
Elli dört farzın otuz yedinci farz ‘mekr-i ilahi[1]’den emin olmamaktır.
Allahu teâla buyurdu:
“E fe eminu mekrallah fe la ye'menü mekrallahi illel kavmül hasirun / Yoksa Allah’ın tuzağından emin mi oldular? Ziyana uğrayan kavimden başkası Allah’ın tuzağından emin olamaz.” (Araf 99)
“Tuzak kurdular; Allah da onların tuzaklarını bozdu. Allah, tuzak kuranların hayırlısıdır.” (Âl-i İmrân 54)
“Hani, inkârcılar seni bağlayıp bir yere hapsetmek ya da öldürmek veya seni yurdundan çıkarmak için tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kurarken, Allah da karşı tuzak kuruyordu. Allah tuzağı boşa çıkaranların en güçlüsüdür.” (Enfal 30)
“Onlardan öncekiler de (peygamberlerine) tuzak kurmuşlardı; hâlbuki bütün tuzaklar Allah'a aittir; çünkü O, herkesin ne kazanacağını bilir. Bu yurdun (dünyanın) sonunun kimin olduğunu yakında kâfirler bileceklerdir!” (Rad 42)
“…tuzak kurdular; fakat fark edemeyecekleri biçimde biz de onlara tuzak kurduk.” (Neml 50)
Allah Resulü ise şöyle buyurdu:
“Büyük günahlardan olan günah; Allah teâlâya şirk koşmak, Allah teâlânın mekrinden emin olmak, Allah teâlânın rahmetinden ve rızkından şüphe duymaktır.”
Bu hadisin bir diğer rivayeti ise şu şekildedir:
“Büyük günahlardan olan günah; Allahu teâlâya şirk koşmak, anaya-babaya asi olmak, düşmanla savaş vaktinde firar etmek, yalan yere yemin etmek, Allah teâlânın rahmetinden ve rızkından kuşku duymak ve Allah teâlânın mekrinden emin olmaktır.”
*
Gizli açık aldatmak, bozgunculuk yapmak anlamı taşıyan mekr ifadesinin, ayetlerden anlaşıldığı üzere, çeşitli planlı projeli yalanlarla hedefi yahut hedef kitleyi kandırmalarını da içeriyor, denilebilir. Modern toplumda siyaset, ekonomi (mesela reklamlar, gıda sektöründe yapılan hileler) bir bakıma ‘mekr’ mantığıyla çalışmaktadır.
‘Allah’ın tuzak kurması’ ifadesi, hile yapmak ve aldatmak anlamında değildir; her türlü tuzak kuranların ve aldatanların gerçek yüzünü eninde sonunda ifşa etmesi ve aldatılanların ahını onlardan çıkarmasıdır.
[1] Mekr-i ilahi: Allahü teâlânın mekr (hile) yapanların hilesini kendilerine çevirmesi, kötülüklerini, kurdukları tuzakları bozması, hilelerine karşılık onları cezalandırması.
Allahu teâla buyurdu:
“E fe eminu mekrallah fe la ye'menü mekrallahi illel kavmül hasirun / Yoksa Allah’ın tuzağından emin mi oldular? Ziyana uğrayan kavimden başkası Allah’ın tuzağından emin olamaz.” (Araf 99)
“Tuzak kurdular; Allah da onların tuzaklarını bozdu. Allah, tuzak kuranların hayırlısıdır.” (Âl-i İmrân 54)
“Hani, inkârcılar seni bağlayıp bir yere hapsetmek ya da öldürmek veya seni yurdundan çıkarmak için tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kurarken, Allah da karşı tuzak kuruyordu. Allah tuzağı boşa çıkaranların en güçlüsüdür.” (Enfal 30)
“Onlardan öncekiler de (peygamberlerine) tuzak kurmuşlardı; hâlbuki bütün tuzaklar Allah'a aittir; çünkü O, herkesin ne kazanacağını bilir. Bu yurdun (dünyanın) sonunun kimin olduğunu yakında kâfirler bileceklerdir!” (Rad 42)
“…tuzak kurdular; fakat fark edemeyecekleri biçimde biz de onlara tuzak kurduk.” (Neml 50)
Allah Resulü ise şöyle buyurdu:
“Büyük günahlardan olan günah; Allah teâlâya şirk koşmak, Allah teâlânın mekrinden emin olmak, Allah teâlânın rahmetinden ve rızkından şüphe duymaktır.”
Bu hadisin bir diğer rivayeti ise şu şekildedir:
“Büyük günahlardan olan günah; Allahu teâlâya şirk koşmak, anaya-babaya asi olmak, düşmanla savaş vaktinde firar etmek, yalan yere yemin etmek, Allah teâlânın rahmetinden ve rızkından kuşku duymak ve Allah teâlânın mekrinden emin olmaktır.”
*
Gizli açık aldatmak, bozgunculuk yapmak anlamı taşıyan mekr ifadesinin, ayetlerden anlaşıldığı üzere, çeşitli planlı projeli yalanlarla hedefi yahut hedef kitleyi kandırmalarını da içeriyor, denilebilir. Modern toplumda siyaset, ekonomi (mesela reklamlar, gıda sektöründe yapılan hileler) bir bakıma ‘mekr’ mantığıyla çalışmaktadır.
‘Allah’ın tuzak kurması’ ifadesi, hile yapmak ve aldatmak anlamında değildir; her türlü tuzak kuranların ve aldatanların gerçek yüzünü eninde sonunda ifşa etmesi ve aldatılanların ahını onlardan çıkarmasıdır.
[1] Mekr-i ilahi: Allahü teâlânın mekr (hile) yapanların hilesini kendilerine çevirmesi, kötülüklerini, kurdukları tuzakları bozması, hilelerine karşılık onları cezalandırması.