Daha önce bu tür günler yoktu şimdi ‘anne günü, baba günü, sevgililer günü’ vb. adlar altında kümelenmiş ve neredeyse 365 günün tamamına yayılmış anma günleri var. Bu günlerin mucidi küresel kapitalizm. Amacı günleri araç edinerek daha çok mal satıp piyasaları canlı tutmak. Niyet bu olunca amel de fasit oluyor elbette!
Geçtiğimiz Pazar günü de ‘Anneler Günü’ idi. Bu gün vesilesiyle piyasalar hareketlendi çiçekçisinden mağazacısına çoğu kenti insan bu istismar gününden nasibini aldı. Sosyal Medya, Anneler Günü mesajlarıyla dolup taştı. Baştan ayağa kadar hepimiz, varsa bir akıllı telefonumuz, anneler günü mesajları attık. Kimimiz de ölmüş ya da yaşayan annelerimizin fotoğraflarını yayınlayarak sevgisini bir kez daha el âleme gösterdi.
Artık her şey gösterme üzerine kurulu. Bu gösterme günleri aynı zamanda ‘para toplama günleri’ olduğundan en çok istismar edilen insani duygu da sevgidir. Sevgi, yem gibi kullanılarak mal ve hizmet satılıyor.
Bu işler öyle bir hal aldı ki artık inananı inanmayanı, ilericisi gericisi fark etmiyor, herkes, inanç süzgecinden geçirmeden, bu tüketim tuzaklarına düşüyorlar.
Oysa mümin tabiri caizse her şeye balıklama atlayan kimse değildir. O, ferasetiyle bakıp önüne konulanı önce bir değerlendirmelidir. Mesela; kadında erkekte sevgiyi yaratan ve sevgiyi özellikle varlığın dişil olanına bahar cömertliğiyle yerleştiren, aile kurabilen her canlının dişisine ve erkeğine ‘fıtri bir sevgi’ veren, dişil varlıkları sevgi ırmağı yapan ve her var olanı o ırmakta yıkayıp yaşatan Rabbimiz niçin önce anılmıyor ve Ona hamd edilmiyor, diye düşünmesi gerekir?
Ey sevginin ezeli ve ebedi kaynağı Rabbim! Evet; annem beni sevgi kanatları altında büyüttü; bu yüzden cennetini annelerin ayakları altına serdin. Fakat sevgi nimeti senin varlıktaki rahmet tecellilerin değil mi? Annemi görür de Seni nasıl görmem, anmam, emrettiğin gibi davranmam!
Bir gülü severken bile 'Rabbim bu gülü ne kadar güzel yaratmış!' diyerek, güldeki güzelliğin asıl kaynağını zikretmeden sevilmesini gaflet hâli gören bir kültürden geliyoruz. O halde Allah'ı sevgiyle anmadan annelerimizi sevgiyle anmamalıyız!
Hem sonra sevginin kaynağı kimmiş Kuran’dan öğrenelim: "Kaynaşmanız için size kendi cinsinizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peyda etmesi de O'nun delillerindendir. Doğrusu iyi düşünen bir kavim için bunda ibretler vardır." (Rûm 21)
Ayetler bize öğretiyor ki mümin kişilerde duygu, düşünce, tutum ve davranışlara rehberlik eden bir merkez vardır, olmalıdır. Bu merkez Allah’ın insandaki yüce varlığıdır. Bu gerçeğin farkına varmış Mümin kimse söz ve eylemlerinde bu merkeze (buna salim kalp diyelim) atıf yapmadan konuşmaz.
Ayet bu gerçeği şu şekilde bize açıklıyor: "Biz insana, ana-babasına iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. Taşınması ile sütten kesilmesi, otuz ay sürer. Nihayet insan, güçlü çağına erip kırk yaşına varınca der ki: Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın yararlı iş yapmamı temin et. Benim için de zürriyetim için de iyiliği devam ettir. Ben sana döndüm. Ve elbette ki ben Müslümanlardanım." (Ahkâf 15)
Anneler Günü! Özellikle büyükşehirlerde anne babalarını bakım evlerine ya da tek başlarına yaşamaya terk etmiş evlatlar, çocuklarını da yanlarına alıp anne babalarını çiçekle, hediyeyle ziyarete gidiyorlar. Çünkü onların bir demet çiçek ya da bir fular beklediğini sanıyorlar!
