bastırdı. Hatta seçimden bir gün önce dahi Sekmen Tortum’daydı, seçmene ikna turuna gitmişti. Çünkü haberler kötüydü ve bir şekilde bunun önüne geçilmesi gerekiyordu. Özellikle de BBP’den aday olan Muammer Yiğiter’in kazanacağına dair inanç çok kuvvetliydi, nitekim de öyle oldu. Daha önce AK Parti’den aday adayı olan Yiğiter, sonunda muradına da erdi. İlk günden iyi bir rüzgar estiren Yiğiter, bu defa BBP kanalıyla aday oldu ve seçilmiş kazanarak Tortum’un yeni belediye başkanı olmayı başardı. Bu arada Tortum’da yaşanan bu sürpriz gelişmede eski Başkan Hasan Çakmak’ın da etkili olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. İlk başlardan itibaren Hasan Çakmak BBP adayının yanında pozisyon aldı ve kazanması için çok çalıştı. Zaman zaman Yiğiter’in seçim bürosundan çıkmadı. Hatta iddiaya göre AK parti adayı Ömen Hancı’ya karşı zafer kazanan ve koltuğa oturacak iki kişi olduğu söyleniyor, birisi Muammer Yiğiter ise diğeri de Hasan Çakmak! O açından bir çoklarına göre sürpriz olarak değerlendirilen Tortum’da ki seçimde sürpriz filan olmadı, beklenen oldu.
--
Kılıç dimyata pirince giderken..
Hiç gereği yokken Şişli’de adaylık kovalayan Çat Belediye Başkanı Arif Hikmet Kılıç, hem büyük bir zamanını hem de enerjisini uzun süre İstanbul için harcadı. Bana göre adaylığı olmayacaktı ama o nedense ısrarlı oldu ve son zamanlarda Şişli diye tutturmuştu. Ne arasam Çat’ta yoktu, İstanbul’daydı. Hoş bildiğimden değildi. Ne bileyim, o günler bu köşede, ‘’Bu gidişle korkarım Arif başkan Çat’tan da olacak’’ diye bir kehanette bulunmuştum. Öyle de oldu. Kesin Çat’ta kazanır gözü ile bakılan Arif Hikmet Kılıç da bu yerel seçimde hezimete uğrayanlardan biri oldu. İlk seçiminde farklı kazanarak bizi şoke eden Kılıç, bu defa da farklı bir netice ile Çat’a veda etmek zorunda kaldı. Açıkçası CHP’li bir belediye olduğu için hem Çat’ın hem de Kılıç’ın, çoğu yerde bayağı bir havası vardı. Ama kınında durmadı gibime geliyor Kılıç. Nihayetinde yıllar sonra Hilmi Nalbantoğlu’nun ardından sol bir partiden belediye kazanmış isimdi. Bir çoklarına göre sürpriz sayılan Çat seçimleri sürpriz değildi, olası bir şeydi, konsantrasyon kurbanı olan Kılıç dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan da oldu.
---
Bu çocuklar ayakta alkışlanır!
Bünyamin Aydemir hocam, ‘’Yarın akşam mutlaka oyunumuza gel, öğrencilerimizin oynadığı oyunu beğeneceğini sanıyorum’’ dediğinde, ne yalan söyleyeyim o salondan çok da olağanüstü etkilenmiş şekilde ayrılacağımı sanmıyordum. ‘Öylesine bir oyun, öylesine bir oyunculuk’ ile karşılaşacağım sanıyordum. Ama yanıldığımı daha perde açıldığında, basit olmasına rağmen beni sahnenin tam içine çeken o dekorla anladım oysa. Dekoru sadeliğine rağmen sahneye yakışıyordu. Dekor dekordu da müzik mi, ışık mı, kostüm mü geri kaldı ondan. DT tadı verdi bana, hatta son zamanlarda sıradanlaşması sebebiyle bir tık da fazlasını. Açıkçası hele de 2.sınıf öğrencileri olduğunu öğrendiğimde de oyuncuları çok beğendim. Hiç teklemediler, ezberlerine bayıldım. Sadece iki oyuncuyu çok oturmuş görmedim, şevklerini kırmayı asla istemem, o yüzden isimleri de bende kalsın. Onun dışında sahnede şov yaptılar adeta. Hocalarının yüzlerini kara çıkartmadılar. Bu oyuncu öğrencilerin 2 aydır oyunun üzerinde çalıştıkları bilgisini almıştım. Demek ki iki ay içinde yememiş, içmemiş hem de son derece iddialı olan bu oyuna hazırlanmışlar. İyi de yapmışlar. Konu dersen zaten 10 numara konu olmuş. Tüm insanlığın başına bela olan küresel güç ancak bu kadar ironik bir şekilde anlatılırdı, yazarını da ayrıyeten kutluyorum. Trump karakteri de on numara olmuş ki, sanırım görse kendisi de oyuncuyu ayakta alkışlardı. Güzel Sanatlar Fakültesi’ne bu oyunu gördükten sonra açıkçası daha bir kanım kaynadı. Farkındalığa imza attılar, açıkçası gözümde çok büyüdüler.
