
MADDE 24
Kanun teklifinin 24. maddesi, "basın kartına ilişkin” uyum düzenlemesi içeriyor.
Değişiklik önerisi şöyle;
31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 40. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan tablonun 16. sırasında yer alan “14 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine” ibaresi “09.06. 2004 tarihli ve 5187 sayılı Basın Kanununa” şeklinde…
Tablonun 17 nci sırasında yer alan “Basın Kartı Yönetmeliğine” ibaresi “5187 sayılı Basın Kanununa” şeklinde değiştirilmiştir.
Düzenleme, Anayasa Mahkemesine daha önce açılan davalara ilişkin olası iptal kararı çerçevesinde bir düzenleme olarak görülüyor.
Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu olarak, konuya ilişkin defalarca yaptığımız açıklamalarda, meslektaşlarımızın emeklilikte yıpranma payından yararlanmalarının basın kartı şartına bağlanmaması gerektiğini vurguladık. Bu nedenle söz konusu madde yetersiz ve sorunu çözecek nitelikte değildir.
Gazetecilik mesleği basın kartı sahibi olma koşuluna bağlı olmadan yapılan ağır ve tehlikeli bir iş olarak kabul edilmeli, basın kartı sahibi ve çeşitli nedenlerle basın kartı alamayan, alması geciken gazetecilerin anayasal sosyal güvenlik hakkının sonucu olan fiili hizmet süresi zammı geri verilmelidir.
Basın kartı şartı öne sürülmeden, 5953 sayılı yasaya tabi olarak çalışan tüm fikir işçilerinin yıpranma hakkından yararlanması sağlanmalıdır.
MADDE 25
Kanun teklifinin 25. maddesi, resmi ilan ve reklamların hangi mecralarda yayımlanacağını belirliyor.
Konuya ilişkin görüşümüz şöyledir;
Teklifin resmi ilanlarla ilgili düzenleme içeren bu bölümü, mevcut resmi ilan pastasını kısmen genişletme amacı taşısa da, yazılı basına ayrılan payın, internet haber sitelerine bölüştürülmesi gibi bir sonuç getirdiği endişesi yaşanmaktadır.
İcra ilanlarına kamu ihale ilanlarında olduğu gibi eşik değer getirme yaklaşımı önemlidir. Ancak burada, gerek eşik değer tespiti gerekse ‘veya’ ibaresi sektör adına ciddi sorunlara neden olacak potansiyele sahiptir. Tarafların menfaatleri korunarak bir orta yol bulmak mümkündür.
Adalet bürokrasisinin kendi cephelerinden bakış açısı ile haklı yaklaşımlarını göz ardı ediyor değiliz. Ancak bir konuya bakarken tüm cepheleri değerlendirmek en akılcı yol olacaktır.
İcra ilanları sadece icralık kişinin kaybı demek doğru bir yaklaşım değildir. İlan hizmeti ile rekabet imkânı sağlanmakta ve tıpkı Milli Eğitim, Milli Savunma, Ulaştırma gibi bir kamu görevi olan kitle iletişim sahası herhangi odağın etkisinde kalmadan yapabilmektedir. Aksi halde bu alanlar uluslararası sermaye ve ideolojilerin at koşturduğu bir alana dönüşecektir.
Bu açıklama ışığında beklentimiz;
‘Gazete’ ibaresinden sonra gelmek üzere ‘veya internet haber sitesi’ ibaresinin, ‘Gazete’ ibaresinden sonra gelmek üzere "VE İNTERNET HABER SİTESİ" şeklinde değiştirilmesi,
Ayrıca, “Toplam muhammen bedeli beş yüz bin Türk Lirasının altında” ibaresinin, “TOPLAM MUHAMMEN BEDELİ ELLİ BİN TÜRK LİRASININ ALTINDA” şeklinde değiştirilmesidir.
Öte yandan yazılı basın açısından yayın yeri, yerel ve yaygın basın kavramları Basın Kanunu’ndaki tarifi ve BİK mevzuatı açısından tiraj kıstasları ile yorum gerektirmeyecek şekilde tanımlanmıştır. Benzer tanımlamalar yerel, bölgesel ve yaygın olmak üzere RTÜK mevzuatında da söz konusudur.
Her ne kadar kanunun yayın tarihinden itibaren altı ay içinde BİK tarafından yönetmelik çıkarılması öngörülüyorsa da, yerel ve yaygınlık yaklaşımı kanunda internet siteleri için de tarif edilmelidir.
