
Eylül ayı sonlarında, tam da üniversitelerde akademik yıl başlangıcı törenleri yapılmaktayken, internet haber portalı Aktüel Haber’in yayımladığı bir metnin başlığında şu ihbara (!) yer veriliyordu: İşsizlik Sorunu Nedeniyle Üniversitelerin Arkeoloji Bölümleri Tek Tek Kapanıyor !
18 Eylül’de Sözcü gazetesinde yayımlanan, Aktüel Haber’in de iki gün sonra Sözcü’den alıntılayarak sanal medyaya taşıdığı bu başlık ve altında uzayan metin, apaçık bir ihbar niteliğinde.
Kötü bir durumun, bir felaketin, müdahale gerektiren bir sapmanın, bir savruluşun sözle ifşası yani:
Kültür Bakanlığı’na…
Milli Eğitim Bakanlığı’na…
Cumhurbaşkanlığı’na bir ihbar, bir imdat çağrısı…
‘Niye ihbar, neden imdat çığlığı’ onu gerekçelendirmeye geçmeden haberi bir anımsayalım:
“Üniversitelerin arkeoloji bölümleri tek tek kapanıyor. En büyük sorun fazla kontenjan ve işsizlik. Arkeologlar, altyapı çalışmalarının uygulandığını kurumlarda arkeolog bulundurulmasının zorunlu olması gerektiğini belirtiyor. 2018-2019 yılında 18 arkeoloji bölümü kontenjanın dolmaması nedeniyle kapandı. Toplam 2 bin 123 kontenjanın bin 820´si doldu, 303´ü ise boş kaldı. Medeniyetler beşiği ülkemiz için kritik önemdeki arkeologlar, iş bulamamaktan yakınıyor.
Arkeologlar Derneği Başkanı İlkay İvgin, Anadolu´nun bereketli toprakları ve jeopolitik konumu dolayısıyla farklı medeniyetlere ev sahipliği yaptığını belirterek, bu coğrafya için arkeoloji biliminin büyük önem taşıdığını vurguladı.
Sıla Kemahlı’nın haberine göre, iş bulma kaygısı nedeniyle üniversitelerdeki arkeoloji bölümlerine ilginin azaldığını belirterek, “Bu yıl 10 civarında bölümün daha kapanacağını tahmin ediyoruz. Arkeoloji mezunlarının alımı yok. Alım olmayınca, talep de olmuyor. Kontenjanlar çok fazla. Bölümler her üniversiteye açılsın ancak kontenjanın bu kadar fazla olması sıkıntı çıkarıyor. Mesela her üniversiteye en fazla 10 öğrenci alımı yapılsa daha iyi olur” dedi.
Kanun Uygulanmıyor…
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu´nun 10´uncu maddesinin ek fıkrasına göre büyükşehir belediyeleri, valilikler, belediyeler bünyesinde arkeoloji gibi meslek alanlarından uzmanların görev alacağı koruma, uygulama ve denetim büroları bulundurmak zorunda. İl özel idareleri bünyesinde ise kültür varlıklarının korunmasına yönelik rölöve, restitüsyon, restorasyon projelerini hazırlayacak ve uygulayacak proje büroları ve sertifikalı yapı ustalarını yetiştirecek eğitim birimlerinin kurulması gerekiyor. İvgin, ilgili maddenin uygulanmasını istediklerini söyledi.”
***
Gelelim ‘ihbar’ nitelememi gerekçelendirmeye.
Niye bu haber bir ‘ihbar’?
Birincisi, ‘haber’ de ‘ihbar’ da zaten aynı kökten geliyor; Arapçada ihbar, ‘haber verme’ anlamına geliyor.
İkincisi, Türkçede ihbar sözcüğün birinci anlamının ötesinde bir hukuk terimi.
Bu terim; ‘bir sorunu, yetki ve sorumluluğu dahilinde onunla ilgilenecek merciye duyurma’ anlamına geliyor.
Kültür Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı, bu topraklarda gün yüzüne çıkmışlar gibi henüz keşfedilmemiş, kalıntılarına henüz erişilmemiş arkeolojik varlıklara da ‘millet adına sahip çıkan, paha biçilemez sayısız varlığın resmen sahibi olan kurumlar’.
Keza o kimliğiyle de gelecekte bu varlıklara dokunacak arkeologların yetişmesini güvence altına alması gereken kurumlar.
Elbette bu işlevi gerçekleştirirken Kültür Bakanlığı’na ve Cumhurbaşkanlığı’na yardımcı olan ‘bağlı kurumlar’ da var. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Anıtlar Yüksek Kurulu gibi…
İçinden tarihin ve arkeolojinin geçtiği bu kurumların da belli inisiyatifleri var. Kullanmalılar.
Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK ise işin üniversite-kontenjan boyutunda konuya dahil olabilirler. Zaten bir şeyler yapılıyorsa da ne yapıldığını, geleceğe dönük ne planlandığını açıklayıp yüreklere su serpebilirler.
Sonuçta mutlaka bu hızlı çözülmenin önüne geçilmeli.
