
Maradona’nın ölümü, şöyle hafif göz ucuyla bakınca bile görülüyor ki her kesimden, her yaştan, her görüşten, her kültür ve inançtan kalabalık insan topluluklarını üzüntüye boğdu.
Ben, en çok üzülenlerden biriyim.
Sebebi ne olabilir peki?
Niye bu kadar üzüldük?
Herkes futbolu sevmez, herkes Arjantin’i bilmez, Maradona’nın oynadığı beş maçı baştan sona seyredenlerin sayısı, Maradona öldü diye üzülenlerin sayısının onda biri bile değildir.
Neden öyleyse?
Maradona, bir simgeydi çünkü…
Kimileri, hayatının son bölümünü o büyük futbol yıldızının ünvanına ve yeteneğine layık yaşayamadığını düşünse de -ki ben de biraz o fikirdeyim- unutmamak lazım, Maradona kendi istediği hayatı yaşadı: Protest bir insandı, dünya düzeninden hoşnut değildi, cömertliği yüzünden zengin olamamıştı ve her ortamda yoksulların ve ezilenlerin yanında oldu.
O, zalim egemene ve egemenlerin tekelci sistemine karşı sivil başkaldırının ve haklı-barışçıl protestonun simgesiydi. Meksika-1986 Dünya Kupası çeyrek final karşılaşmasında İngiltere’ye yaptığı şey, sadece 4 yıl önce Falkland’da ülkesine yapılan şeyin değil, İngiltere’nin bütün tarihte, bütün güçsüzlere yaptığı bütün kötü şeylerin karşılığıydı.
Ama biliyoruz, o bir siyasetçi değildi.
Zaten düzene tepkisini Arjantinli bir siyasetçi olarak dışa vursa bu kadar ses getirmezdi.
İzin vermezlerdi.
Halbuki futbolcuydu; sansürlenemez biçimde ve de milyarların huzurunda top ayağına geldi, o da gölünü attı.
Yüzyılın golü oldu.
***
Çünkü Maradona, bir idoldü…
Futbolu sevenler, futbolcu olmak ya da sadece iyi futbol izlemek isteyenler için o bir sınırdı, ufuk çizgisiydi. Daha ilerisinde ne olabilir, galiba bilmiyoruz…
Bugünün en büyük iki futbolcusundan biri olarak gösterilen vatandaşı Lionel Messi, Maradona’nın öldüğü gece ‘Birkaç ömrüm daha olsa ve ben hepsinde, yıllarca daha futbol oynasam Maradona’nın düzeyine ulaşamayacağımı biliyorum’ diyordu.
Bugünün en büyük iki futbolcusunun diğeri, Portekizli Cristiano Ronaldo ise ‘Ben bir arkadaşıma, dünya ise bir dâhiye veda ediyor. Şimdiye kadar futbol oynamışların en iyisi. Çok erken aramızdan ayrılıyor, sınırları olamayan bir miras ve yeri asla doldurulmayacak bir boşluk bırakıyor. Huzur içinde yat. Asla unutulmayacaksın’ şeklinde açıklama yapıyordu.
O halde…
Maradona için ‘İdollerin idolü’ desek yanlış olmaz.
Yaşamının son döneminde mücadele ettiği kötü alışkanlıkları elbette hoş görülemez. Onlar olmasa zaten yakın geçmişte Platini’nin, bugün Infantinonu’nun olduğu konumda tartışmasız Maradona olurdu.
***
Ve Maradona bir çağdı…
Maradona futbolda neyse basketbolda da Michael Jordan odur.
Ve işte o Jordan’ın ‘Önce bu oyunu en iyi oynayan ol ki kuralları değiştirebilesin!’ sözündeki gibi Maradona önce futbolu en iyi oynayan oldu, sonra da kuralları değiştirdi.
Görsel ya da estetik…
Spektaküler, başdöndürücü…
Haz veren bütün boyutlarıyla futbol…
Ama dahası var: Sosyal yaşamın içindeki futbolcu…
Sosyal sorumluluğunun bilincindeki yıldız…
‘Ama zararlı alışkanlıkları vardı!!!’ diye atlayan sevgili okurum için (öyle bir okurum varsa) söylüyorum: Tabii ki onaylamıyoruz, hoş görmek olanaksız; ama bildiğim kadarıyla Maradona’nın zararlı alışkanlıklarının sana, bana, bize bir zararı dokunmadı!
Kendine etti, sağlığından oldu.
Öyleyse affet artık.
İşin sadece o kısmına takılma.
