
Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, Pusula Gazetesi’nin haber gündem toplantısına katıldı. Toplantıda, rektörün Amerika ziyaretleri, üniversitenin uluslararası hedefleri ve yerli ilaç üretimi çalışmaları ele alındı. Pusula Gazetesi Genel Koordinatörü Sevda Güneş İncesu, Yazı İşleri Müdürü Cihat İncesu, Haber Müdürü İrfan Tarakçıoğlu, Haber Editörü İhsan Senir, İstihbarat Şefi Manolya Bulut ve gazetepusula.net Yazı İşleri Müdürü Nesrin Demir’in yer aldığı toplantıda günün manşeti birlikte atıldı.
Rektör Hacımüftüoğlu, hem Amerika’da yaptığı temasların detaylarını anlattı hem de üniversitenin yerli ilaç üretimi konusundaki kararlılığını vurguladı.
"Hedefimiz bilimin en iyi olduğu yerde olmak"
Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, Amerika’daki temaslarının bilimsel iş birlikleri açısından taşıdığı önemi şu sözlerle anlattı: “Atatürk Üniversitesi’nin ziyaretlerini, özellikle dikkat ederseniz, göreve geldikten sonra İngiltere ziyareti oldu ve İskoçya. Bu ikinci uluslararası ziyaretimiz, o da Amerika’ya. Aslında burada bir mesaj veriyoruz. Biz bilimin en iyi olduğu yer neresiyse orada olmak istiyoruz. Ziyaret ettiğimiz üniversiteler, dünyanın ilk 30 üniversitesi. Atatürk Üniversitesi kendisine çok ciddi katkı verecek üniversitelerle ilk etapta ilişki kurmak ister. Biz diğer yerlerle ilişki kuruyorsak destek olmak için kuruyoruz. Ama Atatürk Üniversitesi’nin daha iyi olması için, bulunduğu konumdan çok daha ileriye hem bilimsel hem topluma, ülkeye, bölgeye katkı noktasında verebileceklerini artırma açısından bize katkısı olacak üniversiteler bunlar.”
"Hocalarımızı dünyaya açacağız"
Uluslararası akademik ilişkilerin bireysel değil kurumsal düzeyde kurulmasının önemine dikkat çeken Rektör Hacımüftüoğlu, “Bu, kendi öğretim üyelerimize de bir mesaj. Hocaların kendi başlarına bu ilişkileri kurmaları çok zor. Biz bunları en tepe noktasından bağlamak istedik. Hatta araştırma merkezlerine kadar girdik. Sadece rektörler arası imzalar değil, merkezlerin birçoğunu ziyaret ettik. Hangi anlaşmaları yapacağımızı da belirledik. Anlaşmaları sağladıktan sonra, bunun hayata geçmesi için ne yapabiliriz, ona odaklandık. Özellikle genç bilim insanları çok kıymetli. Oraya gitmeleri çok kıymetli. Ama çok gayretli profesörler varsa onların da önünü kesmiyoruz. ‘Siz de gidebilirsiniz’ diyoruz.”dedi.
“Haftalık kongre değil, aylık araştırma hedefliyoruz"
Öğretim üyelerinin uzun süreli bilimsel çalışmalara katılmalarını desteklediklerini ifade eden Rektör Hacımüftüoğlu, “Gayemiz, oradan Türkiye’de olmayan metodolojilerin buraya kazandırılması. Hocaların oraya gidip bir haftalık kongreye katılmasını istemiyoruz. Aylarca kalmasını istiyoruz. Bunun destek merkezlerini de kurduk.İnsana yatırım yaparak, onların dünya çapında iş yapmaları ve dünyanın en iyi merkezlerinde kendilerini son noktaya doğru geliştirmeleri. En üst nokta neresiyse, onları oraya gönderip kendi mesleğinde Türkiye’nin değil, dünyanın sayılı olabilme fırsatını onlara vereceğiz. Türkiye’de bunu uygulayan üniversite yok.”diye konuştu.
"Erzurum’dan Türkiye’ye katkı vizyonuyla ilerliyoruz"
Amerika temaslarının Erzurum’un ötesinde ulusal bir vizyon taşıdığına dikkat çeken Rektör Hacımüftüoğlu, “Biz bunu sadece Erzurum için değil, Türkiye için yapıyoruz. Türkiye’de olmayan metodolojiyi getirsinler istiyoruz hocalarımız. Bu da her bir birim için ziyaretçilerin gelmesi demek. Bu ileriye yatırımdır. Hoca kalitesini daha da yükseltmemiz lazım. Bunu yarışmak için değil, ülkemize katkı için yapıyoruz. Vitrinle işimiz yok, faydalı olmaya çalışıyoruz. Orada Türk bilim insanlarını da bir araya getirdik. Orada yaptıklarımızın raporunu da iletecekler. Biz de hazırlıyoruz. Çok iyi kalitede hocalarımız Amerika’da. Atatürk Üniversitesi’nin hedefi dünya üniversitesi olmak.”ifadelerini kullandı.
