
Eli dört farzın altıncısı ‘rızık’ konusunda Allah’a itimat ve tevekkül etmekle gürültü patırtıdan, somurtup yüz ekşitmekten uzak durmaktır.
Allah teâla buyurdu: “Ve ma min dabbetin fil ardı illa alallahi rızkuha… / Yeryüzünde yaşayan hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah'a ait olmasın...” (Hud 6)
İnsan, melek, cin, hayvan ve bitki, her varlığın rızkı vardır, Allah Zülcelal, her canlının rızkına kefildir; nerede olurlarsa olsunlar rızıkları onlara yetişir.
Allah teâla buyurdu: “Ve yerzukhu min haysu la yahtesib ve men yetevekkel alallahi fe huve hasbuh, innallahe baligu emrih, kad cealallahu li kulli şey'in kadra / Allah, onu hiç beklemediği yerden rızıklandırır. Kim Allah'a dayanıp güvenirse, O, kendine yeter. Kuşkusuz Allah, buyruğunu yerine getirir. Allah, her şey için bir ölçü belirlemiştir.” (Talak 3)
Kim Allahü azımüşşana tevekkül ve itimat etmiştir, Allah Zülcelal, onun yardımcısıdır, son nefesine kadar, kulunu rızkına, rızkını da kuluna ulaştırır.
Resulullah (sav) buyurdu: “Bir kimse bütün vaktini dünya için harcamak isterse, Allah da dünyayı ona bırakır. Kim de Allah’a yönelir ve tevekkül ederse, Allah onu ummadığı yerden rızıklandırır.”
Resulullah (sav) buyurdu: “Kulun rızkı, ecelinin onu talep etmesi gibi, talep eder.”
Şair demiş: “Allah rızık için kimsenin önüne set koymaz. Bir rızık kapısını kapatsa bir başka rızk kapısını açar. Gafil insan ise rızık için kaygılanır durur; hâlbuki rızkı da ona ulaşmaya çalışmaktadır.”
*
“Görmediler mi ki Allah rızkı dilediğine bollaştırmakta dilediğine de daraltmaktadır…” (Rum 37), (R’ad 26), (İsra 30), (Ankebût 62), (Zümer 52), (Şuara 12)
“Allah kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde azarlardı. Fakat O, rızkı dilediği ölçüde indirir; çünkü O, kullarının haberini alandır, onları görendir.” (Şûra 27)
“Allah size verdiği rızkı kesiverse, size rızık verecek kimdir? Hayır, onlar azgınlık ve nefrette direnip durmaktadır.” (Mülk 21)
“Onu imtihan edip rızkını daralttığında ise, ‘Rabbim beni önemsemedi,’ der.” (Fecr 16)
“Rahmetinden ötürü Allah, geceyi ve gündüzü yarattı ki geceleyin dinlenesiniz, gündüzün O'nun fazlı kereminden rızkınızı arayasınız ve şükredesiniz.” (Kasas 73)
“Yeryüzünü size boyun eğdiren O'dur. Şu halde yerin omuzlarında dolaşın ve Allah'ın rızkından yeyin. Dönüş ancak O'nadır.” (Mülk 15)
Her canlının midesi bir kapsa, Allah teâla, o kaba uygun rızık yaratmıştır. Karıncanın rızkı kendi kabına göre, insanın rızkı da kendi kabına göredir. Her gün, sayısını Yaratıcı’nın bileceği kadar canlı varlık, bu dünya üzerinde yer içer; hepsinin boş kabına rızkı girer. Canlılara düşen rızıkları için hareket etmeleridir, fakat elde edecekleri sadece nasipleri (rızık) olacaktır.
Allah teâla, rızka karşı her canlıya haz alma hissi vermiştir. Hazzettiği şeye ulaşınca insanda ve hayvanda bir memnuniyet hali meydan gelir. İnan sahipleri bir yudum su içseler bunun rızıkları olduğunu bilirler; suyu içmeden önce besmele okuyarak, Allah teâlâyı anarlar, sonra elhamdülillah diyerek, rızkı verene teşekkür eder ve Onu hamt ile yüceltirler. İnsan bunu iradi olarak yapar, diğer varlıklar ise tabii bir şekilde rızık sahibine şükranlarını sunarlar.
İnanç bağlamında, her şey gibi rızık da bir imtihan konusudur. Rızka ulaşmada insana düşen Allah’a tevekkül edip gayret göstermektir. Herkes bilir ki emek vermeden yemek olmaz, fakat her emeği de yemek nasip olmaz. Zenginliğin miktarı ne olursa olsun, her insan kazandığını değil, nasibi kadarını yemekte, içmekte ve giymektedir.
