
Son olarak da Güney Türkistan hanlıkları sırayla, Hulum Hanlığı, Belh Hanlğı, Akça Hanlığı, Sarepul Hanlığı, Şibirgan Hanlığı, Andhoy Hanlığı ve Maimana Hanlığı hüküm sürmüşlerdir.
Afganistan’da Türklerin yoğunlukta olduğu ülkenin kuzey bölgeleri “Güney Türkistan” olarak bilinmektedir. Ülke; Hazar Denizi’nden Kaşgar’a, Urallardan Hindikuş dağlarına kadar uzanan Uluğ Türkistan’ın doğal bir parçası görünümündedir. Afganistan, kuzeyinde merkezi Mezar-ı Şerif (Belh) şehri olan Türkistan ve merkezi Kunduz şehri olan Katagan olmak üzere iki büyük bölgeye ayrılır.
Yani Türkiye’nin Afganistan’da ne işi var sözleri bir anlam ifade etmemektedir. Yine Afganistan ile hiçbir bağı olmayan ABD, Rusya, Çin gibi emperyal ülkelere burada ne işiniz var diye sormak kimsenin aklına gelmiyor ama Türkiye’ye içeriden bir grup sürekli “Ne işin var” diye ayağına pranga olmayı siyaset olarak yutturma gayretine girebiliyor.
Yeniden Afganistan ve Taliban konusuna geri dönelim. Taliban nedir veya ne değildir sorularına cevap vermeden Afganistan’daki gelişmeleri anlamak, anlamlandırmak kolay görünmüyor. Taliban üzerine oldukça detaylı bir çalışmayı Levent Kemal gerçekleştirmiş. “Afganistan ve Taliban’a dair 4 soru 4 cevap” başlıklı çalışmada Levent Kemal; “Taliban’ın dayandığı etnik çoğunluk olan Peştunların Sünnilik ile olan ilişkisinin arka planı nedir? Peştunların milliyetçiliğinin ve Afganistan’ı yönetme hakkına sahip olduklarına düşünmelerine neden olan nedir?” sorusunu yöneltiyor.
Soruya Levent Kemal “Onsekizinci yüzyılın başında Peştun Gilci aşiretinin karizmatik lideri Mir Vais Hotak Safevilerin bugünkü Afganistan coğrafyasında Şiiliği zorla yaymasına karşı isyan başlattığında Sunni Peştunlar onu takip ettiler. Bu ayaklanma yüzyıllardır birlik kuramayan Peştunları büyük büyük ataları Kays’ın İslam’ı direk peygamberden aldığına inancı ve Mir Vais’in Mekke’den aldığı fetva ile Şiilik ve Safevilere karşı birleştirdi” tespitini yaparak başlangıcın İslam dünyasının en sıkıntılı nirengi noktasını, mezhep savaşını gösteriyor.
Levent Kemal, tarihe atıf yaparak “Bu süreç Hazaralar ile Peştunlar arasındaki sorunların aşiretler arası rekabet dışında dini bağlamda da büyümesine neden oldu. Mir Vais’in Peştunları birleştirmesi ve ilan ettiği Hotak Hanedanlığı kendisinden sonra gelen Ahmed Şah Durrani dahil pek çok ismi etkiledi. Özellikle de Peştunları: ikisi de Peştun kökenli olan ve bağımsız Afganistan’ın temellerini atan bu isimler nedeniyle ülkenin yönetiminin kendilerinin doğal hakkı olduğuna inanmaktadırlar. Bu inanç halen kendisini korumaktadır” tespitini yapıyor.
Afganistan’da mücadele kendi içinde ve dışarıdan gelen işgalcilere karşı sürekli devam etmektedir.
Levent Kemal geçmişe atıf yaparak “Bağımsız Afganistan’ın temellerini attığı düşünülen Ahmed Şah’ın Durrani Hanedanlığı, Mir Vais’in Hotak hanedanlığından farklı idi. Ahmed Şah daha merkezi bir hanedanlık hedefliyordu. Afganistan’da çoğunluğu Peştun aşiretleri birleştirip merkezi bir otorite kurarak bağımsız bir idareye geçtiğinde ülkenin merkezi otoriteden bağımsız hareket eden ve genel olarak kendi aşiret özerkliğini korumaya çalışan Peştunları başkent Kandahar’a bağlamak için geleneksel töreyi, Peştunvali’yi, görece İslami bir çehre ile değiştirme yolunu seçti.” (Ahmet Kemal) meselenin bir yönüyle de Peştun milliyetçiliği üzerine oturan bir yapının hedeflendiğini vurguluyor.
