
"Ayşe tatile çıksın" parolasıyla başlatılan ve adadaki Türklerin uğradığı baskı ve zulmü ortadan kaldırmak amacıyla Türk Silahlı Kuvvetlerince gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekatı, yakın tarihimizdeki başarılı bir zaferdir.
Derleyen : Cihat İncesu / Pusula

Takvimler 1974'ü gösterdiğinde, 12 Mart Muhtırasının getirdiği askeri ortamdan yeni çıkılmış ve 1973 Ekim'inde yapılan seçimler sonucu sandıktan ilk defa sol bir parti çıkmıştı. Halk Bülent Ecevit'i seçmişti, fakat milletvekili sayısı tek başına iktidar olmaya yetmiyordu. Adalet Partisi ile koalisyon yapılması imkânsızdı. Zira iki parti birbirine tamamen karşı düşüncelere sahipti. Ecevit, Milli Selamet Partisi'nin lideri Necmettin Erbakan ile görüştü ve koalisyon hükümeti kuruldu.

MSP-CHP koalisyonu günler geçtikçe birbiriyle zıtlaşıyordu. Fakat Temmuz ayına gelindiğinde bu zıtlaşmaları rafa kaldıracak bir olay oldu. Yunanistan desteğiyle Rumlar, Kıbrıs'ta III. Makarios'u devirmişlerdi. Böylece Enosis, yani Kıbrıs'ın Yunanistan'a katılmasının ilk adımları atılmıştı.
Kıbrıs Rum tarafı, Kıbrıs Türklerini devlet kurumlarından dışlama, izole etme, adadaki varlıklarını sona erdirme ve Yunanistan ile birleşme (Enosis) yolunu açmaya yönelik girişimlerde bulundu. Kıbrıs Cumhuriyeti, Kıbrıslı Rumların 1963'te tek taraflı güç kullanımıyla anayasayı feshetmelerinden sonra ortadan kalktı. Enosis hedefine ulaşabilmek için silahlanan Rumlar, Yunanistan ile 1974'e kadar Kıbrıs Türklere saldırı, baskı ve zulmü artırdı.

Başbakan Bülent Ecevit, konuyu görüşmek için İngiltere'ye gitti. Bu arada Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan, çoktan Milli Güvenlik Kurulunu toplamış ve yapılacak harekatın detaylarını görüşüyordu.
20 Temmuz sabahı saatler 06.05'i gösterdiğinde gökyüzü Kıbrıs semaları Türk paraşütçüleriyle dolmuştu. Paraşütçüler Lefkoşa yakınlarına inecekler ve Girne'ye çıkartma yapan birliklerle buluşacaklardı. Kıbrıs'taki Türk halkı askerleri sevinç ve coşkuyla karşıladı. Halk artık Rum çetelerinin tacizinden kurtulacaktı. Fakat ilerleyen saatlerde harekatın hiç de kolay olamayacağı ortaya çıktı.

İndirme yapan askerler diğer birliklerle birleşmek için dağları aşmak zorundaydılar. Fakat Beşparmak Dağlarında beklenmedik bir taarruz ateşi başladı. Her kayanın altı temizlenmeli, düşmanlar imha edilerek ilerlenmeliydi. Böylece askerlerin hızı yavaşlıyor, vakit gecikiyor, buluşma zorlaşıyordu. Hava karardığında ise helikopterler bir şey göremediği için askerlere destek veremez oldu. Karanlıkta kendi askerimizi vurabileceği için, denizden gelen ateş desteği de kesildi. Mehmetçik Beşparmak Dağlarında tek başınaydı, gün doğana kadar direnebilirlerse harekat başarıya ulaşacaktı.

O gece başta Bülent Ecevit olmak üzere, devlet görevlilerinden çoğu sabaha kadar uyuyamamıştı. Çünkü askerlerimizden haber alınamıyordu. Gün doğumuyla herkes derin bir nefes aldı. Sabahın ilk saatlerinde gökyüzünde Türk jetleri görünmüştü, askerlerimiz gece boyu düşman saldırılarına başarıyla direnmişlerdi. Hava, deniz ve karadan gerçekleştirilen müşterek harekat sonucu Rumlar kısa sürede bastırılmıştı. Ancak çevreye dağılan Rum çeteleri, bu sefer Türk köylerine daha sert tacizlerde bulunmaya başlamıştı.