Rollerimiz, statülerimiz, imkânlarımızın farklı olması rızık konusunda bir imtiyaz sağlamaz; belki fakirler zenginlerden daha çok yiyorlardır!
Allah teâla buyurdu: “Ve ma min dabbetin fil ardı illa alallahi rızkuha… / Yeryüzünde yaşayan hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah'a ait olmasın...” (Hud 6)
İnsan, melek, cin, hayvan ve bitki, her varlığın rızkı vardır, Allah Zülcelal, her canlının rızkına kefildir; nerede olurlarsa olsunlar rızıkları onlara yetişir.
Allah teâla buyurdu: “Ve yerzukhu min haysu la yahtesib ve men yetevekkel alallahi fe huve hasbuh, innallahe baligu emrih, kad cealallahu li kulli şey'in kadra / Allah, onu hiç beklemediği yerden rızıklandırır. Kim Allah'a dayanıp güvenirse, O, kendine yeter. Kuşkusuz Allah, buyruğunu yerine getirir. Allah, her şey için bir ölçü belirlemiştir.” (Talak 3)
Kim Allahü azımüşşana tevekkül ve itimat etmiştir, Allah Zülcelal, onun yardımcısıdır, son nefesine kadar, kulunu rızkına, rızkını da kuluna ulaştırır.
Resulullah (sav) buyurdu: “Bir kimse bütün vaktini dünya için harcamak isterse, Allah da dünyayı ona bırakır. Kim de Allah’a yönelir ve tevekkül ederse, Allah onu ummadığı yerden rızıklandırır.”
Resulullah (sav) buyurdu: “Kulun rızkı, ecelinin onu talep etmesi gibi, talep eder.”
Şair demiş: “Allah rızık için kimsenin önüne set koymaz. Bir rızık kapısını kapatsa bir başka rızk kapısını açar. Gafil insan ise rızık için kaygılanır durur; hâlbuki rızkı da ona ulaşmaya çalışmaktadır.”
*
“Görmediler mi ki Allah rızkı dilediğine bollaştırmakta dilediğine de daraltmaktadır…” (Rum 37), (R’ad 26), (İsra 30), (Ankebût 62), (Zümer 52), (Şuara 12)
“Allah kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde azarlardı. Fakat O, rızkı dilediği ölçüde indirir; çünkü O, kullarının haberini alandır, onları görendir.” (Şûra 27)
“Allah size verdiği rızkı kesiverse, size rızık verecek kimdir? Hayır, onlar azgınlık ve nefrette direnip durmaktadır.” (Mülk 21)
“Onu imtihan edip rızkını daralttığında ise, ‘Rabbim beni önemsemedi,’ der.” (Fecr 16)
“Rahmetinden ötürü Allah, geceyi ve gündüzü yarattı ki geceleyin dinlenesiniz, gündüzün O'nun fazlı kereminden rızkınızı arayasınız ve şükredesiniz.” (Kasas 73)
“Yeryüzünü size boyun eğdiren O'dur. Şu halde yerin omuzlarında dolaşın ve Allah'ın rızkından yeyin. Dönüş ancak O'nadır.” (Mülk 15)
Her canlının midesi bir kapsa, Allah teâla, o kaba uygun rızık yaratmıştır. Karıncanın rızkı kendi kabına göre, insanın rızkı da kendi kabına göredir. Her gün, sayısını Yaratıcı’nın bileceği kadar canlı varlık, bu dünya üzerinde yer içer; hepsinin boş kabına rızkı girer. Canlılara düşen rızıkları için hareket etmeleridir, fakat elde edecekleri sadece nasipleri (rızık) olacaktır.
Allah teâla, rızka karşı her canlıya haz alma hissi vermiştir. Hazzettiği şeye ulaşınca insanda ve hayvanda bir memnuniyet hali meydan gelir. İnan sahipleri bir yudum su içseler bunun rızıkları olduğunu bilirler; suyu içmeden önce besmele okuyarak, Allah teâlâyı anarlar, sonra elhamdülillah diyerek, rızkı verene teşekkür eder ve Onu hamt ile yüceltirler. İnsan bunu iradi olarak yapar, diğer varlıklar ise tabii bir şekilde rızık sahibine şükranlarını sunarlar.
İnanç bağlamında, her şey gibi rızık da bir imtihan konusudur. Rızka ulaşmada insana düşen Allah’a tevekkül edip gayret göstermektir. Herkes bilir ki emek vermeden yemek olmaz, fakat her emeği de yemek nasip olmaz. Zenginliğin miktarı ne olursa olsun, her insan kazandığını değil, nasibi kadarını yemekte, içmekte ve giymektedir.
Rollerimiz, statülerimiz, imkânlarımızın farklı olması rızık konusunda bir imtiyaz sağlamaz; belki fakirler zenginlerden daha çok yiyorlardır!