
Elli dört farzdan on birincisi Allahü teâlânın kerem ve ihsan eylediği nimetlere kalple ve eylemlere ‘elhamdülillah, çok şükür’ diyerek teşekkür etmektir. Bir fertte ve bir toplumda Allah’ın verdiği nimetlere şükür varsa Allah o şahıs ve o topluma nimetlerini artırır.
Rabbimiz buyurdu:
“Beni ibadetle anın ki ben de sizi anayım; bana şükredin, nankörlük etmeyin!” (Bakara 152)
“…Allah'tan sakının ki, O'na şükretmiş olasınız.” (Âl-i İmrân 123)
“…insanların çoğu şükretmez.” (Bakara 243)
“Eğer iman eder ve şükrederseniz, Allah size neden azap etsin! Allah şükre karşılık veren ve her şeyi bilendir.” (Nisâ 147)
“…sana verdiğimi al ve şükredici ol.” (A’râf 144)
“…Allah, şükredenleri mükâfatlandırır.” (Âl-i İmrân 144, 145), (Kamer 34)
Resulullah (sav) buyurdu:
“İnsanlar arasında nimetlere fazlasıyla müstahak olanlar nimetlere ziyade şükür edenlerdir. Şükredilmeyen nimet affolunmayan hata gibidir.”
“Allah azimüşşan bir kuluna bir nimet ihsan eylese o kul o nimeti Allah teâlâdan bilse Allahü teâlâya hamd etmezden önce o nimetin şükrünü eda etmiş olur.”
“İmam Ali (ra)’ye bir gün bazı arkadaşları sormuşlar: ‘Hangi hal üzere sabahladın, ya Ali?’
Cevap vermiş: İsyanımın çokluğunu bilerek sayısız nimet-i ilahiyle sabahladım. Hangisine şükredeceğimi bilemiyorum; bahşettiği nimetlere mi şükredeyim, örttüğü çirkinliklere mi?”
İbni Abbas (ra) ise şöyle dedi:
“Hakiki şükür gizlide ve açıkta bütün organlarla Allah’a itaat etmektir: Gözün şükrü harama bakmamak, kulağın şükrü hak sözden başkasını dinlememek, dilin şükrü yalan söylememek ve dedi kodu etmemek, ellerin şükrü harama uzanmamak, midenin şükrü haram lokma yememek, cinsel bölgelerin şükrü zina etmemek, ayağın şükrü ise Allah’ın haram kıldığına gitmemektir.”
*
Şükürden ve sabırdan mahrum kalan ne elde etmiş olabilir ki? Bu hususta Mevla’na hazretlerini de dinleyelim:
“Allah’a şükretmek herkesin boynunun borcudur. Kavga etmek, suratı ekşitmek, şükür değildir. Şükretmek surat ekşitmeden ibaretse sirke gibi şükreden kimse yoktur!”
“Nimetleriniz çoğalıp durmakta, fakat şükür nerede?.. Nimet verene şükretmek aklen de lâzım. Şükretmeyen, kendisine ebedî hışım kapısını açar. Kendinize gelin de şu kereme bakın! Bir şükre bedel bu kadar nimeti kim verir? Allah insana baş verir, şükür için de bir secde ister…”
“Nimete şükretmek, nimetten daha hoştur. Şükreden kişi, hiç şükretmeyi bırakır da nimet sevdasına düşer mi? Şükür, nimetin canıdır, nimetse deriye benzer. Çünkü seni sevgiliye kadar ulaştıran şükürdür. Nimet, insana gaflet verir, şükürse uyandırır… Şükür nimeti, gözünü doyurur, seni bey yapar. Bu suretle de yoksullara yüzlerce nimet bağışlarsın. Allah yemeğinden ye, doy da senden oburluk, tamah ve şuna buna ihtiyacını arz etme illeti geçsin.”
“Ey iş eri!.. Nefis, hava ve heves nöbetin geldi mi sana yirmi delikanlı kuvveti gelir. Dostun senin ufacık menfaatine engel olsa hemen savaş pozisyonu alır ve onunla cenge kalkışırsın. Fakat nimetlere şükretme nöbeti geldi mi gücün yoktur; taştan da aşağı bir hal alırsın!”