ABD ve İngiltere çatışmanın masada bitirilmesini istiyordu. Bu sebeple Türk ve Yunan tarafları Cenevre'ye davet edildi. Türkiye, Kıbrıs üzerindeki bütün Türklerin güvenliğini sağlamak istiyordu. Ateşkesin şartları büyük ölçüde kabul edilmiş gibi görünse de, Rumların asıl hedefi Türk askerini Kıbrıs'tan çıkartmaktı. Cenevre'deki görüşmeler sürerken adadaki Türk köyleri tehdit altındaydı. Her geçen dakika çok önemliydi, ya harekata devam edilecekti veya bir antlaşma sağlanacaktı. Görüşmelerden bir sonuç çıkamayacağını anlayan Dışişleri Bakanı Turan Güneş, Ankara'yı aradı ve o tarihi cümleyi kurdu: ''Ayşe tatile çıkabilir.''

Ayşe, Turan Güneş'in kızının ismiydi, II. Harekatın parolası olarak bu cümle seçilmişti. Harekat kısa sürede başarıya ulaştı. Adanın %35'i ele geçirilmiş ve bölgede yaşayan Türk halkı güvene kavuşturulmuştu. Bu zafer sonucunda Türkiye bir daha örneği görülmeyecek bir biçimde birbirine kenetlendi. Farklı eğitimden, farklı siyasi görüşten ve farklı hayat bakışına sahip insanların hepsi bir aradaydı. Fakat bu mutluluk uzun sürmeyecekti, batı ülkeleri bu harekatın sonucundan hiç de memnun değillerdi.
Daha Kıbrıs Harekatı gerçekleşmeden evvel ABD Türkiye'ye ambargo uygulama kararı almıştı. Üstüne bir de batının istemediği Kıbrıs Barış Harekatı eklenmişti. Türkiye artık ekonomik bunalımlarla sürecek bir dönemin içerisine girmişti. Sonuç olarak Amerika'nın sıkıştırmaları etkili olmuştu.
Netice itibarıyla Kıbrıs Barış Harekatı sonucunda, adada yaşayan Türk unsurları diğer ülkeler tarafından tanınmıştı. Günümüzdeki sınırlar çizildi ve 1975 yılında Rauf Denktaş, Kıbrıs Türk Federe Devleti''nin ilk Cumhurbaşkanı seçildi. 1983'te isim Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak kabul edildi. Denktaş 2005 yılına kadar art arda görevine tekrar seçildi. 2005 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmayan Denktaş, 13 Ocak 2012'de 88 yaşında hayata veda etti.
Derleyen : Cihat İncesu / Pusula

Takvimler 1974'ü gösterdiğinde, 12 Mart Muhtırasının getirdiği askeri ortamdan yeni çıkılmış ve 1973 Ekim'inde yapılan seçimler sonucu sandıktan ilk defa sol bir parti çıkmıştı. Halk Bülent Ecevit'i seçmişti, fakat milletvekili sayısı tek başına iktidar olmaya yetmiyordu. Adalet Partisi ile koalisyon yapılması imkânsızdı. Zira iki parti birbirine tamamen karşı düşüncelere sahipti. Ecevit, Milli Selamet Partisi'nin lideri Necmettin Erbakan ile görüştü ve koalisyon hükümeti kuruldu.

MSP-CHP koalisyonu günler geçtikçe birbiriyle zıtlaşıyordu. Fakat Temmuz ayına gelindiğinde bu zıtlaşmaları rafa kaldıracak bir olay oldu. Yunanistan desteğiyle Rumlar, Kıbrıs'ta III. Makarios'u devirmişlerdi. Böylece Enosis, yani Kıbrıs'ın Yunanistan'a katılmasının ilk adımları atılmıştı.
Kıbrıs Rum tarafı, Kıbrıs Türklerini devlet kurumlarından dışlama, izole etme, adadaki varlıklarını sona erdirme ve Yunanistan ile birleşme (Enosis) yolunu açmaya yönelik girişimlerde bulundu. Kıbrıs Cumhuriyeti, Kıbrıslı Rumların 1963'te tek taraflı güç kullanımıyla anayasayı feshetmelerinden sonra ortadan kalktı. Enosis hedefine ulaşabilmek için silahlanan Rumlar, Yunanistan ile 1974'e kadar Kıbrıs Türklere saldırı, baskı ve zulmü artırdı.

