
Çocuk yaşta dedesinin yaptığı taş işçiliği eserleriyle tanışan Ekici, ilkokulda başladığı resim merakıyla heykeltıraşlığa yöneldi.
Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim-İş Bölümünden 2012'de mezun olan Ekici, yaklaşık 20 yıldır taş, ahşap, demir ve seramik gibi birçok malzemeden sanatsal ürünler ortaya koymaya devam ediyor.
Furkan Ekici, ailesinde taşla uğraşan birçok kişinin bulunduğunu ve kendisinin bu mirası sanata dönüştürme yoluna gittiğini söyledi.
Kendini sürekli geliştirdiğini belirten Ekici, "Biraz genetik diyebiliriz. Dedemin babası eski taş oyma ustalarındandı. Onun yaptığı eserleri çocukken görme fırsatım oldu ve bu alana ilgim iyice arttı. İlkokulda resim derslerinde yeteneğim fark edildi, bu alanı meslek edinmeye karar verdim." dedi.
Üniversiteden mezun olduktan sonra profesyonel olarak heykeltıraşlığa başladığını ifade eden Ekici, şöyle devam etti:
"Yaklaşık 20 yıldır bu işin içindeyim. Şu an ahşap ve taş oyma, sıcak demir, heykel, fiber kalıp heykel yapabiliyorum. Projeler, kavşaklar, meydanlar, il dışı ve yurt dışına yaptığım çalışmalar oluyor. İstanbul, Ordu ve birçok kente iş yaptım. Yurt dışında son olarak Hollanda'dan aldığım siparişi yaptım. Gelen taleplere göre zamanlamayı ayarlayıp üretim yapıyorum."
"Psikolojik anlamda çok keyif alıyorum"
Sanatla iç içe yaşamanın kendisi için vazgeçilmez bir tutku olduğunu anlatan Ekici, yaptığı eserlerin sergilenmesini izlemekten büyük keyif aldığını dile getirdi.
Heykeltıraşlığın insanlık tarihinde çok eski bir meslek olduğunu hatırlatan Ekici, şunları kaydetti:
"Psikolojik anlamda çok keyif alıyorum, kendimi iyi hissediyorum. Üretmek bir sanatçı için bir hastalık gibi oluyor. Bir daha dünyaya gelsem aynı işi yapardım. Michelangelo'nun eserlerini çok beğeniyorum. Davut Heykeli'ni, Musa Heykeli'ni çok beğeniyorum. O şekilde çalışmalar yapmayı arzuluyorum. Hedeflerim içerisinde var. Dedemin yaptığı motifleri gördüm, camilerdeki çalışmalarını gördüm. Bu beni çok etkilemişti. Bugün de aynı mesleği yapıyorum."
AA
