
Erzurum’un Aşkale ilçesine bağlı Topalçavuş ve Ocaklı Mahallelerinde iddiaya göre özel bir enerji firması tarafından kurulması planlanan Gelinkaya Güneş Enerjisi Santrali (GES) köylülerin tepkisine yol açtı. İddiaya göre 600 yıllık bir geçmişi olan köylerinde yüzyıllardır ekip biçtikleri verimli tarım arazilerinin çorak gösterilerek acele kamulaştırılmasına tepki gösteren köylüler, projenin çevreye ve hayvancılığa da büyük zarar vereceğini söyledi.

Köylülerin mücadelesinin her zaman yanında olduklarını belirten Aşkale Dernekler Federasyonu Başkanı Necati Kotan, “Kanun hükmündeki kararnamenin durdurulması için 7 Ağustos 2025’te dava açtık. Dava listesinde birinci sıradayızancak dava henüz kesinleşmedi.Duruşma yapılmadığı için hâlâ sıramızın gelmesini bekliyoruz” dedi.

“18 yıldır ekip biçiyoruz, nasıl çorak arazi oluyor?”
Başkan Necati Kotan, yıllardır arpa, buğday, yulaf ve korunga ekilen toplam 450 dönümlük alanın, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunda “verimsiz ve kullanılmayan” olarak gösterildiğini belirterek duruma tepki gösterdi. Arazilerin dörtte üçünün hububat ekim alanı, kalanının ise aktif kullanılan mera olduğunu vurgulayan Kotan, İl Tarım ve Orman Müdürlüğünün geçmiş yıllarda bu alanlara düzenli olarak destekleme ödemesi yaptığını hatırlattı. Acele kamulaştırma kararının (yurt savunması ihtiyacının ortaya çıktığı durumlarda savaş ya da seferberlik hallerinde veya savaş gerektirebilecek olağanüstü durumlarda, kamu yararı nedeniyle taşınmazlar üzerinde) verildiğine dikkat çeken Kotan, “Bölgede bin 500 küçük ve büyükbaş hayvan var, arıcılıkta yapılıyor bu verilen karar bu sebeple bile bize uygun değildir diye konuştu.

Kotan’ın iddiasına göre, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nün bakanlığa gönderdiği raporda tarım yapılan alanları yanlış sınıflandırıldı. Bu sonuç üzerine köylüler topraklarından tekrar numune alıp değerlendirme istedi. Köylüler aldıkları toprak tahlil sonuçlarının resmi raporlarla uyuşmaması hâlinde Erzurum İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne dava açacaklarını belirtti. Toprak sahipleri Danıştay’da yürütmeyi durdurma istemli dava hazırlıklarına başladı.

“Aynı firma daha önce 2 bin dönümü aldı, sonra yabancılara devretti”
Aşkale TopalçavuşKöyü Muhtarı Tuncay Arslan, aynı firmanın yıllar önce aynı bölgede yaklaşık 2 bin dönüm araziyi hidroelektrik santrali için aldığını ve birkaç yıl sonra bu alanın yabancı bir firmaya devredildiğini söyledi. Arslan, köylülerin, benzer bir durumun tekrar yaşanmasından endişe ettiklerini belirterek, “Tapulu arazimizi satmak istemiyoruz. Ama firma ile devlet kurumları arasında bizim adımıza pazarlık yapılıyor. Rayiç bedeller bile bize sorulmadan belirlenmiş” sözleriyle tepkilerini dile getirdi.

ÇED raporunda çelişkiler
Köylülerin, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’ne yazılan dilekçede yer alan ifadelerinde ÇED raporunda yer alan teknik bilgiler de eleştiriliyor. İddiaya göre raporda proje alanında “yüzey suyu yoktur” ifadesi bulunurken, başka bir bölümde “sürekli akış gösteren derelerin yakın olduğu” yazıyor. Köylüler, bölgenin yoğun kar erimesi ve zengin yeraltı kaynaklarıyla bilindiğini, GES panellerinin temizliği için kullanılacak suyun bile ekosistemi bozacağını belirtiyor.

“Kışın eksi 40’ı gören yerde GES olmaz”
Köy halkı, Aşkale’nin sert kış koşullarına dikkat çekerek kış aylarında sıcaklığın eksi 25–40 dereceye düştüğünü, yoğun kar, dolu, rüzgâr ve yıldırımın sık görüldüğünü belirtirkenbu koşulların panellerde kırılma, kar yüküyle çökme, dolu hasarı ve yangın riskini artıracağını, bunun hem çevre hem de insanlar için tehlike oluşturacağını belirtiyor.

Yaban hayatı ve kuş göç yolu yok sayılmış
ÇED raporunun flora-fauna bölümü de tepki topluyor. Raporda bölgede yaban hayatı, göçmen kuşlar, endemik türler veya kelebek çeşitliliği olmadığı iddia edilse de Atatürk Üniversitesi çalışmalarının ve Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü (DKMP) verilerinin bölgenin yüksek biyolojik çeşitliliğe sahip olduğunu ortaya koyduğu belirtiliyor. Köylüler ayrıca güneş panellerinin yansımasının kuşlar için ölümcül tuzak oluşturabileceğine yönelik bilimsel bulguların raporda yer almadığını savunuyor.

Ümmühan Göğtaş