Bir atasözü “Doğmamış çocuğa don biçilmez” der. Kurulması ihtimal 1 veya 2 parti ile ilgili bir merak varla yok arası. Eski Dışişleri Bakanı, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan’dan bahsimiz. Hava, beklentilerin çok altında bir görünüm var.
Ahmet Davutoğlu, çekişme ve kavga misyonunu üstlenmiş görünüyor. Üstünde ismi bulunan “Stratejik Derinlik” isimli kitabın daha çok Strafor raporlarından oluştuğu eleştirileri bulunuyor. Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlığı döneminde stratejik derinliğe (!) ülkeyi daldıran kararları oldu, Suriye çıkmazında etkili olduğu söyleniyor. Suriyelileri içeren AB ile Geri Kabul Antlaşması büyük hata olarak orta yerde duruyor. Davutoğlu’nun kritik bir kararı ise Rus uçağının düşürülmesiydi.
Ahmet Davutoğlu, “Bana Başbakan ol, Başbakanlık yapma dediler” ifadesiyle hataları üstünden atma hamlesi yapsa da bu çok sağlıklı görünmüyor. Davutoğlu’nun en önemli argümanı ise yüzde Kasım seçimlerindeki yüzde 49 oy oranı. Oysa aynı isimle girilen 7 Haziran seçimlerinde de Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan kendisiydi.
Yüzde 49’u kim aldı
Ak Parti’nin yerel de ve genel seçimlerde aldığı oyların değişik araştırmalarla sabit bir gerçeği var; Recep Tayyip Erdoğan ismi. Yani hiçbir üst düzey isim veya en küçük birimde belediye başkanı kendi oyuyla seçim kazanmıyor, kazanan Erdoğan markası oluyor. 7 Haziran’ın konjonktürle oluşan oran gibi yüzde 49 oyun Ahmet Davutoğlu’na yazılması, yalnızca yazım hatası olarak kalacaktır.
Ahmet Davutoğlu’nun yabancı mahfillerde ve iç uzantılarında heyecan uyandırıyor tavrı dışında bir etkisinin olmayacağı görülüyor. Öyleyse bunu okuması gereken Ahmet Davutoğlu, neden böylesine Erdoğan’a yükleniyor.
İngiltere ve ABD’ye “ben olsaydım, böyle olmazdı” mesajı içerecek açıklamalar, Strafor raporlarıyla çok benzeşen “stratejik derinlik” ile analiz edilmesi gereken bir hal. Ama bunu biz zamana bırakalım.
Ahmet Davutoğlu, çekişme ve kavga misyonunu üstlenmiş görünüyor. Üstünde ismi bulunan “Stratejik Derinlik” isimli kitabın daha çok Strafor raporlarından oluştuğu eleştirileri bulunuyor. Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlığı döneminde stratejik derinliğe (!) ülkeyi daldıran kararları oldu, Suriye çıkmazında etkili olduğu söyleniyor. Suriyelileri içeren AB ile Geri Kabul Antlaşması büyük hata olarak orta yerde duruyor. Davutoğlu’nun kritik bir kararı ise Rus uçağının düşürülmesiydi.
Ahmet Davutoğlu, “Bana Başbakan ol, Başbakanlık yapma dediler” ifadesiyle hataları üstünden atma hamlesi yapsa da bu çok sağlıklı görünmüyor. Davutoğlu’nun en önemli argümanı ise yüzde Kasım seçimlerindeki yüzde 49 oy oranı. Oysa aynı isimle girilen 7 Haziran seçimlerinde de Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan kendisiydi.
Yüzde 49’u kim aldı
Ak Parti’nin yerel de ve genel seçimlerde aldığı oyların değişik araştırmalarla sabit bir gerçeği var; Recep Tayyip Erdoğan ismi. Yani hiçbir üst düzey isim veya en küçük birimde belediye başkanı kendi oyuyla seçim kazanmıyor, kazanan Erdoğan markası oluyor. 7 Haziran’ın konjonktürle oluşan oran gibi yüzde 49 oyun Ahmet Davutoğlu’na yazılması, yalnızca yazım hatası olarak kalacaktır.
Ahmet Davutoğlu’nun yabancı mahfillerde ve iç uzantılarında heyecan uyandırıyor tavrı dışında bir etkisinin olmayacağı görülüyor. Öyleyse bunu okuması gereken Ahmet Davutoğlu, neden böylesine Erdoğan’a yükleniyor.
İngiltere ve ABD’ye “ben olsaydım, böyle olmazdı” mesajı içerecek açıklamalar, Strafor raporlarıyla çok benzeşen “stratejik derinlik” ile analiz edilmesi gereken bir hal. Ama bunu biz zamana bırakalım.