
Atatürk Üniversitesi Türk-Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Mevlüt Yüksel, 1915 olaylarına ilişkin "1890'lı yıllarda başlayıp günümüze kadar olan süreçte yaşananların kanıt ve belgeleri, asıl soykırıma uğrayanların Türkler olduğunu gözler önüne seriyor. Türkleri soykırım yapmakla itham edenler meselenin siyasallaşmasına katkıda bulunuyor" dedi.
Manolya BULUT-PUSULA
Atatürk Üniversitesi Türk-Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Mevlüt Yüksel, Ermeni çeteleri tarafından 1918 yılında katledilen 3 bin Türk'ün anısına merkez Yakutiye ilçesinde yaptırılan Yanıkdere Şehitliği'nde basın toplantısı düzenledi.
Ermeni çetelerinin bölgede gerçekleştirdikleri katliamların; Atatürk Üniversitesi mensubu bilim insanlarınca 1986-1990 yılları arasında ve 2010 yılında yapılan bir dizi toplu mezar kazı çalışmalarıyla da dünya kamuoyunun bilgisine sunulduğunu dile getiren Doç. Dr. Mevlüt Yüksel, "Ermeni çetelerinin Türkleri hedef alan katliamları 20. yüzyılda da devam etti. 1992'de Dağlık Karabağ ve Hocalı'da bir gecede 613 Azerbaycan Türkü tüm dünyanın gözü önünde soykırıma tabi tutulmuştur. 2020'de Tovuz, Gence ve Karabağ'ın muhtelif yerlerinde sivil Azerbaycan Türklerinin üstüne bomba yağdırmak üzere yüzlerce Türk'ü katletmiştir." diye konuştu.
HDP Milletvekili Garo Paylan’ın TBMM’ye verdiği sözde ‘Ermeni soykırımı tanınsın’ kanun teklifine de tepki gösteren Yüksel, “ Şimdi de mecliste bu konuyla ilgili önerge veren bir isim var. Zaten Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Prof. Dr. Sayın Mustafa Şentop tarafından değerlendirilmesi yapılarak iade edilmiştir. Biz bu tür girişimleri, bu tür şehitlikleri olan ki Doğu Anadolu’da 185 tane belirlenmiş olan toplu mezar var, Türk ve Müslümanlara ait olan. Böyle bir hassasiyeti olan topluma yönelik böyle bir suçlamayı öneren önergeyi şiddetle kınıyoruz. Biz bu konuda bilimsel olarak karşılığını verebiliyoruz. Meselenin bu tarafı bazı çevrelerce görülmek istenmiyor. Sürekli aynı konular üzerine, cümleler üzerine bir gündem oluşturulmaya çalışılıyor. Türkiye bu gündemle uluslararası platformda itham edilmeye çalışılıyor. Bunların hepsi Ermeni lobilerinin güçlü olduğu ülkelerde siyaseti yönlendirmek amacıyla ortaya konulmuş girişimler. Dolayısıyla herhangi bir yaptırım gücü, hukuki bir yaptırımı Türkiye için yoktur. Tarihinin hiçbir yerinde soykırımla itham edilebilecek bir faaliyeti bulunmayan bir ülkeyiz” diye konuştu.

Toplu mezar kazılacak
Önümüzdeki günlerde yeni bir toplu mezar kazımı için çalışmaların hız kazandığını söyleyen Yüksel, “Toplu mezar kazıları için bir prosedür gerekiyor. Prosedürü yerine getirdikten sonra çok uzman bir heyetle çalışmamız gerekiyor. ileriki günlerde kamuoyu ile paylaşacağız, araştırma merkezimizin önemli çalışmaları var. Birkaç önemli kazı anlamında çalışmamız var, proje aşamasında, gerçekleştireceğiz” ifadelerini kullandı.
Yarım milyon Müslüman-Türk katledildi!