MADDE 26
Önerilen madde, ihale ilanlarının gazetelerin yanı sıra internet haber sitelerinde de yayınlanmasını içeriyor. Öneri şöyle;
“8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 17’nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin (a) alt bendinin birinci paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, alt bendin ikinci paragrafına “Gazete” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve internet haber sitesi” ibaresi eklenmiş, bendin (b) alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, fıkranın (2) numaralı bendine “başka,” ibaresinden sonra gelmek üzere “bir internet haber sitesi ve” ibaresi eklenmiş, bentte yer alan “bir” ibaresi “birer” şeklinde değiştirilmiş, fıkranın (4) numaralı bendine “başka gazeteler veya” ibaresinden sonra gelmek üzere “internet haber siteleri ya da” ibaresi eklenmiştir.
“a) İhaleler, ihalenin yapılacağı yerde çıkan bir gazete ve bir internet haber sitesinde duyurulur.”
“b) Gazete çıkmayan veya internet haber sitesi yönetimi bulunmayan yerlerdeki ihalelerin ilanı, bu fıkranın (a) bendindeki süreler içinde Basın İlan Kurumu ilan Portalında yayınlanır.”
Uygulamada en önemli konu, yazılı basına Basın İlan Kurumu aracılığıyla verilen ilanların azalmamasına dikkat edilmesi, internet medyasına verilen ilanların, gazetelerin gelir kaybına neden olmamasıdır.
Bu maddedeki önerimiz şöyledir;
… alt bendin ikinci paragrafında yer alan ‘Gazete’ ibaresinin, … alt bendin ikinci paragrafında yer alan ‘gazetelerin en az ikisinde’ şeklinde değiştirilmesidir.
MADDE 27
Bu maddede yapılan düzenleme; Mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinin ihalelerine ilişkin Resmi ilanların, internet haber sitelerinde de yayınlatılması amacıyla 4734 sayılı Kanunun 13’üncü maddesinde geçen ‘gazete' ibarelerinin yanına ‘internet haber sitesi’ ibarelerinin eklenmesidir.
Bu maddedeki önerimiz;
‘gazetelerin en az ikisinde’ ibaresinin muhafaza edilerek metnin düzenlenmesidir.
MADDE 29
Kanun teklifinin 29. maddesi, "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçunu içeriyor. Şöyle ki;
“26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 217 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
“Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma
MADDE 217/A- (1) Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
(2) Suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır.”
Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu olarak bizleri en çok endişelendiren bu düzenleme; meslektaşlarımızı zor durumda bırakma ihtimali olan; “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” başlıklı yeni bir suç oluşturulmasıdır.
Yoruma açık olan bu düzenleme, somut olmayan gerekçelerle gazetecilerin cezalandırılmalarının yolunu açabilecektir. Söz konusu tespitin nasıl yapılacağı, mahkeme kararı aranıp aranmayacağı da düzenlemede net değildir.
Düzenlemede; “Halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, verilen ceza yarı oranında artırılır” ifadelerine yer verilmektedir.
BU MADDENİN DÜZENLEMEDEN TAMAMEN ÇIKARILMASI GEREKMEKTEDİR.
MADDE 32
Kanun teklifinin 32. maddesine göre, MİT Kanununda yer alan ifşa suçları bu kanun teklifine olduğu gibi alınıyor. MİT belgelerinin haber yapılması, haber değeri taşısa bile suç kapsamına giriyor. Düzenleme önerisi şöyle;
“5651 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiş, dördüncü fıkrasında yer alan “oluşturan yayınların içerik veya yer sağlayıcısının yurt dışında bulunması halinde veya içerik veya yer sağlayıcısı yurt içinde bulunsa bile, içeriği birinci fıkranın (a) bendinin (2) ve (5) ve (6) ve (7) numaralı alt bentlerinde ve (c) bendinde yazılı suçları” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
“ç) 1/11/1983 tarihli ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununun 27 nci maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında yer alan suçlar.”
Bu değişiklik önerisi hukukçular tarafından mutlaka incelenmelidir.
Çünkü bilindiği gibi; 5651 sayılı Kanunda Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı’nın elinde istisnai bir yetki vardır ve Kanunun M.8/4 fıkrasında BTK Başkanı’na erişinin engellenmesi ya da içeriğin çıkarılması kararını re’sen verebileceği haller açıkça sıralanmıştır.
Hangi suçlar için “yeterli şüphe” sebebi varsa Başkanın re’sen hareket edebileceği, hangi hallerde yetkinin mahkemede olduğu konusu zaten düzenlenmiştir. Önerilen teklif, bu ayrımı fiilen bozacak niteliktedir.
Ayrıca yapılması önerilen değişiklik ile; Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı, MİT başkanlığı, MİT mensupları ve aileleri hakkında çıkan haberler için de o siteye erişimi engelleme ve/veya içeriğin çıkarılması kararını re’sen verebilecektir.
Kanun teklifinin 24. maddesi, "basın kartına ilişkin” uyum düzenlemesi içeriyor.
