
Ali başkana herkesin merak ettiği o soruyu sordum!

Geçen hafta işler çok iyi gitmişti. Erzurum, evinde konuk ettiği zorlu Sivas engelini geçip 3 puanı hanesine yazdırmakla kalmamış, rakibi lider İstanbul da Üsküdar’a yenilmiş, aradaki puan farkı 2’ye inmişti. Liderlik için yeni bir umut daha doğmuştu. Bundan iyisi ‘Şam’da kaysı’ydı! Derken Zonguldak maçı için yola çıkıldı. Amaç, bu maçı da kazanıp en azından İstanbul ile aradaki farkı korumaktı. Ama olmadı. Kaset adeta geri sardı! Erzurum Zonguldak Kömür karşısında yenilirken rakibi İstanbul da hem de zorlu Keçiören’i yeniyor ve Erzurum ile arasındaki puan farkını yeniden 5’e çıkartıyordu. Maç sonrası şok yaşayan mavi-beyazlı camiada bir anda bir dedikodu yayılmaya başladı. Kulübün oyunculara önemli ölçüde borcu olduğu söyleniyor ve futbolcuların da ‘motivasyon kaybı’ yaşadıkları belirtiliyordu. Gerçekten öyle miydi, yoksa doğal bir sonuç muydu o mağlubiyet. Dün işte o konuyu Ali Demirhan başkana sordum. Dedikleri şunlardı: Cuma gününe kadar öyle bir sorun vardı ama Sekmen başkanın sayesinde çözdük. Şu an oyuncularımıza beş kuruş borcumuz yok. Para ile ilgili sorun yok, olsa söylerim zaten. Arzu etmediğimiz bir mağlubiyetti, kötü oldu. Ataklarımız vardı ama şanssızlık yüzünden yenildik. Rakip 2 penaltı ve bir kornerden gol buldu da kazandı. Aslında biz kapanan o farkı korumalıydık, fırsatı kaçırdık, kabul ediyorum. Ama o fırsat bize kaç defa doğdu da kullanamadık. En az bugün ikinciyle aramızda 10 puan fark olmalıydı. Herşeyden önce sakin olmalıyız. Ben bile sakin olmak zorundayım. Daha oynanmamış 6 maç var ve henüz her şey bitmedi. Bizim kadar bu İstanbul takımı için de geçerli. Birinci olarak gruptan çıkmak istiyoruz ama o da olmadı play-off’da o şansımızı kullanacağız.
Barları da, fotoğrafları da anılarda kaldı…

Önceki gün gördüm bu fotoğrafı, inan ki için sızladı. Ne zaman kim tarafından çekildiğini bilmiyorum. 1970’li yılların sonları veya 80’li yılların başı olabilir. Ama arkadaki heykelden de anlaşılacağı gibi çekildiği yer belli ki 50.Yıl Parkı. Erzurum Kadın Bar ekibinin bu fotoğrafı, bugün özelliğini kaybetmiş ve kaybolmaya yüz tutmuş meslekler gibi tarihe karışmış. Bu fotoğrafın çekilmesinden sonra da aynı barcı bayan kadrosunun böyle bir fotoğrafı olmadı, sanırım bu son oldu. 30 yılı aşkın sahadayım, geçmişte Erzurum’da çoğu açılışlarda Erkek Bar ekibiyle birlikte Kadı Bar ekipleri de sahneye çıkardı ve oyunlarıyla o kültürü yaşar, yaşatırlardı. Ama ben özellikle de son 20 yıldır Kadın Bar ekibini ne gördüm ne de duydum. Yine erkek bar ekipleri bir şekilde oldu ama Kadın Bar ekibi yok oğlu yok. Olsa illa ki duyar veya bilirdim. Ne Halk Oyunları Derneği’nin ne de Halk Eğitim Merkezi’nin böyle bir bar ekibinin olmadığını biliyorum. Bu çok acı! Erzurum’un kültürü için önemli gördüğüm Kadın Barlarının yeniden eski cazip hale gelmesi için bakalım daha ne kadar bekleyeceğiz.
Müze yeri için tam isabet!
İl Kültür ve Turizm Müdürü Cemal Almaz’ı ilk gördüğüm yerde tebrik edeceğim. Yakutiye Belediyesi’nin istimlak ettiği Hasani Basri Mahallesi’nde yapılacak olan Müze binası için. Daha doğrusu müzeden çok o müzenin yeri için tebriğimi sunacağım. Tarihi ve kültürel yönden ülkemizin çok önemli bir kenti olan Erzurum’da müze için buradan daha iyi bir yer olamazdı. Etrafında Üç Kümbetler, Karskapı, Çifte Minareli Medrese ve Erzurum kalesinin olduğu bir tarihi dokunun yoğun yaşandığı bölgede müzenin yapılacak olması kayda değerdir. Onca uygun olmayan yerlerde kamu binalarını gördüğümüz Erzurum’da tarihin ta orasındaki bir müze, olsa olsa tebrik edilecek bir hizmettir.
İstanbul Kırmızısı Şaşkınlığım!
Hafta içinde bir arkadaşımla Forum AVM’de Halit Ergenç’in başrolünü oynadığı İstanbul Kırmızısı filmini izlemeye gittim. Aslında arkadaşım Recep İvedik’i izleyelim demişti ama ben illa da İstanbul Kırmızısı demiştim! Sadece Halit Ergenç değil, Berrak Tütünataç, Nejat İşler, Mehmet Günsün ve Zerrin Tekindor gibi oyunculuklarını beğendiğim isimler vardı filmin kadrosunda. Hele hele Ferhan Özpetek gibi son yılların popüler ismi bir yönetmen de işin içindeyse gitmemek olmazdı. Film bitti, ben de bittim, daha ışıklar yanmadan arkadaşımdan özür diledim! O’na böyle ‘berbat’ bir film yerine İvedik’i seyrettirmediğim için! 1,5 saatini heba ettiğim için! Hayır, anlamadığım Halit Ergenç gibi usta bir oyuncu yoğun yoksulumuydu ki böyle bir filmde kamera karşısına geçti de, beni böyle hayal kırıklığına uğrattı!
SEVDİĞİM SÖZLER: Ne zengine borçlan ne fakire söz ver!( Küba atasözüdür)

