
Elli dört farzdan kırk ikinci farz ölçülü bir şekilde nafaka[1] vermektir.
Allahu teâla buyurdu: “Vellezine iza enfeku lem yusrifu ve lem yakturu ve kane beyne zalike kavama. / Onlar mallarını harcadıklarında israfa gitmezler, cimrilik de yapmazlar. Bu ikisi arasında orta bir yol tutarlar.” (Furkan 67)
“Varlıklı kimse, nafakayı varlığın göre versin; rızkı ancak kendisine yetecek kadar verilmiş kimse, Allah’ın kendisine verdiğinden versin; Allah kimseye, verdiği rızkı aşan bir yük yüklemez. Allah güçlükten sonra kolaylık verir.” (Talâk 7)
İslam dini nafaka emrini sadece aile çevresiyle sınırlandırmamış geniş bir çevreye yaymıştır. Böylece toplumda sosyal dengenin ve huzurun temininde önemli bir bir prensip ortaya konulmuştur.
İslam’da baba ailenin reisidir; eşine ve çocuklarına bakmak, barınma, gıda, giyim, eğitim, sağlık vb. her türlü ihtiyaçlarını karşılamak aile reisinin sorumluluğudur. Mükellef kimseler, yaşlı anne babaların ihtiyaçlarını karşılamak zorunda oldukları gibi, baba ve anne tarafından akrabalarına yardım etmekle de sorumludurlar; hatta bir bölgede aç ve muhtaç bir kimsenin bulunması halinde, o mahallin halkı dinen sorumlu tutulmuştur.
“Allah'ın şuurlu kulları, harcamada bulunurken terazinin dilini tam ortada tutarlar. Ne gerekli harcamalarının sınırını aşarak israfta bulunurlar ne de para biriktirip yığmak için acınacak durumlara düşerler; yalnız tutumludurlar.
İslâm'a göre şunlar israftır:
1) Gayri meşru yerlerde en küçük miktarda da olsa harcamada bulunmak,
2) Meşru yollarda kendi kaynaklarının dışına taşmak, ya da zevk için harcamada bulunmak,
3) Allah için değil de gösteriş için infakta bulunmak.
Öte yandan, kendisinin ve ailesinin ihtiyaçları için kendi mevki ve imkânları ölçüsünde harcamada bulunmamak, ya da hayırlı işler için parayı kısmak ise cimriliktir. İslâm'ın öngördüğü yol, terazinin dilini ortada tutmaktır. Bu konuda Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
Yaşayışta itidal üzere olmak, hikmet işaretidir." (Tefhimü-l Kuran).
Soru bilgi edinmenin yarısıdır.
Tedbir rahat geçinmenin yarısıdır.
Tefekkür da aklın yarısıdır.
İsraf ve cimrilik ise günahtır.
İtidal ikisinin arasında hareket etmektir.
İslam'ın bu uyarılarına uyan öğrenir, manen ve madden gelişir, her iki âlemde rahat eder.
[1] Nafaka: İnsanın yaşayabilmesi için, yiyecek, giyecek ve ev gibi lâzım olan şeyler..
Allahu teâla buyurdu: “Vellezine iza enfeku lem yusrifu ve lem yakturu ve kane beyne zalike kavama. / Onlar mallarını harcadıklarında israfa gitmezler, cimrilik de yapmazlar. Bu ikisi arasında orta bir yol tutarlar.” (Furkan 67)
“Varlıklı kimse, nafakayı varlığın göre versin; rızkı ancak kendisine yetecek kadar verilmiş kimse, Allah’ın kendisine verdiğinden versin; Allah kimseye, verdiği rızkı aşan bir yük yüklemez. Allah güçlükten sonra kolaylık verir.” (Talâk 7)
İslam dini nafaka emrini sadece aile çevresiyle sınırlandırmamış geniş bir çevreye yaymıştır. Böylece toplumda sosyal dengenin ve huzurun temininde önemli bir bir prensip ortaya konulmuştur.
İslam’da baba ailenin reisidir; eşine ve çocuklarına bakmak, barınma, gıda, giyim, eğitim, sağlık vb. her türlü ihtiyaçlarını karşılamak aile reisinin sorumluluğudur. Mükellef kimseler, yaşlı anne babaların ihtiyaçlarını karşılamak zorunda oldukları gibi, baba ve anne tarafından akrabalarına yardım etmekle de sorumludurlar; hatta bir bölgede aç ve muhtaç bir kimsenin bulunması halinde, o mahallin halkı dinen sorumlu tutulmuştur.
“Allah'ın şuurlu kulları, harcamada bulunurken terazinin dilini tam ortada tutarlar. Ne gerekli harcamalarının sınırını aşarak israfta bulunurlar ne de para biriktirip yığmak için acınacak durumlara düşerler; yalnız tutumludurlar.
İslâm'a göre şunlar israftır:
1) Gayri meşru yerlerde en küçük miktarda da olsa harcamada bulunmak,
2) Meşru yollarda kendi kaynaklarının dışına taşmak, ya da zevk için harcamada bulunmak,
3) Allah için değil de gösteriş için infakta bulunmak.
Öte yandan, kendisinin ve ailesinin ihtiyaçları için kendi mevki ve imkânları ölçüsünde harcamada bulunmamak, ya da hayırlı işler için parayı kısmak ise cimriliktir. İslâm'ın öngördüğü yol, terazinin dilini ortada tutmaktır. Bu konuda Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
Yaşayışta itidal üzere olmak, hikmet işaretidir." (Tefhimü-l Kuran).
Soru bilgi edinmenin yarısıdır.
Tedbir rahat geçinmenin yarısıdır.
Tefekkür da aklın yarısıdır.
İsraf ve cimrilik ise günahtır.
İtidal ikisinin arasında hareket etmektir.
İslam'ın bu uyarılarına uyan öğrenir, manen ve madden gelişir, her iki âlemde rahat eder.
[1] Nafaka: İnsanın yaşayabilmesi için, yiyecek, giyecek ve ev gibi lâzım olan şeyler..