Değişiklik önerisi şöyle;
31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 40. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan tablonun 16. sırasında yer alan “14 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine” ibaresi “09.06. 2004 tarihli ve 5187 sayılı Basın Kanununa” şeklinde…
Tablonun 17 nci sırasında yer alan “Basın Kartı Yönetmeliğine” ibaresi “5187 sayılı Basın Kanununa” şeklinde değiştirilmiştir.
Düzenleme, Anayasa Mahkemesine daha önce açılan davalara ilişkin olası iptal kararı çerçevesinde bir düzenleme olarak görülüyor.
Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu olarak, konuya ilişkin defalarca yaptığımız açıklamalarda, meslektaşlarımızın emeklilikte yıpranma payından yararlanmalarının basın kartı şartına bağlanmaması gerektiğini vurguladık. Bu nedenle söz konusu madde yetersiz ve sorunu çözecek nitelikte değildir.
Gazetecilik mesleği basın kartı sahibi olma koşuluna bağlı olmadan yapılan ağır ve tehlikeli bir iş olarak kabul edilmeli, basın kartı sahibi ve çeşitli nedenlerle basın kartı alamayan, alması geciken gazetecilerin anayasal sosyal güvenlik hakkının sonucu olan fiili hizmet süresi zammı geri verilmelidir.
Basın kartı şartı öne sürülmeden, 5953 sayılı yasaya tabi olarak çalışan tüm fikir işçilerinin yıpranma hakkından yararlanması sağlanmalıdır.
MADDE 25
Kanun teklifinin 25. maddesi, resmi ilan ve reklamların hangi mecralarda yayımlanacağını belirliyor.
Konuya ilişkin görüşümüz şöyledir;
Teklifin resmi ilanlarla ilgili düzenleme içeren bu bölümü, mevcut resmi ilan pastasını kısmen genişletme amacı taşısa da, yazılı basına ayrılan payın, internet haber sitelerine bölüştürülmesi gibi bir sonuç getirdiği endişesi yaşanmaktadır.
İcra ilanlarına kamu ihale ilanlarında olduğu gibi eşik değer getirme yaklaşımı önemlidir. Ancak burada, gerek eşik değer tespiti gerekse ‘veya’ ibaresi sektör adına ciddi sorunlara neden olacak potansiyele sahiptir. Tarafların menfaatleri korunarak bir orta yol bulmak mümkündür.
Adalet bürokrasisinin kendi cephelerinden bakış açısı ile haklı yaklaşımlarını göz ardı ediyor değiliz. Ancak bir konuya bakarken tüm cepheleri değerlendirmek en akılcı yol olacaktır.
İcra ilanları sadece icralık kişinin kaybı demek doğru bir yaklaşım değildir. İlan hizmeti ile rekabet imkânı sağlanmakta ve tıpkı Milli Eğitim, Milli Savunma, Ulaştırma gibi bir kamu görevi olan kitle iletişim sahası herhangi odağın etkisinde kalmadan yapabilmektedir. Aksi halde bu alanlar uluslararası sermaye ve ideolojilerin at koşturduğu bir alana dönüşecektir.
Bu açıklama ışığında beklentimiz;
‘Gazete’ ibaresinden sonra gelmek üzere ‘veya internet haber sitesi’ ibaresinin, ‘Gazete’ ibaresinden sonra gelmek üzere "VE İNTERNET HABER SİTESİ" şeklinde değiştirilmesi,
Ayrıca, “Toplam muhammen bedeli beş yüz bin Türk Lirasının altında” ibaresinin, “TOPLAM MUHAMMEN BEDELİ ELLİ BİN TÜRK LİRASININ ALTINDA” şeklinde değiştirilmesidir.
Öte yandan yazılı basın açısından yayın yeri, yerel ve yaygın basın kavramları Basın Kanunu’ndaki tarifi ve BİK mevzuatı açısından tiraj kıstasları ile yorum gerektirmeyecek şekilde tanımlanmıştır. Benzer tanımlamalar yerel, bölgesel ve yaygın olmak üzere RTÜK mevzuatında da söz konusudur.
Her ne kadar kanunun yayın tarihinden itibaren altı ay içinde BİK tarafından yönetmelik çıkarılması öngörülüyorsa da, yerel ve yaygınlık yaklaşımı kanunda internet siteleri için de tarif edilmelidir.
