Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesinden akademisyenler, Diyadin ilçesindeki jeotermal kaynakların su kalitesi ve mineral durumu gibi özelliklerine ilişkin ön çalışma yaptı. Akademisyenler tarafından bölgedeki toprak, kaya ve sudan alınan bazı numuneler, İTÜ'nün laboratuvarlarında incelenecek.
Zengin jeotermal kaynaklarıyla ön plana çıkan Ağrı'nın Diyadin ilçesinin bu potansiyeli, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi (AİÇÜ) ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) işbirliğinde ortaya çıkartılıyor.
Tarihi ve doğal güzellikleriyle öne çıkan Diyadin, güneyindeki geniş alanda jeotermal kaynaklarıyla da dikkati çekiyor. Bazı kaplıcalarıyla yılın her mevsimi ziyaretçilerin uğrak yeri haline gelen ilçede, 40 dekar üzerine kurulan serada jeotermal sudan yararlanılarak yılın 12 ayı domates üretiliyor.
Kentin doğal ve kültürel potansiyelini ortaya çıkarmak, turizm destinasyonu olmasını sağlamak amacıyla AİÇÜ ve İTÜ arasında bir süre önce imzalanan "Akademik İşbirliği Protokolü" kapsamında İTÜ'den akademisyenler Ağrı'ya geldi. Jeotermal alanda incelemelerde bulunan akademisyenler, kaynakların ekonomik olarak işletilebilirlik potansiyeli, su kalitesi ve mineral durumu gibi özelliklere ilişkin ön çalışma yaptı. Akademisyenler tarafından bölgedeki toprak, kaya ve sudan alınan bazı numuneler, İTÜ'nün laboratuvarlarında incelenecek.
AİÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Faruk Kaya, Valilik koordinesinde iki üniversite arasında yapılan işbirliği kapsamında Ağrı'nın gizli kalmış potansiyelini açığa çıkarmayı hedeflediklerini söyledi. Önemli bir potansiyele sahip Diyadin'deki jeotermal enerjiden bugüne kadar çok sınırlı miktarda yararlanıldığını belirten Kaya, jeotermal alandan alınan numunelerin inceleneceğini ve ilkbaharda ortak bilimsel çalışmalar yapacaklarını dile getirdi.
"Kükürt kokusu alıyorsunuz"
İTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Kumral da birçok kaplıcaya göre Diyadin'deki suyun yüzeyde bile çok sıcak olduğunu, buradaki potansiyelin mutlaka değerlendirilmesi gerektiğini aktardı.
Etraftaki taşların çoğunun traverten kökenli ve volkanik ara katlı olduğunun görüldüğüne dikkati çeken Kumral, şöyle devam etti:
"Burada aynı zamanda kükürt kokusu alıyorsunuz. Kükürt kokusu normalde yaşlı kaplıcalarda çok fazla karşımıza çıkmaz. Afyonkarahisar'a gittiğinizde bu kokuyu çok almazsınız. Bu bölgede çok genç bir sistem olduğunu ve derinde de zengin bir magmanın olduğunu gösteriyor ki karşımıza bu şekilde kükürt kokusu ya da bazı noktalarda hafif demir içeren yapıları da gördük. Kaplıcalar aynı zamanda ekonomik olarak madenleri de üreten sistemlerdir."
- "Muazzam bir potansiyel"
Prof. Dr. Abdullah Karaman ise ilçenin büyük jeotermal kaynağa sahip olduğunun altını çizdi. Suyun çok sıcak olduğunu ve alanda onlarca jeotermal sahanın bulunduğunu belirten Karaman, şunları kaydetti:
"Dünyada çok az görülebilen, her taraftan doğal şekilde jeotermal kaynaklar çıkıyor. Bunlar aslında bizim doğal şofbenlerimiz. Su giriyor, yerin derinliklerinde ısınıyor ve yeryüzüne çıkıyor. Bu bizim için çok önemli bir kaynaktır, çevre dostudur ve zararsızdır. Ciddi şekilde ele alındığı zaman ekonomiye muazzam katkılar sağlayabilir. Biz şu an o jeotermal kaynakların yeryüzüne akıp giden bir tanesinin yanındayız. Muazzam bir potansiyel. Sıcak suyun 200 metre derinlikten geldiğini biliyoruz." AA
Zengin jeotermal kaynaklarıyla ön plana çıkan Ağrı'nın Diyadin ilçesinin bu potansiyeli, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi (AİÇÜ) ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) işbirliğinde ortaya çıkartılıyor.