Amerika’da temas kurulan merkezler:
Rektör Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu’nun Amerika ziyaretinde temas kurduğu merkezler ve üniversiteler şöyle sıralandı:
Maryland Üniversitesi’ne bağlı Biyobilim ve Biyoteknoloji Araştırma Enstitüsü (IBBR)
Boston Üniversitesi Fotonik Merkezi
Harvard Üniversitesi, MIT ve Boston Üniversitesi akademisyenleriyle buluşma
Türkiye Cumhuriyeti Boston Büyükelçiliği ziyareti
University of Michigan’dan Prof. Dr. Joerg Lahann ile görüşme
University of Southern California’dan Prof. Dr. Paul Bogdan ile görüşme
North Carolina State University’den Prof. Dr. Martin Thuo ile iş birliği görüşmesi
Biointerfaces Institute ev sahipliğinde “Nanoscale, Microscale, and Macroscale Networks in Brain Health Technologies Challenge” toplantısına katılım.
"İlaçta bağımsız Türkiye için Erzurum’u merkez yapıyoruz"
Yerli ilaç üretimiyle ilgili uzun yıllardır hayal ettiği projeyi hayata geçirmeye başladıklarını anlatan Hacımüftüoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:“26 yıldır farmakolojinin içerisindeyim. Bu benim alanım. Detaylarını iyi biliyorum. Bizim Türkiye’ye katkımız da benim iyi olduğum alanda olabilir. Dolayısıyla katkımızı o noktada düşünüyoruz.
Bu anlamda çok büyük sorun da var. 50’ye yakın şirketimiz olmasına rağmen, hammaddeyi Hindistan’dan, Çin’den alıp son halini burada ambalaj şekline getiriliyor. Bunu Amerika ve Avrupa yapamıyor. Türkiye de yapamıyor. Orada iş gücü daha yüksek. Bu yeni bir fikir değil. Daha önce rektör adayı olduğumda da aklımdaydı. O günlerden beri bu işleri kovalıyoruz.”
"100 stratejik ilaç Erzurum’da üretilecek"
Pandemide yaşanan ilaç krizinin ardından yerli üretimin stratejik önemini vurgulayan Hacımüftüoğlu, “Şu anda sadece parasetamol üretiliyor Türkiye’de. Savaş çıkarsa ilaç yok. Çıkış noktamız orası. Savaş, olağanüstü hal, pandemi gibi. Kovid pandemisinde bunu gördük. Hindistan kapattı. Bir ay dayanabildik. Tam ilaç sıkıntısı vardı, açıldı da kurtardık. Depoların bir ay içinde boşaldığını gördük. Pandemi yavaşladı da ilaçsız kalmadık. Hindistan ve Çin’den alabildik. Biz bunu da görünce ülke adına ne yapabiliriz diye düşündük.Eczanelerde 2-3 bin arası ilaç var. Özellikle stratejik olanları belirledik. 100 tane stratejik ilaç var. Listeyi çıkardık. Bu 100 taneyi Erzurum’da yapacağız ve depolayacağız dedim. Savaş çıksa da biz buradan ilaç göndereceğiz. İlaç şirketlerine vereceğiz, ambalajlarını yapsınlar. İlacın raf ömrü 2-3 sene. Ama ilaç hammaddesinin ömrü 50 sene.”dedi.
"İlaç üssü kuruluyor"
Projenin yalnızca üretim değil, istihdam ve ihracat hedefleri de taşıdığını belirten Rektör Hacımüftüoğlu,“Sıfırdan hammaddeyi de yapacağız. Biz farmakolojik olarak Türkiye’de birinci sıradayız. Bizden daha iyisi yok. Organik kimyada da birinci sıradayız. ODTÜ ikinci mesela. Bu ikisinin birleşimi zaten ilaç demek.Bu işi Türkiye’de bizden iyi kimse yapamaz. Türkiye sadece bir ilaç için bile on milyonlarca dolar para ödüyor Hindistan’a ve Çin’e. Bizim projemizle bu paralar da Türkiye’de kalacak” ifadelerini kullandı.
"88 kişilik bilim ordusu iş başında"
Projeye birçok akademisyenin dahil olduğunu belirten Hacımüftüoğlu, sürecin başladığını şöyle aktardı: “Sağlık Bakanlığı ve YÖK’ten de asistanlar gönderildi. 88 bilim ordusuyla ilk 10 ilacın çalışmalarına başladık. Hangi ilacı hangi hocaların çalışacağını da belirledik. Önümüzdeki seneler içinde depolayacağımız bina da kuracağız. Gerekli anlaşmaları sağladık. Bina içi için de anlaşma sağladık. İlaç hammadde üretim merkezi kuracağız. 1 aydır ilaç çalışmalarına da başladık. İlerleyen dönemde burada iş istihdamı da demek bu. Geliştirirsek yurt dışına da ilaç ihraç edebileceğiz. Ekipte organik kimya, farmakoloji ve eczacılık alanından hocalar var.”
Bu açıklamalar, Atatürk Üniversitesi'nin yalnızca Erzurum'un değil Türkiye'nin geleceğine dair güçlü vizyonunu ortaya koyarken, üniversitenin bilimsel altyapısının dünyayla entegre hale getirilmesi hedefini de gözler önüne serdi.
Manolya Bulut