
“Biz 10 Temmuz’daki olağanüstü büyük kurultayla hem tüzüğümüzü değiştirecek hem de seçim yapacağız. Bunun dışında hiçbir kurultay tarihini tanımıyoruz”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Biz 10 Temmuz’daki olağanüstü büyük kurultayla hem tüzüğümüzü değiştirecek, hem de seçim yapacağız. Bunun dışında hiçbir kurultay tarihini tanımıyoruz. Olağanüstü büyük kurultay kapsamında 19 Haziran gününü açıklayıp kaos imalatı yapan, MHP’yi paralel hesap ve yönlendirmeyle ele geçirmeyi planlayanlara da asla hiçbir şart altında itibar etmeyeceğiz, izin vermeyeceğiz, dikkate almayacağız” dedi.
TBMM'de partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada 2 Haziran tarihinde Almanya Federal Meclisi'nde görüşülecek sözde Ermeni soykırım yasa tasarısına değinen Bahçeli, “Başbakan Yıldırım konuyla ilgili hassasiyeti dün mevkidaşı Merkel’e iletmişse de ne olacağı, Alman Meclisi'nde nasıl bir karar alınacağı bilmece gibidir. Türkiye’nin etrafı çembere alınmaktadır. Başkanlık dayatması, yeni bir sistem zorlaması ters tepecek, muhataplarını şimdiden uyarıyorum, alayını mahcup ve perişan edecektir. Başkanlık parantezine alınarak planlanan yeni anayasa AKP’nin parti tüzüğü, saray fermanı, hükümdar iradesinin temellendiği bir misak şeklinde görülmemelidir. Aksi halde yıkım ve iç kargaşa ağlarını örecek, Türkiye’yi yiyip bitirecektir” diye konuştu.
“Olağanüstü kurultay 10 Temmuz’da
24 Mayıs tarihinde Yargıtay’ın olağanüstü büyük kurultayla ilgili kararını açıkladığını ve hukuki savunmayı kabul etmediğini belirten Bahçeli, konuya iliştin şunları dedi:
“Ankara 12’nci Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 8 Nisan 2016 tarihinde vermiş olduğu kararı onadı ve son noktayı koydu. Bize düşen de Milliyetçi Hareket Partisi’nin daha da tartışılıp yıpratılmasının önüne geçerek gereğini yapmaktı. Biz de yaptık ve seçimli olağanüstü büyük kurultay tarihini 10 Temmuz 2016 Pazar günü olarak belirledik. Ve de bunu dava arkadaşlarımıza ve milletimize ilan ettik. Yargıtay’ın gerekçeli kararını açıkladıktan bir gün sonra lazım gelen değerlendirmelerimizi milletimizle paylaştık. Bilinsin ki, Yargıtay 18’nci Hukuk Dairesi adaletsizliği teyit etmiş, haksızlığa ve yandaşlığa imza atmıştır. Rize’de çay toplayıp Kırşehir’de defalarca devlet başkanı diye tarif ettiği Sayın Erdoğan’ı hararetle alkışlayan bir hukukçu mantığının yönettiği bir kurumdan başka bir sonuç da zaten beklenemezdi. Yargıtay’ın Sayın Başkanı çayı topladığına göre herhalde demini almasını bekleyecek, siyasi cirit oynarken giydiği yandaş ceketi üzerine tam gelecektir. Bu nadir bulunur değerli şahsiyetin sanıyorum harman yerlerinde saman savurması, biçerdöver üzerinde poz vermesi, çizme giyip pancar sulaması, kasketi takıp pamuk toplaması, yetmiyorsa fındık işine girmesi an meselesidir ve beklenmelidir. Yargıtay 18’nci Hukuk Dairesi'nin gerekçeli kararını inceleyen dikkatli, objektif ve şuurlu