Başbakan Bülent Ecevit, konuyu görüşmek için İngiltere'ye gitti. Bu arada Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan, çoktan Milli Güvenlik Kurulunu toplamış ve yapılacak harekatın detaylarını görüşüyordu.
20 Temmuz sabahı saatler 06.05'i gösterdiğinde gökyüzü Kıbrıs semaları Türk paraşütçüleriyle dolmuştu. Paraşütçüler Lefkoşa yakınlarına inecekler ve Girne'ye çıkartma yapan birliklerle buluşacaklardı. Kıbrıs'taki Türk halkı askerleri sevinç ve coşkuyla karşıladı. Halk artık Rum çetelerinin tacizinden kurtulacaktı. Fakat ilerleyen saatlerde harekatın hiç de kolay olamayacağı ortaya çıktı.

İndirme yapan askerler diğer birliklerle birleşmek için dağları aşmak zorundaydılar. Fakat Beşparmak Dağlarında beklenmedik bir taarruz ateşi başladı. Her kayanın altı temizlenmeli, düşmanlar imha edilerek ilerlenmeliydi. Böylece askerlerin hızı yavaşlıyor, vakit gecikiyor, buluşma zorlaşıyordu. Hava karardığında ise helikopterler bir şey göremediği için askerlere destek veremez oldu. Karanlıkta kendi askerimizi vurabileceği için, denizden gelen ateş desteği de kesildi. Mehmetçik Beşparmak Dağlarında tek başınaydı, gün doğana kadar direnebilirlerse harekat başarıya ulaşacaktı.

O gece başta Bülent Ecevit olmak üzere, devlet görevlilerinden çoğu sabaha kadar uyuyamamıştı. Çünkü askerlerimizden haber alınamıyordu. Gün doğumuyla herkes derin bir nefes aldı. Sabahın ilk saatlerinde gökyüzünde Türk jetleri görünmüştü, askerlerimiz gece boyu düşman saldırılarına başarıyla direnmişlerdi. Hava, deniz ve karadan gerçekleştirilen müşterek harekat sonucu Rumlar kısa sürede bastırılmıştı. Ancak çevreye dağılan Rum çeteleri, bu sefer Türk köylerine daha sert tacizlerde bulunmaya başlamıştı.

ABD ve İngiltere çatışmanın masada bitirilmesini istiyordu. Bu sebeple Türk ve Yunan tarafları Cenevre'ye davet edildi. Türkiye, Kıbrıs üzerindeki bütün Türklerin güvenliğini sağlamak istiyordu. Ateşkesin şartları büyük ölçüde kabul edilmiş gibi görünse de, Rumların asıl hedefi Türk askerini Kıbrıs'tan çıkartmaktı. Cenevre'deki görüşmeler sürerken adadaki Türk köyleri tehdit altındaydı. Her geçen dakika çok önemliydi, ya harekata devam edilecekti veya bir antlaşma sağlanacaktı. Görüşmelerden bir sonuç çıkamayacağını anlayan Dışişleri Bakanı Turan Güneş, Ankara'yı aradı ve o tarihi cümleyi kurdu: ''Ayşe tatile çıkabilir.''

Ayşe, Turan Güneş'in kızının ismiydi, II. Harekatın parolası olarak bu cümle seçilmişti. Harekat kısa sürede başarıya ulaştı. Adanın %35'i ele geçirilmiş ve bölgede yaşayan Türk halkı güvene kavuşturulmuştu. Bu zafer sonucunda Türkiye bir daha örneği görülmeyecek bir biçimde birbirine kenetlendi. Farklı eğitimden, farklı siyasi görüşten ve farklı hayat bakışına sahip insanların hepsi bir aradaydı. Fakat bu mutluluk uzun sürmeyecekti, batı ülkeleri bu harekatın sonucundan hiç de memnun değillerdi.
Daha Kıbrıs Harekatı gerçekleşmeden evvel ABD Türkiye'ye ambargo uygulama kararı almıştı. Üstüne bir de batının istemediği Kıbrıs Barış Harekatı eklenmişti. Türkiye artık ekonomik bunalımlarla sürecek bir dönemin içerisine girmişti. Sonuç olarak Amerika'nın sıkıştırmaları etkili olmuştu.
Netice itibarıyla Kıbrıs Barış Harekatı sonucunda, adada yaşayan Türk unsurları diğer ülkeler tarafından tanınmıştı. Günümüzdeki sınırlar çizildi ve 1975 yılında Rauf Denktaş, Kıbrıs Türk Federe Devleti''nin ilk Cumhurbaşkanı seçildi. 1983'te isim Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak kabul edildi. Denktaş 2005 yılına kadar art arda görevine tekrar seçildi. 2005 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmayan Denktaş, 13 Ocak 2012'de 88 yaşında hayata veda etti.