
Van'da 11 yıl önce meydana gelen 7,2 büyüklüğündeki depremde enkaz altında kalmaktan son anda kurtulanlar, kaybettikleri yakınları nedeniyle hayatta kalmanın buruk sevincini yaşıyor.
Merkez üssü Tabanlı köyü olan 23 Ekim 2011'deki deprem, kent merkezi ve Erciş ilçesinin yanı sıra köylerde büyük hasara yol açtı.
Kent merkezine 45 kilometre mesafedeki 1300 nüfuslu 300 haneli Gedikbulak Mahallesi de depremden en çok etkilenen yerleşim yerlerinden biri oldu. Depremde 11 kişinin yaşamını yitirdiği, ev ve ahırların zarar gördüğü, yüzlerce kişinin yaralandığı mahalle, devletin sağladığı imkanlar sayesinde yeniden kuruldu. Ev ve ahırların yeniden inşa edildiği mahallede, depremde enkazda kalmaktan son anda kurtulanlar, buruk sevinç yaşıyor.
- "Çok zor günler yaşadık"
Üç çocuk babası 48 yaşındaki Salih Çidal, mahallede 1993'te inşa edilen üç katlı okulun deprem sırasında diğer yapılar gibi yıkıldığını söyledi. Deprem esnasında okulda veliler toplantısının yapıldığını anlatan Çidal, "Ben o gün hayırsever bir iş insanının okulumuza yaptırdığı çeşme açılışının hazırlıklarıyla ilgileniyordum. O açılış olmadı. Eğer veliler toplantısı yarım saat geç bitseydi yaklaşık 50 kişiyle birlikte enkaz altında kalacaktık. Son anda kurtulduk." dedi.
Deprem anında her tarafı toz bulutunun kapladığını, mahalledeki tüm evlerin yıkıldığını belirten Çidal, şöyle devam etti:
"Vahim bir durumdu. Çok acılar yaşandı. O günler aklıma geldikçe tüylerim diken diken oluyor. Depremde okulumuz yıkıldı. Öğrencilerin olmayışı bizi sevindirdi. Allah korusun bir neslimiz yok olabilirdi. Deprem sonrası öğretmen arkadaşlar hemen okula geliyor, enkaz altında kaldığımı düşünerek beni aramaya başlıyorlar. Bir netice alamayınca evime geldiler. Depreme evimde yakalandım. Her şey bir anda yok oldu. Bir köy neredeyse haritadan silindi."
Evden kısa sürede yaşlı anne ve babasını, eşini çıkardığını dile getiren Çidal, "Daha sonra evimiz yıkıldı. Ailemi güvenli bir yere bıraktıktan sonra enkaz altında kalan akrabalarımı kurtarmaya çalıştım. Enkaz altında kalan teyzem yaşamını yitirdi. O dönemde ülke olarak çok zor günler yaşadık. 81 milyon acı çekti. Yaramızı sardılar. Bizi o günlerde yalnız bırakmayan devlet büyüklerimize, tüm hayırseverlere teşekkür ederim." diye konuştu.
- "Birçok yakın akrabamı kaybettim"
Depremde yıkılan değirmenin enkazı altında kalmaktan kurtulan 65 yaşındaki Ferzende Zan ise deprem ve sonrasında yaşananları unutamadıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Köyün tamamı toz bulutu altında kaldı. Her taraf yıkıldı, telefonlar çekmiyordu, elektrikler kesildi. Herkes bir yerlere kaçmaya çalışıyordu. Hemen evime gittim. Evim yıkılmamıştı, hasarlıydı. Daha sonra geri döndüm. Değirmen yıkılmıştı. O an değirmendeki çalışanlar dışarı çıkmıştı. İşlerimizi erken bitirmeseydik değirmenin enkazı altında kalacaktık. Yıkılan evlerde enkaz altında kalanları kurtarmaya çalıştık. Kazma ve kürekler enkaz altında kalmıştı. Toprağı ellerimizle kazıyarak bir cenazeyi ancak çıkarabildik. Halamı, birçok yakın akrabamı kaybettim. Çok zor bir dönemden geçtik. Allah bu acıyı kimseye yaşatmasın. Taziyelerimizi dahi yapamadık. Kaybettiğimiz yakınlarımızı özlüyoruz. Yıkılan evleri gördükçe eski anılar gözümüzde canlanıyor."
Van'da 11 yıl önce yaşanan 7,2 büyüklüğündeki depremde, eşi, annesi, çocukları, ağabeyi ve yengeleriyle birlikte 50'e yakın akrabasını kaybeden Kılıçarslan Koçak ise acılarını, mutluluklarını paylaştığı yakınlarını aradan geçen zamana rağmen unutamıyor.
Merkez üssü tabanlı köyü olan, 604 kişinin öldüğü 23 Ekim 2011'deki depremin üzerinden yıllar geçmesine rağmen yakınlarını kaybedenlerin acısı dinmiyor.
