
Peygamber Efendimiz (sav), Allah Teâlâ’nın eşsiz lütuflarına mazhar olmasına rağmen mütevazı bir kul olmayı, Allah’ın kulu olarak anılmayı tercih etmiş ve bunu pek çok vesilelerle dile getirmiştir.
Efendimizin (sav) “Acemlerin birbirlerini ta’zim ederek ayağa kalktıkları gibi benim için ayağa kalkmayın. Çünkü ben kulun yediği gibi yemek yiyen, kulun oturduğu gibi oturan bir kulum.” buyurması, ondan bahsederken sahabelerin, “Merkebe binerdi, arkasına adam bindirirdi, yoksulları ziyaret ederdi, fakirlerin yanına otururdu, kölenin davetine icabet ederdi, sahabelerin arasında oturduklarında kimseyi rahatsız etmeden mecliste boş bulduğu yere otururlardı” şeklinde ifadeler kullanması onun tevâzuuna işaret etmektedir.
“Dünya ile benim ne alakam olabilir?”
Fahri Kainat Efendimiz (sav) dünyada bir misafir gibi yaşamıştı. Vefat ettiği zaman da bile arkasındakilere dünya malı namına bir şey bırakamamıştı. Çünkü dünyanın asıl mahiyetini bilmiş, buranın bir misafirhane olduğu şuuruyla yaşamıştı.
“Dünya ile benim ne alakam olabilir? Ben bir yolcu gibiyim. Bir ağaç altında gölgelenen bir yolcu... Sonra da orayı terk edip yoluna devam eden ...”
Saadet Asrından
Berâ b. Âzib (r.a.)’tan rivayet edildiğine göre Peygamber (sav.) Ensar hakkında şöyle buyurmaktadır:
“Onları ancak mümin kimse sever ve münafık kimse de onlara ancak buğzeder. Onları kim severse Allah da onu sever. Onlara kim buğzederse Allah da ona buğzeder.” [Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr 4; Müslim, İman 129 (75); Tirmizî, Menâkıb 66 (3900)]
***
Enes b. Mâlik (r.a.)’tan rivayet edildiğine göre Resulullah (sav.) şöyle buyurmaktadır:
“Münafığın alameti, Ensar’a buğzetmektir. Müminin alameti de Ensar’ı sevmektir.” [Buhârî, İman 10; Müslim, İman 128 (74); Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/130]
Efendimizin (sav) “Acemlerin birbirlerini ta’zim ederek ayağa kalktıkları gibi benim için ayağa kalkmayın. Çünkü ben kulun yediği gibi yemek yiyen, kulun oturduğu gibi oturan bir kulum.” buyurması, ondan bahsederken sahabelerin, “Merkebe binerdi, arkasına adam bindirirdi, yoksulları ziyaret ederdi, fakirlerin yanına otururdu, kölenin davetine icabet ederdi, sahabelerin arasında oturduklarında kimseyi rahatsız etmeden mecliste boş bulduğu yere otururlardı” şeklinde ifadeler kullanması onun tevâzuuna işaret etmektedir.
“Dünya ile benim ne alakam olabilir?”
Fahri Kainat Efendimiz (sav) dünyada bir misafir gibi yaşamıştı. Vefat ettiği zaman da bile arkasındakilere dünya malı namına bir şey bırakamamıştı. Çünkü dünyanın asıl mahiyetini bilmiş, buranın bir misafirhane olduğu şuuruyla yaşamıştı.
“Dünya ile benim ne alakam olabilir? Ben bir yolcu gibiyim. Bir ağaç altında gölgelenen bir yolcu... Sonra da orayı terk edip yoluna devam eden ...”
Saadet Asrından
Berâ b. Âzib (r.a.)’tan rivayet edildiğine göre Peygamber (sav.) Ensar hakkında şöyle buyurmaktadır:
“Onları ancak mümin kimse sever ve münafık kimse de onlara ancak buğzeder. Onları kim severse Allah da onu sever. Onlara kim buğzederse Allah da ona buğzeder.” [Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr 4; Müslim, İman 129 (75); Tirmizî, Menâkıb 66 (3900)]
***
Enes b. Mâlik (r.a.)’tan rivayet edildiğine göre Resulullah (sav.) şöyle buyurmaktadır:
“Münafığın alameti, Ensar’a buğzetmektir. Müminin alameti de Ensar’ı sevmektir.” [Buhârî, İman 10; Müslim, İman 128 (74); Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/130]