Rabbimiz buyurdu:
“Beni ibadetle anın ki ben de sizi anayım; bana şükredin, nankörlük etmeyin!” (Bakara 152)
“…Allah'tan sakının ki, O'na şükretmiş olasınız.” (Âl-i İmrân 123)
“…insanların çoğu şükretmez.” (Bakara 243)
“Eğer iman eder ve şükrederseniz, Allah size neden azap etsin! Allah şükre karşılık veren ve her şeyi bilendir.” (Nisâ 147)
“…sana verdiğimi al ve şükredici ol.” (A’râf 144)
“…Allah, şükredenleri mükâfatlandırır.” (Âl-i İmrân 144, 145), (Kamer 34)
Resulullah (sav) buyurdu:
“İnsanlar arasında nimetlere fazlasıyla müstahak olanlar nimetlere ziyade şükür edenlerdir. Şükredilmeyen nimet affolunmayan hata gibidir.”
“Allah azimüşşan bir kuluna bir nimet ihsan eylese o kul o nimeti Allah teâlâdan bilse Allahü teâlâya hamd etmezden önce o nimetin şükrünü eda etmiş olur.”
“İmam Ali (ra)’ye bir gün bazı arkadaşları sormuşlar: ‘Hangi hal üzere sabahladın, ya Ali?’
Cevap vermiş: İsyanımın çokluğunu bilerek sayısız nimet-i ilahiyle sabahladım. Hangisine şükredeceğimi bilemiyorum; bahşettiği nimetlere mi şükredeyim, örttüğü çirkinliklere mi?”
İbni Abbas (ra) ise şöyle dedi:
“Hakiki şükür gizlide ve açıkta bütün organlarla Allah’a itaat etmektir: Gözün şükrü harama bakmamak, kulağın şükrü hak sözden başkasını dinlememek, dilin şükrü yalan söylememek ve dedi kodu etmemek, ellerin şükrü harama uzanmamak, midenin şükrü haram lokma yememek, cinsel bölgelerin şükrü zina etmemek, ayağın şükrü ise Allah’ın haram kıldığına gitmemektir.”
*
Şükürden ve sabırdan mahrum kalan ne elde etmiş olabilir ki? Bu hususta Mevla’na hazretlerini de dinleyelim:
“Allah’a şükretmek herkesin boynunun borcudur. Kavga etmek, suratı ekşitmek, şükür değildir. Şükretmek surat ekşitmeden ibaretse sirke gibi şükreden kimse yoktur!”
“Nimetleriniz çoğalıp durmakta, fakat şükür nerede?.. Nimet verene şükretmek aklen de lâzım. Şükretmeyen, kendisine ebedî hışım kapısını açar. Kendinize gelin de şu kereme bakın! Bir şükre bedel bu kadar nimeti kim verir? Allah insana baş verir, şükür için de bir secde ister…”
“Nimete şükretmek, nimetten daha hoştur. Şükreden kişi, hiç şükretmeyi bırakır da nimet sevdasına düşer mi? Şükür, nimetin canıdır, nimetse deriye benzer. Çünkü seni sevgiliye kadar ulaştıran şükürdür. Nimet, insana gaflet verir, şükürse uyandırır… Şükür nimeti, gözünü doyurur, seni bey yapar. Bu suretle de yoksullara yüzlerce nimet bağışlarsın. Allah yemeğinden ye, doy da senden oburluk, tamah ve şuna buna ihtiyacını arz etme illeti geçsin.”
“Ey iş eri!.. Nefis, hava ve heves nöbetin geldi mi sana yirmi delikanlı kuvveti gelir. Dostun senin ufacık menfaatine engel olsa hemen savaş pozisyonu alır ve onunla cenge kalkışırsın. Fakat nimetlere şükretme nöbeti geldi mi gücün yoktur; taştan da aşağı bir hal alırsın!”