Afganistan’da Türklerin yoğunlukta olduğu ülkenin kuzey bölgeleri “Güney Türkistan” olarak bilinmektedir. Ülke; Hazar Denizi’nden Kaşgar’a, Urallardan Hindikuş dağlarına kadar uzanan Uluğ Türkistan’ın doğal bir parçası görünümündedir. Afganistan, kuzeyinde merkezi Mezar-ı Şerif (Belh) şehri olan Türkistan ve merkezi Kunduz şehri olan Katagan olmak üzere iki büyük bölgeye ayrılır.
Yani Türkiye’nin Afganistan’da ne işi var sözleri bir anlam ifade etmemektedir. Yine Afganistan ile hiçbir bağı olmayan ABD, Rusya, Çin gibi emperyal ülkelere burada ne işiniz var diye sormak kimsenin aklına gelmiyor ama Türkiye’ye içeriden bir grup sürekli “Ne işin var” diye ayağına pranga olmayı siyaset olarak yutturma gayretine girebiliyor.
Yeniden Afganistan ve Taliban konusuna geri dönelim. Taliban nedir veya ne değildir sorularına cevap vermeden Afganistan’daki gelişmeleri anlamak, anlamlandırmak kolay görünmüyor. Taliban üzerine oldukça detaylı bir çalışmayı Levent Kemal gerçekleştirmiş. “Afganistan ve Taliban’a dair 4 soru 4 cevap” başlıklı çalışmada Levent Kemal; “Taliban’ın dayandığı etnik çoğunluk olan Peştunların Sünnilik ile olan ilişkisinin arka planı nedir? Peştunların milliyetçiliğinin ve Afganistan’ı yönetme hakkına sahip olduklarına düşünmelerine neden olan nedir?” sorusunu yöneltiyor.
Soruya Levent Kemal “Onsekizinci yüzyılın başında Peştun Gilci aşiretinin karizmatik lideri Mir Vais Hotak Safevilerin bugünkü Afganistan coğrafyasında Şiiliği zorla yaymasına karşı isyan başlattığında Sunni Peştunlar onu takip ettiler. Bu ayaklanma yüzyıllardır birlik kuramayan Peştunları büyük büyük ataları Kays’ın İslam’ı direk peygamberden aldığına inancı ve Mir Vais’in Mekke’den aldığı fetva ile Şiilik ve Safevilere karşı birleştirdi” tespitini yaparak başlangıcın İslam dünyasının en sıkıntılı nirengi noktasını, mezhep savaşını gösteriyor.
Levent Kemal, tarihe atıf yaparak “Bu süreç Hazaralar ile Peştunlar arasındaki sorunların aşiretler arası rekabet dışında dini bağlamda da büyümesine neden oldu. Mir Vais’in Peştunları birleştirmesi ve ilan ettiği Hotak Hanedanlığı kendisinden sonra gelen Ahmed Şah Durrani dahil pek çok ismi etkiledi. Özellikle de Peştunları: ikisi de Peştun kökenli olan ve bağımsız Afganistan’ın temellerini atan bu isimler nedeniyle ülkenin yönetiminin kendilerinin doğal hakkı olduğuna inanmaktadırlar. Bu inanç halen kendisini korumaktadır” tespitini yapıyor.
Afganistan’da mücadele kendi içinde ve dışarıdan gelen işgalcilere karşı sürekli devam etmektedir.
Levent Kemal geçmişe atıf yaparak “Bağımsız Afganistan’ın temellerini attığı düşünülen Ahmed Şah’ın Durrani Hanedanlığı, Mir Vais’in Hotak hanedanlığından farklı idi. Ahmed Şah daha merkezi bir hanedanlık hedefliyordu. Afganistan’da çoğunluğu Peştun aşiretleri birleştirip merkezi bir otorite kurarak bağımsız bir idareye geçtiğinde ülkenin merkezi otoriteden bağımsız hareket eden ve genel olarak kendi aşiret özerkliğini korumaya çalışan Peştunları başkent Kandahar’a bağlamak için geleneksel töreyi, Peştunvali’yi, görece İslami bir çehre ile değiştirme yolunu seçti.” (Ahmet Kemal) meselenin bir yönüyle de Peştun milliyetçiliği üzerine oturan bir yapının hedeflendiğini vurguluyor.