Geçen hafta işler çok iyi gitmişti. Erzurum, evinde konuk ettiği zorlu Sivas engelini geçip 3 puanı hanesine yazdırmakla kalmamış, rakibi lider İstanbul da Üsküdar’a yenilmiş, aradaki puan farkı 2’ye inmişti. Liderlik için yeni bir umut daha doğmuştu. Bundan iyisi ‘Şam’da kaysı’ydı! Derken Zonguldak maçı için yola çıkıldı. Amaç, bu maçı da kazanıp en azından İstanbul ile aradaki farkı korumaktı. Ama olmadı. Kaset adeta geri sardı! Erzurum Zonguldak Kömür karşısında yenilirken rakibi İstanbul da hem de zorlu Keçiören’i yeniyor ve Erzurum ile arasındaki puan farkını yeniden 5’e çıkartıyordu. Maç sonrası şok yaşayan mavi-beyazlı camiada bir anda bir dedikodu yayılmaya başladı. Kulübün oyunculara önemli ölçüde borcu olduğu söyleniyor ve futbolcuların da ‘motivasyon kaybı’ yaşadıkları belirtiliyordu. Gerçekten öyle miydi, yoksa doğal bir sonuç muydu o mağlubiyet. Dün işte o konuyu Ali Demirhan başkana sordum. Dedikleri şunlardı: Cuma gününe kadar öyle bir sorun vardı ama Sekmen başkanın sayesinde çözdük. Şu an oyuncularımıza beş kuruş borcumuz yok. Para ile ilgili sorun yok, olsa söylerim zaten. Arzu etmediğimiz bir mağlubiyetti, kötü oldu. Ataklarımız vardı ama şanssızlık yüzünden yenildik. Rakip 2 penaltı ve bir kornerden gol buldu da kazandı. Aslında biz kapanan o farkı korumalıydık, fırsatı kaçırdık, kabul ediyorum. Ama o fırsat bize kaç defa doğdu da kullanamadık. En az bugün ikinciyle aramızda 10 puan fark olmalıydı. Herşeyden önce sakin olmalıyız. Ben bile sakin olmak zorundayım. Daha oynanmamış 6 maç var ve henüz her şey bitmedi. Bizim kadar bu İstanbul takımı için de geçerli. Birinci olarak gruptan çıkmak istiyoruz ama o da olmadı play-off’da o şansımızı kullanacağız.
Barları da, fotoğrafları da anılarda kaldı…

Önceki gün gördüm bu fotoğrafı, inan ki için sızladı. Ne zaman kim tarafından çekildiğini bilmiyorum. 1970’li yılların sonları veya 80’li yılların başı olabilir. Ama arkadaki heykelden de anlaşılacağı gibi çekildiği yer belli ki 50.Yıl Parkı. Erzurum Kadın Bar ekibinin bu fotoğrafı, bugün özelliğini kaybetmiş ve kaybolmaya yüz tutmuş meslekler gibi tarihe karışmış. Bu fotoğrafın çekilmesinden sonra da aynı barcı bayan kadrosunun böyle bir fotoğrafı olmadı, sanırım bu son oldu. 30 yılı aşkın sahadayım, geçmişte Erzurum’da çoğu açılışlarda Erkek Bar ekibiyle birlikte Kadı Bar ekipleri de sahneye çıkardı ve oyunlarıyla o kültürü yaşar, yaşatırlardı. Ama ben özellikle de son 20 yıldır Kadın Bar ekibini ne gördüm ne de duydum. Yine erkek bar ekipleri bir şekilde oldu ama Kadın Bar ekibi yok oğlu yok. Olsa illa ki duyar veya bilirdim. Ne Halk Oyunları Derneği’nin ne de Halk Eğitim Merkezi’nin böyle bir bar ekibinin olmadığını biliyorum. Bu çok acı! Erzurum’un kültürü için önemli gördüğüm Kadın Barlarının yeniden eski cazip hale gelmesi için bakalım daha ne kadar bekleyeceğiz.
Müze yeri için tam isabet!


Hafta içinde bir arkadaşımla Forum AVM’de Halit Ergenç’in başrolünü oynadığı İstanbul Kırmızısı filmini izlemeye gittim. Aslında arkadaşım Recep İvedik’i izleyelim demişti ama ben illa da İstanbul Kırmızısı demiştim! Sadece Halit Ergenç değil, Berrak Tütünataç, Nejat İşler, Mehmet Günsün ve Zerrin Tekindor gibi oyunculuklarını beğendiğim isimler vardı filmin kadrosunda. Hele hele Ferhan Özpetek gibi son yılların popüler ismi bir yönetmen de işin içindeyse gitmemek olmazdı. Film bitti, ben de bittim, daha ışıklar yanmadan arkadaşımdan özür diledim! O’na böyle ‘berbat’ bir film yerine İvedik’i seyrettirmediğim için! 1,5 saatini heba ettiğim için! Hayır, anlamadığım Halit Ergenç gibi usta bir oyuncu yoğun yoksulumuydu ki böyle bir filmde kamera karşısına geçti de, beni böyle hayal kırıklığına uğrattı!
SEVDİĞİM SÖZLER: Ne zengine borçlan ne fakire söz ver!( Küba atasözüdür)