Tarihi ve doğal güzellikleriyle öne çıkan Diyadin, güneyindeki geniş alanda jeotermal kaynaklarıyla da dikkati çekiyor. Bazı kaplıcalarıyla yılın her mevsimi ziyaretçilerin uğrak yeri haline gelen ilçede, 40 dekar üzerine kurulan serada jeotermal sudan yararlanılarak yılın 12 ayı domates üretiliyor.
Kentin doğal ve kültürel potansiyelini ortaya çıkarmak, turizm destinasyonu olmasını sağlamak amacıyla AİÇÜ ve İTÜ arasında bir süre önce imzalanan "Akademik İşbirliği Protokolü" kapsamında İTÜ'den akademisyenler Ağrı'ya geldi. Jeotermal alanda incelemelerde bulunan akademisyenler, kaynakların ekonomik olarak işletilebilirlik potansiyeli, su kalitesi ve mineral durumu gibi özelliklere ilişkin ön çalışma yaptı. Akademisyenler tarafından bölgedeki toprak, kaya ve sudan alınan bazı numuneler, İTÜ'nün laboratuvarlarında incelenecek.
AİÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Faruk Kaya, Valilik koordinesinde iki üniversite arasında yapılan işbirliği kapsamında Ağrı'nın gizli kalmış potansiyelini açığa çıkarmayı hedeflediklerini söyledi. Önemli bir potansiyele sahip Diyadin'deki jeotermal enerjiden bugüne kadar çok sınırlı miktarda yararlanıldığını belirten Kaya, jeotermal alandan alınan numunelerin inceleneceğini ve ilkbaharda ortak bilimsel çalışmalar yapacaklarını dile getirdi.
"Kükürt kokusu alıyorsunuz"
İTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Kumral da birçok kaplıcaya göre Diyadin'deki suyun yüzeyde bile çok sıcak olduğunu, buradaki potansiyelin mutlaka değerlendirilmesi gerektiğini aktardı.
Etraftaki taşların çoğunun traverten kökenli ve volkanik ara katlı olduğunun görüldüğüne dikkati çeken Kumral, şöyle devam etti:
"Burada aynı zamanda kükürt kokusu alıyorsunuz. Kükürt kokusu normalde yaşlı kaplıcalarda çok fazla karşımıza çıkmaz. Afyonkarahisar'a gittiğinizde bu kokuyu çok almazsınız. Bu bölgede çok genç bir sistem olduğunu ve derinde de zengin bir magmanın olduğunu gösteriyor ki karşımıza bu şekilde kükürt kokusu ya da bazı noktalarda hafif demir içeren yapıları da gördük. Kaplıcalar aynı zamanda ekonomik olarak madenleri de üreten sistemlerdir."
- "Muazzam bir potansiyel"
Prof. Dr. Abdullah Karaman ise ilçenin büyük jeotermal kaynağa sahip olduğunun altını çizdi. Suyun çok sıcak olduğunu ve alanda onlarca jeotermal sahanın bulunduğunu belirten Karaman, şunları kaydetti:
"Dünyada çok az görülebilen, her taraftan doğal şekilde jeotermal kaynaklar çıkıyor. Bunlar aslında bizim doğal şofbenlerimiz. Su giriyor, yerin derinliklerinde ısınıyor ve yeryüzüne çıkıyor. Bu bizim için çok önemli bir kaynaktır, çevre dostudur ve zararsızdır. Ciddi şekilde ele alındığı zaman ekonomiye muazzam katkılar sağlayabilir. Biz şu an o jeotermal kaynakların yeryüzüne akıp giden bir tanesinin yanındayız. Muazzam bir potansiyel. Sıcak suyun 200 metre derinlikten geldiğini biliyoruz." AA