
Anadolu coğrafyasını ilkçağ döneminde mesken eden devletlerden biride İyon devleti olmuştur. Yunanistan bölgesinde başlayan Dor saldırılarından kaçan Akalar tarafından kurulmuştur. İyonyalılar bugünkü İzmir ve Büyük Menderes ırmakları arasında kalan bölgede varlıklarını sürdürmüşlerdir. İyonya dönemi ilkçağın Rönesans diye tabir edilen bir devir olmuştur. Bunda en önemli etken bilim ve teknik alanda ortaya konulan eserler olmuştur. Özgür düşünce ortamı bilimin de gelişmesine ön ayak olmuştur. Tarihte HİSTORİA adlı eseriyle Herodot devrin ve sonraki çağların öncü ismidir. Tarihin babası olarak bilinen yazar aynı zamanda Bodrumludur. Olayları bir kronolojik sıraya göre anlatması onu tarihin ilk atası olarak kabul ettiren en önemli noktadır. Yer ve zaman belirterek olaylar anlatılmış; fakat neden-sonuç ilişkisi üzerinde durulmamıştır. İyon döneminin felsefe alanında öncü ismi olarak ise DİYOJEN unutulmamalıdır. Sinop’ta dünyaya gelen yazar, düşünceleri ve sözleriyle bugün dahi herkesin hayranlıkla okuduğu bir kişiliktir. Makedonya kralı Büyük İskender’e söylediği gölge etme başka ihsan isteme sözü halen daha geçerliliğini korumaktadır. İyon medeniyeti ve dünya tıp tarihinde HİPOKRAT ayrı bir yere sahiptir. Bugün tıp eğitimi alan ve doktorluk mesleğine adım atan her adayın mutlaka bilmemesi gereken yeminin de sahibidir. Aslında HİPOKRAT bir hukukçudur. Bizlerin onu bildiğimiz ve hafızalarımıza kazıdığımız ise yeminidir. Her doktor bu yemine sadık kalmalıdır ve hasta haklarını korumalıdır. Devrin bir diğer önemli şahsiyeti ise matematik alanında öncü isim olan Pisagor’dur. Tüm bunlar iyon medeniyetinde yüksek bir kültür seviyesinin de olduğunun somut delilidir. Bilimin gelişmesinde şehir devletleri şeklinde örgütlenmede önemlidir. İyon dönemine ait en önemli yapılar arasında yer alan yapıt ise CELSUS kütüphanesidir. Kütüphane kalıntıları İzmir ilimizin Selçuk ilçesinde yer almaktadır. Kütüphanede 14000 üzerinde kitabın yer aldığı tahmin edilmektedir. Bir diğer dönemin kalıntısı ise Artemis Tapınağıdır.
İyon devletinde yönetimde ilkçağda nadir görülen yönetim biçimlerinden biri olan oligarşi vardır. Oligarşi ülke yönetiminde belli bir grup veya zümrenin etkili olmasıdır. İyon şehirleri içerisinde en önemlileri Efes, Milet, Foça ve İzmir’dir. Liman şehirleri olan Efes ve Milet zaman içerisinde akarsuların getirdiği alüvyonların birikmesiyle içerde kalmış ve liman şehri olma özelliklerini kaybetmişlerdir. İzmir bugün halen daha bu özelliğini devam ettirmektedir. İthalat ve ihracat rakamları İzmir’in önemini ortaya koyan en önemli göstergedir. İyon uygarlığı felsefe alanında dünya tarihinde ilklerin ortaya çıktığı medeniyeti başında gelir. İlk felsefe okulu yine Milet şehrinde açılmıştır. İyon topraklarının tarıma elverişli olmaması deniz ticaretinin gelişmesine neden olmuştur. İyon kolonileri kurulmuş; fakat süreklilik olmamıştır. Bunda ki temel sebep elde edilen yerlerin vatan olarak görülmemesidir. Aynı durum Fenike koloni anlayışında vardır. Farklı olan sadece Yunan koloni düzenidir. İyonlar aynı zamanda mimariye İYON nizami denilen yeni bir tarz da kazandırmışlardır.
İlkçağın en önemli uygarlıklarından biri de Doğu Anadolu Bölgesinde kurulan Urartu devleti olmuştur. Urartular tarım ve hayvancılık alanında ortaya koydukları eserleriyle bölgede bugün dahi anılan devlettir. Şamran adı verilen sulama kanalı buna en somut delildir. Kanal bugün Van şehrinde kullanılmaktadır. Urartu devleti kendisine Tuşpa şehrini başkent tayin etmiştir. Urartular çok tanrılı bir inanca sahip olmuşlardır. Politeist bir inanca sahip olmalarına rağmen ölümden sonraki hayata inanmışlardır. Bunun en açık delili ise mezarlarını oda şeklinde yapmış olmalarıdır. Oda mezarlara Van’da rastlamak mümkündür. Urartu, Doğu Anadolu Bölgesinin madencileri olarak bilinen devlettir. MÖ. 900-600 yılları arasında hüküm süren başlangıçta feodal bir yapıya sahip olan Urartulara aynı zamanda Hurriler adı da verilmektedir. Kral Menia zamanında merkezi bir yönetim anlayışı benimsemişlerdir. Toprakkale, Altıntepe, Patnos, Çavuştepe, Kayalıdere Urartu döneminin özelliklerini yansıtan önemli yerleşim alanlarıdır.
