“Sen onları gördüğünde kalıpları hoşuna gider; ve konuşacak olsalar sözlerine kulak verirsin: giydirilmiş kalaslar gibidir onlar. Her çığlığı kendi aleyhlerine sanırlar; onlar kökten düşmandırlar: artık onlara karşı dikkatli ol! Allah onları kahretsin: Nasıl da savruluyorlar!” Munafikun Suresi / 4
Renklerini değil etiketlerini giyer onlar…
Kalplerini değil bedenlerini severler.
En janti tavırlarıyla gülümserken hayranlarına…
Gönüllerine değil kalıplarına girerler.
Sözleri çağlayan gibidir onların…
Serinlemek için sığınan kim olsa boğarlar.
Süslenmiş kelimelerin içinden kirli egoları akar…
Hayatı başa çıkılmaz bir muammaya sokarlar.
Kudretli hallerinin altında ürkek bir çocuk saklanır…
Kim hakikatin kelimesini diline getirse onları vuracakmış sanırlar.
Korkarlar, iyiliğin zerresinin üzerlerine bulaşacağından ödleri kopar.
Maskeleri düşünceye kadar insandır onlar!
Kibirlerinin her hamlesinde biraz daha savrulur…
Şehvetli bakışlarının yörüngesinde akla gelmeyecek kadar sinsi olurlar.
İki yüzlüdür onlar…
Her yüzleri yüzlerce yüzsüzlüğü içinde saklar!
Sen onların görünüşlerine aldanma…
Duruşlarını tutarlı sanma.
Onlar kötülüğün karanlık adamlarıdır…
Aynı avcı gibi pusudadır onlar.
Sakın gönül sarayının ahusunu zalimlerin elinde zebun etme.
Keşkeni hayata Kat
“(Ve) ona: "Cennete gir(eceksin)!" denildiğinde "Keşke" dedi, "kavmim bilseydi”
Yâsin Suresi / 26
Acıyı ikram etmek kolay…
Buruk olanı paylaşmak mümkün…
Eksiği bölüşmekte beis yok…
Yarımı infak etmeye ne var!
Sen cennete gir denildiğinde başkaları için vahhhlana biliyor musun, ondan bahset!
Keşke diyebiliyor musun, bu elimdeki servet komşuma da verilseydi…
Bu güzel esvap arkadaşımda da olabilseydi…
Bu makam benden çok hak eden kişiye gidebilseydi…
Keşke tebessümlerimin karışarak kahkahaya dönüşeceği dostların da gamzelerinden gülücükler asılabilseydi…
Diyebiliyor musun…
Bu hakikati keşke onur sandığı karanlık çukurdan çıkamayan arkadaşlarım da bilebilseydi?
Keşkeni hayata katıp, yâranına elinin kirlenmesi pahasına uzanabiliyor musun?
Keşke…
Hayatını cennete çevirirken bile kardeşlerinin haline bakıp yaslanabiliyor musun!
Keşke bilselerdi diyebiliyor musun!
Diyebildiğin vakit o keşkeler cennet olup serilirler önüne…
Hem de başkasının değil senin önüne!
Renklerini değil etiketlerini giyer onlar…
Kalplerini değil bedenlerini severler.
En janti tavırlarıyla gülümserken hayranlarına…
Gönüllerine değil kalıplarına girerler.
Sözleri çağlayan gibidir onların…
Serinlemek için sığınan kim olsa boğarlar.
Süslenmiş kelimelerin içinden kirli egoları akar…
Hayatı başa çıkılmaz bir muammaya sokarlar.
Kudretli hallerinin altında ürkek bir çocuk saklanır…
Kim hakikatin kelimesini diline getirse onları vuracakmış sanırlar.
Korkarlar, iyiliğin zerresinin üzerlerine bulaşacağından ödleri kopar.
Maskeleri düşünceye kadar insandır onlar!
Kibirlerinin her hamlesinde biraz daha savrulur…
Şehvetli bakışlarının yörüngesinde akla gelmeyecek kadar sinsi olurlar.
İki yüzlüdür onlar…
Her yüzleri yüzlerce yüzsüzlüğü içinde saklar!
Sen onların görünüşlerine aldanma…
Duruşlarını tutarlı sanma.
Onlar kötülüğün karanlık adamlarıdır…
Aynı avcı gibi pusudadır onlar.
Sakın gönül sarayının ahusunu zalimlerin elinde zebun etme.
Keşkeni hayata Kat
“(Ve) ona: "Cennete gir(eceksin)!" denildiğinde "Keşke" dedi, "kavmim bilseydi”
Yâsin Suresi / 26
Acıyı ikram etmek kolay…
Buruk olanı paylaşmak mümkün…
Eksiği bölüşmekte beis yok…
Yarımı infak etmeye ne var!
Sen cennete gir denildiğinde başkaları için vahhhlana biliyor musun, ondan bahset!
Keşke diyebiliyor musun, bu elimdeki servet komşuma da verilseydi…
Bu güzel esvap arkadaşımda da olabilseydi…
Bu makam benden çok hak eden kişiye gidebilseydi…
Keşke tebessümlerimin karışarak kahkahaya dönüşeceği dostların da gamzelerinden gülücükler asılabilseydi…
Diyebiliyor musun…
Bu hakikati keşke onur sandığı karanlık çukurdan çıkamayan arkadaşlarım da bilebilseydi?
Keşkeni hayata katıp, yâranına elinin kirlenmesi pahasına uzanabiliyor musun?
Keşke…
Hayatını cennete çevirirken bile kardeşlerinin haline bakıp yaslanabiliyor musun!
Keşke bilselerdi diyebiliyor musun!
Diyebildiğin vakit o keşkeler cennet olup serilirler önüne…
Hem de başkasının değil senin önüne!