Depremin en çok hasara yol açtığı Erciş ilçesinde yaşayan 54 yaşındaki Kılıçarslan Koçak, eşi, annesi, iki çocuğu, ağabeyi ve yengelerinin de aralarında bulunduğu 50'ye yakın akrabasını depremde kaybetti.
Yaşadığı acı dolu günleri unutamayan Koçak, sürekli mezarlarını ziyaret ettiği yakınlarından kalan hatıraları canlı tutarak yüreğindeki acıyı dindirmeye çalışıyor.
Koçak, evden çıktıktan kısa süre meydana gelen depremde oturdukları binanın yıkıldığını söyledi.
O sırada binanın yanında olduğunu ve yıkıldığı anlara tanıklık ettiğini anlatan Koçak, şöyle konuştu:
"Bir iki dakika önce birlikte olduğunuz insanlar enkazın altında kaldı. Arama kurtarma ekiplerine yardım ederek aileme ulaşmaya, onları kurtarmaya çalıştım ama 50'ye yakın akrabamı kaybettim. Şimdi onlardan geri kalan hiçbir şey yok. Geçmiş günlerimizi çok arıyorum. Aradan geçen sürede ülke gelişti, önemli gelişmeler oldu ama benim gibi insanlar hep geride kaldı çünkü yapabileceğimiz bir şey kalmadı. Hayatımız alt üst oldu. Depremden önce güzel bir hayatımız vardı, şimdi ailemde o zaman yanımda olan hiçbiri yok."
Deprem döneminde devletin çok büyük yardımlarda bulunduğunu, önemli fedakarlıkların yapıldığını belirten Koçak, şöyle devam etti:
"O zaman memurdum her konuda devletin seferberliği vardı. Yardımlar, arama kurtarma çalışmaları konusunda hiçbir sıkıntı yaşanmadı. Önceden büyük deprem görmüştüm. İstanbul depreminde oradaydım. O zaman devlet insanların yardımına yetişememişti ama Van depreminde böyle olmadı. Devlet en kısa zamanda her konuda insanların yardımına koştu. Bunlardan yana bir sıkıntı yaşamadık. Aradan 11 yıl geçti. Enkaz altından ailemdekilere ait bir şey çıkaramadım. Yanımda onlardan bir şeyler arıyorum ama sadece birlikte geçirdiğimiz günlerin hatıraları var. Çocuklarımdan, eşimden, annemden, yakınlarımdan hatıralar olmasını isterdim."
Merkez üssü Tabanlı köyü olan 23 Ekim 2011'deki deprem, kent merkezi ve Erciş ilçesinin yanı sıra köylerde büyük hasara yol açtı.
Kent merkezine 45 kilometre mesafedeki 1300 nüfuslu 300 haneli Gedikbulak Mahallesi de depremden en çok etkilenen yerleşim yerlerinden biri oldu. Depremde 11 kişinin yaşamını yitirdiği, ev ve ahırların zarar gördüğü, yüzlerce kişinin yaralandığı mahalle, devletin sağladığı imkanlar sayesinde yeniden kuruldu. Ev ve ahırların yeniden inşa edildiği mahallede, depremde enkazda kalmaktan son anda kurtulanlar, buruk sevinç yaşıyor.
- "Çok zor günler yaşadık"
Üç çocuk babası 48 yaşındaki Salih Çidal, mahallede 1993'te inşa edilen üç katlı okulun deprem sırasında diğer yapılar gibi yıkıldığını söyledi. Deprem esnasında okulda veliler toplantısının yapıldığını anlatan Çidal, "Ben o gün hayırsever bir iş insanının okulumuza yaptırdığı çeşme açılışının hazırlıklarıyla ilgileniyordum. O açılış olmadı. Eğer veliler toplantısı yarım saat geç bitseydi yaklaşık 50 kişiyle birlikte enkaz altında kalacaktık. Son anda kurtulduk." dedi.
Deprem anında her tarafı toz bulutunun kapladığını, mahalledeki tüm evlerin yıkıldığını belirten Çidal, şöyle devam etti:
"Vahim bir durumdu. Çok acılar yaşandı. O günler aklıma geldikçe tüylerim diken diken oluyor. Depremde okulumuz yıkıldı. Öğrencilerin olmayışı bizi sevindirdi. Allah korusun bir neslimiz yok olabilirdi. Deprem sonrası öğretmen arkadaşlar hemen okula geliyor, enkaz altında kaldığımı düşünerek beni aramaya başlıyorlar. Bir netice alamayınca evime geldiler. Depreme evimde yakalandım. Her şey bir anda yok oldu. Bir köy neredeyse haritadan silindi."