bir akıl, hukukçu olmasa dahi birçok fahiş hata ve çarpıtmanın olduğunu ne yazık ki görecektir. Buna rağmen hak etmese de yargı kararına saygı duyacağız. Yüksek yargı organlarının ne hale düşürüldüğünü, nasıl siyasileşip tarafsızlığını kaybettiğini üzülerek izliyor, bunun Türkiye’ye büyük bir maliyeti olacağını düşünüyoruz. Gerçi Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay’ın muhterem başkanlarının böyle bir hassasiyet ve meselesi olmadığını da ibretle takip ediyoruz. Dünya onlara güzeldir, saltanat süren onlar, ceremeyi çeken, hak ve talepleri umursanmayan millettir. Paralel ve yandaş kuşatmasına alınmış yargının bu haliyle ve bu tablosuyla adım atacak mecalinin kalmadığı ortadadır. Ve diyorum ki adaletin kalan izleri de Rize’de çay tarlasında silinmiş, Kırşehir’de hakkın rahmetine kavuşmuştur. Biz 10 Temmuz’daki olağanüstü büyük kurultayla hem tüzüğümüzü değiştirecek, hem de seçim yapacağız. Bunun dışında hiçbir kurultay tarihini tanımıyoruz. Olağanüstü büyük kurultay kapsamında 19 Haziran gününü açıklayıp kaos imalatı yapan, MHP’yi paralel hesap ve yönlendirmeyle ele geçirmeyi planlayanlara da asla hiçbir şart altında itibar etmeyeceğiz, izin vermeyeceğiz, dikkate almayacağız. Kurultaysa istenen, 10 Temmuz niye görülmez? Tüzükse değiştirilmek istenen, genel başkanlık, merkez yönetim kurulu ve disiplin kurulu seçimleri ise hedeflenen 10 Temmuz’a niçin uyulmaz? Ne yapılmak istenmektedir? Hangi amaç gözetilmektedir? Milliyetçi Hareket Partisi’nin hükmü şahsiyetini, tarihi hak ve ülkülerini savunmak bizim şerefimiz, şehitlerimize sözümüz, Türk asırlarına ve ecdadımıza namus borcumuzdur. Şerefin tavizi, namusun hiçe sayılması asla olmayacaktır.” iha
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Biz 10 Temmuz’daki olağanüstü büyük kurultayla hem tüzüğümüzü değiştirecek, hem de seçim yapacağız. Bunun dışında hiçbir kurultay tarihini tanımıyoruz. Olağanüstü büyük kurultay kapsamında 19 Haziran gününü açıklayıp kaos imalatı yapan, MHP’yi paralel hesap ve yönlendirmeyle ele geçirmeyi planlayanlara da asla hiçbir şart altında itibar etmeyeceğiz, izin vermeyeceğiz, dikkate almayacağız” dedi.
TBMM'de partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada 2 Haziran tarihinde Almanya Federal Meclisi'nde görüşülecek sözde Ermeni soykırım yasa tasarısına değinen Bahçeli, “Başbakan Yıldırım konuyla ilgili hassasiyeti dün mevkidaşı Merkel’e iletmişse de ne olacağı, Alman Meclisi'nde nasıl bir karar alınacağı bilmece gibidir. Türkiye’nin etrafı çembere alınmaktadır. Başkanlık dayatması, yeni bir sistem zorlaması ters tepecek, muhataplarını şimdiden uyarıyorum, alayını mahcup ve perişan edecektir. Başkanlık parantezine alınarak planlanan yeni anayasa AKP’nin parti tüzüğü, saray fermanı, hükümdar iradesinin temellendiği bir misak şeklinde görülmemelidir. Aksi halde yıkım ve iç kargaşa ağlarını örecek, Türkiye’yi yiyip bitirecektir” diye konuştu.