***
Rektör Prof.Dr. Ömer Çomaklı hocam fırsat bulur oyunu zahmet edip bir seyrederse ne demek istediğimi anlar. Kaldı ki oyunun bir ay daha sahneleneceğini, hatta İstanbul ve Ankara’ya turneye de çıkacaklarını sanıyorum. Burada ‘’Kenoya’nın sesi’’ oyununu yöneten Doç.Dr. Bünyamin Aydemir hocaya başta olmak üzere, oyunun yazarı Ozan Uzun’a, kostüm için Dr.Elif Özhancı’ya, dekor için Öğretim görevlisi Selim Cinisli’ye, ışıkta Fatih Yarşı’ya, müzikte Selçuk Yılmaz’a, kareografide de Fazıl Aksakal’a alkışlarımı yolluyor, teşekkür ediyorum. Çok iyi bir iş çıkartmışlar, çook. Ayrıca oyunda anlatıcı rolünü üstlenen Berkay Alkan başta olmak üzere rol alan Sahne Sanatları Bölümü Deneme Topluluğu oyuncuları Furkan Demir’e, Aytaç Erçandarlı’yı, Kadir Oğuz’u, Enes Vatasever’i, Seren Yılgın’ı, Merve Kozan’ı, Sabiha Dilara Kudubeş’i, Sena Girgin’i, Yusuf Öztürk’ü, Kaan Ertekin’i yürekten kutluyor, yolları açık olsun diyorum. Aynı zamanda fakülte dekanı Prof.Dr.Mustafa Bulat’ı da, oyuna verdiği destekten ötürü teşekkür ediyor, bu tür oyunların sıklıkla yapılması için daha fazla bütçe ayrılmasına kafa yormasını istiyor ve bekliyorum.
---
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Değer ağırdır. Taşıyabileceğinden emin olduklarına verin (Anonim)
DUVARIN DİLİ : Keşke doğmadan önce senaryoyu bir okusaydık iyiydi!
Seçim süresince onca lafın yanında adayların yayınladığı fotoğraflar da kamuoyunda çok yer buldu. İşte bana göre Sekmen’in seçim döneminde akılda kalan fotoğraflarından biri bu oldu. Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürü Emre Koç tarafından çekilen bu fotoğraf, yeniden seçilen başkanın sempatikliğine de vurgu yapan bir fotoğraf oldu..
--
Zafer Demir’in gitmesinin kime ne faydası var?
En son Trabzonspor mağlubiyetinden sonra özellikle sosyal medyada gördüğümde şok olmuştum. Bir kısım kesim sportif direktör Zafer Demir’i hedef tahtasına oymuş, ‘’ gitsin de gitsin’’ diyordu. Gerçi o ‘gitsin’ furyası bir-iki gün sonra sona erdi ama sanırım bir kötü sonuç karşısında muhtemelen o ifade bir kere daha dillendirilecektir. Açıkçası Zafer Demir giderse mevcut sorunlar çözülecek mi bilmiyorum ama gitmesinin kime ne faydası olacak bayağı bir merak ediyorum. Bu Zafer Demir denilen kişi aynı zamanda bizim öz evladımız değil mi? 20 yıl önce bu şehire ilk defa 1.lig yaşatan o takımın oyuncularından biri değil miydi? O efsaneleri sayarken Allah aşkına onu es mi geçiyoruz? Kimin ne derdi var onunla anlamıyorum. Böyle bir zamanda bulmuşun öyle bir adam bir de şükret. Bugün için o kulüpte fuzuli bir adam mıdır ki birileri onu diline doladı, yük gördü. Bana göre Zafer Demir, tıpkı yöneticiler gibi eksiklerine rağmen o kulüpte bulunan doğru isimlerden biridir ve kalmasının en doğrusu olacağına inandığım bir isimdir. Bozuk para değildir Zafer, harcanacak biri olmamalı..
