
Elli dört farzdan on dokuzuncu farz ‘marufu[1]’ emretmek ve ‘münkeri’ de nehyetmektir.
Rab teâla buyurdu:
“Kuntum ḣayra ummetin uḣricet linnâsi te murûne bilmarûfi vetenhevne anil munkeri…
/ Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz…” (Â’li İmrân 110)
Yani ‘emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker’ yaptığınızdan insanlığın hayırlısı ve efdali kimseler oldunuz.
“Onlar, Allah’a ve ahiret gününe inanır, iyiliği emreder ve kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar. Hayır işlerinde de birbirleriyle yarış yaparlar; onlar salih kimselerdir.” (Â’li İmrân 114)
Resulullah (sav) Efendimiz de şu değerlendirmede bulundu:
“Sizden biriniz münker bir söz ya da münker bir eylem görse onu eliyle düzeltsen, eğer buna kadir olamazsa diliyle önlemeye çalışsın, eğer konuşarak da caydırıcı olamazsa kalbiyle karşı çıksın. Bu, imanın en zayıf durumudur.”
“Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir; iyiyi emreder kötülükten alı korlar; namaz kılarlar, zekât verirler, Allah'a ve Peygamberine itaat ederler. İşte Allah bunlara rahmet edecektir. Allah şüphesiz güçlüdür, hâkimdir.” (Tevbe 71)
Hazreti Aişe (ra) ise Resulullah (sav)’den şu hadisi rivayet etmiştir:
“Marufu (iyiyi) emrediniz, münkeri (kötüyü) yasaklayınız. Sonra, dua edersiniz de duanız kabul edilmez.”
“Hazreti Allah Zülcelal, Yuşa aleyhisselâma vahy etmiş ki, ‘Ya Yuşa! Ben senin kavmin hayırlılarından kırk bin şerlilerinden de altmış bin kişiyi helak edeceğim.’ Yuşa (as), ‘Ya Rab! Şerlilerin helakına sebep işledikleri şerlerdir, hayırlıların helak edilmesinin sebebi nedir?’ diye sorunca, Hazreti Hak cella ve âlâ şöyle buyurdu: ‘Onlar, benim gayzımla[2] gayzlanmadılar; marufa emredip münkerden nehy etmediler.”
[1] Maruf: Allah teâlânın Kuran’da emrettiği hususlardır; bunlar yekpare iyiliktir, nimettir. Münker ise Rabbimizin Kuran’da yapılmasını yasakladığı konulardır ki, bunlar da insanların ve toplumun aleyhine sonuçlar doğuran günahlardır.
[2] Gayz: Hak teâlânın kullarında görüp sevmediği halleri.
Rab teâla buyurdu:
“Kuntum ḣayra ummetin uḣricet linnâsi te murûne bilmarûfi vetenhevne anil munkeri…
/ Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz…” (Â’li İmrân 110)
Yani ‘emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker’ yaptığınızdan insanlığın hayırlısı ve efdali kimseler oldunuz.
“Onlar, Allah’a ve ahiret gününe inanır, iyiliği emreder ve kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar. Hayır işlerinde de birbirleriyle yarış yaparlar; onlar salih kimselerdir.” (Â’li İmrân 114)
Resulullah (sav) Efendimiz de şu değerlendirmede bulundu:
“Sizden biriniz münker bir söz ya da münker bir eylem görse onu eliyle düzeltsen, eğer buna kadir olamazsa diliyle önlemeye çalışsın, eğer konuşarak da caydırıcı olamazsa kalbiyle karşı çıksın. Bu, imanın en zayıf durumudur.”
“Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir; iyiyi emreder kötülükten alı korlar; namaz kılarlar, zekât verirler, Allah'a ve Peygamberine itaat ederler. İşte Allah bunlara rahmet edecektir. Allah şüphesiz güçlüdür, hâkimdir.” (Tevbe 71)
Hazreti Aişe (ra) ise Resulullah (sav)’den şu hadisi rivayet etmiştir:
“Marufu (iyiyi) emrediniz, münkeri (kötüyü) yasaklayınız. Sonra, dua edersiniz de duanız kabul edilmez.”
“Hazreti Allah Zülcelal, Yuşa aleyhisselâma vahy etmiş ki, ‘Ya Yuşa! Ben senin kavmin hayırlılarından kırk bin şerlilerinden de altmış bin kişiyi helak edeceğim.’ Yuşa (as), ‘Ya Rab! Şerlilerin helakına sebep işledikleri şerlerdir, hayırlıların helak edilmesinin sebebi nedir?’ diye sorunca, Hazreti Hak cella ve âlâ şöyle buyurdu: ‘Onlar, benim gayzımla[2] gayzlanmadılar; marufa emredip münkerden nehy etmediler.”
[1] Maruf: Allah teâlânın Kuran’da emrettiği hususlardır; bunlar yekpare iyiliktir, nimettir. Münker ise Rabbimizin Kuran’da yapılmasını yasakladığı konulardır ki, bunlar da insanların ve toplumun aleyhine sonuçlar doğuran günahlardır.
[2] Gayz: Hak teâlânın kullarında görüp sevmediği halleri.