“Olağanüstü kurultay 10 Temmuz’da
24 Mayıs tarihinde Yargıtay’ın olağanüstü büyük kurultayla ilgili kararını açıkladığını ve hukuki savunmayı kabul etmediğini belirten Bahçeli, konuya iliştin şunları dedi:
“Ankara 12’nci Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 8 Nisan 2016 tarihinde vermiş olduğu kararı onadı ve son noktayı koydu. Bize düşen de Milliyetçi Hareket Partisi’nin daha da tartışılıp yıpratılmasının önüne geçerek gereğini yapmaktı. Biz de yaptık ve seçimli olağanüstü büyük kurultay tarihini 10 Temmuz 2016 Pazar günü olarak belirledik. Ve de bunu dava arkadaşlarımıza ve milletimize ilan ettik. Yargıtay’ın gerekçeli kararını açıkladıktan bir gün sonra lazım gelen değerlendirmelerimizi milletimizle paylaştık. Bilinsin ki, Yargıtay 18’nci Hukuk Dairesi adaletsizliği teyit etmiş, haksızlığa ve yandaşlığa imza atmıştır. Rize’de çay toplayıp Kırşehir’de defalarca devlet başkanı diye tarif ettiği Sayın Erdoğan’ı hararetle alkışlayan bir hukukçu mantığının yönettiği bir kurumdan başka bir sonuç da zaten beklenemezdi. Yargıtay’ın Sayın Başkanı çayı topladığına göre herhalde demini almasını bekleyecek, siyasi cirit oynarken giydiği yandaş ceketi üzerine tam gelecektir. Bu nadir bulunur değerli şahsiyetin sanıyorum harman yerlerinde saman savurması, biçerdöver üzerinde poz vermesi, çizme giyip pancar sulaması, kasketi takıp pamuk toplaması, yetmiyorsa fındık işine girmesi an meselesidir ve beklenmelidir. Yargıtay 18’nci Hukuk Dairesi'nin gerekçeli kararını inceleyen dikkatli, objektif ve şuurlu bir akıl, hukukçu olmasa dahi birçok fahiş hata ve çarpıtmanın olduğunu ne yazık ki görecektir. Buna rağmen hak etmese de yargı kararına saygı duyacağız. Yüksek yargı organlarının ne hale düşürüldüğünü, nasıl siyasileşip tarafsızlığını kaybettiğini üzülerek izliyor, bunun Türkiye’ye büyük bir maliyeti olacağını düşünüyoruz. Gerçi Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay’ın muhterem başkanlarının böyle bir hassasiyet ve meselesi olmadığını da ibretle takip ediyoruz. Dünya onlara güzeldir, saltanat süren onlar, ceremeyi çeken, hak ve talepleri umursanmayan millettir. Paralel ve yandaş kuşatmasına alınmış yargının bu haliyle ve bu tablosuyla adım atacak mecalinin kalmadığı ortadadır. Ve diyorum ki adaletin kalan izleri de Rize’de çay tarlasında silinmiş, Kırşehir’de hakkın rahmetine kavuşmuştur. Biz 10 Temmuz’daki olağanüstü büyük kurultayla hem tüzüğümüzü değiştirecek, hem de seçim yapacağız. Bunun dışında hiçbir kurultay tarihini tanımıyoruz. Olağanüstü büyük kurultay kapsamında 19 Haziran gününü açıklayıp kaos imalatı yapan, MHP’yi paralel hesap ve yönlendirmeyle ele geçirmeyi planlayanlara da asla hiçbir şart altında itibar etmeyeceğiz, izin vermeyeceğiz, dikkate almayacağız. Kurultaysa istenen, 10 Temmuz niye görülmez? Tüzükse değiştirilmek istenen, genel başkanlık, merkez yönetim kurulu ve disiplin kurulu seçimleri ise hedeflenen 10 Temmuz’a niçin uyulmaz? Ne yapılmak istenmektedir? Hangi amaç gözetilmektedir? Milliyetçi Hareket Partisi’nin hükmü şahsiyetini, tarihi hak ve ülkülerini savunmak bizim şerefimiz, şehitlerimize sözümüz, Türk asırlarına ve ecdadımıza namus borcumuzdur. Şerefin tavizi, namusun hiçe sayılması asla olmayacaktır.” iha