-
Öyle bir golcün olsun, 10 trilyon da borcun olsun!
Yaşı özellikle 50’yi aşanlar tanır onu. O, bir zamanlar Erzurumspor’da top koşturmuş, bir santraforda olması gereken tüm özelliklere sahip bir oyuncuydu. Onun her sahaya çıktığında hem takımının gol diye bir derdi olmazdı ve hem de kazanmaya hep yakın olurdu. Neredeyse 30 yıl olmuş, ben daha onun gibi klas bir santrafor görmedim. Zaten en son Erzurum’da oynarken de gittiği takım Fenerbahçe olmuştu. Elbette ki Hayrettin Aksoy’dan, Hayro’dan bahsediyorum. G.Saray’ın Tanju’su neyse Erzurum’un Tanju’su da oydu o zamanlar. Özellikle kafa golleri, plase vuruşları, izleyenleri kendine hayran bırakırdı. Özellikle birebirlerde çok etkili bir oyuncuydu ve adam eksilten o zamanlar özelliğiyle her antrenörün takımında görmek istediği bir oyuncuydu. Disiplinsiz hareketleri olmamış olsaydı bugün belki de Tanju gibi anılan bir golcü olacaktı ama olmadı. Oktay’ından Namık’ına, Coşkun’undan Mehmet Albayrak’ına kadar onca golcü geldi geçti, açıkçası ben onun gibi kaliteli bir golcü görmedim. Halen Ankara’da ikamet eden ve zaman zaman antrenörlük yapan bu Trabzon doğumlu oyuncu gibi bir oyuncu eğer bugün BB Erzurumspor’da olsaydı takım puan cetvelinin altında mı olurdu? Kendisi de eski bir futbolcu olan İbrahim Topcu, tesadüfen Hayrettin’e Ankara’da rastlamış ve beraber çekildiği bu fotoğrafı facebook’dan paylaşmış da, orada görüm. Yıllar sonra il defa fotoğrafı ile de olsa karşılaştığım Hayrettin’e buradan selam yolluyor, ‘’Seni unutmuş değiliz kral’’ diyorum..
---
Sürpriz Böyle Olur!
Esasına bakıldığında yerel seçimde Erzurum’da sürpriz yok. Olsa olsa Olur’un Bağımsız kazanan belediye başkanı Sıddık Demircan olur. Hiç kimsenin tahmin edemeyeceği bir başarı elde etti Sıddık Demircan ve Olur’un belediye başkanı oldu. Hele AK Parti’nin oy depolarından olan Olur’da yüzde 49’a varan oyu tam sürpriz oldu. İşin ilginci de AK Partili rakibi Tahsin Oktay’a yüzde 9 oranında fark atması oldu. Muhtemelen yarın mazbatasını alarak işe koyulacak olan Bağımsız Belediye Başkanı Demircan’ın ne var ki meclisinin çoğunluğu AK Partililerden oluşacak. Bu ilçede AK Parti meclis üyeliklerinin yüzde 65’ini kazanmış durumda.
---
Uykusuz doğru isim miydi?