MADDE 26
Önerilen madde, ihale ilanlarının gazetelerin yanı sıra internet haber sitelerinde de yayınlanmasını içeriyor. Öneri şöyle;
“8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 17’nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin (a) alt bendinin birinci paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, alt bendin ikinci paragrafına “Gazete” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve internet haber sitesi” ibaresi eklenmiş, bendin (b) alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, fıkranın (2) numaralı bendine “başka,” ibaresinden sonra gelmek üzere “bir internet haber sitesi ve” ibaresi eklenmiş, bentte yer alan “bir” ibaresi “birer” şeklinde değiştirilmiş, fıkranın (4) numaralı bendine “başka gazeteler veya” ibaresinden sonra gelmek üzere “internet haber siteleri ya da” ibaresi eklenmiştir.
“a) İhaleler, ihalenin yapılacağı yerde çıkan bir gazete ve bir internet haber sitesinde duyurulur.”
“b) Gazete çıkmayan veya internet haber sitesi yönetimi bulunmayan yerlerdeki ihalelerin ilanı, bu fıkranın (a) bendindeki süreler içinde Basın İlan Kurumu ilan Portalında yayınlanır.”
Uygulamada en önemli konu, yazılı basına Basın İlan Kurumu aracılığıyla verilen ilanların azalmamasına dikkat edilmesi, internet medyasına verilen ilanların, gazetelerin gelir kaybına neden olmamasıdır.
Bu maddedeki önerimiz şöyledir;
… alt bendin ikinci paragrafında yer alan ‘Gazete’ ibaresinin, … alt bendin ikinci paragrafında yer alan ‘gazetelerin en az ikisinde’ şeklinde değiştirilmesidir.
MADDE 27
Bu maddede yapılan düzenleme; Mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinin ihalelerine ilişkin Resmi ilanların, internet haber sitelerinde de yayınlatılması amacıyla 4734 sayılı Kanunun 13’üncü maddesinde geçen ‘gazete' ibarelerinin yanına ‘internet haber sitesi’ ibarelerinin eklenmesidir.
- maddenin açıklamasında da vurguladığımız gibi; uygulamada dikkat edilmesi gereken en önemli konu, internet medyasına verilecek olan ilanların, gazetelerin gelir kaybına neden olmamasıdır.
Bu maddedeki önerimiz;
‘gazetelerin en az ikisinde’ ibaresinin muhafaza edilerek metnin düzenlenmesidir.
MADDE 29
Kanun teklifinin 29. maddesi, "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçunu içeriyor. Şöyle ki;
“26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 217 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
“Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma
MADDE 217/A- (1) Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
(2) Suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır.”
Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu olarak bizleri en çok endişelendiren bu düzenleme; meslektaşlarımızı zor durumda bırakma ihtimali olan; “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” başlıklı yeni bir suç oluşturulmasıdır.
Yoruma açık olan bu düzenleme, somut olmayan gerekçelerle gazetecilerin cezalandırılmalarının yolunu açabilecektir. Söz konusu tespitin nasıl yapılacağı, mahkeme kararı aranıp aranmayacağı da düzenlemede net değildir.
Düzenlemede; “Halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, verilen ceza yarı oranında artırılır” ifadelerine yer verilmektedir.
BU MADDENİN DÜZENLEMEDEN TAMAMEN ÇIKARILMASI GEREKMEKTEDİR.
MADDE 32
Kanun teklifinin 32. maddesine göre, MİT Kanununda yer alan ifşa suçları bu kanun teklifine olduğu gibi alınıyor. MİT belgelerinin haber yapılması, haber değeri taşısa bile suç kapsamına giriyor. Düzenleme önerisi şöyle;
“5651 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiş, dördüncü fıkrasında yer alan “oluşturan yayınların içerik veya yer sağlayıcısının yurt dışında bulunması halinde veya içerik veya yer sağlayıcısı yurt içinde bulunsa bile, içeriği birinci fıkranın (a) bendinin (2) ve (5) ve (6) ve (7) numaralı alt bentlerinde ve (c) bendinde yazılı suçları” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
“ç) 1/11/1983 tarihli ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununun 27 nci maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında yer alan suçlar.”
Bu değişiklik önerisi hukukçular tarafından mutlaka incelenmelidir.
Çünkü bilindiği gibi; 5651 sayılı Kanunda Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı’nın elinde istisnai bir yetki vardır ve Kanunun M.8/4 fıkrasında BTK Başkanı’na erişinin engellenmesi ya da içeriğin çıkarılması kararını re’sen verebileceği haller açıkça sıralanmıştır.
Hangi suçlar için “yeterli şüphe” sebebi varsa Başkanın re’sen hareket edebileceği, hangi hallerde yetkinin mahkemede olduğu konusu zaten düzenlenmiştir. Önerilen teklif, bu ayrımı fiilen bozacak niteliktedir.
Ayrıca yapılması önerilen değişiklik ile; Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı, MİT başkanlığı, MİT mensupları ve aileleri hakkında çıkan haberler için de o siteye erişimi engelleme ve/veya içeriğin çıkarılması kararını re’sen verebilecektir.