Arşiv belgelerinin verdiği bilgiler doğrultusunda yaklaşık 12 bini Erzurum’da olmak üzere Doğu Anadolu’da 519 bin civarında Müslüman-Türk’ün, Ermeni çetelerinin akla gelmeyecek yöntemleriyle acımasızca katledildiğini aktaran Yüksel, “Her sene olduğu gibi bu 24 Nisan tarihinde de Ermeni diasporası, Ermenistan Hükümeti, Ermenistan kamuoyu ve onları destekleyen çevreler, sözde soykırım iddiaları ile gündem oluşturma çabası içerisine girmişlerdir. Oysa ki; ortaya atılan bu mesnetsiz iddialar, tarihi çarpıtmak, gerçeklerin üstünü örtmeye ve insanlığı aldatmaya çalışmak gayesinden başka bir amaca hizmet etmeyecek mahiyettedir. Tarihi bir perspektiften bakılacak olursa; Ermeni çetelerinin Doğu Anadolu’daki katliamları I. Dünya Savaşı’nın sonlarından itibaren yeniden hız kazanmış ve 1922 yılına kadar devam etmiştir. Kazım Karabekir Paşa’nın 12 Şubat 1918 tarihinde başlattığı ileri harekât ile bölgenin Ermeni çetelerinden temizlenmesine kadar geçen süre içerisinde ülkelerinde ihtilal nedeniyle çekilen Rus ordularının silahlarını kullanan Ermeni çeteleri, Erzincan’dan başlayarak, Nahcıvan-Bakü dolaylarına kadar uzanan hatta yüzbinlere Müslüman-Türk ahaliyi acımasızca katletmişlerdir. Ermeni çetelerinin bu katliamları ve terör eylemleri başta Osmanlı Devleti’nin arşivleri olmak üzere birçok ülkenin resmi kayıtlarına da girmiştir. Hınçak ve Taşnak Ermeni Türk ordusunun önünden kaçış güzergâhı olan söz konu bu hat üzerindeki; Alaca’da, Ilıca’da, Tepeköy’de, Börekli Köy’de, Erzurum merkezdeki Ezirmikli Osman Ağa ve Mürsel Paşa Konaklarında, Hacı Ahmet Ağa Hanı’nda, şu anda bulunduğumuz ve ismini Ermeni çetelerinin katliamlarından alan Yanıkdere’de, Soğucak’ta Dumlu’da Tufanç’ta Yeşil Yayla Köyünde, Hasankale’de, Tımar’da, Köprüköy’de, Karaurgan’da Sarıkamış’ta, Kars’ta, Derecik’te, Iğdır’da, Hakmehmet ve Oba Köylerinde hatta Nahçıvan’da ve Azerbaycan’ın bir kısım yerlerinde yüzbinlerce Müslüman Türk’ü katletmişlerdir. Arşiv belgelerinin verdiği bilgiler doğrultusunda yaklaşık 12.000’i Erzurum’da olmak üzere Doğu Anadolu’da 519.000 civarında Müslüman-Türk, Ermeni çetelerinin akla gelmeyecek yöntemleriyle acımasızca katledilmişlerdir” dedi.
Manolya BULUT-PUSULA
Atatürk Üniversitesi Türk-Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Mevlüt Yüksel, Ermeni çeteleri tarafından 1918 yılında katledilen 3 bin Türk'ün anısına merkez Yakutiye ilçesinde yaptırılan Yanıkdere Şehitliği'nde basın toplantısı düzenledi.
Ermeni çetelerinin bölgede gerçekleştirdikleri katliamların; Atatürk Üniversitesi mensubu bilim insanlarınca 1986-1990 yılları arasında ve 2010 yılında yapılan bir dizi toplu mezar kazı çalışmalarıyla da dünya kamuoyunun bilgisine sunulduğunu dile getiren Doç. Dr. Mevlüt Yüksel, "Ermeni çetelerinin Türkleri hedef alan katliamları 20. yüzyılda da devam etti. 1992'de Dağlık Karabağ ve Hocalı'da bir gecede 613 Azerbaycan Türkü tüm dünyanın gözü önünde soykırıma tabi tutulmuştur. 2020'de Tovuz, Gence ve Karabağ'ın muhtelif yerlerinde sivil Azerbaycan Türklerinin üstüne bomba yağdırmak üzere yüzlerce Türk'ü katletmiştir." diye konuştu.
HDP Milletvekili Garo Paylan’ın TBMM’ye verdiği sözde ‘Ermeni soykırımı tanınsın’ kanun teklifine de tepki gösteren Yüksel, “ Şimdi de mecliste bu konuyla ilgili önerge veren bir isim var. Zaten Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Prof. Dr. Sayın Mustafa Şentop tarafından değerlendirilmesi yapılarak iade edilmiştir. Biz bu tür girişimleri, bu tür şehitlikleri olan ki Doğu Anadolu’da 185 tane belirlenmiş olan toplu mezar var, Türk ve Müslümanlara ait olan. Böyle bir hassasiyeti olan topluma yönelik böyle bir suçlamayı öneren önergeyi şiddetle kınıyoruz. Biz bu konuda bilimsel olarak karşılığını verebiliyoruz. Meselenin bu tarafı bazı çevrelerce görülmek istenmiyor. Sürekli aynı konular üzerine, cümleler üzerine bir gündem oluşturulmaya çalışılıyor. Türkiye bu gündemle uluslararası platformda itham edilmeye çalışılıyor. Bunların hepsi Ermeni lobilerinin güçlü olduğu ülkelerde siyaseti yönlendirmek amacıyla ortaya konulmuş girişimler. Dolayısıyla herhangi bir yaptırım gücü, hukuki bir yaptırımı Türkiye için yoktur. Tarihinin hiçbir yerinde soykırımla itham edilebilecek bir faaliyeti bulunmayan bir ülkeyiz” diye konuştu.