Tüm bu anlatılanlar göstermektedir ki Anadolu coğrafyası, yer altı ve yerüstü kaynakları ile yaşanılması istenilen en önemli coğrafyalardan biri olmuştur. Tarıma elverişli toprakları, su kaynaklarının bolluğu, iklimin çeşitliliği Anadolu’yu gören herkesi büyülemiş ve ona kendisini bağlamıştır. Bugün bu coğrafyanın sahibi bizler, Anadolu’yu yurt edindiğimiz 1071’den beri onun uğrunda çok mücadele vermiş ve bu uğurda nice canlar vermişizdir. Hak bildiğimiz ve hak yolunda yürüdüğümüz müddetçe de Anadolu coğrafyasının tek sahibi ve savunucusu da yine bizler olacağız. Her türlü oyunlara karşı hem beraber ve birlikte karşı koyacak ve davamızdan vazgeçmeyeceğiz. Bizim davamız vatan, bayrak, dil, din ve ülküdür.
İyon devletinde yönetimde ilkçağda nadir görülen yönetim biçimlerinden biri olan oligarşi vardır. Oligarşi ülke yönetiminde belli bir grup veya zümrenin etkili olmasıdır. İyon şehirleri içerisinde en önemlileri Efes, Milet, Foça ve İzmir’dir. Liman şehirleri olan Efes ve Milet zaman içerisinde akarsuların getirdiği alüvyonların birikmesiyle içerde kalmış ve liman şehri olma özelliklerini kaybetmişlerdir. İzmir bugün halen daha bu özelliğini devam ettirmektedir. İthalat ve ihracat rakamları İzmir’in önemini ortaya koyan en önemli göstergedir. İyon uygarlığı felsefe alanında dünya tarihinde ilklerin ortaya çıktığı medeniyeti başında gelir. İlk felsefe okulu yine Milet şehrinde açılmıştır. İyon topraklarının tarıma elverişli olmaması deniz ticaretinin gelişmesine neden olmuştur. İyon kolonileri kurulmuş; fakat süreklilik olmamıştır. Bunda ki temel sebep elde edilen yerlerin vatan olarak görülmemesidir. Aynı durum Fenike koloni anlayışında vardır. Farklı olan sadece Yunan koloni düzenidir. İyonlar aynı zamanda mimariye İYON nizami denilen yeni bir tarz da kazandırmışlardır.
İlkçağın en önemli uygarlıklarından biri de Doğu Anadolu Bölgesinde kurulan Urartu devleti olmuştur. Urartular tarım ve hayvancılık alanında ortaya koydukları eserleriyle bölgede bugün dahi anılan devlettir. Şamran adı verilen sulama kanalı buna en somut delildir. Kanal bugün Van şehrinde kullanılmaktadır. Urartu devleti kendisine Tuşpa şehrini başkent tayin etmiştir. Urartular çok tanrılı bir inanca sahip olmuşlardır. Politeist bir inanca sahip olmalarına rağmen ölümden sonraki hayata inanmışlardır. Bunun en açık delili ise mezarlarını oda şeklinde yapmış olmalarıdır. Oda mezarlara Van’da rastlamak mümkündür. Urartu, Doğu Anadolu Bölgesinin madencileri olarak bilinen devlettir. MÖ. 900-600 yılları arasında hüküm süren başlangıçta feodal bir yapıya sahip olan Urartulara aynı zamanda Hurriler adı da verilmektedir. Kral Menia zamanında merkezi bir yönetim anlayışı benimsemişlerdir. Toprakkale, Altıntepe, Patnos, Çavuştepe, Kayalıdere Urartu döneminin özelliklerini yansıtan önemli yerleşim alanlarıdır.
Tüm bu anlatılanlar göstermektedir ki Anadolu coğrafyası, yer altı ve yerüstü kaynakları ile yaşanılması istenilen en önemli coğrafyalardan biri olmuştur. Tarıma elverişli toprakları, su kaynaklarının bolluğu, iklimin çeşitliliği Anadolu’yu gören herkesi büyülemiş ve ona kendisini bağlamıştır. Bugün bu coğrafyanın sahibi bizler, Anadolu’yu yurt edindiğimiz 1071’den beri onun uğrunda çok mücadele vermiş ve bu uğurda nice canlar vermişizdir. Hak bildiğimiz ve hak yolunda yürüdüğümüz müddetçe de Anadolu coğrafyasının tek sahibi ve savunucusu da yine bizler olacağız. Her türlü oyunlara karşı hem beraber ve birlikte karşı koyacak ve davamızdan vazgeçmeyeceğiz. Bizim davamız vatan, bayrak, dil, din ve ülküdür.