Erzurum, adeta ruhunu, enerjisini yitirmiş, gelecek izdüşümü olmayan, yolunu kaybetmiş bir çaresizlik içerisinde görüntüsü veriyor. Şehri dert edinen Vali Okay Memiş, Erzurum’un açık hava ve savaş müzesi olduğunu söylüyor. Emperyalist güçlerin yolunu kesen bu şehir, bugün aynı cesaret içerisinde değil. Vali Memiş, “Böyle bir kentin mensubu olmak ve böyle bir kentte yönetici olmak insana gurur veriyor. Erzurum, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e 53 gün ev sahipliği etmiş bir şehir. Cumhuriyetin temeli burada atıldı. Nene Hatunları, İbrahim Hakkı Hazretlerini, Alvar’lı Efeleri, Kara Fatmaları barındıran, şehitler veren aynı zamanda Anadolu’ya açılan kapı. Eski bir hadise değil, daha çok taze 100 yıl öncesinin hadisesi. Ermeni zalimliğine karşı durmuş Emperyalist güçlere geçit vermemiş bir şehir” diye konuştu.(İHA)
Erzurum yalnızca düşmana geçit vermemekle meşhur değil, kendinden olanı fark edememekle de ünü meşhur bir şehir. Erzurum, çok değerli bilim insanları yetiştirmiş; Ziyaaddin Fahri Fındıkoğlu, Mümtaz Turhan, Üstün Dökmen, değerli sanatçılar ve ozanlar çıkarmış; Erzurumlu Emrah, Sümmani, kıymetini bilemediğimiz Aşık Reyhani, Erdal Erzincan, Arif Sağ, Güler Duman ve Acun Ilıcalı daraltarak sayacağımız insanlarımız. Kendinden olana geçit vermemekle öylesine ünü büyük ki, kıymetini bilmediği bir evladı İbrahim Erkal (rahmetle anıyorum), Erzurum yasak şehir isimli eserinde bu utancın altını kalın bir şekilde çizmiştir.
Erzurum, kendinden olana, yetiştirdiklerine, atalarından kalana öylesine duyarsız bir şehir ki; ne yetiştirdiklerine sahip çıkıyor, nede miras kalanın kıymetini biliyor. Erzurum Valisi Okay Memiş, İHA’ya yaptığı açıklamalarda tanıdıkça bu şehri ne kadar çok sevdiğini açıklıyor. Ama Erzurum, kendisiyle gurur duymuyor, duyamıyor.
Erzurum Halk Oyunları Derneği’ne, derneğin tarihine bir bakın ne göreceksiniz. Derneğin ve Erzurum kültürünün önemli ismi Sebahattin Bulut’a bir bakın. Şimdi kimse hatırlamaz ama işte Erzurum’un umutlarının tükendiğinin resmi de hatırlamamak değil mi? Halk Eğitim Merkezi, bildiniz mi? Binlerce insanın hatıralarını barındıran, sayısız sanatçıyı yetiştiren merkezin yerinde yeller esiyor.
Sebahattin Bulut, kültürsüzlüğün, yokluğa gidişin ilk adımlarına tepki gösterdiği bir yazısında “Baksanıza, iki Erzurumlu zibidi, dilimizi ananelerimizi, âdetlerimizi pazarlayarak mahalli radyolarda ve gecelerde sözüm ona "şehir komikleri" olarak boy gösteriyor, Erzurum'la alay ediyorlar.” Diyerek tehlikenin farkında mısınız diye seslenmiş!
Farkında mısınız?
Hiç zannetmiyorum!
Eğitimi olmayan, kerameti kendinden menkullerin peşinden koşan bu şehir, şimdi 2 adet üniversitenin sahibidir. Evet, ama eğitim sıralamasında 60’ın altına bir türlü inemeyen Erzurum’da sanat ve sanatçının esamisi okunmaz, bilim insanı yetiştiremez, hasbelkader yetişenlerin kıymeti bilinmez.
Bu tabloda umut yeşerir mi? hedefi olabilir mi?
Erzurum yalnızca düşmana geçit vermemekle meşhur değil, kendinden olanı fark edememekle de ünü meşhur bir şehir. Erzurum, çok değerli bilim insanları yetiştirmiş; Ziyaaddin Fahri Fındıkoğlu, Mümtaz Turhan, Üstün Dökmen, değerli sanatçılar ve ozanlar çıkarmış; Erzurumlu Emrah, Sümmani, kıymetini bilemediğimiz Aşık Reyhani, Erdal Erzincan, Arif Sağ, Güler Duman ve Acun Ilıcalı daraltarak sayacağımız insanlarımız. Kendinden olana geçit vermemekle öylesine ünü büyük ki, kıymetini bilmediği bir evladı İbrahim Erkal (rahmetle anıyorum), Erzurum yasak şehir isimli eserinde bu utancın altını kalın bir şekilde çizmiştir.
Erzurum, kendinden olana, yetiştirdiklerine, atalarından kalana öylesine duyarsız bir şehir ki; ne yetiştirdiklerine sahip çıkıyor, nede miras kalanın kıymetini biliyor. Erzurum Valisi Okay Memiş, İHA’ya yaptığı açıklamalarda tanıdıkça bu şehri ne kadar çok sevdiğini açıklıyor. Ama Erzurum, kendisiyle gurur duymuyor, duyamıyor.
Erzurum Halk Oyunları Derneği’ne, derneğin tarihine bir bakın ne göreceksiniz. Derneğin ve Erzurum kültürünün önemli ismi Sebahattin Bulut’a bir bakın. Şimdi kimse hatırlamaz ama işte Erzurum’un umutlarının tükendiğinin resmi de hatırlamamak değil mi? Halk Eğitim Merkezi, bildiniz mi? Binlerce insanın hatıralarını barındıran, sayısız sanatçıyı yetiştiren merkezin yerinde yeller esiyor.
Sebahattin Bulut, kültürsüzlüğün, yokluğa gidişin ilk adımlarına tepki gösterdiği bir yazısında “Baksanıza, iki Erzurumlu zibidi, dilimizi ananelerimizi, âdetlerimizi pazarlayarak mahalli radyolarda ve gecelerde sözüm ona "şehir komikleri" olarak boy gösteriyor, Erzurum'la alay ediyorlar.” Diyerek tehlikenin farkında mısınız diye seslenmiş!
Farkında mısınız?
Hiç zannetmiyorum!
Eğitimi olmayan, kerameti kendinden menkullerin peşinden koşan bu şehir, şimdi 2 adet üniversitenin sahibidir. Evet, ama eğitim sıralamasında 60’ın altına bir türlü inemeyen Erzurum’da sanat ve sanatçının esamisi okunmaz, bilim insanı yetiştiremez, hasbelkader yetişenlerin kıymeti bilinmez.
Bu tabloda umut yeşerir mi? hedefi olabilir mi?