
Suudi Arabistan karıştı. ‘Ilımlı İslam’ söylemiyle dikkat çeken Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Savunma Bakanı Muhammed bin Selman'ın başrolde olduğu bir operasyon yapıldı ve onlarca üst düzey kişi ve yönetici gözaltına alındı. Gözaltı kararlarını, Kral’ın onayıyla, Veliaht Selman’ın başkanlığını yaptığı, ‘Rüşvet ve Yolsuzluklara Karşı Mücadele Komisyonu’ verdi.
Gözaltına alınanlar neyle suçlanıyor? “Son yıllarda Krallık'ta kalkınma çabalarını engellemek, şahsi ve aile çıkarlarını kamu çıkarından üstünde tutmak.”
Amerika Başkanı Trump’un göreve gelmesinden sonra Suudi Arabistan’ın dış ve iç politikalarında değişiklik gözlenmeye başlanmıştı. Muhammed bin Selman, bu değişimleri dillendiren ve uygulamaya çalışan bir aktör. Selman, Amerika’nın ve İsrail’in bir talebi olan ‘ Ilımlı İslam’ projesinin de kuvvetli savunucusu. Suudlu kadınlara ekonomik ve sosyal haklar tanınması, ticarette serbestliği genişletmek, bölgesel ekonomik yapılar kurmak, enerji güvenliğini korumak ve geleceğini belirlemek, uluslararası yatırımcıların ülkeye gelmesi için uygun ortam hazırlamak vb. adımlar onun eseri olarak görülüyor.
Suudi Arabistan yönetimi içte ve dışta bir değişim ve dönüşüm peşinde. Dış sorun olarak Yemen meselesi var, İran’la da ilişkileri bozuk Suudi yönetiminin. İran’ın bölgedeki Şii inancına mensup grupları ajite ettiğini ve siyasi istikrarı bozduğunu düşünüyorlar.
Öte yandan Suudi Arabistan’daki tutuklamaların Prens Muhammed bin Selman'ın gücünü daha da pekiştirmek için yapıldığı iddiaları da gündeme getiriliyor. Muhammed bin Selman’ın, bu çıkışıyla, Suudi Arabistan’ı daha sert ve otoriter bir rejime doğru sürüklediği, iç karışıklıklara sebep olabileceği iddiaları da söz konusu. Muhammed bin Selman, Suudileri ikiye bölmüş durumda: Birinci grup onun, Krallığı güçlendirmekten ve kendi geleceğini inşa etmekten başka bir amacı olmadığını düşünürken birçoğu da Muhammed bin Selman’ın vizyonunu alkışlıyor; kendisine, krallığın karşı karşıya olduğu siyasi ve ekonomik sorunları ele alan, ülkeyi, petrol bağımlılığının ötesine geçirmek için planlar yapan bir cesur yürek olarak görüyor.
Bundan sonra neler olabilir? Şimdiden kestirmek güç. Çünkü yapılan tutuklamaların genişliği ve ölçeği, modern Suudi tarihinin benzeri görülmemiş bir uygulaması. Suud, geleneksel kabilelere dayanan bir ülke. Büyük para sahiplerini ve aileleri hedef alan gözaltların kolayca sineye çekilmeyeceği açık.
İlgili komisyon, iddiaları araştırtarak davalara dönüştürecek, tutuklamalar devam edecek, seyahat kısıtlamaları uygulanacak, kişilerin ve ailelerin varlıkları dondurulacak, şeriat hukukuyla karar veren mahkemeler, yolsuzlukla suçlanan bu üst düzey kimselere cezalar verecek! Bunlar kolayca yapılabilecek mi? Suudi Arabistan’ın girdiği yeni yolda istikrarı koruyarak çıkması, bölgesel istikrar için de hayatı öneme sahip. Aksi takdirde bölgesel sorunlar ve çatışmalar daha da radikalize olup kargaşa büyüyebilecektir.
Bu arada şunun üzerinde de düşünmek gerekir: Suudi Arabistan’da olanlar ‘Arap aklının bir uyanması’ mı, yoksa Amerikan’ın Veliaht Prense dikte ettiği ‘öğretilmiş bir akıl’ mı?
ABD Başkanı Donald Trump'ın başdanışmanı ve damadı Jared Kushner ile Uluslararası Müzakereler Özel Temsilcisi Jason Greenblatt ve Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Dina Powell bir süre önce Cidde'de Veliaht Prensle bir araya gelmişti. Görüşmede başta İsrail ile Filistin arasında kalıcı barışın sağlanması, Ortadoğu'nun güven ve istikrarı, Amerikan çıkarları olmak üzere iki ülke ilişkileri ele alınmıştı.
Jared Kushner, bir Yahudi. Trump’un sadece damadı değil, aynı zamanda Trump’un seçimi kazanmasındaki ‘dahi akıl’ olarak lanse ediliyor. Aslında daha ileri şeyler de söyleniyor Kushner için: Yetmişlik Trump’un üst akıl o, deniliyor! İşte bu zat, Prens Muhammed bin Selman’la sık görüşen Amerikalıların en etkilisi. Trump’un, Suudi Arabistan’ı ziyareti ve Kralla kılıç dansına katılması; ardından yapılan milyarlarca dolarlık derin anlaşmalar, Suudi Arabistan’daki değişimin Amerikan aklının, daha doğrusu, Yahudi damat Jared Kushner’in bir eseri olabileceği görüşünü kuvvetlendiriyor. Bu da herhalde hayra işaret olmasa gerek!
