
Şimdi size cevabı içimizi acıtacak bir soru…
Yoksa sorun mu demeliydim?
Erzurum’un ulularını tanır mısınız?
Alvarlı Efe Hazretlerini…
İbrahim Hakkı Hazretlerini..
Daha nicelerini?
İsmini duymak tanımak sayılmaz…
Kaç eserini okudunuz?
Kalbiniz onun sözleriyle kaç kere kopayazdı!
Efe’nin şiirlerinden bir iki tane…
İbrahim Hakkı’nın Marifetname’sinin de adını duymuşluğumuz var, yeter mi derseniz…
Üzgünüm o da yetmez!
Çok yakınınızda, Alvar’da -şimdilerde mahalle olmuş üstelik. Mesafeler yakınlaşmasa da coğrafi işaretlemeler yakınlık kurmuş.- bir büyük Allah dostu yatar, bilir misiniz?
Orada bir türbesi var.
Çölde vaha gibi, kurumuş gönülleri yeşertmeyi bekliyor.
O türbeye gidip Allah’a, Alvarlı Muhammed Lütfi, kulun bize çok iyilikler etti. Seni anlamamız için bize emsalsiz emanetler bıraktı, diyerek el açıp, makamının âli olmasını dilediniz mi?
Şimdi bana türbe ziyaretleriyle ilgili bir yığın uydurulmuş din mazeretleri anlatmayı bırakın.
Gittiniz ve ondan medet ummaya değil, Allah’tan ona merhamet etmesini istediniz mi?
Yapmadıysanız sıradan bahanelere sığınıp, bu şehrin ayıplı tarafını yani vefasızlığını örtmeye uğraşmayın.
Bu fakir de ömründe ilk defa geçen hafta gitti.
Geçmiş ayıpları örtmez ama ikrar gelecek için ümit verir.
Orada tam Alvar’ın girişinde bir camii çıktı karşımıza…
Sakın yanlışlıkla bir köy camisinden bahsettiğimiz sanılmasın.
İslam’ın köyü nasıl medenileştirdiğinin anıtı gibi dikiliverdi karşımıza...
İçinde, kubbesinde, duvarlarında; hattın, tezhibin, vitrayların uyumuyla insanın kalbinde fırtınalar koparmayı başaran bir duruşu var.
Bu ince işçiliğin ardında, Alvarlı Efe Hazretleri’nin şiirlerindeki güzele olan meftuniyeti okuyor insan…
Ancak bu okuduğunu, duvara nakşedecek kadar naif hangi yüreğin imbiğinden geçirdiğini de merak etmiyor değil.
O zaman karşınıza bu asrın en büyük Hattatlarından Hüseyin Kutlu Hoca’nın estetiği dikiliveriyor.
Hüseyin Hoca, herkesin yatırımını büyük şehirlere, rahatına ve afiyetine yapmayı akıllıca bulduğu bir zamanın dervişi gibi, rahatından eksilttikleriyle insanlığa güzel bir rayiha saçmayı tercih ediyor.
Tam Alvarlı Efe’nin ruhuna uygun bir şekilde…
Tam da Allah için bir iyilik yapanların bekleyecekleri karşılığın dar-ı fenada olmadığını bilen güzel insanların yapabileceği gibi.
Alvar’da bir camii, bir tekke ve bir de türbe var.
“Bir gün olur perdeyi yâr kaldırır…”
Diye insanlığa seslenen, yozlaşmış toplumun bütün değerlerini yerle bir eden Efe’mizin güzel kalbinin sırlanmasına layık.
Bir tekke, bir camii ve bir türbe…
Görülmesi gereken, bir vakit namaza denk getirilip secdenin lezzetine varılmasına değecek ve bize iyilikler emanet eden Efe için elleri duaya açmak vefasını hatırlara getirecek bir gönül sarayı var çok yakınımızda.
İyi ki var!
İyi ki, onun Hakk’ı sevenlerin kıymet vereceği emanetine sahip çıkmayı vazife edinmiş Mazlumoğlu ailesi var.
İyi ki, kalbi parmaklarından akan kadim sanatımız hattın büyük sanatkarı Hüseyin Kutlu gibi bu hakiki derdi çekmeyi zevk edinmiş bir güzel insan var.
İyi ki, bizim dilimizden düşmeyen o güzel duyuşları var Efe’nin…
Erzurum kilidi mülki İslam’ın
Mevla’ya emanet olsun Erzurum
Erzurum derbendi ehli imanın
Mevla’ya emanet olsun Erzurum