Toplu mezar kazılacak
Önümüzdeki günlerde yeni bir toplu mezar kazımı için çalışmaların hız kazandığını söyleyen Yüksel, “Toplu mezar kazıları için bir prosedür gerekiyor. Prosedürü yerine getirdikten sonra çok uzman bir heyetle çalışmamız gerekiyor. ileriki günlerde kamuoyu ile paylaşacağız, araştırma merkezimizin önemli çalışmaları var. Birkaç önemli kazı anlamında çalışmamız var, proje aşamasında, gerçekleştireceğiz” ifadelerini kullandı.
Yarım milyon Müslüman-Türk katledildi!
Arşiv belgelerinin verdiği bilgiler doğrultusunda yaklaşık 12 bini Erzurum’da olmak üzere Doğu Anadolu’da 519 bin civarında Müslüman-Türk’ün, Ermeni çetelerinin akla gelmeyecek yöntemleriyle acımasızca katledildiğini aktaran Yüksel, “Her sene olduğu gibi bu 24 Nisan tarihinde de Ermeni diasporası, Ermenistan Hükümeti, Ermenistan kamuoyu ve onları destekleyen çevreler, sözde soykırım iddiaları ile gündem oluşturma çabası içerisine girmişlerdir. Oysa ki; ortaya atılan bu mesnetsiz iddialar, tarihi çarpıtmak, gerçeklerin üstünü örtmeye ve insanlığı aldatmaya çalışmak gayesinden başka bir amaca hizmet etmeyecek mahiyettedir. Tarihi bir perspektiften bakılacak olursa; Ermeni çetelerinin Doğu Anadolu’daki katliamları I. Dünya Savaşı’nın sonlarından itibaren yeniden hız kazanmış ve 1922 yılına kadar devam etmiştir. Kazım Karabekir Paşa’nın 12 Şubat 1918 tarihinde başlattığı ileri harekât ile bölgenin Ermeni çetelerinden temizlenmesine kadar geçen süre içerisinde ülkelerinde ihtilal nedeniyle çekilen Rus ordularının silahlarını kullanan Ermeni çeteleri, Erzincan’dan başlayarak, Nahcıvan-Bakü dolaylarına kadar uzanan hatta yüzbinlere Müslüman-Türk ahaliyi acımasızca katletmişlerdir. Ermeni çetelerinin bu katliamları ve terör eylemleri başta Osmanlı Devleti’nin arşivleri olmak üzere birçok ülkenin resmi kayıtlarına da girmiştir. Hınçak ve Taşnak Ermeni Türk ordusunun önünden kaçış güzergâhı olan söz konu bu hat üzerindeki; Alaca’da, Ilıca’da, Tepeköy’de, Börekli Köy’de, Erzurum merkezdeki Ezirmikli Osman Ağa ve Mürsel Paşa Konaklarında, Hacı Ahmet Ağa Hanı’nda, şu anda bulunduğumuz ve ismini Ermeni çetelerinin katliamlarından alan Yanıkdere’de, Soğucak’ta Dumlu’da Tufanç’ta Yeşil Yayla Köyünde, Hasankale’de, Tımar’da, Köprüköy’de, Karaurgan’da Sarıkamış’ta, Kars’ta, Derecik’te, Iğdır’da, Hakmehmet ve Oba Köylerinde hatta Nahçıvan’da ve Azerbaycan’ın bir kısım yerlerinde yüzbinlerce Müslüman Türk’ü katletmişlerdir. Arşiv belgelerinin verdiği bilgiler doğrultusunda yaklaşık 12.000’i Erzurum’da olmak üzere Doğu Anadolu’da 519.000 civarında Müslüman-Türk, Ermeni çetelerinin akla gelmeyecek yöntemleriyle acımasızca katledilmişlerdir” dedi.