Evden kısa sürede yaşlı anne ve babasını, eşini çıkardığını dile getiren Çidal, "Daha sonra evimiz yıkıldı. Ailemi güvenli bir yere bıraktıktan sonra enkaz altında kalan akrabalarımı kurtarmaya çalıştım. Enkaz altında kalan teyzem yaşamını yitirdi. O dönemde ülke olarak çok zor günler yaşadık. 81 milyon acı çekti. Yaramızı sardılar. Bizi o günlerde yalnız bırakmayan devlet büyüklerimize, tüm hayırseverlere teşekkür ederim." diye konuştu.
- "Birçok yakın akrabamı kaybettim"
Depremde yıkılan değirmenin enkazı altında kalmaktan kurtulan 65 yaşındaki Ferzende Zan ise deprem ve sonrasında yaşananları unutamadıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Köyün tamamı toz bulutu altında kaldı. Her taraf yıkıldı, telefonlar çekmiyordu, elektrikler kesildi. Herkes bir yerlere kaçmaya çalışıyordu. Hemen evime gittim. Evim yıkılmamıştı, hasarlıydı. Daha sonra geri döndüm. Değirmen yıkılmıştı. O an değirmendeki çalışanlar dışarı çıkmıştı. İşlerimizi erken bitirmeseydik değirmenin enkazı altında kalacaktık. Yıkılan evlerde enkaz altında kalanları kurtarmaya çalıştık. Kazma ve kürekler enkaz altında kalmıştı. Toprağı ellerimizle kazıyarak bir cenazeyi ancak çıkarabildik. Halamı, birçok yakın akrabamı kaybettim. Çok zor bir dönemden geçtik. Allah bu acıyı kimseye yaşatmasın. Taziyelerimizi dahi yapamadık. Kaybettiğimiz yakınlarımızı özlüyoruz. Yıkılan evleri gördükçe eski anılar gözümüzde canlanıyor."
Van'da 11 yıl önce yaşanan 7,2 büyüklüğündeki depremde, eşi, annesi, çocukları, ağabeyi ve yengeleriyle birlikte 50'e yakın akrabasını kaybeden Kılıçarslan Koçak ise acılarını, mutluluklarını paylaştığı yakınlarını aradan geçen zamana rağmen unutamıyor.
Merkez üssü tabanlı köyü olan, 604 kişinin öldüğü 23 Ekim 2011'deki depremin üzerinden yıllar geçmesine rağmen yakınlarını kaybedenlerin acısı dinmiyor.
Depremin en çok hasara yol açtığı Erciş ilçesinde yaşayan 54 yaşındaki Kılıçarslan Koçak, eşi, annesi, iki çocuğu, ağabeyi ve yengelerinin de aralarında bulunduğu 50'ye yakın akrabasını depremde kaybetti.
Yaşadığı acı dolu günleri unutamayan Koçak, sürekli mezarlarını ziyaret ettiği yakınlarından kalan hatıraları canlı tutarak yüreğindeki acıyı dindirmeye çalışıyor.
Koçak, evden çıktıktan kısa süre meydana gelen depremde oturdukları binanın yıkıldığını söyledi.
O sırada binanın yanında olduğunu ve yıkıldığı anlara tanıklık ettiğini anlatan Koçak, şöyle konuştu:
"Bir iki dakika önce birlikte olduğunuz insanlar enkazın altında kaldı. Arama kurtarma ekiplerine yardım ederek aileme ulaşmaya, onları kurtarmaya çalıştım ama 50'ye yakın akrabamı kaybettim. Şimdi onlardan geri kalan hiçbir şey yok. Geçmiş günlerimizi çok arıyorum. Aradan geçen sürede ülke gelişti, önemli gelişmeler oldu ama benim gibi insanlar hep geride kaldı çünkü yapabileceğimiz bir şey kalmadı. Hayatımız alt üst oldu. Depremden önce güzel bir hayatımız vardı, şimdi ailemde o zaman yanımda olan hiçbiri yok."
Deprem döneminde devletin çok büyük yardımlarda bulunduğunu, önemli fedakarlıkların yapıldığını belirten Koçak, şöyle devam etti:
"O zaman memurdum her konuda devletin seferberliği vardı. Yardımlar, arama kurtarma çalışmaları konusunda hiçbir sıkıntı yaşanmadı. Önceden büyük deprem görmüştüm. İstanbul depreminde oradaydım. O zaman devlet insanların yardımına yetişememişti ama Van depreminde böyle olmadı. Devlet en kısa zamanda her konuda insanların yardımına koştu. Bunlardan yana bir sıkıntı yaşamadık. Aradan 11 yıl geçti. Enkaz altından ailemdekilere ait bir şey çıkaramadım. Yanımda onlardan bir şeyler arıyorum ama sadece birlikte geçirdiğimiz günlerin hatıraları var. Çocuklarımdan, eşimden, annemden, yakınlarımdan hatıralar olmasını isterdim."