Bak futbol 10’suz kaldı.
Ve bu da bütün ‘insanları’ duygulandıran bir durum olmalı.
Ben, en çok üzülenlerden biriyim.
Sebebi ne olabilir peki?
Niye bu kadar üzüldük?
Herkes futbolu sevmez, herkes Arjantin’i bilmez, Maradona’nın oynadığı beş maçı baştan sona seyredenlerin sayısı, Maradona öldü diye üzülenlerin sayısının onda biri bile değildir.
Neden öyleyse?
Maradona, bir simgeydi çünkü…
Kimileri, hayatının son bölümünü o büyük futbol yıldızının ünvanına ve yeteneğine layık yaşayamadığını düşünse de -ki ben de biraz o fikirdeyim- unutmamak lazım, Maradona kendi istediği hayatı yaşadı: Protest bir insandı, dünya düzeninden hoşnut değildi, cömertliği yüzünden zengin olamamıştı ve her ortamda yoksulların ve ezilenlerin yanında oldu.
O, zalim egemene ve egemenlerin tekelci sistemine karşı sivil başkaldırının ve haklı-barışçıl protestonun simgesiydi. Meksika-1986 Dünya Kupası çeyrek final karşılaşmasında İngiltere’ye yaptığı şey, sadece 4 yıl önce Falkland’da ülkesine yapılan şeyin değil, İngiltere’nin bütün tarihte, bütün güçsüzlere yaptığı bütün kötü şeylerin karşılığıydı.
Ama biliyoruz, o bir siyasetçi değildi.
Zaten düzene tepkisini Arjantinli bir siyasetçi olarak dışa vursa bu kadar ses getirmezdi.
İzin vermezlerdi.
Halbuki futbolcuydu; sansürlenemez biçimde ve de milyarların huzurunda top ayağına geldi, o da gölünü attı.
Yüzyılın golü oldu.
***
Çünkü Maradona, bir idoldü…
Futbolu sevenler, futbolcu olmak ya da sadece iyi futbol izlemek isteyenler için o bir sınırdı, ufuk çizgisiydi. Daha ilerisinde ne olabilir, galiba bilmiyoruz…
Bugünün en büyük iki futbolcusundan biri olarak gösterilen vatandaşı Lionel Messi, Maradona’nın öldüğü gece ‘Birkaç ömrüm daha olsa ve ben hepsinde, yıllarca daha futbol oynasam Maradona’nın düzeyine ulaşamayacağımı biliyorum’ diyordu.
Bugünün en büyük iki futbolcusunun diğeri, Portekizli Cristiano Ronaldo ise ‘Ben bir arkadaşıma, dünya ise bir dâhiye veda ediyor. Şimdiye kadar futbol oynamışların en iyisi. Çok erken aramızdan ayrılıyor, sınırları olamayan bir miras ve yeri asla doldurulmayacak bir boşluk bırakıyor. Huzur içinde yat. Asla unutulmayacaksın’ şeklinde açıklama yapıyordu.
O halde…
Maradona için ‘İdollerin idolü’ desek yanlış olmaz.
Yaşamının son döneminde mücadele ettiği kötü alışkanlıkları elbette hoş görülemez. Onlar olmasa zaten yakın geçmişte Platini’nin, bugün Infantinonu’nun olduğu konumda tartışmasız Maradona olurdu.
***
Ve Maradona bir çağdı…
Maradona futbolda neyse basketbolda da Michael Jordan odur.
Ve işte o Jordan’ın ‘Önce bu oyunu en iyi oynayan ol ki kuralları değiştirebilesin!’ sözündeki gibi Maradona önce futbolu en iyi oynayan oldu, sonra da kuralları değiştirdi.
Görsel ya da estetik…
Spektaküler, başdöndürücü…
Haz veren bütün boyutlarıyla futbol…
Ama dahası var: Sosyal yaşamın içindeki futbolcu…
Sosyal sorumluluğunun bilincindeki yıldız…
‘Ama zararlı alışkanlıkları vardı!!!’ diye atlayan sevgili okurum için (öyle bir okurum varsa) söylüyorum: Tabii ki onaylamıyoruz, hoş görmek olanaksız; ama bildiğim kadarıyla Maradona’nın zararlı alışkanlıklarının sana, bana, bize bir zararı dokunmadı!
Kendine etti, sağlığından oldu.
Öyleyse affet artık.
İşin sadece o kısmına takılma.
Bak futbol 10’suz kaldı.
Ve bu da bütün ‘insanları’ duygulandıran bir durum olmalı.