Yerel seçim sonrasında büyük şok yaşayan İYİ Parti’de Mahmut Uykusuz ismi tartışmaya açılmış durumda. Çoğu kişi, seçimin açık oy farkıyla kaybedilmesinde Mahmut Uykusuz isminin olumsuz etkisi olduğunu belirtirken, ‘Yıpranmamış, umut vadeden bir adayımız olsaydı kazanabilirdik. Mahmut bey yıpranmış bir isimdi ve hiçbir surette Erzurum kamuoyuna umut telkin edemedi’’ diyorlar. Bana göre Mahmut Uykusuz, daha il başkanını bile tanımadığımız İYİ Parti’nin en iyi adaylarından biriydi. Geçmişte büyükşehir belediye başkanlığı yapmış olması onu yıpratmamış, aksine isim olarak bir çok isimden daha avantajlı duruma sokmuştur aslında. Her ne kadar sonucu benim için de sürpriz olmasa da İYİ Parti’nin yaşadığı başarısızlığın sebebi olarak Uykusuz’u göstermek, olsa olsa ona büyük haksızlık olur. Ne derlerse desinler, Uykusuz eksilerinden çok artıları olan bir isimdi. Açıkçası biri bana Mahmut Uykusuz dışında şu aday ile seçime girseydi İYİ Parti kazanırdı diyecekse bayağı bir ikna etmesi gerekecek. Sözün özü Uykusuz’un rüzgarı bir türlü olmadı. Her ne kadar kendisi kazanacağına dair inanmış olsa ve bu inancını zaman zaman da bizlere dile getirmiş olsa da sonuç beklenmeyen bir sonuç değildi. Ve Uykusuz değil de başka ki olaydı en azından o yüzdeler ters yüz edilmiş olmazdı, olamazdı. Bu benim son kararımdır.
--
Kaza geliyorum dedi!
AK Parti’de ilk başlardan itibaren Tortum’da adayın tutmadığı, seçimin kaybedileceği endişesi vardı. O açıdan gerek millletvekilleri ve gerekse Büyükşehir Belediye Başkanı, aksi bir sonuç çıkmasın diye bayağı bir Tortum’a bastırdı. Hatta seçimden bir gün önce dahi Sekmen Tortum’daydı, seçmene ikna turuna gitmişti. Çünkü haberler kötüydü ve bir şekilde bunun önüne geçilmesi gerekiyordu. Özellikle de BBP’den aday olan Muammer Yiğiter’in kazanacağına dair inanç çok kuvvetliydi, nitekim de öyle oldu. Daha önce AK Parti’den aday adayı olan Yiğiter, sonunda muradına da erdi. İlk günden iyi bir rüzgar estiren Yiğiter, bu defa BBP kanalıyla aday oldu ve seçilmiş kazanarak Tortum’un yeni belediye başkanı olmayı başardı. Bu arada Tortum’da yaşanan bu sürpriz gelişmede eski Başkan Hasan Çakmak’ın da etkili olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. İlk başlardan itibaren Hasan Çakmak BBP adayının yanında pozisyon aldı ve kazanması için çok çalıştı. Zaman zaman Yiğiter’in seçim bürosundan çıkmadı. Hatta iddiaya göre AK parti adayı Ömen Hancı’ya karşı zafer kazanan ve koltuğa oturacak iki kişi olduğu söyleniyor, birisi Muammer Yiğiter ise diğeri de Hasan Çakmak! O açından bir çoklarına göre sürpriz olarak değerlendirilen Tortum’da ki seçimde sürpriz filan olmadı, beklenen oldu.
--
Kılıç dimyata pirince giderken..
Hiç gereği yokken Şişli’de adaylık kovalayan Çat Belediye Başkanı Arif Hikmet Kılıç, hem büyük bir zamanını hem de enerjisini uzun süre İstanbul için harcadı. Bana göre adaylığı olmayacaktı ama o nedense ısrarlı oldu ve son zamanlarda Şişli diye tutturmuştu. Ne arasam Çat’ta yoktu, İstanbul’daydı. Hoş bildiğimden değildi. Ne bileyim, o günler bu köşede, ‘’Bu gidişle korkarım Arif başkan Çat’tan da olacak’’ diye bir kehanette bulunmuştum. Öyle de oldu. Kesin Çat’ta kazanır gözü ile bakılan Arif Hikmet Kılıç da bu yerel seçimde hezimete uğrayanlardan biri oldu. İlk seçiminde farklı kazanarak bizi şoke eden Kılıç, bu defa da farklı bir netice ile Çat’a veda etmek zorunda kaldı. Açıkçası CHP’li bir belediye olduğu için hem Çat’ın hem de Kılıç’ın, çoğu yerde bayağı bir havası vardı. Ama kınında durmadı gibime geliyor Kılıç. Nihayetinde yıllar sonra Hilmi Nalbantoğlu’nun ardından sol bir partiden belediye kazanmış isimdi. Bir çoklarına göre sürpriz sayılan Çat seçimleri sürpriz değildi, olası bir şeydi, konsantrasyon kurbanı olan Kılıç dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan da oldu.