Bir bilim dalı olarak arkeoloji elbette literatürden çıkmaz; ama akademik düzeyde ülkemizin ihtiyacını karşılayacak Arkeoloji eğitiminin de sonu gelmemeli.
18 Eylül’de Sözcü gazetesinde yayımlanan, Aktüel Haber’in de iki gün sonra Sözcü’den alıntılayarak sanal medyaya taşıdığı bu başlık ve altında uzayan metin, apaçık bir ihbar niteliğinde.
Kötü bir durumun, bir felaketin, müdahale gerektiren bir sapmanın, bir savruluşun sözle ifşası yani:
Kültür Bakanlığı’na…
Milli Eğitim Bakanlığı’na…
Cumhurbaşkanlığı’na bir ihbar, bir imdat çağrısı…
‘Niye ihbar, neden imdat çığlığı’ onu gerekçelendirmeye geçmeden haberi bir anımsayalım:
“Üniversitelerin arkeoloji bölümleri tek tek kapanıyor. En büyük sorun fazla kontenjan ve işsizlik. Arkeologlar, altyapı çalışmalarının uygulandığını kurumlarda arkeolog bulundurulmasının zorunlu olması gerektiğini belirtiyor. 2018-2019 yılında 18 arkeoloji bölümü kontenjanın dolmaması nedeniyle kapandı. Toplam 2 bin 123 kontenjanın bin 820´si doldu, 303´ü ise boş kaldı. Medeniyetler beşiği ülkemiz için kritik önemdeki arkeologlar, iş bulamamaktan yakınıyor.
Arkeologlar Derneği Başkanı İlkay İvgin, Anadolu´nun bereketli toprakları ve jeopolitik konumu dolayısıyla farklı medeniyetlere ev sahipliği yaptığını belirterek, bu coğrafya için arkeoloji biliminin büyük önem taşıdığını vurguladı.
Sıla Kemahlı’nın haberine göre, iş bulma kaygısı nedeniyle üniversitelerdeki arkeoloji bölümlerine ilginin azaldığını belirterek, “Bu yıl 10 civarında bölümün daha kapanacağını tahmin ediyoruz. Arkeoloji mezunlarının alımı yok. Alım olmayınca, talep de olmuyor. Kontenjanlar çok fazla. Bölümler her üniversiteye açılsın ancak kontenjanın bu kadar fazla olması sıkıntı çıkarıyor. Mesela her üniversiteye en fazla 10 öğrenci alımı yapılsa daha iyi olur” dedi.
Kanun Uygulanmıyor…
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu´nun 10´uncu maddesinin ek fıkrasına göre büyükşehir belediyeleri, valilikler, belediyeler bünyesinde arkeoloji gibi meslek alanlarından uzmanların görev alacağı koruma, uygulama ve denetim büroları bulundurmak zorunda. İl özel idareleri bünyesinde ise kültür varlıklarının korunmasına yönelik rölöve, restitüsyon, restorasyon projelerini hazırlayacak ve uygulayacak proje büroları ve sertifikalı yapı ustalarını yetiştirecek eğitim birimlerinin kurulması gerekiyor. İvgin, ilgili maddenin uygulanmasını istediklerini söyledi.”
***
Gelelim ‘ihbar’ nitelememi gerekçelendirmeye.
Niye bu haber bir ‘ihbar’?
Birincisi, ‘haber’ de ‘ihbar’ da zaten aynı kökten geliyor; Arapçada ihbar, ‘haber verme’ anlamına geliyor.
İkincisi, Türkçede ihbar sözcüğün birinci anlamının ötesinde bir hukuk terimi.
Bu terim; ‘bir sorunu, yetki ve sorumluluğu dahilinde onunla ilgilenecek merciye duyurma’ anlamına geliyor.
Kültür Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı, bu topraklarda gün yüzüne çıkmışlar gibi henüz keşfedilmemiş, kalıntılarına henüz erişilmemiş arkeolojik varlıklara da ‘millet adına sahip çıkan, paha biçilemez sayısız varlığın resmen sahibi olan kurumlar’.
Keza o kimliğiyle de gelecekte bu varlıklara dokunacak arkeologların yetişmesini güvence altına alması gereken kurumlar.
Elbette bu işlevi gerçekleştirirken Kültür Bakanlığı’na ve Cumhurbaşkanlığı’na yardımcı olan ‘bağlı kurumlar’ da var. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Anıtlar Yüksek Kurulu gibi…
İçinden tarihin ve arkeolojinin geçtiği bu kurumların da belli inisiyatifleri var. Kullanmalılar.
Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK ise işin üniversite-kontenjan boyutunda konuya dahil olabilirler. Zaten bir şeyler yapılıyorsa da ne yapıldığını, geleceğe dönük ne planlandığını açıklayıp yüreklere su serpebilirler.
Sonuçta mutlaka bu hızlı çözülmenin önüne geçilmeli.
Bir bilim dalı olarak arkeoloji elbette literatürden çıkmaz; ama akademik düzeyde ülkemizin ihtiyacını karşılayacak Arkeoloji eğitiminin de sonu gelmemeli.