Geçmiş bir tarihte belediye başkanının biri ramazan öncesi marketleri dolaşıyor. Yoksullara ramazanda gıda yardımı yapacaklar. Market sahibi Mustafa bey, sebebi ziyareti öğrendikten sonra belediye başkanına bir sual yönetir; “Başkan bize gelirken kafanızda bir miktar düşünmüşsünüzdür, ne istiyorsunuz” diye sorar.
Belediye Başkanı iyi niyetle “Biliyorsunuz Mustafa bey, sizden alıp sizin hayrınıza yoksul ailelere ulaştıracağız. Gönlünüzden ne koparsa onu verin” diye yanıtlar. Mustafa bey ısrarla sorar, ‘Ne miktar düşündünüz’ diye. Belediye başkanı marketin şanına yakışır bir rakam söyler.
Mustafa bey hiç beklenmedik bir cevap verir. Başkan diye söze başlar, “Bir şartım var. Karşıda (her binanın altında market açan zincirin ismini söyleyerek) markete gidin, onlar ne verirse ben iki katını vereceğim” der. Belediye başkanı ve yanındakilerin yüzü gülümser ve tamam derler. Marketten çıkıp, zincir marketin şubesine giderler. Gidip dönmeleri 15 dakika sürer.
Biraz canları sıkkındı. Mustafa bey sorar, ‘Ne kadar yardım aldınız” diye. Başkan, zincirin merkezinin İstanbul’da olması nedeniyle böyle bir yardımda bulunamayacaklarını söylemiş. Mustafa beyin bilinçli hareketi sonuç vermiştir.
Başkan der, “Siz her bina altına zincir için ruhsat veriyorsunuz. Ama küçük bir yardım için dahi adres İstanbul gösteriliyor. Zincirin üstündeki, bu semtteki bir komşun öldüğü zaman tabutun altına ben giriyorum, ama sayenizde komşum oraya gidiyor. Onların vermediğini benden istemeyin” der.
Erzurumlu Erzurum’a sahip çıkar
Başkan ve ekibi şaşkın ve üzgün bir şekilde marketten çıkarlar. Erzurum Milletvekili Naci Cinisli, Erzurum piyasasından her gün sıcak paranın çekilerek İstanbul’a aktığını meclis kürsüsünden dile getirmiş.
Benzer bir serzenişi Erzurum Baro Başkanı Talat Göğebakan, sosyal medya hesabından dile getirmişti. “Erzurum’un sahibi yok” diye.
Talat beyin paylaşımının altına aynı yorumu yapmıştım. Erzurum’un kurtuluşu ancak Erzurumlunun şehrine sahip çıkmasıyla mümkün olabilir.
Erzurumlu, hergün bıkıp usanmadan AVM’lere koşuyorsa, caddede, mahallede komşusunun, Erzurumlunun açtığı bakkal, market, mağazayı yok sayıyorsa ne yapabilirsiniz!?
Zincir marketler, AVM’deki fabrika satış mağazaları halka zorla bizden alışveriş yapacaksınız diye baskı mı yapıyor?
Hayır!
Öyleyse sorunu biraz kendimizde aramamız gerekiyor.
Erzurum’un en kötü özelliği ‘yer yabancınındır’ gerçeğidir.
Erzurumlu kendine, şehrine, şehrinin değerlerine sahip çıkmıyorsa kimin gelip sahip çıkmasını bekleyeceğiz. Erzurumlu, tarihi ve kültürel değerlerini ne kadar yaşatabiliyor veya yaşarken bunların ne kadar farkındadır.
Sorunu başka yerlerde aramamız gerekiyor.
Sorunlarımız için başkalarını suçlamak kolaydır.
Belediye Başkanı iyi niyetle “Biliyorsunuz Mustafa bey, sizden alıp sizin hayrınıza yoksul ailelere ulaştıracağız. Gönlünüzden ne koparsa onu verin” diye yanıtlar. Mustafa bey ısrarla sorar, ‘Ne miktar düşündünüz’ diye. Belediye başkanı marketin şanına yakışır bir rakam söyler.
Mustafa bey hiç beklenmedik bir cevap verir. Başkan diye söze başlar, “Bir şartım var. Karşıda (her binanın altında market açan zincirin ismini söyleyerek) markete gidin, onlar ne verirse ben iki katını vereceğim” der. Belediye başkanı ve yanındakilerin yüzü gülümser ve tamam derler. Marketten çıkıp, zincir marketin şubesine giderler. Gidip dönmeleri 15 dakika sürer.
Biraz canları sıkkındı. Mustafa bey sorar, ‘Ne kadar yardım aldınız” diye. Başkan, zincirin merkezinin İstanbul’da olması nedeniyle böyle bir yardımda bulunamayacaklarını söylemiş. Mustafa beyin bilinçli hareketi sonuç vermiştir.
Başkan der, “Siz her bina altına zincir için ruhsat veriyorsunuz. Ama küçük bir yardım için dahi adres İstanbul gösteriliyor. Zincirin üstündeki, bu semtteki bir komşun öldüğü zaman tabutun altına ben giriyorum, ama sayenizde komşum oraya gidiyor. Onların vermediğini benden istemeyin” der.
Erzurumlu Erzurum’a sahip çıkar
Başkan ve ekibi şaşkın ve üzgün bir şekilde marketten çıkarlar. Erzurum Milletvekili Naci Cinisli, Erzurum piyasasından her gün sıcak paranın çekilerek İstanbul’a aktığını meclis kürsüsünden dile getirmiş.
Benzer bir serzenişi Erzurum Baro Başkanı Talat Göğebakan, sosyal medya hesabından dile getirmişti. “Erzurum’un sahibi yok” diye.
Talat beyin paylaşımının altına aynı yorumu yapmıştım. Erzurum’un kurtuluşu ancak Erzurumlunun şehrine sahip çıkmasıyla mümkün olabilir.
Erzurumlu, hergün bıkıp usanmadan AVM’lere koşuyorsa, caddede, mahallede komşusunun, Erzurumlunun açtığı bakkal, market, mağazayı yok sayıyorsa ne yapabilirsiniz!?
Zincir marketler, AVM’deki fabrika satış mağazaları halka zorla bizden alışveriş yapacaksınız diye baskı mı yapıyor?
Hayır!
Öyleyse sorunu biraz kendimizde aramamız gerekiyor.
Erzurum’un en kötü özelliği ‘yer yabancınındır’ gerçeğidir.
Erzurumlu kendine, şehrine, şehrinin değerlerine sahip çıkmıyorsa kimin gelip sahip çıkmasını bekleyeceğiz. Erzurumlu, tarihi ve kültürel değerlerini ne kadar yaşatabiliyor veya yaşarken bunların ne kadar farkındadır.
Sorunu başka yerlerde aramamız gerekiyor.
Sorunlarımız için başkalarını suçlamak kolaydır.