---
Bu çocuklar ayakta alkışlanır!
Bünyamin Aydemir hocam, ‘’Yarın akşam mutlaka oyunumuza gel, öğrencilerimizin oynadığı oyunu beğeneceğini sanıyorum’’ dediğinde, ne yalan söyleyeyim o salondan çok da olağanüstü etkilenmiş şekilde ayrılacağımı sanmıyordum. ‘Öylesine bir oyun, öylesine bir oyunculuk’ ile karşılaşacağım sanıyordum. Ama yanıldığımı daha perde açıldığında, basit olmasına rağmen beni sahnenin tam içine çeken o dekorla anladım oysa. Dekoru sadeliğine rağmen sahneye yakışıyordu. Dekor dekordu da müzik mi, ışık mı, kostüm mü geri kaldı ondan. DT tadı verdi bana, hatta son zamanlarda sıradanlaşması sebebiyle bir tık da fazlasını. Açıkçası hele de 2.sınıf öğrencileri olduğunu öğrendiğimde de oyuncuları çok beğendim. Hiç teklemediler, ezberlerine bayıldım. Sadece iki oyuncuyu çok oturmuş görmedim, şevklerini kırmayı asla istemem, o yüzden isimleri de bende kalsın. Onun dışında sahnede şov yaptılar adeta. Hocalarının yüzlerini kara çıkartmadılar. Bu oyuncu öğrencilerin 2 aydır oyunun üzerinde çalıştıkları bilgisini almıştım. Demek ki iki ay içinde yememiş, içmemiş hem de son derece iddialı olan bu oyuna hazırlanmışlar. İyi de yapmışlar. Konu dersen zaten 10 numara konu olmuş. Tüm insanlığın başına bela olan küresel güç ancak bu kadar ironik bir şekilde anlatılırdı, yazarını da ayrıyeten kutluyorum. Trump karakteri de on numara olmuş ki, sanırım görse kendisi de oyuncuyu ayakta alkışlardı. Güzel Sanatlar Fakültesi’ne bu oyunu gördükten sonra açıkçası daha bir kanım kaynadı. Farkındalığa imza attılar, açıkçası gözümde çok büyüdüler.
***
Rektör Prof.Dr. Ömer Çomaklı hocam fırsat bulur oyunu zahmet edip bir seyrederse ne demek istediğimi anlar. Kaldı ki oyunun bir ay daha sahneleneceğini, hatta İstanbul ve Ankara’ya turneye de çıkacaklarını sanıyorum. Burada ‘’Kenoya’nın sesi’’ oyununu yöneten Doç.Dr. Bünyamin Aydemir hocaya başta olmak üzere, oyunun yazarı Ozan Uzun’a, kostüm için Dr.Elif Özhancı’ya, dekor için Öğretim görevlisi Selim Cinisli’ye, ışıkta Fatih Yarşı’ya, müzikte Selçuk Yılmaz’a, kareografide de Fazıl Aksakal’a alkışlarımı yolluyor, teşekkür ediyorum. Çok iyi bir iş çıkartmışlar, çook. Ayrıca oyunda anlatıcı rolünü üstlenen Berkay Alkan başta olmak üzere rol alan Sahne Sanatları Bölümü Deneme Topluluğu oyuncuları Furkan Demir’e, Aytaç Erçandarlı’yı, Kadir Oğuz’u, Enes Vatasever’i, Seren Yılgın’ı, Merve Kozan’ı, Sabiha Dilara Kudubeş’i, Sena Girgin’i, Yusuf Öztürk’ü, Kaan Ertekin’i yürekten kutluyor, yolları açık olsun diyorum. Aynı zamanda fakülte dekanı Prof.Dr.Mustafa Bulat’ı da, oyuna verdiği destekten ötürü teşekkür ediyor, bu tür oyunların sıklıkla yapılması için daha fazla bütçe ayrılmasına kafa yormasını istiyor ve bekliyorum.
---
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Değer ağırdır. Taşıyabileceğinden emin olduklarına verin (Anonim)
DUVARIN DİLİ : Keşke doğmadan önce senaryoyu bir okusaydık iyiydi!