Bu, cahil seremoni Rabbimizin anne babaya karşı gösterilmesini emrettiği sevgi tanımına hiç uymuyor:
“Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine ‘of!’ bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle.” (İsrâ 23)
Geçtiğimiz Pazar günü de ‘Anneler Günü’ idi. Bu gün vesilesiyle piyasalar hareketlendi çiçekçisinden mağazacısına çoğu kenti insan bu istismar gününden nasibini aldı. Sosyal Medya, Anneler Günü mesajlarıyla dolup taştı. Baştan ayağa kadar hepimiz, varsa bir akıllı telefonumuz, anneler günü mesajları attık. Kimimiz de ölmüş ya da yaşayan annelerimizin fotoğraflarını yayınlayarak sevgisini bir kez daha el âleme gösterdi.
Artık her şey gösterme üzerine kurulu. Bu gösterme günleri aynı zamanda ‘para toplama günleri’ olduğundan en çok istismar edilen insani duygu da sevgidir. Sevgi, yem gibi kullanılarak mal ve hizmet satılıyor.
Bu işler öyle bir hal aldı ki artık inananı inanmayanı, ilericisi gericisi fark etmiyor, herkes, inanç süzgecinden geçirmeden, bu tüketim tuzaklarına düşüyorlar.
Oysa mümin tabiri caizse her şeye balıklama atlayan kimse değildir. O, ferasetiyle bakıp önüne konulanı önce bir değerlendirmelidir. Mesela; kadında erkekte sevgiyi yaratan ve sevgiyi özellikle varlığın dişil olanına bahar cömertliğiyle yerleştiren, aile kurabilen her canlının dişisine ve erkeğine ‘fıtri bir sevgi’ veren, dişil varlıkları sevgi ırmağı yapan ve her var olanı o ırmakta yıkayıp yaşatan Rabbimiz niçin önce anılmıyor ve Ona hamd edilmiyor, diye düşünmesi gerekir?
Ey sevginin ezeli ve ebedi kaynağı Rabbim! Evet; annem beni sevgi kanatları altında büyüttü; bu yüzden cennetini annelerin ayakları altına serdin. Fakat sevgi nimeti senin varlıktaki rahmet tecellilerin değil mi? Annemi görür de Seni nasıl görmem, anmam, emrettiğin gibi davranmam!
Bir gülü severken bile 'Rabbim bu gülü ne kadar güzel yaratmış!' diyerek, güldeki güzelliğin asıl kaynağını zikretmeden sevilmesini gaflet hâli gören bir kültürden geliyoruz. O halde Allah'ı sevgiyle anmadan annelerimizi sevgiyle anmamalıyız!
Hem sonra sevginin kaynağı kimmiş Kuran’dan öğrenelim: "Kaynaşmanız için size kendi cinsinizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peyda etmesi de O'nun delillerindendir. Doğrusu iyi düşünen bir kavim için bunda ibretler vardır." (Rûm 21)
Ayetler bize öğretiyor ki mümin kişilerde duygu, düşünce, tutum ve davranışlara rehberlik eden bir merkez vardır, olmalıdır. Bu merkez Allah’ın insandaki yüce varlığıdır. Bu gerçeğin farkına varmış Mümin kimse söz ve eylemlerinde bu merkeze (buna salim kalp diyelim) atıf yapmadan konuşmaz.
Ayet bu gerçeği şu şekilde bize açıklıyor: "Biz insana, ana-babasına iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. Taşınması ile sütten kesilmesi, otuz ay sürer. Nihayet insan, güçlü çağına erip kırk yaşına varınca der ki: Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın yararlı iş yapmamı temin et. Benim için de zürriyetim için de iyiliği devam ettir. Ben sana döndüm. Ve elbette ki ben Müslümanlardanım." (Ahkâf 15)
Anneler Günü! Özellikle büyükşehirlerde anne babalarını bakım evlerine ya da tek başlarına yaşamaya terk etmiş evlatlar, çocuklarını da yanlarına alıp anne babalarını çiçekle, hediyeyle ziyarete gidiyorlar. Çünkü onların bir demet çiçek ya da bir fular beklediğini sanıyorlar!
Bu, cahil seremoni Rabbimizin anne babaya karşı gösterilmesini emrettiği sevgi tanımına hiç uymuyor:
“Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine ‘of!’ bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle.” (İsrâ 23)