Gözaltına alınanlar neyle suçlanıyor? “Son yıllarda Krallık'ta kalkınma çabalarını engellemek, şahsi ve aile çıkarlarını kamu çıkarından üstünde tutmak.”
Amerika Başkanı Trump’un göreve gelmesinden sonra Suudi Arabistan’ın dış ve iç politikalarında değişiklik gözlenmeye başlanmıştı. Muhammed bin Selman, bu değişimleri dillendiren ve uygulamaya çalışan bir aktör. Selman, Amerika’nın ve İsrail’in bir talebi olan ‘ Ilımlı İslam’ projesinin de kuvvetli savunucusu. Suudlu kadınlara ekonomik ve sosyal haklar tanınması, ticarette serbestliği genişletmek, bölgesel ekonomik yapılar kurmak, enerji güvenliğini korumak ve geleceğini belirlemek, uluslararası yatırımcıların ülkeye gelmesi için uygun ortam hazırlamak vb. adımlar onun eseri olarak görülüyor.
Suudi Arabistan yönetimi içte ve dışta bir değişim ve dönüşüm peşinde. Dış sorun olarak Yemen meselesi var, İran’la da ilişkileri bozuk Suudi yönetiminin. İran’ın bölgedeki Şii inancına mensup grupları ajite ettiğini ve siyasi istikrarı bozduğunu düşünüyorlar.
Öte yandan Suudi Arabistan’daki tutuklamaların Prens Muhammed bin Selman'ın gücünü daha da pekiştirmek için yapıldığı iddiaları da gündeme getiriliyor. Muhammed bin Selman’ın, bu çıkışıyla, Suudi Arabistan’ı daha sert ve otoriter bir rejime doğru sürüklediği, iç karışıklıklara sebep olabileceği iddiaları da söz konusu. Muhammed bin Selman, Suudileri ikiye bölmüş durumda: Birinci grup onun, Krallığı güçlendirmekten ve kendi geleceğini inşa etmekten başka bir amacı olmadığını düşünürken birçoğu da Muhammed bin Selman’ın vizyonunu alkışlıyor; kendisine, krallığın karşı karşıya olduğu siyasi ve ekonomik sorunları ele alan, ülkeyi, petrol bağımlılığının ötesine geçirmek için planlar yapan bir cesur yürek olarak görüyor.
Bundan sonra neler olabilir? Şimdiden kestirmek güç. Çünkü yapılan tutuklamaların genişliği ve ölçeği, modern Suudi tarihinin benzeri görülmemiş bir uygulaması. Suud, geleneksel kabilelere dayanan bir ülke. Büyük para sahiplerini ve aileleri hedef alan gözaltların kolayca sineye çekilmeyeceği açık.
İlgili komisyon, iddiaları araştırtarak davalara dönüştürecek, tutuklamalar devam edecek, seyahat kısıtlamaları uygulanacak, kişilerin ve ailelerin varlıkları dondurulacak, şeriat hukukuyla karar veren mahkemeler, yolsuzlukla suçlanan bu üst düzey kimselere cezalar verecek! Bunlar kolayca yapılabilecek mi? Suudi Arabistan’ın girdiği yeni yolda istikrarı koruyarak çıkması, bölgesel istikrar için de hayatı öneme sahip. Aksi takdirde bölgesel sorunlar ve çatışmalar daha da radikalize olup kargaşa büyüyebilecektir.
Bu arada şunun üzerinde de düşünmek gerekir: Suudi Arabistan’da olanlar ‘Arap aklının bir uyanması’ mı, yoksa Amerikan’ın Veliaht Prense dikte ettiği ‘öğretilmiş bir akıl’ mı?
ABD Başkanı Donald Trump'ın başdanışmanı ve damadı Jared Kushner ile Uluslararası Müzakereler Özel Temsilcisi Jason Greenblatt ve Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Dina Powell bir süre önce Cidde'de Veliaht Prensle bir araya gelmişti. Görüşmede başta İsrail ile Filistin arasında kalıcı barışın sağlanması, Ortadoğu'nun güven ve istikrarı, Amerikan çıkarları olmak üzere iki ülke ilişkileri ele alınmıştı.
Jared Kushner, bir Yahudi. Trump’un sadece damadı değil, aynı zamanda Trump’un seçimi kazanmasındaki ‘dahi akıl’ olarak lanse ediliyor. Aslında daha ileri şeyler de söyleniyor Kushner için: Yetmişlik Trump’un üst akıl o, deniliyor! İşte bu zat, Prens Muhammed bin Selman’la sık görüşen Amerikalıların en etkilisi. Trump’un, Suudi Arabistan’ı ziyareti ve Kralla kılıç dansına katılması; ardından yapılan milyarlarca dolarlık derin anlaşmalar, Suudi Arabistan’daki değişimin Amerikan aklının, daha doğrusu, Yahudi damat Jared Kushner’in bir eseri olabileceği görüşünü kuvvetlendiriyor. Bu da herhalde hayra işaret olmasa gerek!